74
Sevgiyi ifade eden herkes, 'Bir' olan Ruh'u, tezahür planına yansıtır. Ayrı olmak, ölü olmak demektir. O
halde Sevgi'yi seçin ve yaşayın...
EK MATERYAL:
Burada eklenen bilgilerle ana çalışmanın kaynağı aynıdır; ancak tebligat bir kaç yıl sonra gerçekleşmiştir.
Arada sırada belli bölümler hakkında açıklamalar getirmekle beraber, öğretinin geneline bir referans
olarak değerlendirilmelidir. Bu ek bilgiler, bilhassa ilk yirmi bölümde yer alan materyalle ilgili izahlar
içermektedir.
1
Her Kozmik Atom, asal girdabı oluşturduktan sonra Işınlardan sadece biri boyunca yolculuğuna devam
eden, iki Işının kuvvetini içerir.
Bu kuvvetler, girdaptaki pozitif ve negatif faktörleri temsil ederler.
Negatif veya saklı faktör, bir çeşit bilinçaltı olgusuna tekabül eder.
Bir bireyin 'Işın Türü' nün incelenmesi, Yıldızlar Astrolojisinin kapsamına girer. Yıldızlar Astrolojisi,
halen uygulanan Astrolojiden çok daha karmaşık ve derin bir çalışma gerektirir.
2
Ateşin ve Zihnin Lordları, ilk üç kümenin planlar üzerindeki yolculukları sırasında karşılaşmazlar. Ancak
daha sonra ortaya çıkan bir süreç içinde, herhangi bir Ateşin Lordu bir Zihnin Lorduyla birleşir ve
işlevsellik açısından bir Zihnin Lordu haline gelir. Bu izah edilmesi çok zor olan bir süreçtir. Burada, bir
Kişiselliğin
hayli gelişmiş bir Kişilikle birleşmesine benzetebileceğimiz bir çeşit 'özümseme' söz
konusudur.
Kişiselliğin
Kişiliğin deneyimlerini kendine mal etmesine benzer bir şekilde, bir Zihnin Lordu,
Ateşin Lordunun deneyimlerini masseder. Ancak burada taraflar yer değiştirmiştir; çünkü Zihnin Lordu
Kişiliğe, Ateşin Lordu ise
Kişiselliğe
tekabül eder.
Ateşin Lortlarının çoğu şimdi 'Baş Melek Kuvvetleri' olarak tanımladığımız birimlerdir. Diğerleri ise
evrende belli koşulları yönlendirir ve Güneş Logos'u ile özel bir teması sürdürürler. İşte
bu ikinci grup,
deyim yerindeyse, bazı Zihnin Lortlarını kendi deneyimleri içinde 'demlerler'. Böylece tesirlerini onlara
aktarır ve onlar aracılığıyla fonksiyon gösterirler. Ateşin Lortlarının tümü Logos ile oldukça yakın bir
temas içindedirler ve bazıları ilk küme görevini tamamladıktan sonra tekrar göreve gönderilirler.
Bu üç Ana Küme üzerinde daha derinlemesine düşünmenizde yarar vardır; çünkü öğretilerin bu kümelerle
ilgili bölümü, 'orta' bir zekâ seviyesine hitap edecek seviyede tutulmuştur. Burada genel hatlarıyla yer alan
fikirler üzerinde tefekkür yaparak daha derin bir anlayışa erişmeniz mümkün olacaktır.
Aslında bu öğretilerin içerdiği materyal, insan anlayışının mevcut limitlerini aşacak derecede
geliştirilmeye elverişlidir.
75
3
Üç Ana Küme'nin gücünü ve ihtişamını kolayca anlaşılabilecek bir ifadeyle tasvir etmenin zorluğunu
belirtmek isteriz. Burada anlatılanlar, bu kümelerin yüklendiği ve yerine
getirdiği muazzam görev
hakkında pek az fikir verebilir. Evreni, evrimi ve insanı yöneten kanunları inşa eden büyük Kozmik
Yaşam Dalgaları, bilhassa Yeni Çağın başlangıcı olan bu dönemde büyük önem taşımaktadırlar. Kişinin
Yaşam Kıvılcımı tezahüre uyanırken bu Dalgaların uyguladığı tesirler, onun
Kişiselliğinde
belirleyici rol
oynar. Kişi şimdi bile, gelişme sürecinin ilk aşamalarındaki tesirlerinden kaçamaz; çünkü Öz Ben'i bu
tesirleri almış ve reaksiyon göstermiştir. Bu nedenle her insanın bilinçliliğinde, ilkel etki ve tepkiler saklı
olarak mevcuttur. Nasıl meşe ağacı palamudunu barındırırsa, insan da başlangıcının tohumunu taşır. Meşe
palamudu, üzerinde büyüdüğü toprağa, aldığı havaya ve suya gösterdiği reaksiyona paralel olarak büyür.
