değil dostu olmasını ve kendi mutluluğunu gerçekleş-
tirmek için çaba göstermesini, kendi yeteneklerini ve
yaratıcı eğilimlerini geliştirmesini, dış dünya ve başka
insanlarla bütünleşirken kendi birliğini ve bütünlüğünü
yitirmemesini ifade eden çok geniş kapsamlı bir deyimdir.
Bu bakımdan, bu deyimi Türkçeye çevirmeğe kalkmadım.
Bunun yerine, kitabın adını Erdem ve Mutluluk olarak
nitelemekte yarar gördüm. Bunun nedeni, bu kitabın başlı
başına erdem ve mutluluk konusuna ayrılmış olmasıdır.
Fromm, psikolojinin bulgularından yararlanmanın, erde-
min, doğru yaşamanın ve mutluluğun temel şartı olduğunu
çok açık bir şekilde belirtmekte ve psikolojiyi mutlu olma
ve yaşama sanatında ustalaşmamızı sağlayan bir bilim
olarak görmektedir. Fromm'a göre insan hayatının amacı
mutluluktur ve mutluluk da, sıkı sıkıya, erdemli olmaya,
erdemli yaşamağa bağlıdır. Kitabına erdem ve mutluluk
problemiyle başlıyor, erdem ve mutlulukla devam ediyor
ve erdem ve mutlulukla son veriyor. Bunun içindir ki,
kitabın adını Erdem ve Mutluluk olarak belirlemeyi
uygun gördüm.
İnsanlığın geleceğine umutsuzluk ve karamsarlıkla
bakma eğiliminin yaygınlaştığı bir dönemde, insanın
insanla kıyasıya savaşa girdiği, dünyamızın dört bir yanı-
nın çeşitli yıkıcılık ve saldırganlık hareketlerine sahne ol-
duğu bir dönemde, Fromm gibi geleceğe umut, güven ve
iyimserlikle bakan düşünürlere çok büyük bir ihtiyaç var-
dır. Çünkü Alain'in de Mutlu Olma Sanatı adlı kitabında
çok açık bir şekilde belirtmiş olduğu gibi, karamsarlık ve
umutsuzlukta kendi kendini doğrulayacak ve haklı çıkara-
* Alain, Mutlu Olma Sanatı (Çeviren: Dr. Ayda Yörükân, Ankara, Bilgi Yayınevi,
2.Basım,1992).
XL
cak çok büyük bir gücün var olduğunu görüyoruz. Bu
gücün işler hale gelebilmesi için kendimizi karamsarlığa
ve umutsuzluğa kaptırmamız yeter. Oysa yalnızca bir vaat
ve umut şeklinde de olsa, iyimser bir yaklaşım insanın ken-
di problemlerini çözmesine yardımcı olma konusunda çok
şey sağlayacaktır. Daha iyi bir dünyada yaşamak ve ço-
cuklarımıza bizimkinden çok daha iyi bir dünya bırakmak
istiyorsak, kendimizi umutsuzluğa ve karamsarlığa kaptır-
mamağa dikkat etmeli ve fikir dünyamızın kapılarını
Fromm gibi, Adler gibi, Alain gibi iyimser düşünürlerin
eserlerine açmalıyız.
Ayda Yörükân
XLI
Ayda Yörükân'ı Kaybetmenin Acısıyla
1980 yılında, Dr. Ayda Yörükâtı'ın Tur Yayınları ara-
sında yayımlanmak üzere Türkçe'ye çevirdiği bu kitap, ne
yazık ki, bu Kitabeviııin faaliyetini durdurması sebebiyle
yayımlanamamıştı. Büyük bir zevk ve takdir hisleriyle oku-
yacağınız bu kitabı tutkuya dönüşen bir heyecan ve gayret-
le, ona bir önsöz ve notlar ilâve ederek yeniden gözden ge-
çirmeye çalışan Ayda Yörükân, o sıralarda "mel'un" bir
hastalığın bedenini kemirdiğini bilmiyordu. Kitabın ciddi-
yetine ve önemine, okuyucusuna gerçek mânâda faydalı o-
lacağına öylesine inanmıştı ki, durup dinlenmeden çalı-
şıyor, halsizliğini de bu yorucu çalışmaya bağlıyordu. Bu
gayret içerisinde sağlığının bozulmakta olduğunu farkede-
memişti. Acı gerçeği öğrendiği gün ise, yaptığı çalışma ile
birlikte kendisi de tükenmişti. Erdem denen ruhî olgun-
luğa ulaşmış olan bu kıymetli insan, sağlığının bozulduğu
haberinin yarattığı şoku kısa zamanda atlatmayı başardı.
Gösterdiği metanete, cesarete ve gayrete hayran olmamak
mümkün değildi. Çok "uslu" bir hasta oldu. Yakınlarının
desteği de yaptığı mücadeleyi güçlendiriyordu. Ne yazık
ki, kalbi yapılan tedavinin ağırlığını kaldıramadı ve o ye-
nilmez iradesine rağmen hastalığa yenik düştü. 16.3.1993
günü saat 20.30'da onu kaybettik. Onu, kendisinden daha
pekçok şeyler beklediğimiz bir yaşta kaybetmiş olduk.
Kendisi için ağlamamamızı, mutlu ve güzel bir ha-
yatının olduğunu söylüyordu. İnsanları, tabiatı, hayvanları
seven; ince zevkli, hassas, çalışmaktan asla yılmayan, par-
lak bir zekânın sahibi oları, çok iyi yetişmiş müstesna bir
XLIII
insandı. İngilizce'yi ve Fransızca'yı çok iyi bilen, Türkçe'yi
emsalsiz bir güzellikte kullanan gerçek bir uzman kişi idi.
Felsefe doktoru unvanına sahip, insan ruhuna nüfuz
etmekte usta bir sosyal psikologdu. İstanbul Üniversi-
tesi'nde çalıştığı günlerde, eşiyle tanıştı ve evlendi. Büyük
bir sevgi ile kendisine bağlı olan eşi ile birlikte köylerde
araştırmalar yaptı. İmar ve İskân Bakanlığı'nda Sosyal
Araştırma Dairesi Başkanı olarak yüklendiği sorumluluk-
lar, yaptığı araştırmalar ve yayımladığı eserler meslekî
açıdan çok büyük bir önem taşır. Güzel Türkçesiyle, Türki-
ye'ye kazandırmaya çalıştığı ve onu unutulmaz yapacak
olan eserler, hep insanı mutluluğa yönelten, doğruyu, iyi-
yi, gerçeği sergileyen, "insan tabiatını tanımayı" sağlayan
ciddî muhtevası olan eserlerdi. Çok önem ve emek verdiği
bu çevirisinin baskıya verilme kararının alındığı gün ise,
heyecanla beklediği o mutlu ve müjdeli haberi alamadan,
ne yazık ki, aramızdan sessizce çıkıp gitti.
Empathy ve compassion duygularına en üst seviyede
sahip olan bu insan, Stefan Zweig'ı tanıtmak ve eserlerinin
ince bir tahlilini yapmak üzere yazdığı bir inceleme ya-
zısında, "Zyveig'ın bu derece değişik tiplerin anlatımında
bu derece başarılı olmasını sağlayan ve empathy yetene-
ğine sıkı sıkıya bağlı olan bir özelliği daha vardır" diyor-
du. Onda, "başkasının acısını kendi içerisinde hissetme ve
başkası ile birlikte acı çekme yeteneği"nin; "Fransızcada
ve İngilizcede compassion kelimesiyle karşılanan bir acı-
ma duygusu"nun; "bizi başkalarının karşısında duyarlı
kılan, onlarla birlikte acı çekmemize yol açan bir acıma
duygusu"nun bulunduğunu söylüyordu, (s.XIX). Stefan
Zweig, Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski
(Çeviren: Dr. Ayda Yörükân, Ankara, Türkiye İş Bankası
Kültür Yayınları, 3. Baskı, 1992)
XLIV
Ayda Yörükân da başkalarını anlamada üstün bir ye-
teneğe sahipti. İnanılmaz derecede anlayışlı ve hoşgörülü
bir insandı. Stefan Zweig ile birlikte paylaştığı bu iki duy-
guya bütün hayatı boyunca sadık kaldı. Başkalarının sı-
kıntılarını ve acılarını ta içinde duyarak onlara yardımcı
olmak için çırpınan ve üzülen bu bilge kişinin önünde say-
gıyla eğiliyorum. Onu bir nebze olsun sizlere tanıtabildim-
se, kendimi bahtiyar hissedeceğim.
Türkân Turgut
XLV
Dostları ilə paylaş: |