İ s l a m H u k u k u A r a ş t ı r m a l a r ı D e rgi s i , s y. 2 0 , 2 0 1 2 , s. 4 3 - 6 9
İSLAM’DA HELAL ve HARAM’IN
YERİ ve FIKIH USULÜ AÇISINDAN
TEMELLENDİRİLMESİ
Prof. Dr. Abdullah Kahraman*
The Place of Halal and Haram in Islam and Grounding them
according to Islamic Legal Theory
Lawful and forbidden are basic judgments of Islam. Among of verses revealed in the
period of Makkah the mentioned verses are existent. This indicates the importance,
the location and the priority of mentioned judgments in the religion. It is possible to
describe the lawful and forbidden as a “red lines of religion”. Because of its importance
and specialty the authority of describe the lawful and forbidden is for the God. To call
to thing a forbidden is more difficult than to call it a lawful. The issues mentioned have
been studied in detail in this paper.
Key words: Lawful, forbidden, Islam, Islamic jurisprudence, Foundations Islamic juris-
prudence.
I. Giriş: İslam’da Helal ve Haram’ın Yeri
Getirdiği hükümlerle insanı madden ve manen mutlu kılmayı, dünya ve ah-
retini mamur etmeyi ve dünyayı yaşanabilir hale getirmeyi hedefleyen İslam bu-
nun için gerekli sınırları çizmiştir. Bu sınırları kısaca helal ve haram olarak ifade
edebiliriz. İnsanı helal dairesinde hareket etmeye davet eden İslam
1
, bu dairenin
onun insanca yaşaması için yeterli olacağını ifade etmiştir. Bunun için fukahâ,
bazı âyetlerden
2
istidlal ederek “Eşyada aslolan mubahlıktır” kuralını getirmişler-
dir. Böylece kâinâtın imkânlarından yararlanmanın esas olduğunu anlatmış ve ni-
metlerin insan için olduğunu beyan etmişlerdir. Haramlar bazen helallerle birlikte
belirlenmiş ve işin başlangıcında doğru tercih yapılması sağlanmak istenmiştir.
Bazen de helallerin yanlış kullanılması veya helal dairesindeki kurallara aykırılık
haramı doğurmuştur.
Helal sınırının bittiği yerde harama doğru bir gidişin olduğu söylenebilir. Her
sistemin kendine mahsus kırmızı çizgileri vardır. İslam’da bu çizgileri haramlar
*
Cumhuriyet Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, İslam Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.
1
Bakara, 2/168, 172; Mâide, 5/4-5, 87-88; Enfâl, 8/69; Nahl, 16/67, 114-116.
2
Bakara, 2/29; Câsiye, 45/13; Lokman, Lokman, 31/20.
44 | Prof. Dr. Abdullah Kahraman
oluşturur. İslam’ın kırmızı çizgileri olan haramlar, “hudûdullah” ve “Allah’ın koru-
ları” olarak tespit edilmiştir.
Yerine getirilmediğinde veya ihlal edildiği zaman bir müeyyideyi gerekli kıla-
cak dinî yasaklamaların tarih öncesi devirlerden beri mevcut olduğu bilinmekte-
dir. İptidai kültürlerde harama benzer bir kavram olarak tabu vardır. Günümüz-
de yaşayan iptidai kültürlerden topluluk, fert ve tabiat arasındaki sosyokültürel
denge nin korunmasına tabu fikrinin katkıda bulduğu söylenmektedir. Tabu fikri
haram düşüncesinin gelişmesinde de önemli rol oynamıştır. Riayet edilmesi gerek-
li yasaklar sistemi bütün dinlerde vardır. Yasaklanmış şeyi ifade eden tabu kavra-
mı, kutsal, kutsal dışı (profan), temiz ve kirli kavramlarıyla birlikte ortaya çıkmış
olup onlarla sıkı bir ilişki içindedir. Modern araştırmalar, en erken dönemlerden
itibaren insan zihninin kozmosu birbirine zıt iki kategoriye ayırarak yorumladı-
ğını ortaya koymuştur. Bu kategorik düşünme biçiminin dayanağı, insanın mev-
cudiyetini tehlikeye atan nesnelerle onun varlığının devamına katkıda bulunan
nesneler arasındaki ayırımdır
3
.
Tabiatları farklı olan insanların ve onların meydana getirdiği toplumların te-
mel ölçüleri İlâhî irade tarafından belirlenmiş meşru
bir hayat dairesi içerisinde
yaşayabilmesi için Allah çeşitli dönemlerde peygamberler göndermiştir. İnsanlar
başı boş bırakılmadıklarından yaptıkları davranışlar ilahi irade tarafından müda-
haleye tabi tutulmuştur. Bu müdahalenin din dilindeki temel kavramlarından ikisi
helal ve haramdır. İnsanlara helal ve haramı öğretmek peygamberlerin temel gö-
revlerinden biridir. Hz. Peygamber’in, “Helâl Allah’ın kitabında helâl kıldığı şeyler,
haram da Allah’ın kitabında haram kıldığı şeylerdir. Hakkında hüküm belirtmediği
hususlar ise sizin için affettiği şeylerdir”
4
hadisi helal ve haramların belirlenmesi
noktasında önemli bir vurgudur.
Bir müminin hayatında helal ve haram çizgilerine riayet etmenin dinin algı-
lanma, içselleştirilme ve yaşanması noktasında büyük bir önemi vardır. Bu sebeple
Kur’ân’da helal gıda ile beslenme Hz. Peygamberler diliyle ve aracılığıyla mümin-
lere tebliğ edilmektedir. Çünkü Peygamberlerin önce helal ve temiz gıdalarla bes-
lenip sonra sâlih amel yapmaları emredilmektedir
5
. Ayrıca Hz. Peygamber’in helal
yoldan maişetini temin etmeyenin dua ve ibadetinin kabul olmayacağını ifade et-
mesi
6
de bu konuda önemsenmesi gereken bir ölçü sunmaktadır
7
.
Burada geçen helâl, şeriatta haramların karşıtı olan görev ve sorumluluklarla
(vacip) ilgili hükümleri içerir ve esasen bu tür helâl ve haramlar İslâm’ın
kurucu
ve onu diğer dinlerden ayırt edici temel ilkeleri olarak da görülebilir. Yüce Allah
3
Demirci, Kürşat, “Haram” md., DİA, XVI, 98; amlf., “Helâl” md., 174.
4
Tirmizî, “Libâs”, 6; İbn Mâce, “Et’ime”, 60.
5 Mü’minûn,
23/51.
6
Müslim, “Zekât”, 19.
7
Okur, K. Hamdi, “İslam Hukuku Açısından Helal ve Haram Olan Gıdalar ve Bazı Güncel Meseleler”, IV. İslam
Hukuku Anabilim Dalı Koordinasyon Toplantısı ve İslam Fıkhı Açısından Helal Gıda Sempozyumu, Bursa, 2009, 24.