Budizm'in temel ilkelerini ve özellikle «şaton» adı ve ri
len «aydınlanma» yaşantısının içyapısını büyük bir ye tkiy
le anlatmayı başarmış. Yazı Zen Budizm’in psikanalize
kazandırabileceği yeni boyutlarla ilgili bir öneriyle sonuç
lanıyor. Bu nedenlerle beni son derece etkileyen bu ya
zıyı ayırıp bir kitap olarak yayınlamayı uygun buldum.
Ayrıca bu kitap Türk okuruna Erick Fromm'u tan ı
yıp değerlendirme konusunda yeni bir açı da getirm iş
olacak. Freud sonrasının en ünlü ruhbilim cilerinden biri
olan Erich Fromm, ruhbilim bakımından Freud ve Rank'ın
etkisiyle toplum bilim bakımından M arx’ın etkisini, Freud'-
cu analistlikle toplum sal ruhbilim i birleştirm iş önemli bir
düşünür... Bu kitap bunun dışında Erich Fromm'un Batı
düşüncesiyle Doğu görüşü arasında da bir bireşime ulaş
mış olduğunu ortaya koyuyor.
Bu kitaptaki yazının ilk kez yayınlandığı günden beri
geçen on sekiz yıl içinde Batı’da Zen Budizm’e ilgi daha
da artm ıştır. Erich Fromm bu artışın nedenlerini yazısında
yeterince açıklam ış olduğundan bu konuya fazla bir şey
eklemeyi gereksiz sayıyorum. Gene de Suzuki'nin kitapta
konu edilen b ir sözünü buraya getirmeden edemedim.
«Mutlu olabilmek, birbirim ize sevgi duyabilmek için bü
tün yeteneklerim iz var da genellikle bu gerçeğe gözleri
mizi kapıyoruz.» Acaba, Baîı’da bu gerçeğe gözlerini aç
mak isteyenler mi çoğalıyor?
Benim bundan çok kısa bir süre önce yayınlanan
«Zen Budizm, Bir Yaşama Sanatı» adlı denemem dışında
yurdumuzda Zen Budizm konusunda hemen hiç bir kitap
yok. Onun için çağımızın bu çok ünlü ruhbilim cisinin bu
konudaki tanıklığının büyük bir değeri olacağına, kültür
yaşamımızdaki bir eksiği dolduracağına inanıyorum.
Nisan 1978, Florya
İlhan GÜNGÖREN
10
PSİKANALİZ VE ZEN BUDİZM
Zeıı Budizmle psikanaliz arasında bir ilişki kurma
ya çalıştığımız zaman, insanın doğal yaratılışıyla ve in
sanı esenliğe ulaştırmayı amaçlayan kuramlarla uğra
şan iki ayrı sistemi karşılaştırmış oluyoruz. Bunlardan
birincisi ne kadar Doğu düşüncesinin özelliklerini
yansıtıyorsa öteki de o kadar Batınmkileri yansıtıyor.
Zen Budizm Hintlinin akılcı ve soyut düşünce biçimiyle
Çinlinin somuta ve gerçekçiliğe dönük zihin yapısının
bir karışımı. Zen ne kadar Doğuluysa 'psikanaliz de o
kadar belirgin bir biçimde Batılı; Batının insancılık ve
akılcılığıyla, on dokuzuncu yüzyılın akılcılıktan bir ka
çış özlemiyle doğaüstü karanlık güçlerin peşinde bir ro
mantik arayış içinde oluşunun ürünü. Bunun yanında,
insanın ruh sağlığı konusuna bu bilimsel yaklaşımın
köklerini, daha da gerilere, eski Yunan bilgeliğiyle Mu
sevî ahlâkçılığına kadar da götürebiliriz.
Ama gerek psikanalizin, gerek Zen’in insanın doğal
yaradılışı ve insana yeni bir biçim vermeye dönük uy
gulamalarla uğraşmaları bir yana, birbirlerine benze
meyen yanları benzeyen yanlarından daha ağır basıyor
gibi görünüyor. Psikanaliz her yanıyla dinle ilgisi ol
mayan bilimsel bir yöntem. Buna karşın Zen «aydın
lanmaya» ulaşmayı amaçlayan bir kuranı ve uygula
ma; Batı’da dinsel ya da gizemci diye adlandırılabilecek
bir yaşantı. Psikanaliz ruh ve akıl hastalıklarının bir
tedavi yolu; Zen’se bir manevî kurtuluş yolu. Bu du
rumda psikanalizle Zen Budizm arasındaki ilişki konu
sunda yapılabilecek bir karşılaştırma ikisi arasında
11
keskin ve aşılmaz ayrılıklar olduğunu ortaya koymak
tan başka bir sonuç verebilir mi?
Gene de psikanalistler arasında Zen Budizme karşı,
giderek artan bir ilginin varlığı tartışma götürmeyecek
bir açıklıkla görülüyor (*). Bu ilgi acaba nereden kay
naklanıyor? Bu ilginin anlamı nedir? Bu küçük kita
bın uğraşı bu sorulara yanıt aramak olacak.
Bu kitapta Zen Budizmin düşünsel yapısının sis
temli bir sunuluşu söz konusu değildir. Zaten böyle bir
işi üstlenmek benim bilgimi de yaşantılarımı da aşar.
Öbür yandan psikanalizin ayrıntılı bir sunuluşunun da
bu kitabın boyutlarından dışarı taşacağı kuşkusuz. Ge
ne de kitapçığın birinci bölümünde psikanalizin bazı
yanlarını psikanaliz ve Zen Budizm arasında en göze
çarpan ilişkileri gösterebilecek oranda biraz ayrıntılı
olarak ele alacağım. Bir bakıma psikanalizin bu yan
ları benim bazan «insancı psikanaliz» diye adlandırdı
ğım Freud’un analiz uygulamasının bir devamı olan
temel düşünceleri de içine alıyor. Bu çalışmamla Zen
Budizmi incelemenin yalnız benim için değil, psikana
lizi inceleme konusu yapmış olan herkes için ne kadar
önemli olduğunu gösterebilmiş olmayı umuyorum.
(1) Jung’un D. T. Suzuki’nin Zen Budizm adlı yapıtına yazdığı
önsöz (Londra, Rider, 1949); Fransız ruh hekimi Benoit’nm «The
Supreme Doctrine» (Yüce Doktrin) adlı Zen Budizmle ilgili yapıtı
(New York, Pantheon Books, 1955); Karen Hom ey’in ölümünden ön
ceki son yıllarında Zen Budizmle çokça ilgilenmiş olması; hu kitap
çığın yazılmasına neden olan Meksika, Cuemavaca’da yapılan top
lantı psikanalistlerin Zen Budizme duydukları ilginin başka bir be
lirtisidir; Ruhsal sağlık ve tedavi yöntemleriyle Zen Budizm ara
sındaki ilişkiler konusuna Japonya’da da büyük ilgi vardır. Koji
Sato’nun «Psychotherapeutic Implications of Z en » (Ruhsal Sağlık ve
Tedavi Konusuna Zen’in Katkıları) adlı yazısı,
Psychologia, An
International Journal of Psychology in the Orient, cilt 1, sayı
4
(1958)
ve aynı sayıda çıkan başka yazılarla karşılaştırınız.
12
Dostları ilə paylaş: |