68
Hatalarınızın az olması için, yaşamınızda Tanrısallığı temel alın; tüm davranışlarınızı Cennet ölçülerinde
tartın ve Kozmos'la bağıntılı olarak değerlendirin.
(Varlığın iki kutpu bir etme çatışması)
Yedinci Ölüm:
Aydınlanma... Yedinci Ölüm'de bilinçlilik Kişilikten çekilmiş,
Kişisellikle
bir ve bütün olmuştur. Kişi
Dünyadaki misafirliğini sürdürüyor bile olsa, artık Cennetteki Baba'nın Yüzü'nü görüyordur. Bu nedenle
aydınlanmış bir kişi diğerlerinden farklıdır. Mükemmel bir aydınlanma, yaşayan bir ölümdür.
Salt duyumsal şeyleri arzulayan ve fiziksel yaşama gururla bağlı olan kişiler, yaşayan ölüm deyimini,
insanların başına gelebilecek en korkunç kader anlamında kullanırlar. Ancak yaşayan ölüm, ruhun madde
planından özgür olmasıdır; duyuların bilinçliliği arasında 'Kalıcı Olanın bilinçliliğidir veya Dünyada
yaşarken Cennetin farkındalığına sahip olmaktır. Aydınlanmış kişi, bedenli olarak özgürleşmesini
sağlayan yaşayan ölümü sevgiyle kucaklar;
çünkü ölüm Sınırlılık Kanunu'nu iptal eder;
ruhun
potansiyelini serbest bırakır; görmeyene görüş, iktidarsıza ise güç verir.
Yaşamımız boyunca umutsuzca
istediklerimizi ölümde idrak ederiz; çünkü ölüm yaşam, yaşam ölüm demektir.
Daha geniş bir bilinçlilik için rahim bir mezardır, mezar ise bir rahim.. Gelişme sürecindeki ruh,
arkasından yas tutan arkadaşlarıyla vedalaşır; tüm cesaretini toplar; kendini bekleyen
büyük testleri ve
acıları bilerek yaşama adımını atar. Yaşama başlarken ilk yaptığı şey nefesi içine çekmektir; ikinci yaptığı
ise, bu nefesle birlikte acı bir çığlık salıvermek olur.
Çünkü çok zor bir dönemin önünde olduğunu ve tek
amacının, yaşamı kendisi için katlanılabilir kılmak olduğunu bilir.
Mezara girdiğinde ise, bilinçliliğin genişlediği bir yaşama açılan bir kapıdan geçer. İşte ölüm bu geçişi
simgeler.
Kişi arzuların objelerine öldüğü zaman özgürlüğünü kazanır ve insanlar arasında bir ölü olarak
yaşar.
Ruhun bedenin bağlarından kurtulması demek olan bu ölümü yaşarken, Sınırlılık Kanununu aşar.
Ölü olduğu için özgürdür ve et/kemik içine gömülmüş olanlar arasında gücünü hissederek dolaşır.
Diğerleri ondan süzülen Işığı görünce, öldüğünü anlarlar; çünkü Işık, beden örtüsünü geçip parlayamaz.
Bilinçlilik bedende enkarne olduğu sürece, Işık o bilinçliliğe nüfuz edemez.
Eğer bedenden ayrılmış olan
bilinçlilik hala bedene hükmediyorsa, Işık bu bedenden geçerek madde dünyasına yansır ve insanları
aydınlatır.
Şunu daima hatırlayın ve üzerinde düşünün: Aydınlanmış kişi, insanlara hizmet edebilmek için hala
bedenini kullanmaya devam eden bir ölüdür.
(Varlığın dünyada yaşayabileceği son nokta)
27. ÇARPIŞMA KANUNU
Kutupluluğun içsel prensiplerini içermelerinden dolayı çarpışmanın temel kuralları yeterince
bilinmemektedir.
Çarpışma, süptil plandaki bir kuvvetin, merkez yönündeki ark üzerinde daha yoğun bir plana taşınması
olarak tanımlanabilir.
Ancak bu olgu, derecenin düşürülmesi aktivitesinden farklıdır. Derecenin
düşürülmesi çeper yönündeki ark üzerinde olur. Bir kuvvetin derecesinin düşürülmesi veya süptilleşmesi
çeper yönündeki ark üzerinde, kuvvetlerin çarpışması ve ayrışması ise merkez yönündeki ark üzerinde
cereyan eder.
