Erich fromm psikanaliz ve



Yüklə 136,65 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə12/34
tarix14.05.2018
ölçüsü136,65 Kb.
#43828
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   34

açık  olsun.  Bu  kullanışın  çok  başarılı  olduğunu  san­
mıyorum.  Düşünce  ve  yargı  sonucu  varılan  bilgi  her 
zaman  «bilinçli»  de,  her  «bilinçli»  olan  bilgi  bir  düşün­
ce  ve  yargı  sonucu  varılan  bir  şey  değil.  Bir  kimseye 
baktığım  zaman  o  kimsenin  ayırdındayım,  farkında­
yım,  o  kimseyle  ilgili  olarak  içimden  geçenlerin  farkın­
dayım,  ayırdındayım  ama  ancak  kendimi  o  adamdan 
özne-nesne  arasına  bir  açıklık  koyarak  ayırırsam,böy­
le  bir  bilinçlilik  düşünce  ve  yargı  sonucu  varılan  bil­
giyle  özdeşleştirilebilir.  Aynı  şey  nefes  alıp  verdiğimin 
ayırdmda  olmam  durumu  için  de  söylenebilir  nefes 
alıp  verdiğimin  farkında  olmam  başka  şey,  nefes  alıp 
vermem  konusunda  düşünmem  başka  şey;  bir  kere 
nefes  alıp  vermem  konusunda  düşünmeye  başlayın­
ca  nefes  alıp  verdiğimi  de  fark  etmemeye  başlarım. 
Beni  dünyaya  bağlayan  yaşamımı  sürdürmeme  yara­
yan  bütün  eylemlerimde  de  bu  böyledir.  Bu  konuyu 
ilerde  biraz  daha  inceleyeceğiz.
Bilinç  ve  bilinç  dışından  kişiliğin  her  birinin  ken­
dine  özgü  içeriği  olan  bölümleri  olarak  değil  de  fark 
edip  ayırt  etme  ya  da  farketmeyip  ayırt  edememe  du­
rumları  olarak  söz  etmeye  karar  verdiğimize  göre  şim­
di  bir  yaşantının  bilincimize  ulaşmasını,  yani,  onun 
farkında,  ayırdmda  olmamızı  nelerin  engellediğini  in­
celememiz  gerekiyor.
Ama  bu  konuyu  incelemeye  girişmeden  yanıtlama­
mız  gerekli  bir  soru  var.  Eğer  psikanalitik  bir  tutar­
lılık  içinde  bilinçten  ve  bilinç  dışından  söz  edeceksek 
bilincin  bilinçdışından  daha  değerli  olduğunu  tartışma­
sız  olarak  kabul  etmemiz  gerekli.  Eğer  bu  böyle  olma­
saydı  niçin  bilinci  genişletmek  için  çaba  harcamış  ola­
lım?  Gene  de  bilincin  şu  gördüğümüz  durumuyla  pek 
büyük  bir  değeri  olmadığı  da  meydanda.  Aslına  bakar­
44


sanız  insanların  bilinçli  zihinlerinin  çoğu  uyduruk  şey­
lerle,  yanılgıyla  dolu.  Bunun  böyle  olması  insanların 
gerçeği  görüp  tanımaktaki  yetersizliklerinden  gelmiyor, 
toplumun  işlevsel  düzeninden  geliyor.  Eğer  bazı  ilkel 
toplumları  dışarda  bırakırsak,  insanlık  tarihinin  baş­
lıca  özelliği  bir  küçük  azınlığın  çoğunluk  üzerinde  ege­
menlik  kurarak  onları  sömürmesidir.  Bunu  başarabil­
mek  için  de  azınlık  genellikle  zor  kullanmıştır;  ama 
zor  kullanma  yetmeyince,  sürekliliği  sağlamak  için  ço­
ğunluğun  sömürülmeye  gönüllü  olarak  katlanması  ge­
rekiyordu.  Böyle  bir  şey  de  ancak  kafaların  çeşit  çeşit 
uyduruk  şeylerle,  yalanlarla  doldurulmasıyla  olabilir. 
Ancak  bu  yolla  çoğunluk,  azınlığın  kendi  üzerindeki 
egemenliğini  haklı  bulabilir  ve  buna  katlanabilir.  Hiç 
kuşkusuz  insanların  kendileri,  başkaları,  toplum  vb. 
konusunda  bilinçlerine  ulaşabilen  şeylerin  uyduruk  şey­
ler  olmasının  tek  nedeni  bu  değil...  Tarihsel  gelişim 
içinde  her  toplum  başka  bir  yoldan  varlığım  sürdürmek 
gereksinimini  gerçekleştirme  olanağı  buldu,  genellikle 
de  varlığını  sürdürebilmek  için  bütün  insanlar  için  or­
tak  olan  bir  takım  insancıl  amaçları  bilmezlikten  gel­
meyi  seçti.  Bu  insancıl  amaçlarla  toplumsal  amaçlar 
arasındaki  çelişki  de  çeşit  çeşit  yalanların,  uyduruk 
inançların  üretilmesine  neden  oldu.  İnsancıl  amaçlarla 
o  belirli  toplumun  amaçları  arasındaki  çelişki  bu  uydu­
ruk  inançlar,  bu  yalanlarla  sözümona  akılcı  bir  kılıfa 
sokularak  gözden  saklanmaya  çalışıldı.
Bu  böyle  olunca  bilincin  içeriğinin  çoğunun  yanıl­
gıya  ve  uydurmaya  dayandığını,  bu  nedenle  de  kesin­
likle  gerçeği  yansıtmaktan  uzak  olduğunu  söyleyebili­
riz.  Bu  durumuyla  bilinç  öyle  pek  de  övünülecek  bir  şey 
değil.  Ancak  gizlenmiş  olan  (yani  bilinçdışmda  olan) 
gerçek,  kendini  gizlenmişlikten  kurtarırsa  (yani  bilince
45


ulaşırsa)  o  zaman  değerli  bir  şey  başarılmış  olur.  İler­
deki  bir  yerde  bu  konuya  gene  geri  döneceğiz.  Şimdi 
burada  belirtmek  istediğim  şey  bilincimizin  içindekile­
rin  çoğunun  toplumun  kafamıza  doldurduğu  gerçeğe 
uymayan  kavramlardan,  uyduruk  şeylerden  oluşturul­
muş  olan  «düzmece  bilinç»  olduğudur.
Toplumun  etkisi  yalnız  bir  huniyle  bilincimize  uy­
duruk  şeyler  .doMnrmaMaJaitmiyor.  bir  yandaxı~da-_g£r- 
çeği  farketmemizi,  gerçeğin  avırdmda_olmamızı  önlü­
yor. j Bu  noktayı  daha  da  açıklamaya  giriştiğimiz  za­
man  dosdoğru  asıl  temel  sorun  olan  bastırılma  işlemi­
nin  ya  da  bilinçdışmm  nasıl  oluştuğu  sorununa  gelmiş 
oluyoruz.
Hayvanlar  çevrelerindeki  şeylerin  bilincindedirler. 
Buna  R.  M.  Bucke’nin  deyimini  kullanırsak  «yalın  bi­
linç»  diyebiliriz.  İnsanın  beyninin  yapısı  hayvanlarm- 
kinden  daha  ayrıntılı  ve  daha  karmaşık  olduğundan, 
insanın  bilinci  hayvanların  yalın  bilincini  aşıyor  ve  öz- 
bilinçlilik,  kendi  kendinin  bilincinde  olma  durumuna 
yol  açıyor.  Yani  yaşantısının  öznesi  olarak  kendinin 
ayırdmda  olmak...  Ama  belki  de  son  derece  karmaşık 
olmasından  ötürü  O1)  insanın  ayırt  edebilme  gücü  çe­
şitli  olanaklar  içinde  bir  düzene  konabilir.  Böylece  bilin­
ce  ulaşabilen  herhangi  bir  yaşantı  bilinçli  düşünceyi 
düzene  koyan  kategoriler  içinde  anlaşılabilir.  Uzay  ve 
zaman  gibi  bazı  kategoriler  bütün  insanlarda  ortak  algı 
kategorileridir  de  bazıları  örneğin  nedensellik  (neden- 
sonuç  bağımlılığı)  büyük  çoğunluk  için  geçerli  de  olsa 
gene  de  tüm  insanların  bilinçli  algılarına  ulaşmaz.  Öte­
ki  kategoriler  genelleştirmeye  daha  da  az  elverişlidir
(11) 
Dr.  Wiliam  W olf’la  yaptığım  kişisel  görüşmeler  beni  b i­
lincin  nörolojik  temeli  konusunda  büyük  oranda  uyarmıştır.
46


Yüklə 136,65 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   34




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə