Halis Çetin
27
kamulaştırılmaya maruz kalmaktadır. İnsanlar artık zihni ve moral olarak devlet
malı olmaktadır (Kolakowski, 1993:321). Kişilerin varlığı toplumsal bütünün
varlığına indirgenerek bireyler ‘toplumun ortak iyiliğinin’ gerçekliği altında bir
yalan olmaktadır. Aslında bu ideolojik ‘gerçekler’ totaliter yapıda siyasal iktidar
ilişkilerindeki eşitsizlikleri koruma, sürdürme, gizleme ve maskeleme
fonksiyonuna işaret eden bir gerçekliktir. Bu yönüyle ideolojiler, siyasal
iktidarca belirlenen hedeflere meşruiyet kazandırarak daha iyi bir gelecek ve
mevcut siyasal ve toplumsal yapıya süreklilik kazandırmak için statükoyu
koruyucu bir rol oynamaktadırlar.
Tüm bu ideolojik meşruiyet arayışlarının temelinde yatan unsur,
totaliter iktidarın toplumun mutlak itaatini sağlamak ve onu yönetmek için kendi
belirleyiciliğinin kabul edilmesine duyduğu istektir. Bu bağlamda ideolojilerin
bir başka araçsallığı ile karşılaşırız; toplumun siyasal iktidara itaatinin
sağlanması için bireylere düşünsel ve davranışsal normlar dünyası sunmak. Bu
dünya ile bireylerle devletin amaçları ve çıkarları örtüştürülerek bireylerin
siyasal iktidara yabancılaşması önlenmeye çalışılmaktadır. Bireyler, bu anlamlar
ve davranışlar dünyası içerisinde kendisi gibi bireylerden oluşan toplumla
uyumlulaştırılırken siyasal iktidarın davranışlarını da kendi dünyasında
meşrulaştırmış olmaktadır. Bu yönüyle ideoloji, önemli toplumsal ayrımların
belirmeye başladığı modern toplumun kendine bir yaşam çerçevesi bulma
çabasıdır. Bu toplumda beliren şartlar içinde insanları toplumdan kopararak
‘yabancılaşması’ olayı da ortaya çıkmaktadır ki bu yüzden, ideolojiler siyasal
iktidara yabancılaşmış insanın ve toplumun kaygı ve korkularına getirilmiş
cevaplardan oluşmaktadır (Sigmund, 1967:96). Toplum bu ideolojik bütünlük
içinde mobilize edilerek aktif itaat sürecine sokulur.
Dil, Simge ve Mitoloji :Totaliter Söylemin Yol İşaretleri
Totaliter iktidar silah ve baskı ile elde edilir ama dil ile sürdürülür.
Hayatın bütün alanlarını politize etme üzerine kurulu totaliter sistem dil
sayesinde günlük hayatın bütün işlevlerinde etkin rol oynar. Dil topluma yeni bir
bilinç kazandırmanın ve belleğin tahrip edilmesinin bir aracı olarak kullanılır
(Rupnik, 1993:295). Totaliter iktidar büyük ölçüde dil ve simge aracılığıyla
siyasal ve toplumsal hayatta yer eder. Totaliter devletler kendi meşruiyet
yasalarını topluma kabul ettirebilmek için sembollerden, simgelerden ve dilden
faydalanırlar. Kullanılan dil ve semboller, ‘dünya görüşü’ içinde yer alan ve çok
önemli toplumsal fonksiyon yerine getiren unsurlardır. İnsanın etrafındaki
kainatı anlamasına yarayan bu ‘görüş’, bir kültür bütünü olarak karşımıza çıkar.
Simgeler, topluma iki alanda rehberlik eder. Birincisi, bilgilerin
sistematikleştirilmesini mümkün kılan bilişsel çerçeveyi sağlar. İkincisi, iyi-kötü
gibi ahlaki ve duygusal hayata bir düzen verir (Gellner, 1970:115). Her simge,
her sembol, her kelime siyasal ve toplumsal alanda bir düşünsel ve değersel
çağrışımlar yaparak toplumda ortak bir kültür ve bilinç yaratır. Bu kültür ve
bilinç ideolojik bütünsellik içerisinde toplumda birlik, beraberlik ve uyum sağlar.
Simgeler nesilden nesile aynı toplumsal davranışlarda bulunmayı öğretirler.
Simgeler, dünyanın algılanmasında kullanılan sistem gözlükleridirler. Öğrenme
süreci bir yerde simgeye bağlanır, simgeler birden çok kimsenin paylaştığı bir
toplum haritası oluşturur, simgeler toplumsal bazı çağrışımların taşıyıcısıdır,
simgeler bu açıdan ‘yüklü’ (Mardin, 1976:63) olarak işlevlerini gerçekleştirirler.
Totalitarizm: İdeolojik Kökenleri ve Toplumsal İnşa Araçları
28
Simgelerin bu merkezi önemi, simgelerin toplum içinde gördüğü çeşitli
işlevlerle ilgilidir. Bu işlevler; dünyamızın içindeki nesneleri sınıflandırma,
yaşadığımız toplulukta önemli tutulan değerlerin neler olduğunu hatırlatma ve
onlara uymaya zorlama, bu değerleri içerme, bazı hislerimizi boşaltma ve açığa
dökme, son olarak da bilişsel bir evren kurmadır (Mardin, 1976:63). Bunlar total
iktidarın verili alanı içerisinde işlev görmesinden dolayı “noksansız bir ahlak
kodu” (Hayek, 1999:80) aracılığıyla toplumun birbirine benzeşmesini ve siyasal
iktidara karşı ortak anlamlar yüklenmesini sağlar.
Totaliter yapı mitler üzerine kurulur. Mitler total ideolojik evrenin
canlanmasını sağlayan imaj sistemidir. Mitolojiler insanlara bir başlangıç ve
süreç konusunda ‘ilk ilke’ sunarak, hem toplumu hem de devleti tek bir şeyde
birleştirmenin araçlarıdır” (Cassirer, 1984:66). Mitolojilerin masal ve destanlar
ile yapılan çeşitli törenlerle doğuştan itibaren insanlara gerçeği maskeleme ve
geçmiş ve geleceğe yönelik ortak bir duygu ve düşünce birliği oluşturmak
konusunda çok etkili araçlar olduğu söylenebilir. Ritüel mitosları aracılığıyla,
toplumda bir güç ve bir erk yaratılarak ortak bir geçmiş ve gelecek duygusu
topluma yayılar. Orijin mitosları aracılığıyla, topluma bir ‘ilk sebep ve ilk ilke’
misyonu sağlanır. Kült mitosları aracılığıyla, toplumsal kurtuluş, yeniden doğuş,
hakim bir güç olunması gerektiğine yönelik inanç gerçekleştirilir. Prestij
mitosları aracılığıyla, toplumun saygı duyacağı kahramanlık destanları üretilerek
ortak bir duygu ve misyon yaratılır. Eskatologya mitosları aracılığı ile toplum,
gerek kötü günler, gerek düşman istilaları ile bir sonun geleceğine inandırılır
(Hooke, 1995:10-18). Böylece mitolojiler, toplumsal uyum ve düzenin
korunması ve güçlendirilmesi için güçlü bir araç olarak kullanılmaktadır.
Mitolojiler aracılığıyla, bir üst kutsanmışlıklar alanı yaratılarak var olan duruma
yönelik kabuller güçlendirilmekte, bir talih, bir kader inancı ile tüm toplumun
zihinsel olarak birbirini tamamlaması ve bütünleşmesi, ortak bir bağlılık
dünyasının yaratılması (Campbell, 1995:455-462) gerçekleştirilmektedir.
Mitolojiler ile zaman ve mekan olguları istenilen zaman ve mekana
dönüştürülerek yeni bir dünya kurulması sağlanmaktadır. Mitolojiler, bir mantığa
veya sürekliliğe sahip olmamalarına rağmen tüm mantıki konular onun içinde
onun aracılığıyla yeniden oluşturulmakta, tüm mantık dışı olgular onun içinde bir
mantıki gerekçelendirmeye dönüştürülmektedir. Onda, geçmiş ve gelecek
bugüne dönüştürülür. Mekan, her yere uyarlanabilir. Kısaca mitolojiler
aracılığıyla her şeyin her şey olması mümkündür. Mitler her şeyin mümkün
olduğu bir dünyayı anlatmaktadır (Levi-Strauss, 1993:335).
Totaliter sistem mitlerin aktarma, koruma, değiştirme işlevlerini
kullanarak topluma yeni bir şekil ve anlam dünyası verme ve toplumsal düzenin
aynı biçimde sürdürülmesi için dünya görüşünün korunmasını sağlarlar (Mardin,
1976:102-108). Bireyler, ideolojik dünya içerisinde bu simgeleri, sembolleri,
mitleri ve onlara ait kültürün dilini toplumda hazır olarak bulurlar ve toplumla
uyumlulaşmak için onların belirlediği kurallara ve ritüellere tabi olurlar. İdeoloji,
mit, simge, sembol ve bunların topluma yönelmiş dilleri daima totaliter iktidarın
meşruiyet yasasına/amaçsallığına tabi olarak işlev görürler, yani bunlar totaliter
iktidarın kendi yasasına toplumsal kabul sağlamak için kullandığı araçlardır. Bu,
bölünmüş ve parçalanmış toplumsal unsurları temel ilkelere göre ve onların