•
Aliağaoğlu, Narlı, Edebî Miras Turizmi ve Türkiye’de Edebî Mekânlar
•
8
•
bilig
KIŞ 2012 / SAYI 60
ülke ve kentler yaratan yazar ve şairler, çocuk edebiyatı ile popüler edebi-
yatın turizm boyutu, okur yaratan seyahatler ve gezgin yaratan okumalar,
edebiyat ürünlerini kültürel ekonomik değere dönüştüren turizm, edebi-
yat-turizm ilişkisini kolaylaştıran bağlam olarak medya vb.” (2009: 49) ele
alınan başlıca konulardır.
Türkiye’de Edebî Mekânlar
a- Müze Edebî Mekânlar: Türkiye, yazar ve şairlerinin hangi özel
mekânlarda yaşadıklarını bilme açısından oldukça yoksuldur. Örneğin
klasik edebiyatımızın büyük şairleri olan Fuzulî’nin, Baki’nin ya da Şeyh
Galip’in evleri bilinmemektedir. Buna rağmen son yıllarda bu konuda
duyulan hassasiyete bağlı olarak, Türkiye’de farklı illere dağılmış hâlde
bulunan sekiz adet yazar evi, müze durumuna getirilmiştir. Buna ek olarak
bir de Divan Edebiyatı müzesi kurulmuştur. Yazar müzeleri veya evleri
açısından en önemli şehir İstanbul’dur.
İstanbul, ülkemizin edebî mekânlarının başkenti durumundadır. Gerçekten
de tablo 1’e bakıldığında görülmektedir ki İstanbul Divan Edebiyatı müzesi
dışında dört farklı müzede altı edebî kişiliğe ait eserler bulunmaktadır. Bun-
lardan Aşiyan müzesi gerek Tevfik Fikret, gerek Abdülhak Hamit, gerekse
şair Nigar hanım ile ilgili eserlerle doludur. Tevfik Fikret’in Bebek semtinde
projesini kendi yaptırdığı “Aşiyan” adıyla ün kazanmış bu evi ziyaret eden
insanlar, bu eşyalardan, şairin ve dönemin maddi ve manevi özelliklerine
dair bilgiler ve duygulanımlar edinmektedirler. Aşiyan, Batı’daki yazar/şair
evlerinin müzeye dönüştürülmesinin Türkiye’deki ilk örneği de sayılabilir.
Tablo 1: Türkiye’de Müze Edebî Mekânlar
Müzenin adı
İlgili yazarlar
Bulunduğu
yer
Mehmet Akif Ersoy Evi
Mehmet Akif Ersoy
Ankara
Cahit Sıtkı Tarancı Kültür Müzesi Cahit Sıtkı Tarancı
Diyarbakır
Ziya Gökalp Müzesi
Ziya Gökalp
Diyarbakır
Yunus Emre Müzesi
Yunus Emre
Eskişehir
Aşiyan Müzesi
Tevfik Fikret, Abdülhak Hamid, Şair Nigar Hanım İstanbul
Divan Edebiyatı Müzesi
İstanbul
Adam Mickiewicz Müzesi
Adam Mickiewicz
İstanbul
Hüseyin Rahmi Gürpınar Müzesi Hüseyin Rahmi Gürpınar
İstanbul
Özel Sait Faik Abasıyanık Müzesi Sait Faik Abasıyanık
İstanbul
Mevlana Müzesi
Mevlana
Konya
Hacı Bektaş-ı Veli Müzesi
Hacı Bektaş-ı Veli
Nevşehir
Âşık Veysel Müzesi
Âşık Veysel
Sivas
Kaynak: Kültür Bakanlığı 2002.
•
Aliağaoğlu, Narlı, Edebî Miras Turizmi ve Türkiye’de Edebî Mekânlar
•
9
•
KIŞ 2012 / SAYI 60
bilig
Bunlara, oğlu Işık Öğütçü tarafından Harbiye’de kurulan Orhan Ke-
mal Müzesi eklenebilir. Orhan Kemal özel eşyalarının, mektuplarının
ve eserlerinin toplandığı müze, hem İstanbul’dan, hem de İstanbul
dışından gelen bazı kimselerin ilgisini çekmektedir. Yine İstanbul’da
Polonyalı turistler için bir çekicilik olabilecek, özgürlük şairi Adam
Mickiewicz müzesi de bulunmaktadır.
İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki şehirlerin hatta bütün İslam
beldelerinin merkezi olarak edebiyatta yer alır. Bu yanıyla o, mutlak ve
metafizik tekliğin, yeryüzündeki simgesidir. Taşlıcalı Yahya bir şiirinde
“Biz Firavunlar gibi büyük binalar yapmayız” derken, hem İstanbul’un
evlerinin niçin geçici ve dayanıksız malzemelerle yapıldığını açıklar,
hem de bir inanca yaslanan mimari estetiğinin temelini gösterir. Nere-
deyse Nedim’e kadar, İstanbul’un parçalar hâlinde tasvir edilmemesi,
şairlerin belirli yerleri çok az tasvir etmesi de bu yüzdendir. Mesnevi
girişlerinde, Ramazaniyelerde, Sevahilnâmelerde, özellikle İstanbul’un
mesire yerleri bulunmaktadır. Nedim, bütün varlığı ile İstanbul’u yaşa-
yan Divan şairlerindendir. Onun şiirlerinde İstanbul’un nasıl içselleşti-
rildiği, nasıl canlı ve huzur veren bir atmosfer olarak her an solunduğu
açıkça görülür (Narlı 2007: 45). Osmanlı medeniyetinin yıkılışı ve
Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşu yıllarında kuşkusuz yeni Türk şiirin-
de İstanbul’u, bütün bir medeniyetin eşyaya sinmiş hâli olarak gören;
bu yüzden onun her yapısını, her semtini, her manzarasını seven en
önemli şair Yahya Kemal Beyatlı’dır (Narlı 2007: 162).
