www.ozetkitap.com
29
Geleceğe Yönelme
Beyin (insan) nasıl karar verir. Eski Yunanda yaşamlarının biri aklı, diğeri duyguyu temsil eden iki
araba gibi düşünülmekteydi. Nörobilim çalışmaları da bize benzer bir şeyi söylüyor. Daha öncede
gördüğümüz üzere beyin birbiriyle rekabet halindeki iki ağdan oluşmaktadır. Kimliğimiz kafatasımız
içindeki egemenlik savaşlarından doğmaktadır. Bu nedenle nörobilim çalışmalarından sonra
plancıların planlamayı sadece akılcılığa indirgemeye çalışması akılcı bir tutum olmaz. Plancının bir
seçenek hakkında karar verebilmesi için vücut ile beyinin sıkı bir ilişki içinde olması gerekir. Kafatası
içindeki mücadelede dengeyi bozan temel etken vücudumuzdan gelen sinyallerdir.
İnsan beynindeki mücadele sadece akıl ile duygu arasındaki bir mücadele değil şimdi ile gelecek
arasındaki bir mücadeledir. Zamanda yolculuk insan beyninin bıkıp usanmadan yaptığı bir şeydir. Bir
kararla karşı karşıya kalan bir beyin farklı sonuçların simülasyonunu kurarak tahmini bir gelecek
modeli oluşturur. Beynin temel görevi öngörüde bulunmaktadır. Neokorteksin varlığının temel nedeni
geleceğin tahayyülüdür.
İnsanın beyninde bu gelecek tahayyülünün güç kazanması hakim olan tutucu mekanizmalar
dolayısıyla kolayca gerçekleşememektedir. Gelecek şimdinin baskınlığı karşısında gölgede
kalmaktadır. Bunu gölgeden çıkaracak olan bilinçtir.
Bilinç ve Plan İlişkisi
İnsan duyularının bilincinde olan bir canlıdır. Bilinçli bir varlığın kendisi, yaşantısı ve yaşadığı dünya
hakkında bilgisi vardır, aynı zamanda da kendisini tanımakta ve yaptıkları üzerinde düşünebilmekte
geleceği tahayyül edebilmektedir. Bu nedenle yaşamını planlayabilecek ve varlığını
denetleyebilecektir. Bu zihne üst bilişi sayesine kendisini hissetme ya da deneyimleme kapasitesini
vermektedir. Bu nedenle insan/beyin/zihin bir iradeye ve kimliğe sahip olabilmektedir.
45
Eğer düalist
bir görüşe sahipseniz, bilinç beyin de değil zihin de varolmaktadır. Beynin ne iradesi ne niyeti bulunur.
Ama zihnin vardır.
Nörobilimlerle uğraşmayan kişilerde uyuduğumuz dönemler dışında hep bilinçli olduğumuzu
sanmaktadır. Oysa bu bir illüzyondur. İnsan beyni bilinçli faaliyetlerde bulunması yanı sıra bilinçdışı
faaliyetlerde de bulunmaktadırlar. Bilinçli faaliyetlerin miktarı toplam faaliyetler içinde çok yüksek
değildir. Buna rağmen insanlar tüm faaliyetlerinin bilinçli olduğunu düşünmektedirler. Çünkü
bilinçdışı yapılanlar hafıza tarafından kaydedilmemektedirler. Bu durumda insan tüm faaliyetlerinin
bilinçli olduğunu sanmaktadırlar.
Beynin bilinç dışı çalışması her an sürmektedir. Uykuda buna dahildir. Bu öyle sessizce gerçekleşir ki
farkına varmayız. İnsan bisiklete binmeyi bilinçli olarak öğrenir, ama bir süre sonra bisiklet kullanımı
otomatiğe bağlanır. Beynin devrelerine kazınmış beceriler, sizin düşünmenize gerek kalmadan
uygulamaya geçebilmektedir. İlginçtir bu beceriler bilincin erişimi dışında yer almaktadır. Ama bilinçli
olarak zorlayarak ona müdahale edebilirsiniz. Ama bu müdahale sizin o konudaki performansınızın
düşmesine yol açar. Örneğin piyano çalarken düşünürseniz şaşalarsınız.