Bu ayırım, iyi ve kötünün dinamik standardına ilişkin önemli bir kavramı içerir.
O halde
çarpışma, bir kuvvetin 'form' niteliğinin geliştirilmesi yoluyla evrimsel açıdan ilerlemesine
yol açan bir
aktivitedir.
69
Şunu hatırlatalım ki, Logos’dan kaynaklanan ve evrimleşme süreci içinde olan yaşam, organize olabilmek
için kendisini madde haline indirgemek durumundadır ve böylece geliştirdiği formu da bir kalıp veya daha
uygun bir ifadeyle, bir iskelet olarak kullanır (çünkü daha süptil olan bölge, yoğunluğu fazla olan bölgeyi
çevrelemektedir). Bu iskeletin yoğun kısmı çekildiğinde bile süptil kısmı formu korur; çünkü bu süreç
içinde, mevcut kuvvet sistemleri yerleşik bir yapı kazanmışlardır.
Süptilleşme, yoğun olanın süptil olandan ayrıştırılması sürecidir.
Çarpışma ise iki teğetsel kuvvetin yoğun
bir noktada kilitlenmesidir ki hatırlayacağınız gibi atomların yaradılışında da aynı olgu söz konusudur.
Çarpışma aktivitesi, Merkezin ve Uzayın Çekim Kanunları ve Kutupluluk Kanunu ile bağıntılıdır.
Kutupluluk içeren kavramların tüm uygulamalarında, Çarpışma Kanunu iş başındadır; çünkü kutupluluk
çarpışmaya yol açar veya çarpışma kutupluluğa dayanır. Çarpışma sonucunda birleşme yatay, füzyon ise
düşey doğrultuda cereyan eder.
28. KUTUPLULUK KANUNU
Merkezin ve Uzayın Çekim Kanunlarını dikkate almadan Kutupluluk Kanununu anlamak mümkün
değildir; çünkü kutupluluğun temeli bu iki kanunda yatar
. Çekimin merkez veya çeper yönünde oluşuna
bağlı olarak bir kuvvetin pozitif veya negatif niteliği ortaya çıkar.
Merkez yönündeki çekim negatif,
çeper yönündeki çekim ise pozitif niteliğe tekabül eder.
İşte kuvvetlerin
döngüsel hareketine yol açan, kutupluluğun bu iki yönlü özelliğidir.
Kozmik Günlerin içerdiği kutupluluğu, Merkür'ün Caduceus'unda (Caduceus: Eski Yunan Tanrısı
Hermes’in çift kanatlı ve iki yılan sarılı değneği. Hekimliğin sembolü.) sembolik olarak görmemiz
mümkündür. Dünyasal anlamıyla, değnek Işın'a, siyah ve beyaz yılanlar ise Yaşam Dalgasının pozitif ve
negatif niteliklerine karşı gelir.
Kutupluluğun grup formuyla bağıntılı başka bir yönü daha vardır. Grup bilinçliliğinin, negatif veya dişil
olduğu kabul edilir; yaratıcılık kazanması için pozitif bir kuvvet tarafından uyarılması gereklidir. Daha
süptil bir planda fonksiyon gösteren bir varlık, daha yoğun bir plandakine göre pozitif nitelik taşır.
Eğer
bilinçlilik daha yüksek bir planın hedeflerini idrak edebilirse, kendi grubuna karşı pozitif bir nitelik
kazanır ve grubu aşılayabilir. Böyle bir durumda gruptaki her birey yeni bir kavrama gebedir ve her
gebelik, fiziksel planda yeni bir yaratıcı çalışmanın doğumuyla sonuçlanır.
Böylece her birey, babası grup lideri olan bir kavrama vücut vermiş olur ve o da aynı plan üzerinde lider
konumu kazanır. Liderle aynı ideali yarattığı için, artık birey de liderle aynı kutupluluğa/polariteye
sahiptir. Bu nedenle, artık liderin o gruba yaratıcı bir uyarı uygulaması mümkün değildir.
Burada açıklananlar, grupların geçirdiği üretken ve durgun dönemlerin anlaşılması açısından önemlidir.
Tezahürdeki tüm yaşamlar boyunca, form oluşması için daima iki faktörün işbirliği gereklidir.
Ancak,
kuvvet tek bir birim olarak fonksiyon gösterir; çünkü polaritesi Logos'ta yatar.
29. UZAYIN ÇEKİMİ KANUNU