108
Lokman TAŞKESENLİOĞLU
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 2/3 2013 s. 96-132, TÜRKİYE
International Journal of Turkish Literature Culture Education Volume 2/3 2013 p. 96-132, TURKEY
Negerded gez ecel pürşem hemide
Keşem derduş-i hud renc-i Hemide
(Eğer ecel belimi bükmezse, Hamide’ye karşı duyduğum minnetten ölür giderim.)
Tiflis’te mümkün olan her şey yapılmıştı. Fakat Sâbir’in hastalığı çok ilerlediği için
yapılacak fazla bir şey kalmamıştı. Şamahı’ya geri döndükten sonra durumu iyice ağırlaştı.
Hastalığı daha çok acı verir oldu. Hayatının bu son dönemlerinde yaşadığı acıyı, tam bir sanatçı
diliyle, şu şekilde anlatmıştır:
İsterem ölmeği men, leyk gaçır menden ecel;
Gör ne bedbahtam, ecelden de gerek nâz çekem!
38
Görüldüğü gibi inançlı bir insan olan Sâbir’in korktuğu şey ölmek değildir. Hatta
hastalıklarını anlatırken; “Ben vücudumdaki etimi halkımın yoluna çürüttüm. Eğer ömür vefa
etseydi, kemiklerimi de halkın yoluna feda ederdim. Ama ne çare ölüm aman vermiyor.” diyerek
yine asıl düşündüğünün halkı olduğunu söylemiştir. Asıl korktuğu, düşünmek bile istemediği
şey ise unutulmaktır. Onu ziyarete gelen dostlarından Seyid Hüseyn hatıralarında onu son
görüşünü şu şekilde anlatmıştır:
Üstadı görmeye gittiğimde onu ilk defa çok kederli ve düşünceli gördüm. Sebebini
sordum. Bana hocası Seyid Ezim ile olan bir görüşmesindeki sözünü söyledi: “Bir
şair için bundan büyük bedbahtlık olmaz ki hayata gözünü yumarken bütün ömrünün
mahsulü olan eserlerinin mukadderatını bilmesin.” Sâbir, bu sözü söyledikten sonra
masanın üzerinden biriktirdiği eserlerinin başına geçerek ekledi: “Ben de şimdi aynı
kederle kederleniyorum. Ölüm insandan çok uzak değil. Görünür ki ben de Hacı
Seyid Ezim gibi kendi kitabımı görmeden hasret ile öleceğim.
39
Öyle de oldu. Mirze Elekber Sâbir 12 Temmuz 1911’de Şamahı’da 49 yaşında iken
hayata gözlerini yumdu. Tek vasiyeti Abbas Sıhhat’a emanet ettiği edebî külliyatının kitap
hâline getirilmesiydi. Mezarı yine Şamahı’da Yedi Günbed Mezarlığı’ndadır.
40
1.6.
Hophopname’nin Kendi Serüveni
49 yaşında vefat eden Sâbir’in hayattayken şiirleri hep mecmualarda çıkmış, hiçbir
kitabı yayımlanmamıştı. Çok istese de maddi sorunlar nedeniyle bu niyetini bir türlü yerine
getirememişti. Eserlerinin kalıcılığını ancak böyle sağlayabilirdi. Fakat maaşı ancak ailesini
geçindirmeye yetiyordu. Bu dileğini ve vasiyetini çok iyi bilen, başta Abbas Sıhhat olmak
üzere, bütün aydın dostları onun bu isteğini yerine getirmek için hemen çalışmalara başladılar.
Fakat bu hiç de kolay olmayacaktı.
38
“Taziyane” - SABİR, M. E. (1962). Hophopname. Bakü. hz. Abbas ZAMANOV. s. 321.
39
ZAMANOV, A. (1973). Sâbir ve Müasirleri. Bakü. s. 216.
40
SÂBİR, M. E. (1975). Hophopname. Ankara. hz. Abdülmecid DOĞRU. s. XI.
