Nebevî YÖntem eğitim, Yapılanma, Hareket



Yüklə 4,15 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə13/217
tarix18.06.2018
ölçüsü4,15 Mb.
#49334
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   217

ALLAH’IN ERLERI 

GÖREVLERINI NASIL IFA EDERLER?

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem davet ve cihadını ge-

reği gibi yerine getirdi. O, hem vahiyle hem Allah’ın yardımıy-

la hem de Allah’ın, kalplerini birbirine kaynaştırdığı mü’minler 

ile destekleniyordu. Onun sireti ve cihadı eğri büğrü değildi. 

Aksine, kendisinden önceki Allah’ın diğer rasûllerinin yaptığı 

gibi o da küfrün başını hedefleyerek ona meydan okudu. Son-

ra kendisi ve ashabı sabretti. Şartlarına uygun hareket ettiler. 

Sonunda Allah onlara hicret etmeleri için izin verdi. Hicretten 

sonra ise Allah’ın yardım ve zaferi gerçekleşinceye kadar karşı 

duruş ve sabırla direniş söz konusu oldu. 

Cihadî harekette Nebevî yöntem önümüzde duruyor. Biz 

bunu o tertemiz sirette okuyabiliyoruz. Temel çizgide ona uy-

makla,  hareketin  cüz’î  meselelerinde  ise,  hareketin  Allah’ın 

hükümlerine  ve  Rasûlü’nün  sünnetine  uygun  düşmesi  için 

içtihat etmekle yükümlüyüz. 

Mekke’de  oluşan,  günahtan  korunmuş,  ilahî  destek  gö-

ren ve ilahî yardıma mazhar olanın eğittiği organik bir yapı... 

İşte  bu,  daha  sonra  kendilerine  “muhacirler”  adı  verilen  bir 

cemaattir. Bu cemaat harekete geçti, sadakatini ispatladı. Bu 

cemaatin  üyeleri  Allah  yolunda  savaştılar  ve  bu  savaşlarını 

sürdürdüler.  Dinlediler,  itaat  ettiler  ve  iş  hususunda  istişare 

yaptılar. Sonra Medine’den, Allah’ın dininin yardımcıları olan 

ensar geldi. Onlar biat ettiler, muhacileri barındırdılar, Allah’ın 

dinine yardımcı oldular. Kur’ân’ın muhatabı olan mü’minler, 




Nebevî Yöntem

52

muhacirleriyle  ensarıyla  bir  komuta  altında  ve  savaşlarının 



gerektirdiği hazırlığı yaparak aşama aşama cihad ettiler ve bu 

cihadları küfrün tağutları yıkılıncaya kadar devam etti. 

Vahyi taptaze hâliyle karşılayan mü’minler, Allah’a güven-

mek  ve  Allah’ı  bilmek  bakımından  müşriklerden  üstündüler. 

Bu sebeple onlardan yirmi kişi kendilerinden olmayan ikiyüz 

kişiyi  yenebiliyordu.  Onlar,  Nebevî  eğitimin  ortaya  çıkardı-

ğı, işkenceler ve zorluklarla Allah’ın arındırıp tertemiz yaptığı 

yiğitlerdi. Allah’ın yanında bulunanın daha hayırlı olduğuna 

kesin olarak inandıkları için Allah’ın mağfiretine, rızasına ve 

cennetine yarışırcasına koşmaları beşerî korkaklığın bütün et-

kenlerini mağlup etti. 

İşte mü’minlerin bu eğitime benzer eğitimden geçmiş, bu 

kaynaşma  ve  örgütlenmeye  benzeyen  birlikleri  bulunacak 

olursa,  Allah’ın  erlerinin,  Allah’ın  ve  Rasûlü’nün  vaat  ettik-

lerine  güvenerek  yola  koyulmaları  mümkün  olur.  Organik, 

canlı ve örgütlü bir yapı bulunmadan herhangi bir çalışmayı 

düşünmeye  imkân  yoktur.  O  hâlde  mü’minlerin  birbirlerine 

şöyle demeleri bir görevdir: “Biz ellerimiz vasıtasıyla Allah’ın 

kaderinin inmesini Allah’tan dileriz. Haydi, elele verelim, bir-

birimizi  sevelim,  Allah’ın  dinine  yardım  etmek  üzere  birbiri-

mizle sözleşelim.”

Düzenli yürüyüşün apaçık bir yolu, açıklanmış bir hedefi, 

zorunlu bir netliği ve bilinen bir bedeli vardır. 

Apaçık Yol

Bizler,  zorba  dikta  yöneticilerini  tevbe  etmeye  ve  Ömer 

bin  Abdulaziz’in  yolunu  takip  etmeye  çağırdığımız  zaman 

kendimize  de  onlara  da  yalan  söylemiyoruz.  Bizler,  onlara 

açıkça meydan okuyor ve bizim de onların da kelimelerin ne 

anlama geldiğini herkesin bileceği siyasi bir şemsiye ediniyoruz. 



Allah’a Giden Yolda Yokuşu Aşmak

53

Bundan sonra da şunları söylüyoruz: “Mü’minlere düşen gö-



rev, Yüce Allah’a olan güvenlerini daha da derinleştirmeleri, 

pek çok nesil eğitmeleri ve kendi bölgelerinde sapasağlam ve 

halk arasında yaygın bir saf düzenlemeleridir.” 

Bu çağ, halka (davasını) öğretecek, onu ayağa kaldıracak, 

iman  doğrultusunda  onu  teşvik  edecek,  gücümüzün  doruk 

noktasına  ulaşacağımız  ve  düşmanlarımızın  da  nihai  mağ-

lubiyete  varacakları  bir  güne  onları  hazırlayacaktır.  O  vakit 

Allah’ın hizbi ve onun arkasından Müslüman halk, diktacı ve 

zorba düzenleri sarsacaktır. Bu yolun yokuşlarının ortaya çı-

karttığı zorluklar bu yolu izlememize engel değildir, acelecilik 

de  bu  yolun  uzunluğuna  sabredip  katlanmamızı  engelleme-

yecektir. Uzun süreli bu hazırlanma da oldukça faal hareket 

etmekten bizi alıkoymayacaktır.

Şu ana kadar bu uzun, oldukça zor ve engebeli yolu izle-

meden herhangi bir İslâmî hareket yönetime ulaşmakta başarı 

gösterememiştir. İran örneği karşımızdadır. Böyle bir yolu iz-

lemenin de (daha sonra sözünü edeceğimiz şekilde) bir bedeli 

vardır. Esenliğin, Hakka karşı dilsiz olup susmak şeklindeki tu-

tumuna; gizliliğin, önemsenmeye değmeyen bakışına gelince; 

böyle bir duruşun Allah’ın rasûllerinin sünnetiyle hiçbir ilgisi 

yoktur. Nuh aleyhisselâm, kavmine “Haydi, işinizi sağlam 

tutun. Ortaklarınızı da toplayıp bir araya getirin. Son-

ra  işiniz  size  hiçbir  tasa  vermesin.  Sonra  da  mühlet 

vermeksizin bana hükmünüzü uygulayın”

18

 demişti. Lut 



aleyhisselâm, kavmine, “Artık hepiniz bana tuzak kurun. 

Artık bana da mühlet vermeyin”

19

 diye seslenmişti. Şu-



ayb  aleyhisselâm da “Ey  kavmim!  Elinizden  geleni  ya-

pın. Muhakkak ben de yapacağım. Yakında kendisini 

18


Yunus 10/71.

19 


Hûd 11/55.


Yüklə 4,15 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   217




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə