NörobiLİm ve yapay zeka çalişmalarinda yaşanan geliŞmeler sosyal biLİmler ve planlama alanin öNÜNÜ nasil açiyor?



Yüklə 391,41 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə16/18
tarix13.12.2017
ölçüsü391,41 Kb.
#15307
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   18

www.ozetkitap.com 

31

 



İnsanlar doğayla etkileşimi sırasında bilgi birikimini artırdıkça hem ileriyi görme hem de eylem 

yarıçapı artar. İleriyi görme çapının artması geleceği kestirme, eylem yarıçapının artması insanlarının 

denetleme kapasitesinin artması demektir. İnsanlar başlangıçta doğayla etkileşiminde deneme- hata 

yoluyla eylemlerinin etkinliğini geliştirmektedirler. Ama ileriyi görme yarıçapı ve eylem yarıçapı belli 

bir düzeyi aştığında insanların eylemlerini “deneme-hata” değil planlama yönlendirmeye başlar. 

Manheimin bu kuramı, beynin karakutu olarak görüldüğü döneme aittir. Beyinin nasıl çalıştığının 

bilinmediği bu dönemde önerilen kara verme kuramı tüm kararlarda geçerli olma iddiasına sahiptir. 

Bilişsel bilimin gelişmeye başladığı dönemde farklı karar verme kuramları önerilmeye başladı. 

Bunlardan birini R.A Finke, J.Bettie, Kaotik Biliş (Chaotic Cogniton) çalışması oluşturmuştur.

47

 Bu 



çalışma günümüz dünyası üzerinde düşünürken dünyanın yapısına ilişkin iki farklı ontolojik varsayım 

bulunduğu ve bu varsayımlara göre iki farklı düşünce biçimi ya da iki farklı karar verme biçimi 

bulunduğu üzerinde durmaktadır. Bunlardan birincisi iyi yapılaşmış düzenli bir örgütlenme olduğunu 

varsaymaktadır. Bu durumda düzenli bir düşünme, kestirilebilirlik ve planlı bir gelişme söz konusudur. 

İkinci ontolojik kabul günümüz toplumlarının kaotik bir yapıya sahip olduğudur. Bu durumda 

toplumlarının kompleks hale geldiği, sık sık krize düşebildiği, geleceğinin kestirilemediği, hızlı ve 

düzensiz bir değişmenin yaşandığı kabul edilmektedir. Bu durumda kaotik bir düşünce ve kaotik bir 

karar verme biçimi söz konusu olmaktadır. 

Düzenli düşünceden yana olanlar ise planlamanın ve çok çalışmanın başarının temel faktörleri 

olduklarına inanmaktadırlar. Bilimin yol göstericiliğine ve ahlaka bağlıdırlar. Kaotik düşünce varolan 

durumlara, acil sorunlara, yaşanan krizlere duyarlıdır. Kaotik durumlarda, esnekliğiyle, yaratıcılığıyla 

kaotik düşünceye bağlı olarak üretilecek çözümlerin düzenin oluşmasının yolunu açması 

beklenmektedir. Kaotik düşünce hakim düzenli düşüncenin eleştirisini getirmektedir. Kaotik 

düşünürler beklenmedik olaylar ve sorunlar karşısında genellikle tepkisel, spontan, metaforik, 

kaderci, yaratıcı ve yenilikçidirler. Kaotik düşünce beynin sağ küresiyle ilişkilendirilmektedir.  Kaotik 

düşüncenin kararları irrasyonel değidir. Önem verdiği sorunlar açısında rasyonel bir arayışı 

içermektedirler. Kaotik düşünce daha gerçekçi iken, düzenli düşünce içinde olanlar daha çok mantık 

içinde kalmaktadırlar.   

Finke ve Bettie “Kaotik Biliş” çalışmalarında düzenli ve kaotik düşünce/karar ayrımı yaparken bunun 

birey ya da toplumusal düzey için mi önerildiği açıkça belirtilmemiştir. Yazılı metinde tartışmanın 

daha çok toplumsal kararlar için yapıldığı söylenebilir. Ama bu ayrımın bireysel düzey için de geçerli 

olduğu söylenebilecektir. 

Karar verme kuramlarına beyin çalışmalarının etkisini en geniş şekilde Daniel Kahneman Hızlı ve Yavaş 

Düşünme kitabında buluyoruz.

48

O insanların kararlarının rasyonel olup olmadığıyla değil, onların nasıl 



seçim yaptıklarıyla nasıl kararverdikleriyle ilgilenmektedir. Kahneman insanların verdiği kararları 

Sistem.1 ve Sistem.2 diye iki gruba ayırmaktadır. İnsanlar günlük yaşamlarında çok sayıda karar 

vermek durumundadırlar. Bunların Sistem.1’ri oluşturan büyük kısmı çok düşünmeden hızla 

verilmektedir. Sistem.2’yi oluşturan yavaş düşünülerek verilen kararların sayısı ise azdır. Kahneman 

                                                           

47

 Ronald A.Finke, Jonathan Bettie:Chaotic Cognition, Lawrence Erblaum Associates, Publishers, Mahway,1996.  



48

 Daniel Kahneman:Thinking Fast and Slow,Penguin Books,London-New York.2011.  




www.ozetkitap.com 

32

 



bilişsel sosyal psikoloji alanından yola çıkarak aklımızda sessizce verilen sezgisel (intiution) kararları 

inceliyor. Tabii içinde bulunulan ortam kararlı değilse, çalkantılı ise sezgiye güvenilemez. Sezgi 

tanımadan ne fazla ne de azdır. Sistem.1:Hızlı düşünme sezgisel düşünmedir. Hızlı ve otomatik olarak 

gerçekleşir. Büyük ölçüde kontrol dışıdır. Sistem.2 yavaş düşünme bilinçli/kasıtlıdır. System 2 aktör 

seçimi çağrışım ve subjektif deneyim ile ilişkilidir. 

Sistem.1 ve sistem.2 arasında, gayretleri minimize ederken performansı optimize eden bir işbölümü 

bulunmaktadır. Sistem.1 sürekli çalışarak sistem 2 için öneriler yaratır. Kahneman Sistem.2 ‘nin temel 

karakteristiğinin tembellik olduğuna dikkati çekmektedir. 

Sistem.1. farklı ve entegre olarak bilişsel, duygusal ve fiziksel yanıtların kendini güçlendiren 

örüntüsünü ortaya koyar. Sistem.1 süreci çağrışımla harekete geçer. Sözcükler hafızayı harekete 

geçirir. Bu sistem hemen tutarlı bir hikaye kurar ve bu hikayeyle bir sonuca ulaşır. Sistem.1’rin 

çalışması sonuca ulaşırken otomatik olarak sistem.2’ye gerek varmı diye bir değerlendirme yapmış 

olur. Sistem.1’rin duygu yaratan mekanizmaları bize içinde bulunduğumuz dünyayı olduğundan daha 

basit, daha tutarlı gösterir. 

Daha uyanık olmak, bilişi zorlamak, daha az hataya neden olur ama normalden daha az sezgisel ve 

daha az yaratıcı olmaya yol açar. Hangi kaynaktan gelirse gelsin, bilişi zorlamak sistem.2 ‘ye yol açar. 

İnsanların problemlerin çözümünde sezgisel çözüm arayışından analitik çözüm arayışlarına geçmesi 

sonucunu yaratır.   

Sistem.2 kendine gelen ya da kendi yarattığı sorulara yanıt bulmak için dikkatini belleğe yöneltir. 

Bunun için hafızada yanıt olabilecek bilgilerin bulunmasını kolaylaştırmak için belleğin araştırılmasını 

programlama ve denetleme kapasitesine sahip olunmalıdır. Sistem.2 bilinçli kararvericiyi nedensel 

yorumlarla ikna etmeye çalışır. Ama sistem.2 aynı zamanda inanmamak kuşkuya düşmekle görevlidir.  

Sistem.2 genellikle meşgul ve tembel olduğu için bu işlevini başarıyla yerine getiremez ve aldatılır. 

Sistem.2’nin bir başka işlevi kendisini eleştirmesidir. Vaziyet alışlar bağlamında ise sistem .2‘nin 

sistem.1’rin duyguları ve heyecanları konusunda eleştirel olmaktan çok savunucu olmaktadır. 

Beyin çalışmalarındaki gelişmeler bizim karar verme kuramımızda şaşırtıcı gelişmelere yol 

açabilmektedir. Bir şirket yöneticisi olan Eliot, 1982 yılında bir nörolog olan Antonio Domasiyo’ya

49

 



hastalığı dolayısıyla başvurur. Beyninin “Orbitofrontal Korteksinde “

50

 bir tümör olduğu saptanır ve bu 



tümör amaliyatla çıkarılır. Ameliyat Eliot’un IQ düzeyini etkilemez. Ama karar verme kapasitesini 

yitirir. Bu beklenmeyen bir durumdur.  Yapılan araştırma Eliot’un duygusuz hale geldiğini gösterdi. 

Duygu sistemi çalışmayan insanın karar alamadığını gösterdi. Orbitofrontal Korteks ilkel beynin 

doğurduğu duyguları bilinçli düşünce akışına bağlar. Bu sinirsel bağ koparıldığında orbitofrontal 

korteks duygularımızı anlayamaz hale gelince karar veremez hale gelmektedir. Bu ilginç bir bulgudur. 

Platon’dan, Descartes’e ve Freud’a kadar uzanan çok sayıdaki açıklamada insanın doğru karar 

verebilmesi için karar sürecin olumsuz etkiler yaratan duygusallıktan kurtarılması savunulmuştur. 

Oysa beyin araştırmalarında gelinen nokta farklıdır. Duygusallık karar alabilmenin ön koşulu haline 

gelmiştir. Karar alabilme için akıl devrelerinin çalışması kadar duygu devrelerinin de çalışması 

                                                           

49

 Bu olay için Bknz: Jonah Lehler: Karar Anı. Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, İstanbul, 2016,ss.23-43. 



50

  Orbit gözyuvarı demektir. 




Yüklə 391,41 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   18




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə