Kerbela’yi doğru okumak



Yüklə 0,54 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə7/17
tarix06.02.2018
ölçüsü0,54 Mb.
#26165
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   17

 

 

73 



mümkün kılmamaktadır.

37

 Ancak tablodaki veriler, bir konuda önemli bir çıka-



rım yapmayı mümkün kılmaktadır: DıĢiĢleri Bakanlığı‟nın mevcut kurumsal ve 

beĢeri altyapısı Türkiye‟nin “düzen kurucu” aktör ya da “merkez ülke” olabil-

mesi için yeterli değildir. Zira diğer “düzen kuran ülkeler” ile kıyaslandığında 

Türk  hariciyesi  oldukça  zayıf  konumda  bulunmaktadır.  Üstelik  bu  rakamlar, 

uzmanlaĢma,  teknik  sofistikasyon  ve  operasyonal  kabiliyet  gibi  daha  hassas 

ancak  hayati  değiĢkenleri  yansıtmamaktadır.

38

  Ancak  son  yıllarda  kapasite 



artırımına  iliĢkin  önemli  adımların  atıldığını  belirtmek  gerekir.  Örneğin  2000 

yılında 91 olan Büyükelçilik sayısı 2011 yılında 114‟e yükselmiĢtir. 2009 yılı 

baĢında 12 olan Afrika‟daki büyükelçilik sayısı 2011 itibarıyla 28‟e ulaĢmıĢtır 

ve 2012‟nin ilk yarısında 33‟e çıkacaktır.

39

 

DıĢ politikada bilgi kalıplarının kontrol edilmesi ve algıların sağlıklı bir 



Ģekilde  yönetilebilmesi  açısından Türkiye‟nin  konumunu  incelemek  için Türk 

diplomasisinin  Ortadoğu‟ya  yönelik  beĢeri  sermayesini  yakından  incelemek 

aydınlatıcı olacaktır. Ortadoğu bölgesi, yeni dönemde Türk dıĢ politikasında bir 

“sıklet  merkezi”  haline  gelmiĢ  durumdadır  ve  Türkiye  Ortadoğu‟da  bölgesel 

güç  olmak  hedefiyle  dıĢ  politika  stratejisini  kurgulamaktadır.  Bu  kapsamda 

DıĢiĢleri  Bakanlığı‟nın  Ortadoğu‟ya  yönelik  kapasitesini  belirlemek  lojistik 

açıdan bir gereklilik halini almaktadır. Türkiye‟nin Arapça konuĢulan ülkeler-

deki  temsilcilik  sayısı  17‟dir.  Bu  temsilciliklerdeki  toplam  kariyer  memuru 

sayısı 90‟dır. Yani, Türkiye‟nin Arapça konuĢan ülkelerdeki faaliyetlerini dip-

lomatik seviyede her bir ülkede ortalama 5 kiĢi yürütmektedir. Üstelik 90 kiĢi 

içerisinde sadece 4 kiĢi Arapça konuĢabilmektedir. Tüm Bakanlık genelindeki 

Arapça konuĢma oranı incelendiğinde de benzer bir durum ortaya çıkmaktadır. 

Bakanlık  genelinde  122  memur  Arapça  konuĢulan  coğrafya  ile  ilgilenmekte, 

bunların sadece 8‟i Arapça konuĢabilmektedir.

40

 

Özetlemek  gerekirse,  diplomatik  kapasite  açısından  Türkiye‟nin  ilgi-



lendiği  coğrafyanın  geniĢliğine  kıyasla  sahip  olduğu  altyapı,  “düzen  kurmak” 

                                                           

37

 Özellikle Ġran hakkında veri toplamak oldukça zordur. Ayrıca temel hedefleri ve kullandıkları 



enstrümanları büyük ölçüde farklılık arz eden bu iki ülkenin kıyaslamasının çok zor olduğunu da 

belirtmek gerekir. Zira örtülü operasyonları, 5. kol faaliyetleri dâhil çok farklı araçları dıĢ politi-

kasının  bir  unsuru  olarak  kullanan  Ġran‟ın  resmi  rakamlarına  ulaĢılsa  bile  bu  tür  bir  anlayıĢı 

olmayan Türkiye ile kıyaslama yapmak etki ölçümü adına yanıltıcı olacaktır. Bu konuya dikka-

timizi çektiği için Prof. Dr. Ġhsan Bal‟a teĢekkür ederiz. 

38

  Örneğin  Ġsrail‟in  uzmanlaĢma  ve  operasyonel  kabiliyet  açısından  çok  daha  baĢarılı  olduğunu 



bölgeyi  ve  bölge  içi  dinamikleri  yakından  bilen  AltunıĢık  dile  getirmektedir.  Bk.  Meliha 

AltunıĢık,  “Ne  Ġslam  Dünyası  Ne  Türk  Dünyası  Bir  Lider  ArayıĢı  Ġçindedir”,  içinde  Özdal  ve 

diğerleri, Mülakatlarla Türk Dış Politikası 2, USAK Yayınları, Ankara, 2010, ss. 21-22. 

39

 Naci Koru ile mülakat. Koru‟nun ifadesiyle “dünyada hiçbir ülke bu kadar kısa süre içinde dıĢ 



temsilciliklerinin sayısını bu denli artırmamıĢtır.” 

40

 Bu verileri bize temin ettiği için DıĢiĢleri Bakanlığı MüsteĢar Yardımcısı Sayın Naci Koru‟ya 



teĢekkür  ederiz.  Bu  olumsuz  tabloya  rağmen  son  dönemde  Bakanlığa  yeni  giren  diplomatların 

Arapça  öğrenmelerinin  teĢvik  edilmesi  neticesinde  örneğin  2010  yılında  Bakanlığa  alınan  100 

meslek memuru ve kariyer memurunun 66‟sı Arapça öğrenmek için kurslara gitmektedir. 



 

 

74 



yahut  “yerleĢik  düzeni  devam  ettirmek”  amacındaki  diğer  aktörlere  kıyasla 

oldukça  yetersizdir.  Türkiye‟nin  “bölgesel  güç”  olma  iddiasının  merkezinde 

yer  alan  Ortadoğu  coğrafyasına  iliĢkin  veriler  ise  genele  göre  daha  sorunlu 

görünmektedir.  Zira  Türkiye,  hem  diplomat  sayısındaki  yetersizlik  nedeniyle 

coğrafyayı kapsayamamakta hem de dil bilgisi eksikliğinden dolayı yerel bilgi 

kanallarına nüfuz edememektedir.

41

 

Diplomatik gücün geliĢtirilmesi ile alakalı olarak değinilmesi gereken 



bir diğer nokta ise Türkiye‟nin diplomatik misyonlarının bulundukları ülkelerin 

halkları  ile  daha  yakın  ve  sıcak  temas  sağlayabilmesidir.  DeğiĢen  dıĢ  politika 

felsefesi, halk ile kaynaĢmayı önermektedir ancak bu çalıĢma kapsamında gö-

rüĢtüğümüz Araplar bu hususa ayrı bir önem verilmesi gerektiğini özellikle dile 

getirmektedir. Diğer ülkelerin elçiliklerine daha rahat girebildiklerine ve elçile-

rine  daha  kolay  ulaĢabildiklerine  vurgu  yapan  Araplar,  “Türk  misyonlarının 

soğukluğu yüzünden duydukları rahatsızlığı”dile getirmektedirler.

42

 Örneğin el 



Hafiz Ģunları ifade etmektedir:  

 

“Türkiye’nin  dış  dünyaya  açılan  pencereleri  (örneğin  diplomatik 



misyonları), potansiyel iş ortaklarını ve ilgili grupları cezbedemeyen, yavan ve 

düz  yerler  olarak  kalıyor.  Tabir-i  diğer  ile  kokusuz  çiçek  görüntüsü  veriyor. 

Ve  hala,  sadece  Türk  vatandaşlarını  ilgilendiren  çok  da  davetkâr  olmayan 

yerler olarak algılanmaya devam ediyor.”

43

 



 

b.

 

Ekonomik Güç 

Türkiye‟nin Ortadoğu‟da artan etkinliği ve “bölgesel güç” potansiyeli-

ne iliĢkin tartıĢmanın ikinci boyutu ise ekonomik parametreler üzerinden yürü-

tülmektedir. Türkiye ekonomisi son on yılda hızlı bir büyüme kaydetmiĢ, 2001 

krizinin  yarattığı  fırsat  penceresi  iyi  değerlendirilip  siyasi  istikrarın  etkisiyle 

finansal  sistem  ve  kamu  maliyesi  disiplin  altına  alınmıĢ,  kapsamlı  ekonomik 

dönüĢüm gerçekleĢtirilmiĢtir. Bu dönemde, GSYĠH üç kat artmıĢ, ihracat hacmi 

                                                           

41

Her Ģeye rağmen DıĢiĢleri Bakanlığı‟ndan birçok bürokratla yapılan mülakatlar, bu eksikliğin 



farkında olunduğunu ortaya koymaktadır. Bu durum da gelecek adına insan sermayesine yapıla-

cak  yatırımların daha sağlıklı olacağının iĢareti olarak okunabilir. Örneğin, Türkiye için hayati 

öneme  sahip  Irak‟ta  son  dönemde  önemli  açılımlara  imza  atılmıĢtır.  Bağdat‟taki  Büyükelçilik 

kadrosuna ek olarak Musul, Basra ve son olarak Erbil‟e açılan diplomatik misyonlar faaliyetleri-

ne baĢlamıĢtır. Bu misyonların baĢında bulunan Türk diplomatlarının gayretleri de tüm imkânsız-

lıklara  rağmen  takdire  Ģayandır. Yerel  halk  tarafından  kabullenilmiĢ  olmaları  da  bu  gayretlerin 

sonuç verdiğini göstermektedir. Ancak bilgi kaynaklarına nüfuz edebilmek adına beĢeri sermaye 

kapasitenin  arttırılması  gerektiği  de  açıktır.  Örneğin  Türkiye  iki-üç  diplomatıyla  Basra‟da  alan 

kazanmaya  çalıĢırken 500 metre  ileride Ġran Konsolosluğu‟nda halkın ifadesi ile 1.000‟e yakın 

diplomat, eğitimci, din adamı, istihbaratçı ve uzman görev yapmaktadır. En azından halkın algısı 

bu yöndedir. Yazarların Erbil, Musul, Basra, Bağdat‟taki gözlemleri (2009-2010).  

42

Ayrıca Ahmet Uysal, Ortadoğu’da Türkiye Algısı: Mısır Örneği, SDE, Ankara, 2011, s. 44.  



43

  Yazarların  Müslüman  Düşünürler  Forumu  Genel  Sekreteri  ve  Türk-Arap  İlişkileri  Birimi 

BaĢkanı Rabi el Hafiz ile mülakatı, 6 Mart 2011, Ankara. 



Yüklə 0,54 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   17




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə