118
Çağımızın tanınmış bilim adamlarından biri olarak tanıtılan İngiliz din
felsefecisi John Hick’in (1922-) İsa’yı olağan dışı tanrı bilinçli
bir insanoğlu şeklinde
tasvir ettiği belirtilmektedir. Hick, İsa’nın kendisinin tanrının oğlu olduğunu
öğretmediğini, aksine insanlara daima insanoğlu olduğunu, İsa’nın hem bir tanrı hem de
bir insan olduğu yönündeki geleneksel Hıristiyan dogmasının anlaşılabilir bir şekilde
izah edilemediğini ifade ederek İsa’nın zamanla tanrılaştırıldığını vurgulamaktadır
618
6. İnkarnasyonun Etkileri
Katolikler, “Mesih acıktı
619
, susadı
620
,
yoruldu
621
, acı çekti ve öldü
622
” gibi
Kitab-ı Mukaddes ifadelerine de dayanarak, Mesih’in bedeninin ölüm, susama, acıkma
ve ağrı gibi insana dair evrensel olduğu kabul edilen bütün bedeni zayıflıklara meyilli
olduğuna inanırlar. Hatta bu inançlarına da “
Çünkü kendisi denenip acı çektiği için
denenenlere yardım edebilir”
623
cümlesini
delil göstererek, Mesih’in acı çekmesinin de
aslında bir üstünlük olduğunu, insan bedenine bürünmesin nedenlerinden birinin de
insanoğlunu anlayabilmek amacı taşıdığını ifade ederler. İsa Mesih’in bütün zayıflıkları,
onun insânî tabiatının doğal sonuçlarıdır. Muhakkak ki tanrısal tabiatına hastalık ve acı
gibi insânî nitelikler atfedilemez. İsa’daki bedeni yetersizlikler, aslında Tanrı’nın
Oğul’a yüklediği kurtuluş misyonu ile alakalıdır. İsa, Adem’den gelen insanlığın ortak
günahının bedelini ödemekle yükümlüdür. İşte bu arızi nitelikler, başkasının günahını
kabullenişle alakalandırılır ve İsa’nın kendiliğinden böyle bir şey yaptığına inanılır
624
.
Geleneksel Hıristiyan öğretisinde, her ne kadar İnkarnasyonu sayesinde Tanrı,
Oğul İsa vasıtasıyla Adem’den İsa’ya kadar intikal eden günahların
kefareti ise de onun
ruhunda hiçbir günahın kalıntısının olamayacağı kabul edilir
625
. Zira günahın maddi
manevi hiç bir kiri İsa’yı etkilemez. Çünkü İsa Tanrı’dır ve günahkar olamaz. İsa’nın
günahsızlığına dair Kitab-ı Mukaddes’in de şahitlik ettiğine inanırlar:
618
Aydın, Mahmut,
İsa Tanrı mı? İnsan mı?, İz Yayıncılık, İstanbul 2002, s. 111, 117-118
619
Matta, 4:2
620
Yuhanna, 19:28
621
Yuhanna, 4:6
622
İbraniler, 4:15
623
İbraniler, 2:18
624
Drum, a.g.md.
625
Drum, a.g.md.
119
“Kendisinde günah yoktur”
626
, “Tanrı günahı bilemeyen Mesihi
bizim için günah sunusu yaptı”
627
, “T
anrı'dan doğmuş olanın günah
işlemediğini biliriz. Tanrı'dan doğmuş olan İsa Mesih onu korur ve kötü olan
ona dokunamaz”
628
.
İnkarnasyonun İsa’nın bedenindeki etkisi sadece onu günahtan arındırmak
olarak açıklanabilir. Ancak onun günahkar olabileceği söylenemez. Zira bu tanrısallığa
aykırı bir düşüncedir. Çünkü eğer İsa’nın insânî yönünün günahkar olması gibi bir
durum olsaydı, o zaman ortaya nefsi isteklerine göre hareket edebilen, günahkar bir
tanrı figürü çıkması muhtemeldi. Ayrıca eğer Tanrı, bedenine
günah için izin vermiş
olsaydı, kendisinden vazgeçmiş olurdu. Çünkü bir tanrıya günah atfetmek imkansızdır.
