NörobiLİm ve yapay zeka çalişmalarinda yaşanan geliŞmeler sosyal biLİmler ve planlama alanin öNÜNÜ nasil açiyor?



Yüklə 391,41 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə18/18
tarix13.12.2017
ölçüsü391,41 Kb.
#15307
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   18

www.ozetkitap.com 

35

 



Nörobilim beyni moleküler ve organ düzeyinde nöral görüntüleme tekniklerini kullanılarak yapılan 

araştırmalarla, değişik çevre koşullarında,  yaşam boyunca plastik ve değişebilir olarak insanların 

birbirleriyle ilişki kurmasına sosyalliğinin oluşumuna duyarlı uyum yapma mekanizmalarını 

anlamamızı kolaylaştırıyor. Beynin işleyişinin daha iyi anlaşılması insanı beynin bir kuklası olarak 

görmemizi gerektirmiyor. Daha önce de üzerinde durduğumuz üzere insan beyne teslim olmuyor. 

İnsan monoton, izole ve sosyal olmayan nöral bir adam olmaya razı değil. Bilinçli olmak böyle yeni 

gelişmeye açık kalmak demektir. Ama nörobilimin buna nasıl bir çözüm ve açıklama geliştireceğini 

zaman içinde göreceğiz. Özellikle insanın sosyalliğiyle ilgili nörobilim çalışmalarımız karşısında insanın 

kişisel çıkarını en çoğa çıkaracak bir varlık olduğuna dayandırılan kuramların varlığını sürdürmesi 

zorlaşacaktır. Nörobilimdeki bu gelişmeler insanı, insan toplumunu ve insan özgürlüğünü yeniden 

tanımlamamıza yol açacaktır.    

Daha önce de üzerinde durduğumuz üzere insan beyni (ve insan) evrim sürecinin geldiği son noktadır. 

Tabii evrim sürecinin sonu yoktur, sürecektir. Ama bu yavaş bir süreçtir. Aslında insanlık tarihine 

baktığımızda insanı diğer canlılardan ayıran bir özelliğin kendi kapasitesinin sınırları içinde yaşamaya 

razı olmadığıdır. Aklını kullanarak yarattığı kültürü kullanarak kapsitesini arttırıyor, yapabilme 

yıkabilme gücünü sürekli arttırıyor. Kültürel gelişmenin ilk aşamasında bulduğu aletlerle bedeninin 

kendi kaslarıyla yapabildiklerinden fazlasını yapabilecek aletler üretiyor, tekerlek yapıyor, araba 

yapıyor, yükleri daha uzağa daha hızlı taşıyordu. Vücudun iklim koşullarına direncini artırmak için giysi 

dikiyor, konut yapıyor. Babage’in 1830 da yaptığı hesap makinesi ve günümüzün bilgisayarı ise beynin 

kapasitesini artırır. İnsan daha hızlı ve doğru hesap yapabilir hale geliyor. Son yıllarda cep telefonları 

da insanlarını iletişim kapasitelerini artırmış, insanı dünyanın her yeriyle ileteşebilir hale getirmiştir. 

Unutmalalı ki bu araçların kullanılması yalnız kapasite artırmamış, yeni hastalık türlerinin ortaya 

çıkmasına neden olmuştur.  

Bu insanın kültür üretmesinin bir sonucudur. İnsanın yapabilirlik kapasitesini artırmasının çok önemli 

bir sonucu ortaya çıkmaktadır. İnsan geçmiştekinden çok tahrip edici hale gelmiştir. Topluma 

oluşturduğu tehdit yarattığı risk çok yükselmiştir. Bu da insanın ve toplumun sorumluluğunu sürekli 

artırmaktadır. 

Yapay zeka çalışmalarının insanın beyin kapasitesini artıran gelişmeler sağlamak yerine, mekanik bir 

beyin bunun uzantısında mekanik bir insan (robot) yapmak istiyor. Bu isteği yorumlamak gerekiyor. 

Aslında bu isteği bir tutku olarak değerlendirmekle yetinirsek konu kapanmış olur. Aslında insanı taklit 

etmekle yetinmenin değişik yorumları yapılabilir.  Bir bakış açısı insana razı olmaktır. Yapılabileceğin 

en üstünün insanı taklit etmek olduğunu kabul olarak görülebilir. Bu durumda insan artı yapay 

zekanın insanı aşabilecek bir proje yönelme vizyonu dışlanmıştır denilebilir. İnsan beyni gibi çalışan 

bir makine yapmaya çalışmak, bir yandan insan beyninin çalışmasının bilinmesinin insanı anlamak için 

çok önemli olduğunu bu nedenle bununla yetinildiğini söylemek anlamına gelirken, öte yandan 

beynin fizyolojisinin çözümünün çok uzakta olduğunu ya da çözülemeyeceğini kabul etmek anlamına 

geldiği söylenebilir. 

İnsanın kapasitesini geliştirmesi konusunda şimdiye kadar verdiğimiz örnekler insanın geliştirdiği 

kendi dışındaki aletlerle araçlarla ilgiliydi. Ama günümüzde bunun ötesine geçiliyor, insanın vücuduna 

implantlar konuluyor. Biyoloji ve teknolojinin evliliğiyle beynin sınırlamasının ötesine geçilmeye 

çalışılıyor. İnsan 40 trilyon hücrenin uyumuyla varoluyor. Duyularımız deneyimlerimize, vücudumuz 



www.ozetkitap.com 

36

 



yapabileceklerimize sınır koyar. Bu evliliğin yolunu beynin plastisitesi açar. Implant yoluyla işitme ve 

görme günümüzde olanaklı. Beyin biyolojik kaynaklı olmayan bu sinyalleri algılayabilmekte ve 

öğrenebilmektedir. İnsanlara daha kapsamlı veri sağlanırsa insanın dış dünyayı algılamaları nasıl 

değişir? Günün birinde insan beyninin işleyen bir kopyası taranabilir mi? Bu yolla biyolojik olmasa da 

digital ölümsüzlükten söz etmeye başlayabilir miyiz? 

Nörobilim alanındaki gelişmeler bize insanın sonrasını düşünmenin kapılarını açıyor

56

. Tabii bu da 



insanın aklına çok yakışıyor. 

Bu rapor hafıza hakkında detaylı bir bilgilendirme olmaz ise eksik kalacak. Onun için aşağıdaki rapor 

ekini sunuyorum. 

EK.1: HİPPOCAMPUS: BELLEK, ÖĞRENME, ÜST BİLİŞ VE MEKAN 

Bellek 

Bellek insana özgü bir sistemdir. Beyinin işlevlerini yerine getirmesinde konuşma kadar önemlidir. 

Öğrenmemiz, bilgiyi biriktirmemiz, yaratıcılığımız, planlama vb.lerini yapabilmemiz bellek sayesinde 

olmaktadır. Herbirimize bir kimlik katmaktadır. Bireysel kimlik biriktirdiğimiz yaşantımıza ilişkin 

anıların tümleşik halidir.

57

 



İnsan belleği bilgisayar belleği gibi değildir. Bilgisayara girilen veri konulduğu şekilde tasnif edilmiş 

olarak kalır. Yıllar geçse de bu bilgi değişmeden kalır. Oysa insan belleğinin bu niteliklere sahip 

olduğunu düşünmemek gerekir. Bilgiler belleğe genellikle belli bir tasnif olmadan depolanmaktadır. 

Bellekteki bazı bilgilerin önemli ya da önemsiz olduğuna kendiliğinden karar vererek ön plana almakta 

ya da geriye itmektedir. Sevmediği bazı bilgileri değiştirebilmektedir. İnsan belleğinin bilgisini 

kullanırken bu özelliğini göz önünde tutmak gerekir. 

İnsanın belleği ikili bir yapıya sahiptir.

58

 Kısa süreli ve uzun süreli bellek beyindeki yerleri bakımından 



ve bilgiyi saklama süreçleri bakımından önemli farklılıklar gösterirler ama birbirini tamamlayıcı şekilde 

işlerler. Kısa süreli bellekde hatıralar en fazla bir dakika korunurlar. Kısa süreli belleğin kapasitesi çok 

küçüktür. Araştırmalar kısa süreli belleğin en fazla dört unsuru tutabildiğini ortaya koymuştur. Uzun 

süreli bellek hatıraları ömür boyu saklamaktadır. Uzun süreli belleğin kapasitesi çok büyüktür. Ama bu 

sınırı bilmiyoruz. Pratikte sınırın dolduğunu gösteren örnek bilinmemektedir. Uzun süreli bellek 

insanın düşünmesini sağlayacak veriyi sağlamakta olmasına karşın düşünme işlemi kısa süreli bellekte 

gerçekleşmektedir. Kısa süreli bellek hızlıdır, küçük hacimlidir ve uçucudur. Uzun süreli bellek ise 

kalıcı, dayanıklı ve büyük hacımlidir.  Düşünmenin kısa erimli bellekte gerçekleşebilmesi iki 

mekanizmayla gerçekleşmektedir. Bunlardan birincisi bilginin uzun erimli bellekle ilişkisinin çok hızlı 

kurulmasıdır. İkincisi ise bilginin kısa süreli bellek nöronlarının özgül örüntülerinde depolanmakta 

olmasıdır. Kısa süreli bellek de ön lopdaki dorsolateral alın korteksindeki nöron faaliyetleriyle 

gerçekleşir. 

                                                           

56

 Rosi Braidotti: İnsan Sonrası,Kollektif Kitap Bilişm ve Tasarım Ltd.Şti. İstanbul.2014. 



57

 Nancy C. Andersen: Age,s.84. 

58

 Dean Burnet: Aptal Beyin, Aganta Kitap, İstanbul,2016,ss.39-71. 




www.ozetkitap.com 

37

 



Sınırlı kapasiteli kısa erimli hafızanın gerekli miktarda düşünmeyi gerçekleştirebilmesi uzun süreli 

bellekten aldığı yardımla olur. Kısa süreli bellekte gerçekleşen düşüncenin sonuçları uzun süreli 

belleğe gönderilir.  Uzun süreli bellek anlık aktivite örüntülerinden oluşmaz, sinapslar tarafından 

desteklenen nöronlar arasındaki yeni bağlantılara dayanır. Özel bir bölgedeki sinaps toplululuğu bir 

hatırayı temsil eder.  Bu sinapslar aktive edildiğinde o hatırayı deneyimlemeye başlarız. Sinapsların  

yaratılmasıyla uzun süreli belleğin oluşturulması bir “kodlama”dır. Hatıraların beyinde depolanması 

bu yolla gerçekleşir. Kısa süreli bellekte bir şeyi tekrar etmek uzun süreli belleğin kodlamasına olanak 

verecek bir zamanı sağlar. 

Duyularımızdan gelen bilgiler şakak lobundaki hippocampus bu bilgileri/hatıraları kodlar. Yeni 

hatıralar hipocampus tarafından oluşturulur. Arkalarından gelen yeni hatıralar tarafından itilerek 

yavaşça kortekse doğru hareket ederler. Bu süreç “ konsolidasyon” diye adlandırılır. Genel olarak  

uzun erimli hatıraların beyinde hep kaldığı kabul edilir. Bazı hatıralara kolayca ulaşılmaktadır. Öne 

çıkmışlardır. Ama uygun tetikleyiciler oluşturulduğunda diğerlerine de ulaşılabilmektedir. 

Bellek çalışırken değişik aşamalardan geçer.  Birinci aşama kodlamadır. Kodlanmış anılar/bilgiler bir 

tampon bölgede tutulurlar.  İkinci konsolidasyon aşamasında kodlanmış bilgilerden saklanacak olanlar 

uzun erimli hafızaya aktarılarak depolanır. Eric Kandel kısa süreli öğrenme sırasında sinaps aracılığıyla 

bir birine bağlanmış hücrelerde ortaya çıkan bir protein ve RNA sentezinin depolanmayla ilişkili 

olduğunu göstermiştir. Depolanmış bilginin kullanılması için çağrılması gerekir. Bunun sonucu bellek 

deposunda beyin bir araştırma yapar bazen sonuç alır bazen de alamaz.

59

  



Tek tür bellek yoktur. İnsanların başına gelenlerle ilgili bellek “otobiyografik bellek” olarak 

adlandırılmaktadır. Aynı zamanda anlamsal (semantik) bellek, bir işi gerçekleştirmekle ilişki olarak 

yöntemsel belleklerden, bir başka tür olarak süreçsel belleklerden söz edebiliriz. Bunların tümü uzun 

erimli belleklerdir. İnsanlar belleklerini hatırlama/çağırma yoluyla kullanmaktadırlar. İnsanlar yüzleri 

isimlerden daha kolay hatırlayabilmektedir. Kısa ve uzun süreli bellekler genelde farklı türdeki bilgileri 

işlemektedir. Kısa süreli bellek daha çok işitsel bilgiyi işlemektedirler.  Bellek sistemimiz  benmerkezci  

saptımalar yapma eğilimi taşımaktadır. Beyin egoyu güçlendirmek için belleği değiştirerek, kendimizi 

daha bilgili daha güçlü hissetmemizi sağlayabilmektedir. Araştırmalar bu saptırmaların genellikle 

küçük olduğunu, yeni bir gerçeklik yaratacak kadar güçlü olmadığını göstermiştir. İnsan yargı 

süreçlerinde suçlu bulunma tehtidiyle karşılaştığında kendisini aklamak için sahte hatıralar 

üretebilmekte ve buna inanmaktadır.  

 

 

Anılar 

Anılar beyinde “uzun süreli potansiyasyon” denilen bir süreçle oluşur  (LTP) . Anılar gerçekleştikleri 

anda oluşurlar. İlk aşama bir saniyeden az sürer. Nöronlar gelen bilgiler nedeniyle yoğun bir sinyal 

alınca içleri kalsiyumla dolmaktadır. Kalsiyum nöronların büyüme değişikliği yaşamasına neden olur, 

böylece diğer nöronlarla ilişki kurar. Nöronların bilgileri aldığı sinir uçları bu kalsiyum akışı dolayısıyla 

                                                           

59

 Nancy C. Andersan: Age,s.87. 




www.ozetkitap.com 

38

 



şişerve nöronların ilişki kurabilecekleri sinapsların sayısı artar. Şişlik yaklaşık olarak altı saat sonra 

iner, ancak bu süre içinde yeni sinir uçlarının büyümesi  yapıyı sabitler. Bu sırada kimyasal madde 

akışlarının da gerçekleşmesiyle orijinal deneyim canlı kalır ve anı korunur.

60

 



LTP’ye tepki veren hücreler hippokampusta çokça bulunur. Hippocampus’un duyu işleme yolunun en 

ucunda bulunması da gelen bilgileri toplamak korumak için uygun bir noktadır. James Bower  bir 

nörotaransmitter olan  asetile coline’nin anıları temizlediğini parlattığını ortaya koymuştur. 

(Hippocampusa asetilcoline sağlayan alan basal önbeyindir) Hippocampus içinde temizleme yapıldığı 

için önemsiz olaylar uzunerimli bellekte korunmamaktadırlar.

61

  



Amigdala da bellek açısından önemli işlevler görmektedir. Amigdale belleğe gelen bilgilere duygusal 

değerler yüklemektedir. Frontal korteks bu bilgileri kullanarak uygun eylem planlarını hazırlar ve 

yönetir.   

Üst Biliş 

Belleğin nasıl oluştuğu beyinin işleyişi içinde nasıl bir mekanizma oluşturduğunu gördükten sonra 

karşımıza temel bir soru ortaya çıkmaktadır. Bu da biz bir şeyi bilip bilmediğimizi nasıl biliriz 

sorusudur. Biz zihnimizin bütün içeriğinin bizim değerledirmemize açık olduğunu düşünürüz. 

Zihnimizin içeriğinin böyle tüm olarak değerlendirmesi 1970’li yıllardan itibaren “üst biliş” olarak 

adlandırılmaya başlamıştır.

62

 Üst biliş insanın algılaması, anlaması, hatırlaması vb. zihinsel süreçler 



üzerinde düşünmesidir. Bu sayede insanlar düşünceleri üzerinde düşünebilmektedirler. İnsan zihninin 

kendini yönetebilmesi böyle bir üst bilişe sahip olması durumunda olanaklı hale gelmektedir.

63

 

İnsanlar üst biliş sayesinden bilişel faaliyetleri konusunda stratejiler geliştirir, uygulamasını izleyerek 



yeni strateji üretebilir. 

Bu özelliği insanı bilgisayardan ayıran özelliklerden biridir. Yapılan araştırmalar çocukların 3,5 

yaşından itibaren üst bilişsel kapasitelerini oluşturduklarını saptamıştır. Ama bu konuda önemli 

gelişmeler orta ve geç çocukluk dönemlerinde gerçekleşmektedir. Üst bilişin kavranışı plancılar 

bakımından sosyal bilimciler bakımından çok önemli bir kavram olan “faillik hissi” (sense of 

agency)nin oturtulabileceği bir temel oluşturmuştur. Faillik hissi bir insana bir şeye neden olan, bir 

eyleme yol açan biri olma hissi vererek yaşamını anlamlı ya da anlamsız hale getirebilmektedir. 

Öğrenmek. 

                                                           

60

 Robert Winston: Evrenin En karmaşık ve Gizemli nesnesi İnsan Beyni, Say Yayınları, İstanbul,2014,s.297-300. 



61

 Robert Winston.Age,s.300. 

62

 Üst Biliş kavramından önce meta-memory kavramı kullanılmıştır. Sema Karakelle: Age,s.194. 



63

  Bukonuda Bknz: “Sema Karakelle: Bildiğimi Bildiğimi Nasıl Bilirim: Üst Bilişsel Süreçlerin Yaşam Boyu 

Değişimi”, Çağla Aydın vd. (Derleyenler):Aklın Çocukluk Hali Zihin Gelişim Araştırmaları,Koç Üniversiteleri 

Yayınları, İstanbul,2016, s.189-210 .  




www.ozetkitap.com 

39

 



Eski psikiyatristler, sinir biyologlarının psikiyatriyi bu bilim esası üzerinden kurma çabalarını mantık 

hatası olarak görüyorlardı.

64

 Çünkü zihnin ve bedenin ayrı ayrı ele alınması gerektiğine inanıyorlardı. 



Onlar Freud’un betimlediği ve psikanistlerin uğraştıkları bozuklukların beyin üzerinden 

açıklanamayacağını düşünüyorlardı.  Oysa Erick Kandel tüm zihinsel süreçlerin beyinden doğduğuna 

inanıyordu.  Her zihin bozukluğunun bir beyin bozukluğu olduğunu düşünüyordu. 

Erick Kendal Aplasia’da bir salyongoz türünde yaptığı deneylerle Pavlov’un alışma, duyarlılaşma ve 

klasik koşullanma protokolunu biyoloji protokollarına dönüştürdü. Kendal öğrenme ve bellek 

altyapısını oluşturan hücresel mekanizmaları  insanda gözlemenin zorluğu karşısında bu konuyu basit 

hayvanlarda irdeleyip, insanın öğrenme ve belleği çalıştırmasında kullanması  yoluna gitti. Bu 

bakımdan kritik öneme sahip olan sinapsların değişimini kavramaktı. Kendalın Tauc’la deneyleri  

açıkça göstermiştir ki  sinaps kuvveti sabit değildir, farklı yollarla, farklı etkinlik örüntüleriyle 

pekiştirilebilmektedir. Özellikle duyarlılaştırmanın ve itici klasik koşullanmanın sinirsel analogları 

sinaps bağlantısını pekiştirirken, alışmanın sinirsel analogları bu bağlantıyı zayıflatmaktadır.

65

 Daha 



sonraki çalışmalar basit hayvanlarda bulunan mekanizmaların daha karmaşık hayvanlardada geçerli 

olduğunu ortaya koydu. İlk kez Aplusia’da bulunan CREB proteininin sinekler fareler ve insanlarda kısa 

süreli bellekten uzun süreli belleğe geçişin önemli  bileşeni olduğunu ortaya koydu.

66

 



Mekan 

Kendal mekanla ilgili belleği farelerde araştırıyor.

67

 Bilişsel psikologlar, gözlerden ve kulaklardan gelen 



duyu bilgisinin beyinde imgelere, kelimelere  ya da eylemlere nasıl dönüştürüldüğünü araştırmışlardı. 

Bilişsel psikoloji iki düşünceden etkileniyordu. Bundan birincisi beynin doğuştan apriori bir bilgiye 

sahip olduğu  halindeki Kant’çı düşünce, ikincisi ise  Gestalt psikologlarına göre tutarlı algılarımız, 

beynin yapısında bulunan, dünyanın özelliklerinden anlam türetme yetisinin nihai sonucu olduğu 

düşüncesidir. 

Beynin görsel bir sahnenin kısıtlı çözümlemesinden anlam çıkarabilmesinin sebebi, görsel sistemin, 

sahneleri bir kamera gibi kaydetmemekte olmasıyla yakından ilişkilidir. Görsel sistem, göz retinasına 

düşen iki boyutlu  ışık örüntülerini,üç boyutlu duyu dünyasının mantıken tutarlı ve istikrarlı bir 

yoruma dönüştürür. Beyin karmaşık tahmin kurallarına (modellere) göre sinirlere gelen sinyalleri  

anlamlı bir imgeye çevirir. Örneğin bir üçgenin tüm hatlarını içermeyen bir imge üçgen olarak görülür. 

Beyin duyularla aldığı ham bilgiyi aslına sadık kalarak çoğaltmaz. Gelen  ham bilgiyi önce tahlil ederek 

ayrıştırır, sonra yeniden birleştirir. 

Mekansal belleğin molekül mekanizmalarını anlamak için hippokampusta  mekanın nasıl temsil 

edildiğini anlamak gerekir. Örneğin, Londrada taksicilerin hippokampusu büyümüştür.   

                                                           

64

 Eric R. Kendal: Yeni Bir Zihin Biliminin Doğuşu:Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi,İstanbul,2011.s.530-545.  



65

 Eric R. Kendal: Age.s.226. 

66

 Eric R. Kendal: Age,s.538. 



67

 Erick R. Kendal: Age,ss.381-395.  




www.ozetkitap.com 

40

 



Beyin konusu kazdıkça yepyeni katmanlara ulaşılan, okudukça derinliği artan bir konu.  Ama, İnsanın 

ve  yaşamın  sırları  bu  gizemli  organın  derinliklerinde  yatıyor.  Ben  bu  konuda  okuma  ve 

araştırmalarıma devam ediyorum. Kimbilir belki bir süre sonra ikinci bir rapor bunu takip edebilir. 

O zamana kadar, Tanrı aklınızı korusun. Sağlıcakla kalın. 

 

İlhan Tekeli 



 

 

 



 

 

 



İlhan Tekeli ; 6 Kasım 1937 tarihinde İzmir'de doğmuştur. Şehir ve bölge plancısı, sosyologtur. 

İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden mezun olmuştur. 1964’te, Ortadoğu 

Teknik Üniversitesi’nde, Şehir ve Bölge Planlama alanında; 1966’da Pennsylvania Üniversitesi’nde 

yüksek lisansını tamamladı. 

Yurt dışındaki çeşitli üniversitelerde konuk profesör olarak ders veren Tekeli, birçok belediyede ve 

kuruluşta danışma kurulu üyeliği de yapmıştır. 



Türkiye’nin ekonomi tarihi, kent ve toplum tarihi gibi alanlarda yayımlanmış pek çok eseri vardır. 

 

Yüklə 391,41 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   18




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə