110
Lokman TAŞKESENLİOĞLU
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 2/3 2013 s. 96-132, TÜRKİYE
International Journal of Turkish Literature Culture Education Volume 2/3 2013 p. 96-132, TURKEY
“1912”, son sayfasında “1913” yazmaktadır. Kitabın başına Abbas Sıhhat tarafından yazılmış
bir ön söz ve Mirze Elekber Sâbir’in hayat hikâyesi de eklenmiştir.
Bu ilk baskı çok zor koşullarda eksik olarak çıkarılmasına rağmen çok büyük ilgi
gördü. Sâbir, “Hophopname” ile hem muasır halkına hem de gelecekteki vatandaşlarına yol
gösteren bir ışık, aynı zamanda da aydınlar için yeni kapılar açmış bir önder hâline geldi.
“Hophopname”, halk arasında büyük yankı uyandırdı. Kitabın tam metinli ikinci
baskısının çıkarılması için Bakü’den, Gence’den, Nahçıvan’dan ve Azerbaycan’ın pek çok
bölgesinden yardımlar kendiliğinden toplanarak gönderildi. Bu bağışçıların isimleri “İkbal”
gazetesinde ayrılan bir köşede yayımlanmaya başladı. Burada aydınlar, işçiler, çiftçiler ve
halkın her tabakasından insanlar vardı. Hatta eşine az rastlanır bir şekilde 2 Nisan 1914 sayılı
tarihli mecmuada Bakü’deki maden işçilerinin 23 manat 50 kapik, bir düğün gecesinde ise
misafirlerin 45 manat 50 kapik topladıkları haber verilmişti.
45
Halkın bu takdire şayan tutumu
Sâbir’i Azerbaycan’ın millî şairi yapmaya yetmiştir.
Toplanan paralarla ve 50 kapikten satılan 1. baskı kitapların parasıyla 200 sayfa ve 23
resimden oluşması planlanan 2. baskı, 26 resimle süslenmiş 350 sayfalık tam bir eser olarak
1914’de çıkarılmıştır.
46
Ve bu eserle Sâbir de Nizâmi, Fuzûli, M. F. Ahundov gibi Azerbaycan
edebiyatında asırlarca sürecek bir mektep oluşturdu.
47
Elde edilen gelirler ve devam eden bağışlar sayesinde Sâbir’in ailesine maddi yardım da
yapılmış, hatta Bakü’de ve daha sonra da Şamahı’da şairin heykelleri de dikilmiştir.
Bu 2. baskıdan sonra “Hophopname” Kiril, Arap ve Latin harfleriyle Türkçe, Farsça,
Rusça, Ermenice ve İngilizce olarak Bakü’de, Tebriz’de, Tahran’da, Bellenville (ABD)’de,
Ankara’da, İstanbul’da, Moskova’da, St. Petersburg’da ve Leningrad’da defalarca basılmıştır.
48
Ve böylelikle, Azerbaycan edebiyatının unutulmaz ediplerinden Abdullah Şaik’in de dediği
gibi,
“Hophopname’nin Azerbaycan’da çalmadığı kapı, girmediği ev kalmadı. Onu okuyanlar
da sevdi, okutanlar da…”
49
45
ZAMANOV, A. (1973). Sâbir ve Müasirleri. Bakü. s. 81.
46
ZAMANOV, A. (1973). Sâbir ve Müasirleri. Bakü. s. 83.
47
CELAL, M.- HÜSEYNOV, F. (2000). XX. Asır Azerbaycan Edebiyatı. İstanbul. hz. Kemal YAVUZ - Erol
ÜLGEN.
s. 146.
48
SÂBİR, M. E. (2007). Hophopname. İstanbul. hz. İsa ÖZTÜRK.
49
ZAMANOV, A. (1973). Sâbir ve Müasırleri. Bakü. s. 79.
111
Lokman TAŞKESENLİOĞLU
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 2/3 2013 s. 96-132, TÜRKİYE
International Journal of Turkish Literature Culture Education Volume 2/3 2013 p. 96-132, TURKEY
Mirze Elekber Sâbir
Sâbir’in Heykeli
Bakü - Azerbaycan
2.