Dolayısıyla Katolik öğretiye göre tanrısal tabiat, İsa suretinde bedenleşmek suretiyle
kefaretini ödediği günahların etkisinde kalmamıştır
629
.
Katolik Hıristiyan öğretiye göre bedenlenen İsa Mesih, tüm insanlık soyunu
temsilen, ilk insan Adem’den itibaren, Tanrı’ya karşı işlenen tüm günahları kefaretini
ödemek üzere ıstırabı ve ölümü özgürce seçmiştir
630
. İnkarnasyondan sonra da İsa’da
özgür bir irâde vardır. Hıristiyan
öğretisi, kendisine karşı işlenen günaha karşı, intikam
duygusuyla oğlunun ölümünü isteyen tanrı figürünü kabul etmez
631
. Katolik öğretisinde
İsa, ölüm hususunda da özgürdür. Çünkü çarmıh olayında İsa kendi iradesiyle hareket
etmektedir
632
:
“Ama kul özünü alıp insan benzeyişinde doğarak ululuğunu bir yana
bıraktı. İnsan biçimine bürünmüş olarak ölüme çarmıh üzerinde bile ölüme
boyun eğerek kendini alçalttı”
633
. “O kendisini bekleyen sevinç uğruna utancı
hiçe sayıp çarmıhta ölüme katlandı”
634
.
Tanrının bedenlenmesi olan İsa Mesih, her ne kadar tanrı olarak nitelense de
insânîliğinden kaynaklanan çeşitli ihtiyaçlara sahiptir. Yemek, içmek, gezmek,
626
I Yuhanna, 3:5
627
II Korintliler, 5:21
628
I Yuhanna, 5:18
629
Drum, a.g.md.
630
Michel, a.g.e., s. 84
631
Michel, a.g.e., s. 84
632
Drum, a.g.md.
633
Filipeliler, 2:7
634
İbraniler, 12:2
120
konuşmak ve acı çekmek gibi insânî eylemlerini de kendi
özgür iradesiyle yerine
getirmektedir:
“İsa bunu tadınca içmek istemedi
635
”.“isterim, temiz ol!”
636
.
Hipostatik birlik İsa’nın insânî ruhunu, onun insânî sevgi ve nefretlerinden
mahrum etmedi. Diğer bir deyişle bedene bürünen Tanrısal Kelâm, insânî duygulara
dair sevinç, hüzün, acı, öfke, nefret, şefkat gibi zıtlıkları da yaşamıştır. Pek çok Kitab-ı
Mukaddes cümlesi de Normal bir insanda var olan sevgi ve şefkatin ondaki varlığına
delil teşkil eder:
“İsa, çevresindekilere öfkeyle baktı. Yüreklerinin duygusuzluğu O'nu
kederlendirmişti. Adama, "Elini uzat!" dedi. Adam elini uzattı, eli yine
sapasağlam oluverdi”
637
.
“Petrus'u, Yakup'u ve Yuhanna'yı yanına aldı. Hüzünlenmeye ve ağır
bir sıkıntı duymaya başlamıştı”
638
.
“Petrus ile Zebedi'nin iki oğlunu yanına aldı. Kederlenmeye, ağır bir
sıkıntı duymaya başlamıştı”
639
.
Görüldüğü üzere İsa Mesih, bedenlenmiş bir tanrı kabul
edilse de pek çok
insânî niteliğini kaybetmemiştir. Üzülmüş, kederlenmiş, meraklanmış, endişe etmiş,
kızmış ve öfkelenmiştir. Ancak İsa’nın bu sevgi be nefretleri tamamen iradidir.
Kontrolündedir. Hiçbir şekilde kendisini bu tür insânî duygularına kaptırarak hareket
etmez. Bilhassa günaha sebebiyet veren duyguların iradesinin kontrolü altında olduğu
kabul edilir. Hatta bu tür duygulardan münezzeh olduğuna inanılır
640
.
635
Matta, 27:34
636
Matta, 8:3
637
Markos, 3:5
638
Markos, 14:33
639
Matta, 26:37
640
Drum, a.g.md.