A. Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi [TAED] 51, ERZURUM
2014, 127-169
YALANCI ŞAİRİN GÖZÜYLE YALANA BAKIŞ: KLASİK EDEBİYATIMIZDA
YALAN
Saadet KARAKÖSE
*
Özet
Bilinçli olarak doğruyu söylememek anlamına gelen yalan, birçok yönden
hayatımızı etkilediği gibi, birçok yönüyle de edebiyatımızda işlenmiştir.
Klâsik edebiyatımızda yalanın mahiyeti, çok geniş bir alana yayılmaktadır.
Didaktik eserlerde ahlâk kusuru olarak işlenen yalan, şiir estetiğine
büründüğünde büyüleyici bir silahtır. Söz verip de gelmeyen sevgililerin
yalanı, âşığın feryadına sebep olur. Dünyanın ve insanın faniliği, kültürel
olarak yalan kabul edilir. Kişiyi hayata bağlayan umutların boşa çıkması,
feleğin yalanı kabul edilir. Yalan söyleyenlerin başı şeytandır. Onu karşı taraf
sayılan rakip ve gayriler(diğerleri, öteki) takip eder. Ötekiler aslında her çeşit
görüşe ve davranışa sahip toplum bireylerini içine alır. Bunlardan yalancı ve
mübalağacı kimseler için halk “kırkyalan” lakabını kullanır. Büyücü ve
falcılar yalan yere ümit veren sahtekâr kimselerdir. Hayallerini ifade eden
şair de, yalancılığını peşin olarak kabul etmiş sayılır. Yalancı şahitler gerçeği
gizleyerek haksızlığa yol açarlar. Devlet adamları, kendilerini her şeyin
üstünde tutan kasidelere muhatap oldukları için, yalana muhatap kitlenin
başında yer alırlar. Bunu takiben sevgililer ısrarlı âşıkların yalanına maruz
kalırlar. Rakibe söylenen yalan, muhatabın moralini bozma silahıdır. Âşıklar
ve ailelere söylenen yalanların yanında kişinin kendisine söylediği yalan da
vardır. Beyaz yalan adı verilen zararsız yalanlar da, birer avutma vesilesidir.
Hukuk terimlerinden tekzip ve inkâr yalanla ilgili olarak karşımıza çıkar.
Yalanın şekli ne olursa olsun yalancı tipi, çirkinlikle imaje edilerek yalanın
çirkinliği vurgulanmış olur. Tarihî olaylarda yalanın rolü tarihin akışını
değiştirirken, yalanı dile getiren şairin de hayat akışını olumsuz yönde etkiler.
Anahtar kelimeler: Yalan, yalancı, şair, toplum, ahlak.
A SIGHT TO LIE VIA OF LIAR POEM’S EYES
Abstract
Lie means never true say consciously. It has effected human life a lot of
respect and being subjected in our literature from the point of courses.
Classical Turkısh Literature has expanded to lie of concepts for the people
sake of being avoided it. A poet has appropriated his liar because of his
poetries which made of imagined. A might dear promised coming but she
never come for being liar. Head who lied evil. I mentioned the other party
will follow the opponent and hands. Hands with the community members
actually gets into all sorts of opinions and behavior. Kırkyalan nicknamed by
the people of these persons is a liar and a mübâlağacı. Promising magician
and fortune-tellers lie dishonest people. That expresses the poet's dreams,
yalancılığını agrees in advance. Cause false witnesses injustice by hiding the
truth. Statesmen, holding themselves above all take place at the beginning of
the mass eulogies addressed to lie because they are addressed. Following this,
dear ones are exposed to persistent lovers lie. Lie said to an opponent,
breaking the morale of the addressee weapon. He told her to lie next to the
lies told by lovers and families format available. Harmless white lie called a
*
Doç. Dr., Pamukkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü,
saadetk@pau.edu.tr
128
* TAED
51
Saadet KARAKÖSE
consolatory lies the occasion. Arises in relation to contradict and deny the lie
to the terms of Law. Changing the course of history the role of historical
events, lie, lie in the poet's life, the flow of voicing negative changes.
Whatever the shape of a lie and a lie is a false type of ugliness ugliness
imaged is also highlighted so. The world and human were liar because of
their mortality. Among history lie has caused very important events such
killing an innocent human. Being an ethical deffect lie has caused a lot of
serious couse for society.
Keywords: Lie, liar, poem, society, ethics.
Giriş:
Yalan, gerçekte olmayan şey, gerçeğe aykırı söz anlamına gelen olgudur. “Kizb, dürûg,
lâf u güzâf”, boş söz yalan anlamına geldiği gibi, “galat, kîl ü kâl, gıybet, iftira, palavra” gibi
kelimeler çoğu zaman içinde yalan veya abartma bulunan kavramları çağrıştırır. “Sahte, taklit,
gaflet, bâtıl, âl, reng, nakş, sözde, gûyâ, sanki” kelimeleri de yalanla ilgili bir durumu veya
gerçek olmayan bir hali anlatmak için kullanılır. “Ölçüsüz atmak, kıvırmak, tek ayak üstünde
kırk yalan söylemek, yalana şerbetli olmak, yalanını yakalamak, yalanını yüzüne vurmak,
sözünde durmamak, lafıyla eğlenmek vb.” yalanı doğrudan kasteden deyimlerdir. “Aldamak,
aldanmak, aldatmak, boş yere inanmak, avunmak, eğlenmek, oyalanmak, sanmak, kanmak,
kandırmak, kandırılmak” ise yalanı dolaylı olarak tanımlayan fiillerdir. “Arefe günü yalan
söyleyenin bayramda yüzü kara çıkar.”, “Çok laf yalansız olmaz.”, “Yalancının mumu yatsıya
kadar yanar.” atasözleri de yalanı konu alır. “Yalan çıkmak”, bir vaadin veya umudun
gerçekleşmemesi; “yalan olmak”, yaşanmış olayın veya var olan bir şeyin hiç olmamış gibi
izlerinin silinmesi; “yalan etmek”, başkasına bağlı olan bir tasarının gerçekleşmemesi; “birinin
yalancısı olmak”, dolaylı olarak yalanı nakletmek anlamlarında kullanılır.
Toplum İnancında Yalana Bakış:
Yalan tüm toplumlarda ve bütün inançlarda, zararlı olduğu için yasaklanmıştır. Klâsik
kültürümüzde gerek İslam inancının etkisi gerekse hayat tecrübeleri sonucu yalana tehlikeli
gözüyle bakılarak yalancıya mesafeli durulmuştur. İslam inancında yapamayacakları şeyleri
vadeden şairlerin zemmi, şiirle vahyin karıştırılma tehlikesine karşı ihtiyat tedbiri özelliği
taşımaktadır. Bilindiği üzere İslamiyet‟ten önce şiir sanatı revaçtadır. Buna bağlı olarak vahiy
yoluyla gelen ayetler, kabul etmeyenler tarafından şiir addedilmişti. Cahiliye Dönemi‟nde şiir
panayırı düzenlenip şiir yarışmaları yapılıyordu. Her yıl seçilen yedi şiir Kâbe duvarına asılarak
halkın beğenisine sunuluyordu. Hâliyle, şairlerin halk üzerinde sihirbazlar kadar etkileri vardı.