NörobiLİm ve yapay zeka çalişmalarinda yaşanan geliŞmeler sosyal biLİmler ve planlama alanin öNÜNÜ nasil açiyor?



Yüklə 391,41 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə6/18
tarix13.12.2017
ölçüsü391,41 Kb.
#15307
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   18

www.ozetkitap.com 

11

 



gelmiştir. Görüntüleme tekniklerinde yaşanan bu hızlı gelişme yüksek hızlı bilgisayarların geliştirilmesi 

sayesinde gerçekleşmiştir. 

Tabii yeni görüntüleme teknikleri çok ikna edici olmaktadır. İnsanın bazı işlevleri gerçekleştirirken 

heyecanları taşırken beyinin nerelerinin çalıştığı görsel olarak saptanabilmektedir.  Bu imajlar aklın/ 

(mind)ın beynin yaptığı şeyler olduğuna kuşku bırakmaz hale getirmektedir. Beynin incelenmesinde 

artık sadece hassas görüntüleme tekniklerinde yararlanılmamaktadır. Beynin çalışmasının sesi 

dinlenebilmektedir. Örneğin Parkinson ameliyatında nöronlar arası elektrik boşalmasının yarattığı sesi 

dinliyerek elektrotların nereye yerleştirileceğini kararlaştırıyorlar.  

Beynin araştırılması konusunda sağlanan bu teknolojik gelişme, beyine ilişkin bilgimizin gelişmesini 

hızlandırırken, beyin hastalıklarındaki tedavilerin etkililiğini artırıyordu. Ama beyne ilişkin bu 

gelişmelerin, aklın performansının anlaşılması ve bilişsel bilim üzerinde sosyal bilim alanlarına 

etkilerinin gelişmesi konusunda belli bir direnişle karşılaşılıyordu. Bu direncin tarihi nedenleri 

bulunuyordu. 20 Yüzyılda biyoloji alanındaki gelişmeler Faşitler tarafından üstün ırk ideolojilerini 

temellendirmek için kullanılmıştı. II. Dünya Savaşı sonrasında sosyal bilimciler kendilerini biyolojinin 

etkilerinden temizlemek için çok uğraş vermişlerdi. Şimdi bu tür etkilere karşı çok temkinli 

davranıyorlardı.     

Eleştirici pozisyon alanlar neurobiyolojideki gelişmelerin insan davranışlarını açıklamaktaki 

kullanılışını bir indirgemecilik olarak görmektedirler. Mental durumların, beyin durumlarına 

statelerine indirgendiğini, insan eylemlerinin beyinin kendi başına çalışmasından değil, insanların dış 

dünyayla etkileşerek geliştirdiği bilinçli kararlarıyla ortaya çıktığını söylemektedirler. Bizim insan 

olmamızın temel boyutlarının dil, kültür, tarih ve toplum olduğunu bunların ihmal eden açıklamaların 

başarılı olmayacağı üzerinde durmaktadırlar. 

Neurobilimciler disiplinlerarası bir yaklaşımı benimsedikleri için indirgemeciliği kabul 

etmemektedirler. Gerçekte nörobilim araştırmalarının üzerinde yoğunlaştığı nöral süreçlerde bilinç 

dışının ve alışkanlıklarımızın rolü ile seçimlerimiz, bilinç hallerimiz, sorumluluklarımızın bir arada nasıl 

bulunacağı temel sorunumuz olmaktadır. Bu bağlamda İnsanların hukukta temyiz sahibi olarak 

nitelendirilenleri 18 yaştan büyük, akıl hastalığı olmayanlar, yaptıklarından sorumlu tutulmaktadırlar. 

Bunu beynin yaptığını söyleyerek sorumluluktan kurtulma olanağı yoktur. Bilinçdışı nörobiyolojik 

faktörlerin varlığı, insanların bu doğal eğilimlere teslim olacağı /olması gerektiği sonucunu 

çıkarmamıza yetmez. 

Nörobilimcilerin çalışmalarında bir izole beyinin incelenmesi merkezi konumdadırlar. Bu alanın çok 

disiplinli yapısı yeni açılımlara yol açabilmektedir. Bu bakımdan ilginç olan gelişme insan beyninin 

toplum içinde gelişmiş olmasının fark edilmesiydi. İnsan beyninin, insanların grup içinde yaşama 

zorunluğunu gerçekleştirecek kapasitelere sahip olacak şekilde evrilmesi gerekmektedir. İnsanın 

sosyalleşebilmesi için, insan beyninin, diğer insanların mental durumlarını kavrayabilmek, onlara 

tepki gösterebilmek, onlar tarafından şekillendirilebilmek, onları şekillendirmek kapasitesine sahip 

olmalıdır.  

Nörobilimde yeni bir düşünce ortaya çıkıyor. Nörobilimi açıklayıcı bir bilim olarak görüp 

indirgemeciliğe mahkum olmaktan kurtulması sağlanmaya çalışılıyor. Nöral süreçleri içinde 

bulunduğu ortamla, farklı zaman boyutlarıyla, komplekslik ve oluşum (emergence) ile ilişkilendirmeye 




www.ozetkitap.com 

12

 



çalışılıyor. Sosyal nörobilim; toplumsal tanınma,  kişiler arası ilişkiler duygusal/bilişsel grupların 

etkileşiminde beyinin ne rol oynadığını, merkezi sinir sistemi toplumsal davranışların gelişme ve 

sürdürülmesindeki rolünü araştırmaktadır. Nörobilim toplumsal reform ile kişisel ve toplumsal 

gelişme pratikleri için insanın yönetilme ve muamele edilme biçimlerinin ne olması gerektiğini 

anlamaya çalışmaktadır.

19

  



Yeni nörobilim sosyal politikalar ve refah için önemli açılımları vardır. Ne zaman insanlar birbirleriyle 

karşılıklı ilişkiye girmektedir, ne zaman düşmanlık ya da empati duymaktadırlar, ne zaman ürünleri 

istemekte malları satın almaktadırlar, ne zaman kurallara uymakta ya da kuralları ihlal etmektedirler, 

ne zaman yoksulluktan ya da çocuk istismarından etkilenmektedirler, ne zaman diğerlerine şiddet 

uygularlar ve ciddi olarak aşık olurlar bir sanat eserini severler sorularının yanıtını aradığımızda 

öncelikle beyine baş vurmamız gerekir. Alanını böyle tanımlayan nörobilimciler insan canının 

mühendisliğine soyunmuş olmaktadırlar. 

V.BİLİMSEL GELİŞMELER BEYNİN YAPISI-MORFOLOJİSİ HAKKINDAKİ BİLGİMİZİ HANGİ NOKTAYA 

ULAŞTIRMIŞ BULUNUYOR 

Nörobilim ve yapay zeka konusundaki hızlı gelişmeler beyin konusunda bilgimizin hızla gelişmesinin 

sağlıyor. Bu bilgi iki türlü farklılaşma gösteriyor. Farklılaşmanın bir bölümü ölçekle ilgili, bilgimiz iki 

farklı ölçekte gelişiyor. Birincisi moleküler hücresel düzeyde ikincisi ise organ (beyin) düzeyindedir. 

İkinci farklılaşma ise her iki düzeydede geçerli olmak üzere, yapıya (morfolojiye) ve fonsiyonlara ilişkin 

olarak ayrışmayla oluşmaktadır. 

 Sinir sistemine ilişkin bilgiyerimizi hücre düzeyinden başlayarak gözden geçirmeye başlayalım. Sinir 

sisteminin yapı taşını nöronlar (sinir hücreleri) oluşturur. Nöronlar uzmanlaşmış bir hücredir. 

Özelleştiği alanlar “mesaj alıp”, “mesaj vermektir” . Her bir sinir hücresi değişik kaynaklardan sinyaller 

alıp bunları birleştirerek, gönderip göndermeye kararını verme işlevini görürler. 

Hücrelerin yapısı işlevleriyle uyumlu olarak biçimlenmiştir. Hücrenin gövdesi (soma)  , beynimizdeki 

temel emir işlevlerinden sorumludur.  Bu gövdenin içinde hücrenin çekirdeğini oluşturan DNA ve 

hücrenin metabolik görevleri için gerekli enerjiyi sağlayan mitokondriler yer alır. Bu gövdenin 

çevresinde iki grup çok sayıda uzantı yer almaktadır. Bunlar dendiritler ve aksonlardır. Hücrenin 

gövdesi dendrit (ağaç dalı biçiminde) denilen küçük uzantılarla donatılmıştır. Kısa uzaklıktaki sinir 

hücrelerinin birbiriyle haberleşmesini sağlar.  Bu hücre gövdeleri kendisine sinapslerle iletilen, elektro 

kimyasal sinyallerin getirdiği mesajları alırlar, kendi mesajlarını axonlarla vücudun organlarına 

ulaştırırlar.   

Nöronların temel işlevininin iletişim olduğunu

20

 kabul ettiğimizde nöronlar arasında iletişimin nasıl 



gerçekleştiğini de açıklamak gerekir.  Beyinin işleyişinde beynin ürettiği elektriğin rolünün önemli 

                                                           

19

 Nikolas Rose, Joelle M.Abi-Rached:Neuro, Princeton University Press, Princeton, 2013.ss.1-24. 



20

 İnsan vücudu gibi karmaşık bir  sistemin işletilebilmesi için başarılı bir iletişim sisteminin kurulmuş olması 

gerekir. Bu iletişimin temel mekanizması tabii ki sinir sistemidir. Vücudun iletişim yoluyla denetim sağlayan iki 

ayrı mekanizması daha bulunmaktadır. Bunlardan birincisi DNA’lardır. DNA belli bir enformasyon stokuna 

sahiptir.Bu bilgi hücre içinde kimyasal süreçlerle deşifre edilmektedir. İkincisi ise kan sistemidir.Kan yalnız 



Yüklə 391,41 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   18




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə