Erich fromm psikanaliz ve



Yüklə 136,65 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə5/34
tarix14.05.2018
ölçüsü136,65 Kb.
#43828
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   34

bizde  oluşan  ruhsal  süreçlerden  ancak  küçük  ve  önem­
siz  bir  parçacığından  başka  bir  şey  olmadığına  inanı­
yordu.  Freud,  kişiliğin  gerçek  yapısına  bir  içgörü  kaza­
nabilmek  isteğiyle  bilinçli  düşünce  sisteminin  içinden 
özgür  çağrışım  yöntemiyle  bir  geçit  aralamaya  çalıştı. 
Özgür  çağrışım,  mantıklı,  bilinçli,  durmuş  oturmuş  dü­
şüncenin  arasından  içeri  sızıvermek  yöntemiydi.  Özgür 
çağrışım  kişiliğimizin  kaynağına,  yani  bilinçdışma  ula­
şabilmek  olanağı  veriyordu.
Freud’un  yorumladığı  biçimiyle  bilinçdışının  içe­
riğine  ne  tür  eleştiriler  yöneltilirse  yöneltilsin  şu  ger­
çek  değişmiyor;  mantıklı  düşüncenin  karşısına  özgür 
çağrışım  çıkarılınca  alışılagelmiş  akılcı  düşünce  en  te­
mel  bir  noktada  aşılmış  oluyordu.  Doğu  düşüncesinde 
bu  aşkmlık  çok  daha  keskin  ve  çok  daha  ileri  bir  aşa­
maya  kadar  geliştirilmiştir.
Freud’un  çağımızın  Batılı  tutumundan  kesinlikle 
ayrıldığı  bir  başka  nokta  daha  var.  Bu  nokta  onun  bir 
kimseyi  bir,  iki,  üç,  dört,  beş  ya  da  daha  uzun  yıllar 
analiz  yapmaya  istekli  oluşudur.  Bu  yöntem  aslında 
Freud’a  yöneltilen  eleştirilerden  büyük  bir kısmının  ne­
deni  olmuştur.  Elbette  herkes  elinden  geldiğince  etkin 
bir  analiz yapmaya  çalışacaktır  ama  benim  burada  vur­
gulamak  istediğim  şey  Freud’un  bir  kimsenin  kendi 
kendini  tanıyıp  anlamasına  yardımcı  olmak  için  yıllar 
harcamak  gerektiğini  söylemekten  çekinmemiş  olma­
sıdır.  Yararlılık  açısından,  kazanç  kayıp  açısından  böy­
le  bir  harcama  anlamsız  görülebilir.  Bir  kimseyi  olumlu 
yönde  değiştirmenin  toplumsal  etkileri  öne  alınmış  ol­
sa,  böyle  uzun  bir  analiz  için  harcanan  zamanın  zah­
metine  değmeyeceği  söylenebilir.  Freud’un  yöntemi  an­
cak  amaçla,  amaca  ulaşmak  için  yapılan  harcama  ara­
sında  ya  da  bilanço  yaprağında  alacakla  verecek  ara-
21


