Antibiyotikler: 1. Can öldüren. Mikrop öldüren madde. Küfler ve bakteriler
tarafından üretilen ve diğer Zaralı canlıları öldüren veya onların üremelerini durduran
metabolitlerdir. 2. Mikroorganizmalar tarafından meydana getirilen ve seyreltik çözelti
halinde bakterilerin ve başka mikroorganizmaların gelişmesini engelleme, ya da onları
tahrip etme yeteneğine sahip maddelerdir. İnsan, hayvan ve bitki hastalıklarının
tedavisinde geniş ölçüde kullanılmaktadır.
Antijen: 1. Yabancı madde. Savunma sistemini uyaran moleküllere antijen
denir. 2. Bir organizmada özgül antikorların yapılmasını başlatan protein ya da protein-
polisakkarit bileşiminde bir yabancı maddedir.
Antikoagülan: Kanın pıhtılaşmasını önleyen kimyasal maddelere verilen addır.
Antikodon: tRNA'daki üçlü baz dizilişidir.
Antikor (Antibodi): Tepki proteini. Kan ya da dokularda bulunan bazı yabancı
maddelere karşı tepki olarak oluşturulan proteindir. Örnek: Aşı sonrasında oluşan ilk
antikor IgM dir.
Antimetabolitler: Normal fizyolojik işlev için gereksinen maddelere sıkı yapısal
benzerlik gösteren maddeler, esas metabolitin kullanılmasını engelleyerek ya da onun
yerini alarak etkisini gösterir.
Antioksidan: Yükseltgenmeye karşı. Oksidasyona mani olan maddedir.
Antipetalus: Petallerin karşısında olan. Petaller ile almaşlı olmayan.
Antisepalus: Sepallerin karşısında olan. Sepaller ile almaşlı olmayan.
Antitoksin: Bakteri tarafından salınan toksine (genellikle protein) karşı meydana
getirilen
bir
antikor.
(Antibodi)
Antosiyanin:
Kırmızı, mor ve mavi çiçeklerdeki bir renk maddesidir. Hidrolize
olunca antosiyonidin ve şeker meydana getiren glikozitler oluşur.
Antrofil: İnsanla tozlaşan. İnsanlarla tozlaşan.
Antropojen: Yeni bitki örtüsü. Doğal bitki örtüsünün insanların çeşitli
etkinlikleri sonunda özelliklerini yitirmesiyle ortaya çıkan yeni bitki örtüsüdür.
Anyon: Eksi iyon. Negatif yük taşıyan iyondur.
Apandis: Bağırsak arası çıkıntı. İnce bağırsak ile kalın bağırsağın birleştiği
yerde parmak şeklinde bir çıkıntı.
Apandisit: Apandisin iltihaplanmasıdır.
Apeks: Uç, tepe. Herhangi bir şeyin ucu, en uç noktası.
Apetal: Taç yapraksız, korollasız. Taç yaprakları veya korollası bulunmayan
çiçektir.
Apikal Meristem: Uç doku. Kök ya da gövde ucunda bulunan farklılaşmamış
embriyonik dokudur.
Apikal: Uç kısım, tepesel, uçsal. Bir organın tepe veya uç kısmı. Ovul ovaryum
tepesine sarkık olarak bağlıdır.
Apikulat: Dar tepeli. Yaprağın uç kısmında ani bir daralma ile meydana gelen
parçadır.
Apoenzim: İşlevsel protein. Enzimin protein kısmıdır. Tam işlevsel enzim
haline gelmek için özgül bir koenzime gereksinim duyar.
Apokarp: Ayrı karpelli. Karpellerin birbirinden ayrı olmasıdır. Dişi organ
kümesindeki, iki veya daha fazla karpelin birbirine bağlı olmaması.
Apoptaz: Hücre ölümü. Kanser hücrelerinin kontrolsüz bölünmesi esnasında
diğer hücrelerde ölüm meydana gelir.
Apotojen: Zararsız. Hastalık
etkeni
olmayan.
Araknoid:
Örümcek ağı gibi. Örümcek ağı görünümünde karmaşık uzun
tüylerle kaplı olmasıdır .
Arboretum: Bitki teşhis ortamı. Yuvarlak şekilli. Doğru biçimde etiketlenmiş
odunsu ve otsu bitkilerin teşhisi ve bilimsel araştırmalar amacıyla bir araya getirilip
yetiştirildiği ortamlardır.
Areolat: Yüzeyin, ince hatlarla sınırlanmış (çevrilmiş) yuvarlak şekillere
bezenmesidir.
Arillus: Tohum ek örtüsü. Döllenme sonrasında, bazı tohumların üzerinde
oluşan ek örtüdür.
Aristat: Yaprak ucu yapısı. Kılçıklı, aristalı. Yaprak ucunda bulunan uzun, sert
dik duruşlu bir yapıdır.
Arjantimetri: Ayarlı AgN03 çözeltisi ile yapılan, titrasyonun bitiş noktasında
çökelek meydana gelme esasına dayanan miktar tayini metodudur .
Arkegonyum: Çiçeksiz bitkilerde yumurtanın oluştuğu dişi organdır.
Arkenteron: Sünger besin hücresi. Gastrulanın ortasında endodermle sarılı
boşluk, ilk bağırsak. Depolayan amoeboid hücrelere verilen addır.
Arter: Atardamar. Kanı yürekten vücudun çeşitli bölgelerine götüren kalın
esnek duvarlı damardır.
Arteriol: Küçük atar damar. Kılcal damarın ucundaki küçük atar damar.
Artropod: Eklembacaklılar. Böcek ya da krustase gibi eklembacaklı bir
omurgasız hayvandır.
Asepal: Çanak yapraksız. Çanak yaprakları veya kaliksi bulunmayan çiçektir.
Asetilkolin: Sinir ara maddesi, sinir salgısı. Organik bir baz olan kolinin asetik
asitle esteridir. Normal olarak sinirlerin ucundan salgılanır. Sinir impulsunun sinapstan
geçişini sağlar.
Asidozis: Asitli durum. Vücuttan baz kaybı ya da asit birikmesiyle beliren
patolojik durumdur. Yüksek hidrojen yoğunluğuyla belirlenir (Düşük pH).
Asimilatif
Gövde: Üretici gövde. Kurak yerlerde yetişen bazı bitkilerin
yaprakları, pulsu ve zarsı şekiller olarak asimilasyon görevi de görürler. Böyle
gövdelere, asimilatif gövde denir.
Askorbik
Asit:
C
vitamini.
Askospor: Tohum torbası, spor torbası. Özel bir spor muhafazası içinde
bulunan, genellikle sekiz spordan oluşan dizidir.
Asterotrikus: Yıldızsı tüycükleri bulunan. Tabanında yıldızsı tüycükleri
bulunan basit tüylerdir.
Ateliozis:
Hipofizle
ilgili
cücelik.
Atenuat: Dışbükey (konveks) kenarların yaprak sapına doğru yavaşça daralıp
içbükey (konkav) duruma gelerek yaprak sapma birleşmeleridir.
ATP: Asıl canlı
enerjisidir.
Atreziya: Deliksiz, boşluksuz. Normal vücut deliği, geçit ya da boşluğunun
yokluğu ya da kapalılığı.
Atriyum: Kalbin önde bulunan iki odası (kulakçık).
Atrop: Dik tohum taslağı göbeği, dik göbek bağı. Tohum taslağı düz ve simetrik
olup, döllenme geçidi ile tohum taslağı sapı düşey bir hat üzerindedir.
Aurikulat: Kulaklı. Yaprak, brakte veya petal tabanının iki yanında bulunan
yuvarlak veya değişik şekillerde olabilen eklentilerdir.
B lenfosit: B lenfosit çeşidi.
Bacillus: Çomak şeklinde besin zehirlenmelerine sebep olan toprak
bakterileridir. Çeşitli hastalıklara sebep olan türleri vardır.
Baird-Parker Agar: Staphylococcus ve Micrococcus cinsi bakterilerin aranması
sayılması için kullanılan besi yeri. Genellikle yumurta sarısı-tellurit emülsiyonu, özel
çalışmalarda kan ilavesi ile kullanılır.
Bakka: Üzümsü meyve. Eksokarpı ince ve zarımsı yapıda, mezokarp ve
endokarpı etli olan açılmayan bir meyvedir.
Dostları ilə paylaş: |