İslam’da Helal ve Haram’ın Yeri ve Fıkıh Usulü Açısından Temellendirilmesi
|
51
çizmişlerdir. Bu sebeple de İslâm hukukçularının ço ğunluğu haramı, “kat’î veya
zannî bir delil ile şer’an yapılmaması kesin olarak istenilen fiil” şeklinde tarif et-
mişlerdir
47
. Tehânevî’nin tanımı ise şöyledir: “Yapılması azabı gerektirecek bir fiilin
terkini talep etmektir”
48
.
Hanefîler bu noktada bir alt ayırıma giderek bir davranışın “haram” olarak ad-
landırılabilmesi için dayandığı delilin kati olmasını şart koşmuşlardır
49
. Buna göre
yasak, kat’î bir delil ile sabit ise buna “tahrîm” (haram), zannî bir delil ile sabit ise
buna da “tahrîmen kerahet” (tahrîmen mekruh) adını vermiş lerdir
50
.
Hanefîlere göre haram, “şer’an kat’î bir delil ile kesin olarak nehyedilen şey”dir.
Burada Hanefîler hükmü ispat eden delilin kat’î olmasını ölçü almışlardır. Ancak
aslında Hanefilerle cumhur arasında ko nunun özüyle ilgili bir ihtilâfın olmadı-
ğı ve ihtilâfın sadece terminolojide kaldığı söylenmiştir. Zira Hanefîlere göre farz
veya vacip, terkinde ceza gerekmesi noktasında nasıl ortaksa, tahrîm ve tahrîmen
ke rahet de kaçınılmadığı zaman ceza gere keceği noktasında ortaktır. Hatta Ebû
Hanîfe ve Ebû Yûsuf mekruhun ha rama daha yakın olduğunu söylemekle yetin-
miştir. İmam Muhammed ise kerih gö rülen davranışların ceza gerektirmesi dik-
kate alınınca her mekruhun haram olduğunu söylemiştir
51
. Buna göre Hanefîlerin
“haram” tabirini kullanırken il gili âyetin
52
işaretini de göz önünde bulundurarak
daha titiz davrandıkları söylenmiştir
53
.
İslam hukukçuları bir fiilin veya davranışın haram kılınmasının altında yatan
temel sebebin, o fiil veya davranışın, can, akıl, din, ırz ve malı koruma şeklindeki
beş temel esasa aykırı ve zarar verici özellik taşıması olduğunu söylemişlerdir
54
.
3. Çeşitleri
Haramlar, haram kılınan fiil veya nesnenin mahiyeti, delilinin kuvveti ve ya-
saklanan şeyin nevi bakımından kısımlara ayrılmıştır. Yasaklanan fiil veya nesne-
nin mahiyeti bakımından iki kısma ayrılmıştır:
a. Haram li-zâtihî: Geçici bir sebebe dayanmaksızın bir şeyin bizzat kendi var-
lığındaki bir zarar veya çirkinlik (kubh) sebebiyle şâriin doğrudan haram kıldığı
fiildir. Haramlığın kaynağı yasaklanan şeyin bizatihi kendisi olduğu için bu tür
haramlara “haram li-ayni-hî” adını da verilmiştir. Hırsızlık, adam öldürme, zina,
ölmüş hayvan eti yemek, şarap içmek böyledir.
47 Gazâlî,
el-Müstasfâ, I, 66, 76; Lâmişî, 60-61; Sadruşşeria, II, 271; Razî, el-Mahsûl, I, 127; Zerkeşî, Bedrüddin
Muhammed b. Bahâdır b. Abdullah, el-Bahrü’l-muhit fî usûli’l-fıkh, Kuveyt 1992, I, 255; Şevkânî, İrşâdu’l-fuhûl,
Beyrut 1992, 24; Şaban, 247; Koca, “Haram”md., DİA, XVI, 100.
48
Tehânevî, I, 660-661.
49
Kat’î nassın tanımı ve özellikleri için bk. es-Salâhât, Sâmî, “Hasâisu’n-nassi’l-kat’î ‘ınde’l-usûliyyîn”, İslâmiyyetü’l-
ma’rife, yıl, 6, sy, 23, 2000/1421, 51vd.
50
Lâmişî, 59; Bahrü-l-ulûm el-Leknevî, Fevâtihu’r-rahamût, I, 58; Koca, “Haram”md., DİA, XVI, 100.
51 Sadrüşşerîa,
et-Tavzîh, II, 277; Bahrü-lulûm el-Leknevî, I, 58; Şaban, 251; Koca, “Haram”md., DİA, XVI, 100.
52 Nahl,
16/116.
53
Bk. Koca, “Harâm”md., DİA, XVI, 100.
54 Koca,
“Harâm”md.,
DİA, XVI, 101.
52 | Prof. Dr. Abdullah Kahraman
b. Haram li-gayrihî: Kendi varlığındaki bir zarar veya çirkinlik (kubh) sebe-
biyle değil de, dıştaki bir sebep veya durumdan do layı haram kılınan fiildir. Bu
haricî sebep bazen zaman, bazen mekân bazen de şahıs olabilir. Cuma namazı
vaktinde alışveriş, başkasının mülkünde izinsiz namaz kılma, bayram günü oruç
tutma bunlar arasında sayılabilir. Burada namaz kılmak, alışveriş yapmak, oruç
tutmak aslında meşru fiiller olmakla birlikte yer ve zaman olarak elverişli şekilde
yapılmadıkları için haram kılınmışlardır
55
. Haramın bu tür taksimi, usulcülerin
eşyada bulunan kötülük ve çirkinliğin mahiyeti hakkındaki
görüşlerinin ve nehiy
konusunda yaptıkları benzer ikili ayırımın tabii bir sonucu olmalıdır
56
.
4. Haramı bilme yolları
Haramı belirleme yetkisinin esasen Yüce Allah’a ait olduğu malumdur. Resul-i
Ekrem de Kur’ân’da haram kılınan hususlara açılım getirmiş ve onları yiyecek-içe-
cek, giyecek ve kullanılacak eşya bakımından örneklendirmiştir
57
. Âyet ve hadisler
bir şeyin haram olduğunu değişik üslup ve ifadelerle bildirmektedir:
a. Doğrudan “haram” lafzı, türevleri
58
ve “nehiy” lafzı kullanılarak
59
.
b. Bir şeyin “helal olmadığı” bildirilerek
60
.
c. Bir işin yasak olduğu ve uzak durulması gerektiği ifade edilerek ve nehiy kalıbı
kullanılarak
61
. “Çocukların fakirlik korkusuyla öldürülmemesi”
62
ve “zinaya yakla-
şılmaması” âyetlerinde olduğu gibi.
d. İşlenecek fiile ceza tertip edilmesiyle. Zina iftirasında bulunanlara seksen değ-
nek vurulmasını emreden âyet
63
böyledir
64
.
5. Hükmü
İslâm hukukçularına göre haramlığı kat’î delil ile sabit olan bir fiilin haramlığı-
na kesin olarak inanılması gerekir. Böyle bir hükmü, meselâ ribâ veya zinanın ha-
ram oluşunu inkâr eden kişi Ehl-i sünnet’e göre küfre girmiş olur
65
. Zannî delil ile
sabit olan ve Hanefîlerin terminolojisinde tahrîmen mekruh adıyla anılan haramın
55
Serahsî, Ebû Bekir Muhammed b. Ebî Sehl, Usul
(Temhîdu’l-Fusûl fî ‘Ilmi’l-Usûl), Beyrut 1973, I, 79-80; Sadrüşşerîa,
II, 276-277; Karâfî, Ebu’l-Abbas Ahmed b. İdris es-Sanhâcî, Envâru’l-burûk fî envâi’l-furûk, Beyrut 1998, III, 168-
169 (137. fark); Haskefî, Alâuddin, İfâzatu’l-envâr alâ usûli’l-menâr (thk. M.Berekât), Dımeşk 1992, 89-90; Koca,
“Harâm”md., DİA, XVI, 100-101.
56 Serahsî,
Usul, Beyrut 1973, I, 79-80; Koca, “Harâm”md., DİA, XVI, 101.
57
Şâtıbî, Ebû İshak İbrahim b. Musa b. Muhammed el-Ğırnatî el-Mâlikî, Muvafakât, IV, 14.
58
Bk. Nisâ, 4/23; Mâide, 5/3.
59
Hadis örnekleri için bk. Suyutî, Câmiu’s-sağir, hadis no: 9328-9576.
60
Ahmed b. Hanbel, Müsned,
V, 72; Suyutî, Câmiu’s-sağir, hadis no: 9958, 9959.
61 Suyutî,
Câmiu’s-sağir, hadis no: 9981-9987.
62
En’âm, 6/151; Hacc, 22/30.
63 Nûr,
24/4.
64 Şaban,
247-248.
65
Bağdadî, Âbdulkâhir bin Tahir et-Temîmî, el-Fark beyne’l-fırak, 345.