45
Bedia Akarsu, Age,s.22.
www.ozetkitap.com
30
Beyinin bilinç dışı faaliyetlerinin hepsinin masum ve yararlı olduğunu sanmamak gerekir. Beyinde
bilinç dışının karanlık mağaralarında nelerin gömülü kalmış olacağını bilemeyiz. Bunun en açık örneği
ırkçılıktır. Bilinç dışının derinliklerinde depolanmış bu tür bilgilerin çoğunun bilinçli planlar olarak
başlamış olabileceğini de unutmamak gerekir. Her ne kadar beyin işleri otomatiğe bağlama eğilimi
taşısa da, insan ona tam teslim olmamaktadır. Bu bilinç dışının sürpriz yaratabilmesi ve yenikorteksin
gelecek tahayyüllerinin önünü açabilme, beyinde yaşanan çatışmaları çözebilmek için insanın bilinçli
müdahalelere gereksinmesi vardır. İnsanlar beyinlerinde gerçekleşen etkinlikleri sanki kendi özgür
seçimleriymiş gibi görmektedirler. İnsan zihininin kontrolünü elinde tuttuğu konusunda kendisini ikna
etmekte çok ustalaşmış bulunmaktadır. Her beyin başka beyinlerden oluşmuş bir dünyaya gömülü
bulunuyor. Bu yaşamımızın, farkındalık ya da kontrol sınırlarımızın çok ötesine uzanan güçlerle
yönetildiğini gösteriyor. Bu durumda beyin çalışmalarının derinleşmesi, türümüzün kendi kaderini
kendi eline almasını sağlayacak yolda gelişmeler sağlamasını bekleyebiliriz.
Çok eski geçmişimizdeki insanların yaptıklarını ve ettiklerini bugünün gözüyle gözleseydik, insanların
günümüzdeki gelişmiş düzeyine gelebileceğini tahmin edemezdik. Bizi bugünkü gelişme noktasına
getiren bilincimiz olmuştur. Günümüzde de aynen geçmişte olduğumuz gibi beynimiz bugün
bilmediğimiz gelişme olanaklarına sahiptir. Günümüzde de bu gelişme olanaklarını bilincimizin
zorlamalarının gerçekleştirebileceğini düşünebiliriz. Buda’nın bu nedenle
bilincin genişlemesini
önerdiği düşünülebilir. Ama unutulmamalı ki insan zihninin tasarımları çift yönlüdür. Hem cenneti
hem cehennemi bilinciyle tasarlayabilmektedir.
Karar Verme
Şimdiyekadar geliştirilmiş bulunan çok sayıdaki planlama kuramında her zaman karar verme eylemi
bir köşe taşı olmuştur denilebilir. Planlama konusunda beyin çalışmalarının en önemli etkisi karar
verme konusunda getirdiği yeniliklerle olacaktır. Planlama konusunda burada yazılacakların daha açık
anlaşılması için, neyin planlamasından söz edildiğinin belirlenmesi gerekmektedir. İki farklı düzey söz
konusudur. Bunlardan birincisi bireyin kararlarını planlaması, ikincisi ise toplumla ilişkin kararların
planlamasıdır. Beyine ilişkin çalışmaların şimdiye kadar yaptığı katkılar bireyin kararlarına ilişkin
olmuştur. Bu yazıda da bu tür kararlar üzerinde yoğunlaşılacaktır.
İkinci Dünya Savaşı öncesinde beyin çalışmalarında önemli adımlar atılmadan önce Karl Meinheim
insanın doğaya uyum süreci içinde bilgi birikimini gerçekleştirirken, belli bir eşik aşılınca planlamanın
kendiliğinden ortaya çıktığını ileri sürmüştür.
46
Karl Manheim bu düşüncesini formüle edebilmek için
iki kavram önermektedir. Bunlar;
İleriyi Görme Yarıçapı, birkişinin bir eyleminin nedensel ilişkilerle, zincirleme olarak kaç
eyleme neden olacağının tahmin edilebilirliğidir.
Eylem Yarıçapı, bir kişinin yaptığı bir eylem dolayısıyla zincirleme ortaya çıkan eylemlerinin
kaçının eylemi başlatanın denetimi altında kalabildiğidir.
46
Karl Manheim:” From Trial and Error to Planning”,The Planning of Change, W.G.Bennis, K.D.Benne, R.Chin
(ediors), Holt Rinehard and Winston Inc.1961,pp34-38.