109
Lokman TAŞKESENLİOĞLU
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 2/3 2013 s. 96-132, TÜRKİYE
International Journal of Turkish Literature Culture Education Volume 2/3 2013 p. 96-132, TURKEY
Kitabın adı belliydi: “Hophopname”. Fakat nasıl çıkarılacağı, bunun için gerekli olan
paranın nerden bulunacağı belirsizdi. Dostlarından Mahmutbey Mahmutbeyov’un çıkardığı
kabataslak hesaba göre en az 300 manat
41
gerekiyordu. Bu meblağ bir sanatçının bir aylık
kazancının otuz katından fazla idi.
Şairin vefatından sonra “Me’lumat” adlı gazetede ise “Sâbir’e Heykel” isimli bir
makalede tüm dünyada büyük sanatçıları anmak için büyük büyük heykellerinin yapıldığı,
Azerbaycan’da ise Sâbir’in bir heykelinin dikilmesi gerektiği söyleniyordu. Bu yazıya cevap
olarak “Kaspi” gazetesinde Sâbir’in heykele ihtiyacı olmadığı, acilen kitabının çıkarılması
gerekliliği vurgulanıyordu.
42
Bu hadise Sâbir’in dostlarına bir fikir verdi.
Abbas Sıhhat, Mahmutbey Mahmutbeyov, Seyid Hüseyn gibi sanatçılardan oluşan bir
komisyon kuruldu. Ve başta Molla Nasreddin mecmuası olmak üzere pek çok yayında halktan
Sâbir için bağış istendi. Bu yazılardan Sâbir’in ne büyük bir şair olduğu, halkına ne kadar çok
sahip çıktığı, artık halkının da ona sahip çıkması gerektiği anlatıldı.
43
Bu ilk duyuruya 5 manat ilaveli yalnız “Merdane Hanım” imzalı bir hanım cevap verdi.
Bu hanımın çok sonra kız mektebinin müdürünün kızı olan Sara Bezirzade olduğu anlaşılacaktı.
Başka hiçbir yardım gelmedi.
Uzun bir süre boyunca aynı çağrı birkaç kez tekrarlandı. Bir müddet sonra da bu yazılar
Rusça çıkan “Bakü” gazetesinde de yayımlandı. Amaç daha fazla insana ulaşabilmek idiyse de
yine tek bir cevap bile gelmedi.
Nihayet 1912 yılında Dilican Yaylası’nda istirahat eden Türk ve Ermeni aydınlar bir
temaşa hazırlamaya, gelirini de bu komisyona bağışlamaya karar verdiler. 20 Eylül’de yapılan
gösteride Ermeni bir yazar olan Gabriyel Sundukyan’ın “Ahşam Sebri Heyir Olar” isimli piyesi
ve Medetov Nezmi’nin “Gırt Gırt” adlı komedisi sergilendi. Oyunlardan sonra ise Sâbir’in
şiirlerinden örnekler okundu. Temsil sonunda biletlerin satışından ve ianelerden toplam 179
manat 75 kapik toplanmıştı. 78 manat 56 kapik oyunculara, salona vs. ödenince fona ancak 98
manat 19 kapik aktarılmıştı. Daha sonraki yardımlarla bu rakam 128 manat 19 kapike çıkmışsa
da gereken paranın yarısı bile henüz toparlanamamıştı.
44
Daha fazla beklemek istemeyen komisyon, eserlerin küçük bir seçkisini daha az parayla
çıkarmaya karar verdi. 104 sayfadan ve 110 şiirden oluşan “Hophopname”nin 1. baskısı 1912
yılının sonunda hazır hâle getirildi ve 1913 yılında çıkarıldı. Bu nedenle kitabın girişinde
41
Manat: Azerbaycan para birimi / Kapik: Manat’ın yüzde biri, kuruş.
42
ZAMANOV, A. (1973). Sâbir ve Müasirleri. Bakü. s. 63.
43
ZAMANOV, A. (1973). Sâbir ve Müasirleri. Bakü. s. 64.
44
ZAMANOV, A. (1973). Sâbir ve Müasirleri. Bakü. s. 75.