I
duyup aklcılığa karşı çıkan romantizm akımıyla akıl
cılığı bağdaştırmayı becerebilmiştir (3).
Bireyin tedavisi konusunda da Freud genellikle sa
nıldığından daha çok konunun felsefe ve ahlâka dayalı
yanlarıyla ilgileniyordu. Psikanalizi tanıtmak amacıyla
yazmış olduğu «Giriş Konuşmalarında» bazı gizemci
uygulamaların kişilikte temel bir değişim yapmaya ça
lıştıklarını söz konusu ediyor ve açıklamalarım sürdü
rerek «psikanaliz tedavi çalışmalarının benzer bir yakla
şım yöntemi seçmiş olduğunu kabul etmek zorundayız»
diyordu. «Psikanalizin yapmak istediği şey Ego’yu (Ben
lik) güçlendirerek onu. Super-Ego’dan (Üst-Benlik) da
ha bağımsız yapmak, böylece gözlem alanını büyüte
rek Id’in (İlkel Benlik) başka yeni yanlarıyla Ego’yu
(Benlik) uyum içine sokmaktır. Böylelikle Id’in (İlkel
Benlik) yerini Ego (Benlik) almış olacaktır. Zuyder
gölünün su altındaki topraklarını tarıma elverişli du
ruma koymak gibi bir şey bu» diyordu. Gene bu yolda
sözü sürdürerek psikanaliz yoluyla tedavinin «insanı
nevrotik belirtilerden, baskılardan ve karakter bozuk
luklarından
kurtarmak» amacını güttüğünden söz edi
yor (4), analistin işlevine de öyle bir açıdan bakıyordu
ki bu açıdan bakınca analistin durumu hastasını tedavi
eden bir hekimin durumunu aşmış oluyordu. Şöyle di
yordu «eğer analist hastası için çözüm bekleyen bazı
durumlarda bir
örnek, diğer durumlarda da bir
öğret
(3) Freud’un kurucusu olduğu psikanaliz akımının yarı dinsel
yapısının ayrıntılı olarak incelenmesi için örneğin benim
< Sigmund
Freud’s Mission» (Sigmud Freud’un Üstlendiği Önemli Görev) adlı
kitabıma bak. World Perspective series, ed, R. N. Anshen (New York,
Harper, 1959).
(4)
Collected Papers,
Hogarth Press, V, 316 (İtalikle belirtilmesi benim katkım E. F.).
19