104
Lokman TAŞKESENLİOĞLU
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 2/3 2013 s. 96-132, TÜRKİYE
International Journal of Turkish Literature Culture Education Volume 2/3 2013 p. 96-132, TURKEY
Ġoy men toh olum, özgeler ile nedi kârım,
Dünya vü cihan ac olur olsun, ne işim var?
24
sözleri ile başlayan şiiri daha sonra Sâbir’in en meşhur şiirlerinden biri olacaktır.
Fakat şiirleri kendi ismiyle değil Din Direyi, Mir’ât, Fâzıl, Ağlar Güleyen, Ebu Nasr
Şeybâni, Cingöz Bey gibi takma adlarla yayımlanıyordu. Fakat en çok kullandığı ve daha sonra
eserine de adını verecek takma ismi “Hophop”tu.
25
Celil Memmedguluzade bir hatırasında bu
takma ismin Sâbir’e nasıl verildiğini şu şekilde anlatmıştır:
Hophop imzasını Sâbir özü gebul etmemiş, o imzanı biz ona vermişik. Sâbir,
idaremize getirdiyi manzumeye imza goymazdı. Birinci nezmini getirib verdikde heç
özünü görmedik, ikinci nezmini idareye verib getdikde arhasınca bahtıg, gördük çoh
yeyin ve hoppana hoppana gedir. O münasibetle de biz ona “Hophop” imzasını
verdik.
26
Kısa zamanda sadece Azerbaycan’da değil, İran’da ve tüm Orta Asya’da tanınan bu
yeni şiir üslubuyla Sâbir, aynı zamanda mizahi bir anlatımla din adamlarının ikiyüzlülüğünü,
servet sahiplerinin acımasızlığını, aydınların halktan uzaklaştığını, millet adına konuşanların
sahtekârlıklarını ve millî hislere yabancılığını çok keskin, kelimenin tam anlamıyla ateş gibi
yakan sözlerle anlatıyordu. Eşitlik, gerçekçilik, hayatilik, inandırıcılık, cesaret ve ifşacılık,
çalışkanlık, bilimsellik, insancıllık gibi pek çok meziyeti bünyesinde toplayan bu şiirler halkı en
derin şekilde etkiliyor ve eğitiyordu. Bu nedenlerle tüm Molla Nasreddinci aydınların kalem
arkadaşı, derginin ayrılmaz bir parçası oldu.
Sâbir’in bu kadar sevilmesinin en büyük sebeplerinden biri de halkı sahiplenmesiyle
beraber halk dilinde ve halkın ağzıyla yazıyor olmasıydı. Kullandığı kelimeler vatandaşlarının
anlayacağı şekilde yalındı. Halk da bu nedenle en çok ve en kolay Sâbir’in şiirlerini okuyor ve
ezberliyordu.
Nizâmi, Fuzûli gibi büyük divan şairlerinden etkilenen, onlardan feyz alan şair; son
dönem Osmanlı şiirinin en büyük şairlerinden Namık Kemal’den de büyük ölçüde etkilenmiştir.
Şiir anlayışını oluştururken bu büyük şairlerin düşüncelerinden de faydalanmıştır. Fuzûli’nin
meşhur gazellerine nazireler yazdığı gibi Namık Kemal’in şiirlerine de nazireler yazmıştır.
Düzü düz, eğriyi eğri yazması, İslam zihniyetini kendi çıkarlarına göre yorumlayan
gericileri eleştirmesi, kadın haklarını savunması, inkılapçı düşünceler ileri sürmesi, ilmi ve
maarifi önemseyip desteklemesi, yaşadığı karanlık muhiti ona karşı çevirmiştir.
27
Hatta bu
24
“Ne İşim Var” - SABİR, M. E. (1962). Hophopname. Bakü. hz. Abbas ZAMANOV. s. 1.
25
HÜSEYNOV, F. (1986). Molla Nasreddin ve Molla Nasreddinciler. Bakü. s. 133.
26
ZAMANOV, A. (1973). Sâbir ve Müasirleri. Bakü. s. 236.