Hem imparatorluklar dâhilindeki farklı şehirlerden, hem de imparator-
luklar dışında Doğu’da ve Batı’daki diğer ülke ve şehirlerden birçok
yazar ve şair İstanbul’a gelmiş; ya orada yerleşmiş ya da uzun süre orada
yaşamıştır. İstanbul’un bu anlamda cazibe merkezi olmasının kültürel,
siyasal ve doğal sebepleri vardır. İstanbul, yüzyıllar boyunca kültürü
üreten ve dağıtan bir merkezdir. Bizans’tan Türkiye Cumhuriyeti’ne
uzanan süreçte İstanbul, daima farklı dillerin, dinlerin ve kavimlerin
kendi ırmaklarını akıttıkları bir deniz niteliğini kazanmıştır. Yüzyıllar-
dan beri şair, yazar ve düşünürler, bu kültür merkezinin havasını solu-
mak, orada ufuklarını genişletmek, insanlığın tecrübesinden faydalan-
mak için İstanbul’a akıp dururlar. İstanbul siyasal olarak da bir çekim
merkezidir. Çünkü öncelikle dünya siyasetine yön veren imparatorluk-
ların hayat bulduğu yerdir. Uygarlık tarihi boyunca Akdeniz, Ortadoğu
ve Avrupa siyasetinin dengeleri daima İstanbul ekseninde kurulur. Os-
manlı’dan sonra Batı için, Doğu kültürlerini ve siyasetini bütünüyle
•
Aliağaoğlu, Narlı, Edebî Miras Turizmi ve Türkiye’de Edebî Mekânlar
•
10
•
bilig
KIŞ 2012 / SAYI 60
temsil eden tek yer İstanbul’dur. Öyle ki Batı sanayileşmesiyle eş za-
manlı olan oryantalizm araştırmalarında hem bir üs, hem de Doğu
bölgelerine açılan bir kapı durumundadır. Özellikle on sekizinci yüz-
yıldan sonra Wambery, Piyer Loti, Edmondo De Amicis gibi Batılı
kültür, siyaset ve edebiyat adamları, çok uzun süreler boyunca İstan-
bul’da yaşamışlardır. İstanbul, doğal olarak da dünyanın en çok ilgi
gören şehirlerindendir. Denizleri ve kıtaları birbirine bağlayan Boğaz ve
çevresi, bütün bu manzaraları temsil eden bir mekân olarak, dünya
tabiatı literatüründe önemli bir yer edinmiştir. Dünya literatürüne
Bosporos olarak kaydedilen Boğaziçi, Türk şairlerin ilham kaynağı
olduğu gibi, Fransız La Martene’den, Loti’den, Polonyalı Adam Mic-
kiewicz’e kadar birçok şaire de ilham kaynağı olmuştur.
Mehmet Akif Ersoy Müzesi Ankara’da bulunmaktadır. Mehmet Akif,
Millî Mücadele’ye katılmak için İstanbul’dan Anadolu’ya geçtiğinde
Kastamonu, Ankara ve Balıkesir illeri ve çevresinde hem Kuva-yı Milli-
ye’nin kurulma aşamalarına katkıda bulunmak, hem de halkın kendi
manevi dinamiklerine sarılmasına yardımcı olmak için çalışmalar yap-
mıştır. Ankara’daki yıllarını, Samanpazarı semtinde bulunan Taceddin
Dergâhı içindeki bir evde geçirmiştir. Bu ev, aynı zamanda Türkiye
Cumhuriyeti İstiklal Marşı’nın yazıldığı ve şairin Burdur milletvekili
olarak çalışmalarını sürdürdüğü yerdir. Bu ev, Türkiye Yazarlar Birli-
ği’nin çalışmaları ve Kültür Bakanlığı’nın onayı ile müze hâline geti-
rilmiş; öncelikle Akif’ten kalan bazı elbiseler, mektup ve edebî evraklar
burada sergilenmiştir. Müze, Mehmet Akif’in edebî ve siyasi çalışmala-
rına yakınlık duyanlar ve Millî Mücadele dönemini araştıranlar için bir
çekim merkezi olma yolundadır.
Mevlâna Müzesi Konya’da, Hacı Bektaş-ı Veli Müzesi ise Nevşehir’in
Hacı Bektaş ilçesinde bulunmaktadır. Bir başka önemli müze ise Eski-
şehir’in Mihalıçık ilçesinde bulunan Yunus Emre Müzesi’dir. Bu edebî
kişiliklerin Türk edebî hayatında önemi olmakla birlikte, Mevlâna ve
Yunus Emre, uluslararası öneme sahip edebî kişiliklerdir. Bu açıdan
bakılırsa Konya şehrinin uluslararası öneme sahip bir edebî mekân
olduğu ortaya çıkmaktadır. Her yıl Konya’da düzenlenen Mevlâna
etkinliklerine ve Şeb-i Arûs törenlerine Türkiye’den ve dünyanın çeşitli
ülkelerinden binlerce kişi katılmaktadır. Yine bu edebî kişilerin önemli
bir özelliği de günümüzden uzak geçmişte yaşamış olmalarıdır. Diğer
edebî kişilerden farklı olarak bunlar anma törenleri ile anılmakta, bu
açıdan belirli dönemlerde kısmen de olsa turistik aktiviteye neden ol-
Dostları ilə paylaş: |