•
Aliağaoğlu, Narlı, Edebî Miras Turizmi ve Türkiye’de Edebî Mekânlar
•
11
•
KIŞ 2012 / SAYI 60
bilig
maktadırlar. Konu, müze ziyaretçileri açısından ele alınırsa, denilebilir
ki özellikle Cumhuriyet’ten sonra Konya, kültürel bir mekân olarak
hep var ola gelmiştir.
Diyarbakır da yazar-şair müzeleri açısından son yıllarda ilgi çeken bir
şehirdir. Bugün Diyarbakır’ı ziyaret eden insanların çoğu Sur çevresin-
de Camii Kebir Mahallesi’nde bulunan Cahit Sıtkı Tarancı ve Ziya
Gökalp müzelerini de görmek istemektedirler. “Cahit Sıtkı Tarancı
Müzesi” olarak kullanılan bina, şairin çocukluğunu yaşadığı baba evi-
dir. 34 yıldan beri müze olarak hizmet veren 266 yıllık tarihi bir mekân
olan evde, 19.yüzyıl Diyarbakır yaşantısını canlandıracak etnografik
malzemeler ile Cahit Sıtkı Tarancı'nın özel eşyaları, el yazısı ile yazıl-
mış mektupları ve kitaplarının yanı sıra aile fotoğrafları ve belgeler de
sergilenmektedir.
“Ziya Gökalp Müzesi” olarak hizmete sunulan ev de Gökalp’ın çocuk-
luğunu, gençliğinin bir bölümünü yaşadığı baba evidir. Bu mekân da
19. yüzyılda Diyarbakır’da varlıklı ailelerin kullandıkları konaklardan
biridir. Bu konak, 1953 yılında devlet tarafından mirasçılardan satın
alınarak müze-ev hâline getirilmiştir. Haremlik ve selâmlık olmak üzere
iki bölüm hâlinde iki katlı olan evde mekânlar, ortadaki iç avlunun
etrafına yerleştirilmiştir. Müze-evde yazara ait eşyaların yanı sıra yöre-
nin etnografik eserleri de sergilenmektedir
b- Alansal Edebî Mekânlar: Kuşkusuz İstanbul, kültürel, siyasal ve
doğal özellikleri ile yüzyıllardır bir cazibe merkezidir. Yerli ve yabancı
edebiyatın İstanbul’u konu edinmesi de bu özelliklere bağlıdır. Fakat
İstanbul’un bütünüyle ve bazı mekânlarıyla daha bilinir, sevilir ve ara-
nır hâle gelmesinde edebî metinlerin de payı vardır. Kuşkusuz birçok
Avrupalı seyyah, Galata’yı, Kâğıthane işretlerini, sahillerin canlılığını ve
güzelliğini Nedim’in, Şeyh Galip’in şiirlerinden öğrenmiştir. Ondoku-
zuncu yüzyılda Çamlıca’nın gezme-eğlenme yeri, Beyoğlu’nun Batılı
yaşama biçiminin mekânı olarak ün kazanmasında elbette Namık Ke-
mal’in, Recâizâde Ekrem’in, Ahmet Mithat’ın romanlarının payı önem-
lidir. Sultanahmet, Üsküdar, Boğaz, Adalar gibi mimari yapılar ve do-
ğal güzellikler çevresinde oluşan ilgi ve hayranlık, biraz da okunarak
edinilmiş bir ilgi ve hayranlıktır. Yani Süleymaniye’yi var eden biraz
Yahya Kemal’dir. Sait Faik’i okuyanlar Adaları, özellikle Burgaz Ada’yı
daha farklı bir dikkat ve ilgi ile dolaşırlar. Abdülhak Şinasi Hisar’ın,
boğaz yalıları çevresinde geçen hatıralarını okuyanlar, doğal güzelliğin
•
Aliağaoğlu, Narlı, Edebî Miras Turizmi ve Türkiye’de Edebî Mekânlar
•
12
•
bilig
KIŞ 2012 / SAYI 60
içine sinmiş hayatları bulurlar. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın beş şehri
anlatan (İstanbul, Ankara, Konya, Bursa, Erzurum) kitabından sonra,
şehre kültürel bir miras, bir uygarlık sembolü olarak bakanların sayısı
artmıştır. Ahmet Rasim, Şehir Mektupları (1912), Eşkâl-i Zaman
(1918) Fuhş-ı Atik (1921), Muharrir Şair Edip (1924) gibi kitapların-
da, şehrin çalışma, eğlenme ve kültür mekânlarını anlatırken, yaşadığı
şehri, kendi kimliğini oluşturan derin bir çevre olarak ortaya koyar ve
Piyer Loti’nin “İstanbul gündüz en parlak, gece en karanlık şehirdir“
sözü etrafındaki hükümleri İstanbul’u içeriden daha derinden tanıma-
yanların söylediğini düşünür. Yine hem yerli hem de yabancı ilgililere
İstanbul’u bütün hayatıyla tanıtmaya çalışan Abdülhak Şinasi Hisar,
İstanbul’daki “hemen her binanın, içinde yetiştiği tarihin bir parçası
olduğunu; tıpkı durmuş bir saat gibi içinde kaldığı zamanı gösterdiği-
ni” (1956: 167) söyler.
İstanbul dışında edebî bir alan niteliği kazanan şehirler olmuştur. Özel-
likle Çanakkale, Maraş, Antep, İzmir, Kütahya gibi birçok Anadolu
şehri özellikle Millî Mücadele’deki rolleriyle şiirlere, romanlara konu
olmuşlardır. Birçok insan, Çanakkale’yi, Mehmet Akif’in şiiriyle, Kü-
tahya, İzmir gibi bölgeleri Reşat Nuri’nin, Halide Edip’in romanları ile
sevmiştir. Anadolu şehirlerinin edebiyatta yer almasının bir sebebi de
Cumhuriyet dönemindeki millî bakış açısıdır. Her Anadolu şehri bir
değer taşımaktadır. Örneğin Kütahya ve Bursa çinileriyle, Konya, Sel-
çuklu eserleri ve Mevlâna’yla konu olur. Aslında bütün şehirlere duyu-
lan sevgi, vatan sevgisinin parça parça ifadesinden başka bir şey değil-
dir. Modern ve millî bir ülke hedefini gerçekleştirmek için Anadolu
şehirlerine açık bir gönülle giden şairler, Anadolu’nun her köşesinin bir
cennet olduğunu düşünürler. Türk insanında vatan ve memleket sevgi-
sinin oluşmasında bu dönem şairlerinin ve yazarlarının büyük etkisi
vardır. Cumhuriyet dönemi yazarlarından Cevat Şakir Kabaağaçlı’da
(Halikarnas Balıkçısı) Ege ve Akdeniz kıyıları, Nev Yunanî anlayışa da
bağlı olarak tam bir edebî mekân olarak görünürler. Bodrum’un dikkat
çekmesi ve sakin bir dinlence yeri olarak bilinir olmasının ilk sebebi,
Halikarnas Balıkçısı’dır. Bodrum’da sürgün hayatı yaşadığı yeri anlatan
bir yazarın severek anlattığı bu doğal mekân, onun anlatımıyla bilinir
hâle gelmiştir. Edremit’in bilinir ve dikkat çeker hâle gelmesinde Saba-
hattin Âli’nin; yine bu çevrede Hasan Boğuldu adlı bir mekânın ziyaret
edilmesinde Necati Cumalı’nın eserlerinin payı vardır.
•
Aliağaoğlu, Narlı, Edebî Miras Turizmi ve Türkiye’de Edebî Mekânlar
•
13
•
KIŞ 2012 / SAYI 60
bilig
Şair ve yazarların doğum yerleri veya hatıralarında söz ettikleri
mekânlar da o yörenin yeni bir boyutuyla bilinmesini sağlamaktadır.
Son yıllarda Gönen’de yapılan Ömer Seyfettin Kültür ve Sanat Etkin-
likleri, bunun bir örneğidir. Gönen’de bir hafta süren bu etkinlerde
Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden akademisyenlerin katıldığı bir
sempozyum ile yine Türkiye geneline açık hikaye yarışması düzenlen-
mektedir. Gönen, son yıllarda kaplıca turizminin yanı sıra bir de ede-
biyatı merkez alan bir kültürel turizmi eklemiştir. Şair ve yazar etrafın-
da kültürel bir turizm potansiyeli oluşturan bir diğer şehir de Bursa’dır.
Ahmet Hamdi Tanpınar, bir süre Bursa’da görev yapmış; Beş Şehir adlı
kitabında ve “Bursa’da Zaman” şiirinde, bu şehrin bütün kültürel do-
kusunu anlatmıştır. Buna bağlı olarak Bursa’da son yıllarda Ahmet
Hamdi Tanpınar adı ile Türkiye geneline açık bilimsel toplantılar,
hikâye, şiir ve deneme yarışmaları düzenlemekte ve bu etkinlikler basın
yayın organlarında gündem olmaktadır. Yine Sivas Şarkışla’nın kültür
ve sanat dünyası tarafından bilinir olması ve dikkat çekmesi kuşkusuz
Âşık Veysel’den ve onun adına yapılan etkinliklerden dolayıdır.
Birçok şehir modernleşme sürecinde adını ülke geneline ve dünyaya
tanıtırken, kendi topraklarında doğmuş veya orada yaşamış yazar ve
şairlerden de faydalanmaktadır. Örneğin modernleşme ve gelişmenin
temel taşlarından biri olan üniversite isimleri, bu açıdan dikkat çek-
mektedir. Burdur ili, Mehmet Akif Ersoy’un Cumhuriyet’in ilk yılla-
rında Burdur Milletvekili olmasından dolayı Üniversitesine şairin adını
vermiştir. Namık Kemal’in Tekirdağ’lı olmasından dolayı Tekirdağ’a
açılan üniversiteye Namık Kemal; Karaman’daki üniversiteye ise kültür
ve siyasal tarihte önemli bir isim olan Karamanoğlu Mehmet Bey’in adı
verilmiştir.
c- Edebî Mekân Olarak Çanakkale Savaşları Alanı: Çanakkale,
Türk’ün bağımsızlığının, irade ve azminin, vatan sevgisinin, cesaret ve
fedakârlığının simgesidir. Birinci Dünya Savaşı’ndan bugüne Çanakka-
le çevresinde şiir yazmayan şair pek azdır. Vatan sevgisini, bağlılığını
görünür kılmak, zayıflayan ümitleri tazelemek için hem Osmanlı’nın
son hükümetleri, hem de Cumhuriyet idaresi, şairlerin vatan/yurt sev-
gisi dolayındaki şiirlerine dikkat etmiş, hatta şairleri bu yönde teşvik
etmiştir. İttihat ve Terakki hükûmeti, Birinci Dünya Savaşı’nda birçok
yazar ve şairi, hem yaşanılanları görüp yazmaları, hem de savaşanlara
şiirleri ile moral destek vermeleri için Çanakkale’ye göndermiştir. Bu
bağlamda devlet kurumlarının doğrudan bastığı şiir kitapları olduğu
Dostları ilə paylaş: |