27
HÜSEYNOV, F. (1986). Molla Nasreddin ve Molla Nasreddinciler. Bakü. s. 133.
105
Lokman TAŞKESENLİOĞLU
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 2/3 2013 s. 96-132, TÜRKİYE
International Journal of Turkish Literature Culture Education Volume 2/3 2013 p. 96-132, TURKEY
şiirleri yazanın Sâbir olduğu anlaşılınca eleştirdiği kişiler, din adamları, zenginler ve şehrin ileri
gelenleri ona hayatı çekilmez bir hâle getirmeye başladılar. Geçimini bile sağlayamaz bir hâle
gelen Sâbir, her şeye rağmen hayatının sonuna kadar doğru bildiğini hem de en keskin şekilde
söylemeye canı pahasına devam etmiştir.
Geçim sıkıntısına daha derin gömülen Sâbir, hem ailesinin hem de vatandaşlarının
kurtuluşu için başka çözümler aramaya koyuldu.
1.4.
Öğretmenlik Hayatı
Hâl böyle olunca geçimini sağlamak Sâbir için iyice zor bir hâle gelmişti. Doğup
büyüdüğü yeri, kendisini kabul ettiremediği için terk etmeyi bile düşünmeye başladı. Çünkü bu
durum ona çok acı veriyordu. Şamahı’dan ayrılmak isterken, tam bu esnada oğlu dünyaya geldi.
Sekiz kız çocuğundan sonra bir oğlunun dünyaya gelmesi Sabir’i çok mutlu etti. Şamahı’dan
ayrılmayı, aslında kaçmayı aklına koymuşken, bu kentte oğlunun olması, ona bir başka cesaret
verdi ve kentten ayrılmadı. Oğlunun geleceğini düşünerek, onun gibi çocukların, gençlerin
geleceğini ehli olmayan kişilerin eline bırakmak istemedi. Eskiden beri yapmak istediği şeyi
yapmak için bu dönemi bir fırsat olarak gördü. Hocası Seyid Ezim’in Usul-i Cedid okullarını
devam ettirmek niyetiyle de Şamahı’da bir okul açmaya karar verdi.
28
Bu şekilde hem ailesine
ve halkına daha çok yararlı olabilecek hem hocasının yolundan giderek ona vefasını gösterecek
hem de geçim sıkıntısından bir nebze olsun kurtulabilecekti. Fakat okul açabilmek için öncelikle
Mavera-yı Kafkas Müslümanları Dinî İdaresi’nde sınavlara girip sertifika alması gerekiyordu.
Sonu belli olmayan bu hazırlık aşamasında hiç beklenmedik tehlikeler de kendini göstermeye
başlamıştı.
29
Sâbir bu dönemde de daha sonra da Molla Nasreddin’deki yazılarına hiç ara vermemişti.
Yazdığı satirik şiirler nedeniyle de her şeyde sürekli olarak engelleniyor, hor görülüyor hatta
tehdit ediliyordu. 1908 yılında ise bir akşam evine döndüğü bir sırada ona bu şiirleri nedeniyle
kızan fanatik bir hemşerisi onu tabancayla öldürmek niyetiyle yolunu kesti. Fakat bu büyük
tehlikeyi çabuk fark eden Sâbir, bu saldırıdan yara almadan kurtulmayı başardı. Ama şiirlerini
yazmaktan hiçbir zaman vazgeçmedi. Bu hadiseyi birebir hiçbir şiirinde işlemese de bazı
şiirlerinde kendini savunduğunu, yapması gerekenin bu olduğunu, pişman olmadığını
söylemiştir.
30
Öğretmenlik sınavlarından başarıyla çıkarak öğretmenlik sertifikası alan Sâbir, vakit
kaybetmeden 1908’de Şamahı’da “
Ümid” adlı bir okul açtı. Bu okulda hem eğitim hem de sanat
28
SÂBİR, M. E. (1975). Hophopname. Ankara. hz. Abdülmecid DOĞRU. s. IX.
29
Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi, C 5. İstanbul s. 84.
30
BAYRAMOĞLU, A. (2003). Mirze Elekber Sabir (Heyatı ve Eserleri). Bakü. s. 95.