Allah’a Giden Yolda Yokuşu Aşmak
41
Mü’minin ve cihad için ortada olan cemaatin önünde pek
çok yokuş/engel vardır. Bunların her birini psikolojik boyu-
tu, nefsî eğitim boyutu ve toplumsal boyutları bulunan üç şık
hâlinde özetlemek mümkündür:
1. Sürü Zihniyeti: Bu, kendisine bir şeyler yapılmasını
bekleyen, kendisi hiçbir şey yapmayan, başkasının kendisi
için işleri çekip çevirmesini gözleyen ve kendisi hiçbir şeyi çe-
kip çevirecek güce sahip olmayan büyük kitlenin zihniyetini
ifade eder. Böyleleri hakkında Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem’in şu sözü gerçeği ifade eder: “Kim gaza etmeden ve
içinden gaza etme kararını vermeden ölürse münafık-
lık şubelerinden biri üzerine ölür.”
10
2. Kendisini üstün gören ya da faydalanmayı esas alan
bencillik: Böyle bir bencillik, kişiyi yokuşu aşmaktan alıkoyar,
ona engel olur. Çünkü içinde bulundukları hâl ve bu hâlden
fazlasını istemek, onların her şeylerini doldurmuş, adeta onla-
rı istila etmiştir. Bunlar, hem kendilerine hem de başkalarına
zulmeden kimselerdir.
3. Şeriatın ölçüleri ile marufu maruf olarak bilmemize ya
da şeriatın yerdiği veya fitne kabul ettiği münkere karşı çıkma-
mıza engel olan egemen şartlara uyma akımına kendini teslim
etmiş ve toplumları önüne katıp giden gelenekler…
İşte zorunlu olarak değiştirilmesi gereken üç alan bunlar-
dır. Bu değişiklikleri davetçiler, ümmet arasında aldıkları eği-
timle ve fikrî, nefsî ve amelî atmosfer içerisindeki örgütlenme-
leriyle gerçekleştireceklerdir.
10
Buhârî, et-Târîhu’l-Kebîr, VI, 191; Müslim, İmâre 158; Ebu Davud, Cihâd
18; Nesâî, Cihâd 2; Ahmed bin Hanbel, II, 374; Ebu Avâne, Müsned, IV, 292;
Hâkim, Müstedrek, II, 88.
Nebevî Yöntem
42
Yöneticilerin karşı çıkmaları, davetçilere yaptıkları baskı
ve zulümler ve Müslümanların İslâm’ı bilmemeleri böyle bir
değişikliği gerçekleştirmenin önündeki engellerdendir. Aynı
şekilde ruhlarımızı, topraklarımızı, siyasal ve günlük hayatımı-
zı mallarıyla, düşünceleriyle ve sanayisiyle, bize karşı hile ve
tuzaklarıyla kuşatmış olan maddi uygarlık da buna engeldir.
Vakıadaki fitneyi değiştirmek isteyen kimse, erkekleri ve
kadınları eğitip şu aşağılık vakıayı kuvvetle, hikmetle tutabile-
cek safı yetiştirebilmek için vakıayı hesaba katmak zorundadır.
İman nurundan sonra Allah’ı ve dinini bilmenin aydınlığına
ve Allah’ın kâinattaki kanunlarını bilmeye ihtiyacı bulunan
akılların varlığı bir yokuştur (engeldir). Cahiliyenin zayıf ruh-
ları kamaştıran ve böylelikle onların başkalarının arkasından
giderek onlara zilletle boyun eğecek şekilde Allah’a imandan
yüz çevirmelerine sebep olan teknolojik ilerilik bir yokuştur.
Bizim, insanlara Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ve
raşit halifeleriyle birlikte İslâm sancağı altında cihad eden ilk
mü’minleri hatırlatmamız hiçbir zaman mümkün/yeterli değil-
dir. Çünkü onlar, kendi çağlarının düzeyine uygun bir şekilde
ellerinden geldiği kadar güç hazırlamışlardır. Bizler de ima-
nımızı güçlendirmekle birlikte, aynı zamanda dünyanın gele-
cekteki düzeyine uygun bir şekilde ilahî yasaları bilme gücünü
hazırlamak zorundayız.
Bizlerin uygarlık alanında ve aklî bakımdan geri kalmış-
lığımız da bir yokuştur. Allah’ın erlerinden ise, fitneye maruz
bırakılmış ve cahilî saldırganlığın engeline takılmış toplumları-
mız içerisindeki sınıfsal zulmü ortadan kaldırmaları istenmiştir.
Bizler, kendi ülkelerimizde yönetimden uzak tutulan ve başı-
mızdaki dikta yönetimlerin dışarıdaki güçlülerle yaptıkları an-
laşma ve ittifaklarla kendilerine karşı savaşılan kimseleriz. İşte
bu da bir yokuştur.
Allah’a Giden Yolda Yokuşu Aşmak
43
Allah’ın erlerinden iman temeli üzerinde ümmeti yeniden
inşa etmeleri istenmiştir. Bu hususta Allah’a güvenmeleri için
bu yapıyı başkalarının inşa etmeye kalkmasını beklemeleri
uygun değildir.
İşte böyle bir yerde tevekkülü yanlış anlayıp yorumlayan
kimseler, “Bu muazzam görevi yapabilecek güç bizde ne ara-
sın?” derler. İşte bu da bir yokuştur. Tevekkülü doğru anla-
yan kimseler ise “Allah bizimle beraber olduktan sonra azlığı-
mızdan dolayı asla yenilgiyle karşılaşmayız. Bizler, takatimiz
çerçevesindeki bütün sebepleri yerine getirecek olursak asla
bozguna uğramayız ve Yüce Allah’ın izniyle bu yokuşun ta
tepesine kadar yükseleceğiz” derler.
ALLAH’IN ERLERININ GÖREVLERI
Yokuşu aşmak için tırmanmaya geçmek, mü’min bireyin,
Allah’a itaat yolu üzerinde dosdoğru yürümesi, yeryüzünde
Allah’ın dinini uygulamak ve birbirlerine hakkı ve sabrı tav-
siye edip birbirlerine merhamet eden mü’minlerle birlikte ci-
had etmek için kendi nefsiyle cihad etmesi demektir. Gerektiği
gibi yapılanmış Allah’ın erleri açısından yokuşu aşmak için
tırmanmak ise, hem terbiyevî hem örgütsel hem meydanda
hem malî hem vuruşmalı hem de siyasî bir cihaddır. Bu ci-
had da nübüvvet yöntemine uygun İslâm hilafet devleti kuru-
luncaya kadar sürer. Nefisle cihad ve düşmanlara karşı cihad,
insanlarla karşı karşıya gelmeyi, onların hile ve tuzaklarına
karşı koymayı, onlara karşı mücadele vermeyi, hile, tuzak ve
mücadele alanından kaçmak değil de durumun gerektirdiği
şekilde onlara karşı durmayı gerektirdiği için Allah’ın erlerinin
de attıkları her adımda istikametlerini tashih etmelerine ihti-
yaçları vardır. Böylelikle yaptıkları hareketler kendilerini helâk
olacakları yerlere götürmez. Bu sebeple her bir eğitim-öğre-
tim, her bir hareket, her bir plan ve o planın gerçekleştirilmesi,
ancak Allah’ın ve Rasûlü’nün emirlerine uygun ve o emirleri
yerine getirmek maksadına yönelik olması ile mümkündür.
Uygunluk ve emri yerine getirmek ise, Kitap ve sünnetten ya-
pılan ve bunların çerçevesinde cihadî bir iradeyle ilim sahibi
kimsenin aklının içtihadı ile tespit ettiği şekilde olur.
Allah’ın erlerinin görevleri yokuşun en aşağı noktasın-
dan başlar. Bu ise bizim geri bırakılmış ve yenik düşürülmüş
Dostları ilə paylaş: |