Kiş 2012 / sayi 60 01-18 bilig



Yüklə 3,67 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə8/115
tarix24.12.2017
ölçüsü3,67 Kb.
#17770
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   115


 Bläsing, Sokakta Aldım Bir Tane, Evde Oldu Bin Tane
 •
 
21 
• 
KIŞ 2012 / SAYI 60 
bilig 
mamda Türkçede geçen bir tahtakurusu adına çeşitli açılardan ışık tutmağa 
kararlıyım. Başka bir ifadeyle, herkesin bildiği tahtakurusu adı yanında başta 
bazı göçmen ağızlarında kandalay,  kandalayan,  kandağay ve kandalar
1
 gibi 
biçimlerde görülen sözcüğü dil tarihi yönünden açıklamağa çalışacağım. 
Kimi ısıran, geceleyin kanımızı emen, kimi müthiş kokusuyla burnumu-
zun direğini kıran, kimi de latif renklerle gözümüzü okşayan - kısacası 
rezilin rezilinden alımlının alımlısına kadar binlerce çeşidi içeren Insecta 
sınıfının  Heteroptera alt takımına giren böceklerden pek olumlu söz edil-
mez. Ayrıca onların en bed temsilcilerinden biri sayılan tahtakurusu söz 
konusu olunca, insanları rahatsız ettikleri dillerde dolaşmağa başlamakta-
dır. Böylesi ısırıcı bir türle benim de özel bir hatıram vardır. 
Bir zamanlar Karadeniz’in letafetini en münasip şekilde temsil eden Si-
nop’tayken eski bir ahşap konağa davet edildim. Bir tarafta kadim geçmişin 
heybetini yansıtan, diğer tarafta uzun ömrünün yaralarını saklayamayan bu 
abidevi yapı bana çok ilginç geldi. Hoş sakinlerinin ortasında keyif dolu 
saatler ve Türk halkının darbımesel misafirperverliğini tattım. Gün deniz 
martısı gibi uçuvermişçesine geçti, akşam oldu, gece çöktü, ama kahkaha ve 
hikâyelerin sonu yoktu, keşke an da hiç bitmeseydi. Yatma zamanı geldiğin-
de güzel, geniş ve tertemiz bir odaya yatak serildi. Hemen ışığı söndürüp 
uzandım, uykuya daldım. Kaç zaman sonra, birden uyandım. Dışarısı kap-
karanlık, etraf sakindi, ama başta kol ve baldırlarımda olmak üzere vücu-
dumda dehşetli bir kaşıntı hissediyordum. İster istemez kalktım, lambayı 
yaktım. Oda aynı, çok güzel ve düzenliydi, benim derdime sebep olan hiçbir 
şey görünmüyordu. Hemen aklıma Karadeniz sahillerini ekseriyetle sıcak yaz 
mevsiminde tedhiş eden sivrisinekler geldi. Kollarımda bunların sokmasına 
benzer hafifçe şişmiş küçük yerleri fark ettim. Lanet olsun, niye hep beni 
buluyorlar diyerek çare aramaya başladım. Odadaki vitrin dolabında, bir şişe 
limon kolonyası gözüme çarptı. Kaşınan yerlere, neredeyse bütün vücuduma 
bu serinletici maddeden bol bol döktüm. İyi geldi ve tekrar yattım. Fakat 
çok sürmeden yeniden ayaklanmak zorunda kaldım. Bu sivrisinekleri artık 
bulup öldürmem gerek diye gazaplanarak ava çıktım, ama ne yazık ki, aynen 
meşhur İspanyol yazarı Miguel de Cervantes Saavedra’nın icat ettiği zavallı 
şövalye Don Quichotte gibi oldum, çünkü savaşmaya değer bir tane düşman 
yoktu görünürde. Uykusuz gecenin başka bir sebebi olması gerektiğini dü-
şünürken konumuz olan tahtakurusu geldi aklıma. Uzatmayalım, gecenin 
gerisini odanın bir köşesindeki rengi solmuş bir koltukta kaşınarak, yarı 
“sayıklayarak” geçirdim. Sabah olunca kimse kollarımdaki, kızamık hastalı-
ğına benzeyen böcek izlerini görmesin diye yaz ortasında uzun kollu bir 


• 
Bläsing, Sokakta Aldım Bir Tane, Evde Oldu Bin Tane 

 
22 
• 
bilig 
KIŞ 2012 / SAYI 60 
gömlek giydim. Başıma gelenlerden söz etmeden kahvaltı yaptıktan sonra bu 
ilginç ve -sözün en gerçek manasıyla- hayat dolu konaktan her şey için bin-
lerce defa teşekkür edip ayrıldım ve bu hunhar görüt’lerin (bilgi bk. Ermers 
1999: 32-33, Flemming 1968) cildimde bıraktıklarını terleyerek atabilmek 
için kendimi merkezdeki hamama attım. Değerli okurlarım, sakın bana 
gülmeyin, çünkü Karadeniz’in köylerinde böylesi bir hadise -bugünlerde 
dahi- sizin de başınıza gelebilir. Allah korusun! 
Tahtakurusu felaketini alaca renklerle çizen bu mayhoş hikayeden sonra 
esas konuya dönmemizin zamanı geldi.  
Sinop’ta beni mahveden tür mutlaka Cimex lectularius denilen (yatak) tahta-
kurusu idi.
2
 Kan emici, eklembacaklı, kanatsız olan bu tür, dünyanın hemen 
her yerinde bulunur. Gündüzleri çatlak, delik yerlerde veya yatak ve döşeme 
aralarında saklanır. Geceleyin dışarı çıkar, hayvan ve insanların kanını emer. 
Esas rengi kahverengidir,
3
 ezildiklerinde çok pis kokarlar.
4
 Uzunluğu 6 mm 
olan söbemsi, yassı tahtakurusu olağanüstü dayanıklı bir böcektir, bir yıl 
kadar yemeden yaşayabilir. Tek bir dişi ömründe 100-500 arası yumurta 
yapar ve normal şartlar altında yavrular, bir hafta içerisinde sirkeden çıkar. 
Yani, tam Karagöz’ün dediği gibi olur: “Sokakta bir tane al da bak, evde on 
bin tane olur”! Modern ilaçlama yöntemleri sayesinde tahtakurusu tamamen 
değilse bile felaketi iyice kaybolmuştur. Fakat bazı yerlerde -bilhassa kırsal 
alanlarda veya gecekondularda- ilaçlama işleri periyodik aralıklarda tekrar-
lanmazsa, belirli şartlar altında yeniden ortaya çıkarlar.
5
 
Çağdaş Türkçede bu böcek için birkaç ad kullanılmaktadır. Standart dilde 
en yaygın olan tahtakurusu sözcüğünün yanı sıra, halk dilinde ve ağızlarda 
tahtabiti
6
 de geçmektedir. Ağızlara özgü şu adlar da vardır: tahtakehlesibeşik 
biti,  görük,  görüt,  karut,  karot,  korda
7
 ve nihayet yan biçimleriyle birlikte 
kandalay.
8
 Yukarıda öğrendiğimiz gibi kandalay grubu Türkiye Türkçesinde 
çok nadir kullanılırken diğer Türk dillerinde epeyice yaygındır: 
  Kar.-Bal. (yazı dili) qanda
ɣ
ay “tahtakurusu”, mec. “sülük, vampir gibi 
(kimse)” (QMTAS 2: 544b; QMOS 1989: 387a), Karç. q’anda
ɣ
áj “tah-
takurusu” (Pröhle 1909: 115). Bunun yanı sıra qandala biçimi de kul-
lanılmaktadır, krş.: (Kar.-)Bal. qandala “klop krupnyj” (büyük bir tah-
takurusu çeşidi), qandala taşmaqa “klop-çerepaşka” (Eurygaster sp.), 
ǰaşil qandala “klop şçavelevyj” (Coreus marginatus)
9
 (MKBSP-Nas; bk. 
Tavkul 2003: 12). 


Yüklə 3,67 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   115




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə