14
gibi, bir tarla kırsal kültür geleneği oluşmamıştır. Bu arada günümüzde
Avrupa ve Asya’da köylü kesimin ve yaşam tarzının şehir yaşantısı
karşısında gerilediği bir gerçektir. Yine de Amerikalılar, diğer ülkeleri ziyaret
ettiklerinde, yerel festivallerin, halk türkülerinin zenginliğine şahit olmakta ve
eski kültürlerin Amerika’da olanın tersine tamamen yok olmadığını
görmektedirler.
8
Le Utley bu uzun ve karmaşık makalesinde sosyal bilimcilerin halkbilimini
ve antropolojiyi ayırma girişimlerini şu şekilde anlatmaktadır:
Amerikalı halkbilimciler Franz Boas’ın kuzey pasifik yerlilerinden olan
Tshimshians ve Kwakiutslarla ilgili çalışmalarından çok şey öğrenmişlerdir.
Yakın zamanlarda Amerikalı antropologlar, folklorun sistematik kayıtlarını
incelemişlerdir. Halk edebiyatındaki bu profesyonel çalışmalardan sonra,
antropologlar ve yazarları da içine alan folklor bilimcileri folklordan “sözlü
olarak aktarılan kültür dışındaki her şeyi” çıkarma eğilimine girmişlerdir.
9
Sözel olarak aktarılan edebiyat” tanımından yola çıkarak yapılan
çalışmalar hem folklor hem de edebiyat alanına hükmettiği için dikkatli bir
inceleme gerektirir. Fakat bu, kitabın kapsadığı yetersiz bir tanımdır. Folklorla
ilgilenen okullar artık gündelik yaşamı oluşturan maddi öğelere ve halk
yaşamına daha fazla önem vermeye başladılar. Hâlihazırda yapmamız
gereken, halk kavramını ve onun işlevleri olan geleneksel durumları (ev
yapımı, ahşap bir sabanın imal edilmesi süreci vb) tanımlamaktır. Bir
8
Francis Le Utley, “Folklorun Tanımı”, Çeviri: Tuba Saltık Özkan, Redaksiyon: Evrim Ölçer Özünel,
Halkbiliminde Kuramlar Ve Yaklaşımlar 2, Ankara, 2006. s. 22
9
A.g. m. s. 25
15
anlamda her birimiz belli bir gelenek ve sözel mirasa sahip bir halka
mensubuzdur. Fakat hepimiz halkın yaratıcı bireyleri ya da aktif geleneğin
taşıyıcıları arasında olmak durumunda değilizdir. Bağımsız bir sözlü gelenek
ve gerçek bir yerel kültürü ancak kitapların ve medyanın en az etkin olduğu
bölgelerde bulabiliriz.
10
Halkı
bir
alt
kültür
olarak
tanımlarken
onu
kesinlikle
küçümsememeliyiz. Bilimsel bir bakış açısı söz konusu olduğunda folklor
ürünlerini abartmak kadar onu küçümsemek de yanlıştır. Folklor sadece
“sözlü olarak aktarılan edebiyat” demek değildir. Bu tanıma ek olarak:
Amerikan oduncu kaplarını, çiftçi festivalleri ve fuarları, yayla şenlikleri,
karnavallar, balıkçı etkinlikleri diğer milletlerden insanlara nostaljik gelen
Amerikan yurttaşlarının yerlilerinin meclisleri gibi geleneksel organizasyonları
da içine alan bir tanımı vardır. Şehir toplumları ve kolejli öğrenciler de belli bir
folklor yapısına dâhildirler. Tüm bu yapı yazınsal olarak kayda geçirilmeli
ancak kitaplarda sayfaların arasında donup kalmamalıdır. Nerede ne zaman
bulursanız oradaki sözlü gelenek folklordur. Folklorun önemi Amerika’da ve
tüm dünyadaki insanlığın ve toplumların oluşumunu sağlamasında
yatmaktadır.
11
Le Utley son cümlesinde yine folklor ve milliyetçilik ilişkisine değinmiştir.
William Bascom’un bir başka makalesinde ise folklorun dört işlevi ve önemi
aşağıdaki şekilde tanımlanmış ve tartışılmıştır.
10
A.g. m. s. 28
11
A.g. m. s. 32
16
Folklorun Dört İşlevi
Folklorun sosyal bağlamı tartışmayı istediğim ilk konudur, onun yeri,
onu anlatanların günlük yaşamlarıdır. Bu durum, folklor ve kültür arasındaki
ilişkinin problemleri, folklorun işlevleri ya da hikâyecinin yaratıcı rolü
metinlerle beraber kaydedilerek analiz edilirse, tam olarak bir “sorun” teşkil
etmez. Bu gerçekler şunları içerir: 1- folklorun çeşitli şekillerinin ne zaman ve
nerede söylendiği 2- onları kimin söylediği, onların özel olarak
sahiplenilmedikleri ve dinleyicileri kimlerin oluşturduğu 3- hikâyeci tarafından
jestler, yüz hareketleri, mimikler ve taklitler gibi dramatik araçların
kullanılması 4- dinleyicilerin gülme, uzlaşma ya da bir hikâyenin bir
bölümünde hareket ederek dans ederek ya da şarkı söyleyerek hikâyeyi
cesaretlendirme ya da eleştirme gibi diğer cevap şekilleriyle icraya katılmaları
5-insanların kendi kendilerine folklorun kategorilerinin farkına varmaları 6- bu
kategorilere kaşı tutumları.
12
Bascom, bu ilk işlevi açıkladıktan sonra folklor ürününde bu ilk işlevin nasıl
göz önüne alınması gerektiğini Malinowski’nin bu konu hakkındaki görüşleriyle
açıklamaya çalışmaktadır:
Metin elbette çok önemlidir, fakat bağımsız bir metin ölüdür.
Gördüğümüz gibi, hikâyenin ilgisi daha çok genişletilir ve anlatıldığı tarzla
onun en uygun karakterlerine verilirdi. Performansın bütün doğası, ses,
mimik, uyarıcı ve dinleyicilerin tepkileri, metin kadar yerliler de demektir ve
sosyologlar ipuçlarını yerlilerden almalıdır. Gelecekteki işleri bekleyen ve peri
12
William R. Bascom, “Folklorun Dört İşlevi”, Çeviri: Ferya Çalış Redaksiyon: Selcan Gürçayır,
Halkbiliminde Kuramlar Ve Yaklaşımlar 2, Ankara, 2006. s. 125–146
Dostları ilə paylaş: |