76
Bu öğretinin arkasında 'Kolektif (kitlesel) Prensip' yatar. Belirli politik ideallerde ve sistemlerde de
rastlanan ve çoğunlukla yanlış değerlendirilen bu kolektif prensip, yüksek derecede ahlaki bir temele
dayanır ve kişilerin bir ekip içinde ve ekip anlayışıyla davranmasını amaçlayan bir anlayışı ifade eder.
Bu
prensip, çok önemli, kapsamlı ve anlaşılması kolay olmayan ilk İlahi Kanun'dur. Ne var ki, birey
gelişiminin en üst noktasına ulaşmadıkça, kolektif oluşumunun bir parçası olamaz.
Her insanın içinde, Üçlem teşkil eden, tezahürdeki Tanrı'nın üç temel niteliği mevcuttur ve bu nitelikler,
kişi ruhunun en yüksek ahlaki yanını oluştururlar.
Dünyanın yaşadığı evrim sona erdiğinde, bu planın maddesi ve deneyimleri toparlanıp, başka
gezegenlerdeki evrimlere aktarılacaktır. Bazı yaşamsal kuvvetler ise farklı bir nitelikte tekrar Dünyaya
dönecektir. Bir insan öldüğünde, astral ve eterik bedenlerinin bir kısmı, kişinin sonraki enkarnesi için yeni
astral ve eterik bedenlerin yaratılmasında kullanılır
. İşte bir evrim süreci içinde gerçekleşen de aynı şeydir:
yani form parçalanır; parçalar ise yeni bir yaşam türü için gerekli formu oluştururlar.
Ölen kişilerin
parçalanmış astral ve eterik bedenlerinin, yeni Kişiliklerin yaratılmasında kullanıldığı genellikle pek
bilinmez.
Bu Kişilikler, parçaların ait olduğu formların
Kişiselliklerine
bağlı olarak ortaya çıkabildikleri
gibi, bazı durumlarda farklı
Kişiselliklerle
de enkarne olabilirler. Bu durum, bir enkarne süreci içindeki
insanlar arasında gözlenen bazı alışılmadık reaksiyonları da açıklayabilir.
Başka bir deyişle, bu tür
reaksiyonların nedenini her zaman geçmiş yaşamlarda aramak gerekmez. Aynı durum sadece insanlar için
değil, gezegenler ve diğer göksel varlıklar için de söz konusudur.
Nasıl dünyamız ayın* aurasında yer
alıyor ve ayın önceki evrimlere ait parçalarıyla temas içinde bulunuyorsa, benzer şekilde tüm Gezegenler,
auralarında diğer gezegenlerin, diğer Kozmik zamanların ve diğer evrimlerin parçalarını içerirler.
Yaşamın örgüsü içinde tüm birimler birbirine bağlıdır ve ancak içsel planlarla yüksek derece temas
kurabilen bir kişi bu yapının ihtişamını hissedebilir.
*Burada sözü edilen şimdiki ay değildir. Dünyanın aurasını oluşturan bir önceki ayın maddesidir. Bu eski
ayın maddesinin bir kısmı ve tesirleri bugünkü ayda mevcuttur; ancak ilkel güçleri ve bazı önemli
elemanları, dünyaya bağlı olarak (ezoterik terminolojide geçen adıyla 'üç Dünya'da) yaşamaktadır. Eski
ayın tesirlerinin tümü, şimdiki ayı ve dünyayı içine alan muazzam bir aura oluşturur.
4
Gezegensel Varlık ait olduğu plandaki gezegenle birlikte evrimleşir. Bedenlerinin sayısı ve bilinçliliğinin
içeriği, çeşitli kümelerin plana yaptıkları geliş/gidişlerle yükselir. Dördüncüden yedinciye kadar kümelerin
faaliyetleri, üç Ana Küme'nin denetimi altındadır.
Bir kümenin evrim siklusunu tamamlaması ve bildiğimiz anlamıyla 'insan'ı oluşturan Kıvılcımların
evriminin başlaması, Gezegensel Varlığın yedi bedeninin tamamlanmasından sonra gerçekleşir.
İlk yedi kümenin planlardan aşağıya doğru yolculuğunda, evren içinde Logos'un tesirleri dominant
durumdadır. Gezegensel Varlıklarının bedenlerinin etkilenmemesi için,
dördüncüden yedinciye kadar
kümelerin epigenez aktiviteleri sonucunda ortaya çıkan dengesizlikler, bu süreç zarfında derhal düzeltilir.
Ancak Gezegensel Varlığın bedenlerinin tamamlanmasından sonra, Logos'un tesirleri artık dengesizlikleri
tamamen gideremez; çünkü Gezegensel Varlığın gelişmesiyle birlikte tesirleri de kuvvetlenmiş ve araya
karışmaya başlamıştır. İşte bu noktada epigenetik faktörler, bireysel karmanın temellerini atarlar.
Her Gezegensel Varlık, insan evrimini bir aşama geriden takip eder ve bu nedenle de, insan evrimini bir
ölçüde engelleyen bir faktör teşkil eder.
77
5
Üç Ana Küme'nin, Üç Kozmik Halka ve Dört Elementin özleri ile bağıntıları şu şekilde ifade edilebilir:
Sahip oldukları büyük Hareket Kuvvetleri sayesinde Ateşin Lordları, Kozmos Halkasına ve Ateş
elementine,
Formun Lordları, Kaos Halkasına ve asal Toprak/Su elementlerine,
Zihnin Lordları, Geçilmez Halkaya ve Hava elementine tekabül ederler.
Kişisellik
ancak belli bir limite kadar gelişir ve kolektivizmin daha yüksek arkı üzerinden geri döner.
İnsan zihninin limitleri, gerçekte, insan ırkı için bir emniyet faktörü yerine geçer.
6
Bir zaman gelir ki, gezegensel kürelerde, merkez yönündeki ark üzerinde hareket eden hiç bir küme
kalmaz. Bu gerçekleştiğinde, son kümenin geride bıraktığı koşullar yavaş yavaş kaybolur ve bir süre için
hiç bir şey cereyan etmez. Daha sonra, yine yavaş yavaş, planın dışında oluşan bir tür girdap, bir çeşit
insan-dışı varlık, gelişme arayışı içinde boş bulduğu bu plana süzülür ve küçük ölçekli bir evrime başlar.
Bu varlık, çok basit türde bir yaşam sürdürür ve sonunda fiziksel plana çekilir. Bu tür bir yaşam biçimini,
ancak ezoterik öğretinin süptil yanını çok iyi özümsemiş bir kişi idrak edebilir. Bu varlık için
söyleyebileceğimiz tek şey, bir tür Elemental olduğudur.
Bu varlık da, insanlara oranla çok sınırlı bir biçimde de olsa, sonunda İlahi Kıvılcımlarla temas kurar.
Kelimelere dökülmesi çok zor olan bu konuyla ilgili açıkladıklarımız, okuyucuya ancak çok genel
hatlarıyla bir fikir vermeye yöneliktir.
7
Dördüncüden yedinciye kadar Yaşam Kümeleri, insanlığın ortak orijinini teşkil eder.
Bu kümeler, planlar
boyunca aşağıya doğru hareket ederlerken insanlığın prototiplerini ve temel içgüdülerini yaratırlar. Bunlar,
kolektif bir oluş hali olan ve zaman içinde insanlığı oluşturan büyük bir Grup Ruhunu temsil eder ve
'Tanrısal Formlar' denilen evrensel kanunları yaratırlar. İnsanın grup içinden doğması ve Gezegensel
Varlıkların bedenlerinin tamamlanması ise, ancak bu kanunların tam anlamıyla yerleşmesinden sonra
gerçekleşir.
İnsanlığın 'kolektif bilinçsizlik' olgusunu yaratan, işte bu grup halidir.
Çeper yönündeki ark üzerinde ise
insan, rüya ve vizyonlarla tanışır. İnsanın bu grup halinden çıkışı, ayrılmışlığın başlangıcını teşkil eder ve
bu noktada ırka bağlı sınıflamalar ortaya çıkar. Yüksek derecede insani prensipleri içeren bir sosyal yaşam
çerçevesinde, ayrılık olgusunu işbirliği ile değiştirme güdüsü, bir ideal olarak yerleşir.