Mirze Elekber Sâbir’in Edebiyat Anlayışı ve Dünya Görüşü
Sâbir’in edebî görüşü muasırlarının çoğundan farklıdır. O, ömrünün sonlarına - kırk üç,
kırk dört yaşlarına kadar - eski usulde, gazel ve kaside tarzında ve aruz ölçüsüyle şiirler yazmış,
klasisizmin etkisinde eserler vücuda getirmiştir. Fakat bu yol, Sâbir’i tatmin edememiş, onu
yeni yollar aramaya sevk etmiştir. Fakat klasik edebiyatı reddetmek, hor görmek de Sâbir için
bir ihanettir. Yeni bir söz söylemek, gereklidir fakat bunu yaparken de eskiyi yıkmak değil,
yeniyi onun üzerine inşa etmek lazımdı. Sabir’in kendisi için giriştiği bu yenilik mücadelesi
Azerbaycan ve tüm Türk edebiyatı için de başlayan bir yenilik hareketi hâline gelmiştir.
112
Lokman TAŞKESENLİOĞLU
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 2/3 2013 s. 96-132, TÜRKİYE
International Journal of Turkish Literature Culture Education Volume 2/3 2013 p. 96-132, TURKEY
2.1.
Etkilendikleri
Sâbir’in şiirlerinde eski ve yeni edebî tarzların başarılı bir sentezi mevcuttur. Bu çok
yönlülüğün sebebi Sâbir’in hem halk edebiyatından, hem divan edebiyatından hem de yeni
edebî tarzlardan etkilenmiş olması, kendi şiirini tüm bu farklı tatlardan oluşturmasıdır.
Sâbir, mizahı halk edebiyatının silinmez hafızasında önemli bir yer tutan Nasreddin
Hoca’dan almıştır diyebiliriz. Çünkü onda mizah, kara mizah şeklindedir. Klasik söyleyişle
güldürürken düşündürür. Şiirleri okunduğunda insanın yüzünde ister istemez bir tebessüm
belirmektedir. Onu meşhur eden mecmuanın adının da “Molla Nasreddin” (Nasreddin Hoca)
olması tesadüfi değildir.
Divan edebiyatı ise Sâbir şiirinin bel kemiğini oluşturur. Bunu, aruz ölçüsüyle ve
beyitlerle yazdığı şiirlerinden ziyade Nizami, Fuzûli gibi çok büyük divan şairlerinden
etkilendiği için söyleyebiliriz. Özellikle Fuzûli, Sâbir için vazgeçilmez bir yol göstericidir.
Fuzûli’nin diline, söyleyiş güzelliğine hayran olan Sâbir, onun şiirlerine birebir nazireler de
yazmıştır. Aynı ya da farklı konularda Fuzûli’yi hatırladığı ve hatırlattığı pek çok şiiri vardır:
Fuzûli’nin
Âh eylediğim serv-i hırâmânın içindir
Kan ağladığım gonce-i handânın içindir
beyti ile başlayan meşhur gazeline;
Âh eylediğim neş’e-yi gelyanın üçündür
Gan ağladığım gehve-yi fincanın üçündür
50
beyti ile başlayan gazelini; yine aynı şekilde Fuzûli’nin:
Can verme gam-ı aşka ki, aşk afet-i candır
Aşk afet-i can olduğu meşhur-ı cihandır
beyti ile başlayan gazeline;
Tehsil-i elm etme ki elm afet-i candır,
Hem egle ziyandır.
Elm afet-i can olduğu meşhur-i cihandır
Me’ruf-i zamandır.
51
mısraları ile başlayan şiirini nazire olarak yazmıştır. Bu örnekler daha da artırılabilir:
Gönlüm açılır zülf-i perişanını görgeç
Nutkum tutulur gonce-i handanını görgeç
beyti ile başlayan Fuzûli’nin meşhur şiiri, Sâbir’de:
Könlüm bulanır küçede cövlanını görcek,
Nitgim tutulur herze vü hedyanını görcek.
52
50
“Neş’e-yi Gelyanın İçündür” - SABİR, M. E. (1962). Hophopname. Bakü. hzl. Abbas ZAMANOV. s. 22.
51
“Tehsil-i Elm” - SABİR, M. E. (1962). Hophopname. Bakü. hzl. Abbas ZAMANOV. s. 20.