Zamanla kabuğunu atar ve gelişerek bir meşe ağacına dönüşür. İşte insanın gelişmesi de buna
benzetilebilir.
İnsan, Yaşam Kıvılcımının üç ana aşaması sırasında çeşitli planlarda, az da olsa
kişisellik
yansıtan
reaksiyonlar gösterir. Kıvılcım, planlardan aşağıya doğru yolculuğunda her plandan madde toplar.
Daha sonra planlar boyunca ters yönde ilerlerken, benzer bir çaba içinde olan diğer Kıvılcımlarla
karşılaşır. İlk yolculuğuna başlayan bu Kıvılcımlar arasında, diğer Kıvılcımlara oranla birbirleriyle daha
fazla temas içine giren Kıvılcımların oluşturduğu bir grup mevcuttur. Böylece 'arkadaşlık' olarak
nitelendirebileceğimiz bazı özel reaksiyonlar ortaya çıkar. Evrimin daha sonraki aşamalarında planların
maddesiyle benzer şekilde giyinmiş olan bu Kıvılcımlar birbirleriyle karşılaşırlar. İnsanın geçtiği planların
maddeleri, zaman içinde, bugün 'Astral beden', 'Mantal Beden' gibi adlar verdiğimiz farklı formları
oluştururlar. Bu bedenlerin de alt-bedenleri mevcuttur.
Evrim süreci içinde her atomun ve her İlahi Kıvılcımın geçtiği büyük gezegensel kürelerin tesirleri,
astrolojinin temelini oluşturur. Ancak bu çalışmanın kökeni artık büyük ölçüde kaybolmuş veya
unutulmuştur. Bugün için astrolojinin, eski ırkların algıladığı biçimde uygulanması söz konusu değildir;
çünkü göksel varlıklarla birlikte insan da sürekli bir değişim içindedir.
Gelişmekte olan varlık planlardan aşağıya doğru yolculuğunda, kendi farkında olmasa da, üzerinde belli
ölçüde kontrol uygulayan büyük Gezegensel güçlerle karşılaşır. Bunun nedeni, varlığın
bünyesinde belirli
güçlerle teması sürdüren elementlerin mevcudiyetidir. Bu güçlerin, varlığın bedeni, zihni ve karması
üzerindeki tesirleri oldukça ilkel bir seviyede cereyan eder. Örneğin, 'Ulu Ana' olarak tanımlanan güç,
hala tüm yaşayan varlıkların Ulu Ana'sıdır ve modern insanın bu gücü bilinçli olarak idrak edebilmesi
büyük önem taşır.
Evrenin kanunları, insan diye tanımladığımız varlık biriminin, planlardan aşağıya doğru yolculuğunu
tamamlayacak derecede gelişmesinden çok daha önce var olmuştur. Planlar boyunca hareket eden büyük
atomlar ve grup kuvvetleri Evrensel Güçleri oluştururlar. Ezoterik öğretilerde işte bu Evrensel Güçlerin
'Grup Ruhları' üzerinde önemle durulur.
Bir evrim siklüsünü (devinimini) tamamladıktan sonra planlar boyunca geri dönen insan, orijininin farklı
bir kademesine ulaşır. Pek çok evrim süreci sonunda topladığı deneyimlerle artık bir birey gibi değil,
zihinsel güçlerin farklı birimlerine kaynak olan bir grup gibi davranır ve bir çeşit Tanrı veya Logos niteliği
kazanır.
İnsan evrimine bir grup olarak başlar, zaman içinde gruptan ayrılarak bireyselleşir; ama sonunda kendisine
özdeş olan grupla 'bir' olmak durumundadır.