smda  uyum  sağlanması  gibi  çağdaş  kârlılık  düşünce­
leri  aşılırsa  bir  değer  kazanabilir.  Eğer  bir  insanın  hiç 
bir  şeyle  karşılaştırılıp  ölçülemeyecek  değerde  olduğu, 
yani  onun  özgürlüğünün,  ruh  sağlığının,  mutluluğu­
nun,  aydınlanmasının  ya  da  bunun  yerine  ne  tür  bir 
sözcük  kullanırsak  kullanalım,  bunların  «en  yüce»  ko­
nular  olduğu  gibi  bir  tutum  benimsenirse,  bu  uğurda 
harcanacak  para  ve  zaman  ne  kadar  çok  olursa  olsun 
önemsenmeyebilir.  Tek  bir  kimseyle  uzun  süre  ilgilen­
meyi  gerektiren  böyle  bir  yöntem  ortaya  koyabilecek 
yürekli  bir  görüş  açısına  sahip  oluşu,  Freud’un  alışıla­
gelmiş  Batılı  düşünceden  önemli  bir  yerde  ayrılmış 
olduğunu  gösteriyor.
Yukardaki  açıklamalardaki  amaç  Freud’un  Doğulu 
düşünce  biçimleriyle,  hele  özellikle  Zen  Budizmle,  bi­
linçli  bir  yaklaşım  içinde  olduğunu  dolaylı  olarak  an­
latmak  değildir.  Yukarda  sözünü  ettiğim  öğelerden çoğu 
açıkça  söylenmemiş,  belirtilmekle  yetinilmiştir.  Freud’­
un  zihninde  bile  bilinçli  olmaktan  çok  bilinçsiz  olarak 
oluşmuştur.  Freud  bir  tanışıklığı  olsa  bile  Zen  Bu­
dizm’de  açıklandığı  biçimiyle  Doğu  düşüncesine  ya­
kınlık  duyamayacak  kadar  Batı  uygarlığının,  özellikle 
on  sekiz  ve  on  dokuzuncu  yüzyıl  Batı  düşüncesinin 
çocuğudur.  Freud’un  çizdiği  insan  portresi  on  sekizinci 
ve  on  dokuzuncu  yüzyıldaki  filozofların  ve  ekonomi  bil­
ginlerinin  geliştirdikleri  imgeye  uyularak  çizilen  port­
renin  belirleyici  özelliklerini  taşır.  Onlar  insanı  en  önde, 
başarı  için  yarışma  içinde,  toplumdan  yalıtılmış,  tek 
başına  gelişmiş  bir  yaratık  olarak  görüyorlardı.  Öteki 
insanlarla  ilişkilerini  yalnızca  içgüdüsel  ya  da  ekono­
mik  gereksinimlerinin  karşılıklı  olarak  değiş  tokuş  yo­
luyla  doyurulması  zorunluluğuna  bağlıyorlardı.  Freud’a 
göreyse  insan,  libido’nun  yönettiği  ve  libido’nun  taş­
kınlıklarını  en  alt  düzeyde  tutma  ilkesine  göre  ayarla­
22


nan  bir  makineden  başka  bir  şey  değildi;  insanı  salt 
içgüdüsel  isteklerinin  karşılıklı  olarak  doyurulması  zo- 
runluğuyla  öteki  insanlarla  ilişki  kuran  ve  özünde 
bencillik  yatan  bir  yaratık  olarak  görüyordu.  Freud’un 
gözünde  haz  bir  sevinç  ve  kıvanç  yaşantısı  olmaktan 
çok  gerilimden  kurtulup  gevşemekten  daha  ileri  bir  şey 
değildi;  insanı  da  anlama  ve  yargı  yeteneğiyle  (anlık 
yeteneği  «intellect»)  duyguları  arasında  ikiye  bölünmüş 
olarak  görüyordu;  Freud’un  insanı  bütünlüğü  olan  in­
san  değildi.  Daha  çok  aydınlanma  çağı  filozoflarının 
yalnız  anlama  ve  yargı  yeteneğinden  oluştuğunu  var­
saydıkları  anlıksal  benliğe  (intellect - self)  indirgene­
bilirdi;  insanları  kardeşçe  sevmekse  gerçeğe  uymayan 
olmayacak  bir  istekti;  gizemci  yaşantıysa  çocukluk  dö­
nemi  özseverliğine  (narcissism)  gerileme  isteği  olarak 
değerlendirilmeliydi.
Bu  açıklamalarımla  Zen  Budizm’e  açıkça  ters  dü­
şen  bu  çelişkiler  ortadayken  gene  de  Freud’un  siste­
minde  alışılagelmiş  hastalık  ve  onun  tedavisi  kavram­
larını,  alışılagelmiş  bilinç  konusundaki  akılcı  düşünce­
leri  aşan  ve  Zen  Budizm’le  daha  doğrudan,  daha  olumlu 
bir  yakınlaşmaya  yol  açmış  olan  psikanalizdeki  yeni 
gelişmelerin  nedeni  olan  öğelerin  de  varlığını  işaretle­
meye  çalışıyorum.
Bir  yandan  da  «insancı  psikanalizle»  Zen  Budizm 
arasındaki  benzerliklerin  incelenmesine  girişmeden  ön­
ce  psikanalizdeki  yeni  gelişmeleri  anlamak  için  cok 
önemli  bir  değişime  de  değinmek  istiyorum  :  Bu  da 
analiz  yaptırmak  için  gelen  hastaların  ve  bu  hastaların 
getirdikleri  sorunların  değişmiş  olmasıdır.
Yüzyılın  başında  ruh  hekimine  gelen  hastalar  gö­
rünür  hastalık  belirtilerinden  şikâyeti  olan  kimselerdi. 
Kolu  felçli  olan,  ya  da  sudan,  yıkanmaktan  korkmak
23


Yüklə 136,65 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   34




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə