Microsoft Word 02 halis çetin doc



Yüklə 353,95 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə3/13
tarix08.09.2018
ölçüsü353,95 Kb.
#67315
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   13

Halis Çetin 

 

 



 

19

totalitarizmin temel ilkesidir. Hayek, totalitarizmi toplumun “ortak amaç”a 



ulaşmak için “ortak çıkar”lar etrafında bir bütün halinde örgütlendirilmesini 

amaçlayan kollektivist sistem olarak tanımlayarak (Hayek, 1999:80) 

kollektivizm ile totalitarizmi örtüştürmektedir. 

Totalitarizmi “bütüncül bir insan ve toplum anlayışına dayalı” (Linz, 

1984:34) siyasal sistem olarak tanımlayan Linz’e göre “bir sistemi totaliter 

olarak nitelendirebilmemiz için zorunlu boyutlar şunlardır: bir ideoloji; kütlesel 

bir tek parti ile diğer mobilize edici örgütler; iktidarın geniş bir seçici çevreye 

hesap verme durumunda olmayan ve iktidardan kurumlaşmış barışçı yöntemlerle 

uzaklaştırılamayan bir kişide veya küçük bir grupta toplanmış olması” (Linz, 

1984:21). Linz’in bu tanımında açıklanması gereken bazı unsurlar vardır. 

Öncelikle ideolojinin toplumu topyekün kurmaya ve düzenlemeye yönelik total 

bir bağlayıcılığı olması gerekir. Bana göre bir ideoloji eğer tek partili veya çok 

partili bir düzen içerisinde mutlak bir meşruiyet aracı ise parti sayısı 

totalitarizmin ölçüsü sayılmamalıdır. Totalitarizm de demokrasiler gibi 

plüralizme açıktırlar. Demokrasinin aksine totalitarizm için ideolojik bir 

monizmden yani ideolojik iktidar tekelinden bahsedebiliriz. Fakat totaliter 

sistemlerdeki plüralizm sosyal plüralizm değil siyasal plüralizmdir (Linz, 

1984:23). Yani totaliter plüralizm, toplumsal örgütlenmeler ile bireylerin siyasal 

iktidarı değiştirmesi veya kontrol etmesi değil ideolojik iktidar tekelini kullanan 

siyasal aktörlerin sayısal çokluğudur. Bu çokluk kişisel olabileceği gibi partisel 

de olabilir. Tek bir ideolojik totalite içerisinde siyaset yapmaya kurgulanmış 

birden çok partinin varlığı da tek parti örgütlenmesinin/ideolojik iktidar 

tekelinin/monizmin ifadesidir. Bence siyasal plüralizm toplumun tek bir 

ideolojik kimlikle bütünleşmiş farklı partiler ve kişiler arasında tercih yapması 

değil farklı ideolojik tercihleri ve farklı kimlikleri temsil eden partiler arasında 

tercih yapabilmesidir. Sadece çok partili siyasal yapı totalitarizmi engellemez. 

Bilakis totaliter ideolojik hegemonya içerisinde aynı ideolojinin farklı isimler ve 

partiler altında temsili totalitarizmi güçlendirir. Totaliter sistem tek bir ideolojik 

hegemonya içerisinde örgütlenen siyasal bir rejimdir. Modern totalitarizm “çok 

partili tek parti rejimi” şeklinde de örgütlenebilmektedir. Demokrasi ve insan 

hakları konusunda evrensel kriterlere uymak isteksizliğindeki siyasal iktidarlar 

totalitarizmi çok partili sistemle yürütebilmenin yeteneğini ve gerçekliğini 

üretmişlerdir. Totalitarizmin zıddı çok partili demokratik seçim sistemi değil 

bireysel ve toplumsal tercihlerin özgür sivil örgütlenme ile siyasal katılıma 

dönüştürülmesi ve yönetimin siyasal ve hukuki olarak toplum tarafından 

denetlenmesidir. Meşruiyetini siyasal iktidarın ideolojik belirleyiciliğinden ve 

müsaade etmesinden müsaade ettiği kadar alan sivil örgütlenmeler ve siyasal 

partiler bireysel ve toplumsal özgürleşimin araçları değil resmi ideoloji içerisinde 

kalan resmi bağımlılık araçlarıdır ve temsil ettiği şey plüralist toplumsal katılım 

değil monist siyasal mobilizasyondur. Sonuçta resmi ideoloji dışında alternatif 

yönetim tercihlerinin olmaması siyasal iktidarın ve toplumsal rızanın 

monist/tekçi bir organizmik örgütlenme içerisinde bütünleştiğini gösterir. Zaten 

totalitarizm de alternatif ideolojik ve meşruiyet çözümlemelerin olmaması 

demektir.  



 


Totalitarizm: İdeolojik Kökenleri ve Toplumsal İnşa Araçları  

 

 



20

Totalitarizmin Meşruiyet Arayışı 

Siyasal iktidarlar toplumu ne adına yönettiklerini topluma kabul 

ettirmek zorundadır. Çünkü toplum kabul etmediği bir yasa, bir ilke veya bir 

niçinlik adına kendini yönettirmek istemez. Toplumsal rıza dediğimiz bu kabul 

olmadan siyasal iktidar meşru olamaz. Toplumsal meşruiyeti olmayan siyasal 

iktidar ancak bir autos’tur. Zor, baskı ve terör ile iktidarı kullanan keyfi bir 

iradedir. Siyasal iktidar ile meşruiyetin kesiştiği nokta da burasıdır. İktidar nedir? 

Ne içindir? Kimin içindir? soruları bizi meşruiyet ve iktidar ilişkisine götürür. 

Weber, meşruiyeti “bütün iktidarların kendilerini dayandırdıkları bir jüstifiye 

alan içerisinde toplumsal tasdik arayışı” (Weber, 1968:953) olarak tanımlarken 

siyasal iktidarın toplumsal rızaya dayanma zorunluluğunu vurgular. 

Guibernau’ya göre meşruiyet; “toplumun yaşayabilmesini, uyumunun 

korunabilmesini ve kollektif birlik ve bütünlük içinde düşüncelerini devamlı 

doğrulamak için gereksinim duydukları ortak iradenin kurulmasını ve yaşamasını 

sağlamak amacıdır” (Guibernau, 1997:142). Bu ifadelerde siyasal iktidarın 

meşruiyetinin sürekliliği için toplumsal iradenin önemi vurgulanmaktadır. Bana 

göre bireysel özgürlükten ve toplumsal rızadan kaynaklanmayan siyasal iktidar 

meşru olamaz. Yukarıda da belirttiğim gibi bu durum ancak zorbalık, diktatörlük 

veya otokrasidir. Totaliter iktidar toplumu zorla itaat ettirecek araçlara sahip 

olarak meşruiyetini güce dayandırır. Totalitarizmde güç, tek meşruiyet 

kaynağıdır. Totalitarizm için bireysel özgürlükler değil bireysel uyum, toplumsal 

rıza değil toplumsal itaat, sivil ve özgür siyasal katılım değil monist ve aktif 

boyun eğiş esastır.  

Totalitarizm, meşruiyeti de total bir söylem içerisinde merkezileştirir. 

Bu meşruiyet ilkelerine dayanmayan, bundan kaynaklanmayan hiçbir düşün ve 

eylemlilik meşru kabul edilmez. Bu yönüyle totalitarizmin iktidar alanı 

genişledikçe meşruiyet alanı daralmaktadır. Belki bu açıdan bir tanımlama 

denemesi yapılırsa totalitarizm siyasal ve toplumsal düşün ve eylemliliklerin 

meşruiyet alanının en dar olduğu siyasal sistemdir. İdeolojiyi, liderliği, partiyi, 

bireysel hakları, toplumsal rızayı  bu dar alanın içerisinde yorumlamak gerekir. 

Ben, siyaset biliminin evrensel sorunu olan siyasal iktidar alanı ve bireysel 

özgürlük alanı arasındaki çatışmanın, sınırlılıklarının ve müdahale düzeylerinin 

bireysel özgürlükler aleyhine, siyasal iktidar lehine en fazla totaliter sistemlerde 

gerçekleştiğine inanıyorum. Aslında totalitarizmin sonul amacı bu iki alanın bir 

ve bütün/topyekün/total olarak siyasal iktidarın kontrolü altında tutmaktır. 

Totalitarizmin meşruiyet arayışı statükonun korunmasına, siyasal düşmanlar 

yaratılarak toplumsal bütünlüğün sürdürülmesine ve toplumun topyekün 

düzenlenmesine yöneliktir.  



Statükonun Haklılaştırılması: Ya İktidar Ya Kaos! 

Totalitarizmin meşruiyeti, toplumu bir ve bütün halinde, bütün 

güçleriyle beraber elinde tutan, onu yok etmeye çalışan bireyselliği ve özgürlüğü 

yok eden, böylece toplumda zoraki konsensüs sağlayan temel ilkelerin üretilme 

süreci olarak jakoben bir metot ve total bir anlamlandırmaya dayanır. Bu 

anlamlandırma, sadece iktidarın kurulması değil, kurulu iktidarın 

haklılaştırılmasının, rasyonelleştirilmesinin ve kurulu düzenin egemenliğine 

köklü bağlanışın ifadesi olarak tek bir merkezden kaynaklanır. Bu merkez tüm 

bireysel ve toplumsal düşün ve eylemliliğin meşruiyet kaynağıdır. Totaliter 



Yüklə 353,95 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   13




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə