Demokratik Modernite



Yüklə 26,73 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə3/89
tarix21.06.2018
ölçüsü26,73 Kb.
#50576
növüYazı
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   89

8
yıl sürecek sorunlar oluşsun diye çizildi. Avrupa 
için Versailles Antlaşması neyse, Ortadoğu için 
de Sykes-Picot Antlaşması oydu. Avrupa’da ‘Ba-
rışa Son Veren Barış’ olarak rol oynayan Versa-
illes Antlaşması İkinci Dünya Savaşına yol açtı. 
Sykes-Picot Antlaşması da aynı rolü oynadı. 
Osmanlı barışı yerine Ortadoğu’yu derin bir 
bunalıma ve çıkmaza sürükledi. Savaşın sonun-
da ortaya çıkan tüm ulus-devletler içte kendi 
halklarına, dışta birbirlerine karşı savaştırılan 
organizasyonlar durumundaydı. Geleneksel 
toplumun tasfiyesi halklara karşı savaş demekti. 
Cetvelle çizilen haritalar ise, yapay devletlerin 
kendi aralarında savaş çağrısı demekti. 
Sadece İsrail’in kurgulanışı mevcut haliy-
le yüz yıllık savaşı geride bırakmıştır. Daha ne 
kadar büyük savaşlara yol açabileceği kestirile-
memektedir. Küçücük Lübnan sürekli savaş ha-
lindedir. Suriye sürekli sıkıyönetim altında ve 
İsrail ile savaş halindedir. Irak devleti zaten ku-
ruluşu boyunca iç ve dış savaş demekti. İran’ın 
farklı bir konumu yoktur. Ortadoğu’nun tüm 
ulus-devletlerinin inşasındaki mantık var olan 
toplumsal sorunları çözmeye değil, sorunları 
daha da çoğaltarak bu ulus-devletleri daimi iç 
ve dış savaş rejimleri halinde tutmaya dayanır. 
Bunun temel nedeni, İsrail’in hegemonik güç-
lerin çekirdeği olarak inşa edilmesidir. İsrail’i 
hegemonik çekirdek olarak kavramadıkça, Or-
tadoğu ulus-devlet dengesinin veya dengesizli-
ğinin nasıl kurgulandığını ve tesis edildiğini de 
kavrayamayız. Bu saptamanın en açık kanıtla-
yıcı unsuru Kürt sorunu ve Kürdistan’ın parça-
lanmasıdır. 
Sykes-Picot Antlaşması (Ortadoğu’nun İn-
giltere ve Fransa arasında paylaşılması) Sevr 
Anlaşmasının da temelidir. Sevr Anlaşması 
Anadolu ve Yukarı Mezopotamya’nın parçalan-
masını düzenlemektedir. Ulusal Kurtuluş Sava-
şı öyle iddia edildiği gibi Sevr’i tümüyle ortadan 
kaldırmadı; kısmen etkisiz kılınmasına yol açtı. 
Anlaşma önemli oranda uygulandı. Minimal 
Cumhuriyet Sevr’in gereği olarak kabul edil-
miştir. Yine Musul-Kerkük’ün İngilizlere bı-
rakılması Sevr’in sonucudur. Dolayısıyla Kür-
distan’ın modern dönemindeki ikinci önemli 
parçalanması (Birinci parçalanma modern 
dönemin başlangıcı öncesine, 1639 Kasr-ı Şirin 
Antlaşmasına dayanır) Kürt sorununun ana 
nedenidir. Irak’ta ve Anadolu’da kurulan iki 
minimal ulus-devlet, Kürdistan’ın ve Kürtlerin 
bedenlerini parçalayan iki savaş eylemi demek-
tir. Ulus-devleti böyle kavramadıkça, ne Kür-
distan’ın bölünmesini ne de Kürt sorununun bu 
kadar uzun sürmesini ve çözümsüz bırakılma-
sını kavrayabiliriz. 1920’den beri, yani temeli 
atıldığından günümüze kadar Irak devletinin 
yalnız Kürtlere uyguladığı rejim bile doksan 
yıllık savaş olmuştur. Bu devletin kendi toplu-
muna karşı da bir savaş rejimi olduğunu gayet 
iyi açıklamaktadır. Sadece Kürtler açısından 
bakıldığında bile, Beyaz Türk ulus-devletinin 
de soykırımlara kadar varan seksen beş yıllık 
bir özel savaş rejimini uyguladığı artık herke-
sin itiraf ettiği bir gerçekliktir. Rejimin kendi 
içindeki kavgaları da baştan günümüze kadar 
eksik olmamıştır. Kürtlere yaşatılan sorunlar 
kendiliğinden oluşmuş değildir. Ortadoğu’yu 
problemlere boğarak yönetmenin en önemli bir 
parçası olarak planlanmış ve sürekli kılınmış 
sorunlardır. 
Kapitalist modernitenin hegemonik güçleri-
nin yaklaşık iki yüz yıldır Kürtleri önce İran ve 
Osmanlı İmparatorluğu’na, Birinci Dünya Sa-
vaşı’ndan sonra da Türkiye, İran, Irak ve Suri-
ye ulus-devletlerine ezdirmelerinin nedenlerini 
çok iyi çözümlemek gerekir. Bunda sadece bir 
değil birçok amaç vardır. Birinci amaç, Kürtle-
rin tarih boyunca birlikte yaşadıkları ve arala-
rında az çok meşru bir statü bulunan Arap, Türk 
ve İran halkları ile çelişkilerini derinleştirmek, 
var olan statüyü bozarak kargaşa içine itmek ve 
birbirleriyle daimi savaşır halde tutmaktır. İkin-
ci amaç, Kürtlerin tasfiyesiyle tasarladıkları Er-
meni, Süryani ve Yahudi ulus-devletlerine geniş 
yurtluklar kazandırmaktır. Böylelikle hem ken-
dilerine mutlak bağlı durumda kalacak üç tam-
pon ve aracı halka rolü oynayacak ulus-devlet 
kazanmış olacaklar, hem de Kürtleri Müslüman
Hıristiyan ve Yahudi komşularıyla daimi çatış-
tırarak ve sorunlar içinde tutarak, hepsini ve bir 
anlamda çekirdek Ortadoğu’yu kendilerine ba-
Gerçeklik, uygarlık 
toplumlarının kapitalist 
olanında daha derinleşmiş 
olarak yarılmış, yaralanmış ve 
parçalanmış haldedir


9
ğımlı halde tutmayı başaracaklardır. Tabii kapi-
talist modernitenin hegemon güçleri bu parça-
lanmış Kürdistan’a ve soykırımlara kadar varan 
sorunlara boğulmuş Kürtlere kendilerini za-
man zaman kurtarıcı melek gibi sunmaktan da 
geri durmayacaklardır. Günümüze kadar yaşa-
nan gelişmelere baktığımızda, bu ‘barışa son ve-
ren barış’ antlaşmalarıyla planlananların büyük 
kısmıyla uygulandığını rahatlıkla belirtebiliriz. 
Irak Kürdistan’ındaki gelişmeleri bu görüş-
lerimizin kanıtlayıcı argümanı olarak göstere-
biliriz. Bugünkü Irak Kürdistan’ındaki Kürtlere 
ilk başlarda önderlik etmeye çalışan bütün Kürt 
önde gelenleri önce Osmanlılara, daha sonra 
Irak yönetimlerine ezdirildi. İngiltere bunda 
bizzat güç kullandı. Arapları ve Kürtleri dai-
mi çatışma konumunda tutarak, iki kesimi de 
kendine bağladı. Bu arada bağımsız yurt vaa-
di ile Süryanileri Kürt beyliklerine, Bedirhan 
Bey’e, Bedirhan Bey’i de Osmanlılara ezdire-
rek (1840’lar) hepsini kendisine bağladı. İkinci 
Dünya Savaşından sonra hegemonik çekirdek 
olarak kurulan İsrail devreye girdi. Çok önce-
leri alanda bulunan Irak Kürt Yahudilerini esas 
alan İsrail, kuruluşundan çok önce Anadolu’da 
Türk bürokratlarıyla birlikte ‘dönme’ denilen 
Sabetaycı Türk Yahudilerine dayalı olarak inşa 
edilen bir Beyaz Türk ulus-devletini (CHP dik-
tatörlüğü) nasıl bir Proto-İsrail olarak kendine 
dayanak kılmışsa, bir benzerini de Kürtlere 
(esas olarak KDP’ ye) dayalı ikinci stratejik bir 
oluşum olarak tasarlayıp tesis etmek istemiştir. 
Geliştirilmek istenen Kürt siyasi oluşumunu 
elbette sadece dış hegemonik hesaplara bağlaya-
mayız. Belirtilmek istenen husus, Ortadoğu’da 
ulus-devlet dengesinin kapitalist modernite 
hegemonik güçlerince tasarlanıp uygulandı-
ğıdır. İddia edildiği gibi belirleyici irade içteki 
üst tabaka güçleri değildir. Milli burjuvazinin 
öncülüğü tam bir safsatadır. Bazı radikal burju-
va veya küçük burjuva unsurların önderlik rolü 
oynaması, sistemi belirleyen güç oldukları an-
lamına gelmez. Örneğin M. Kemal, Cemal Ab-
dülnasır, Saddam Hüseyin gibi önderlerin çık-
ması bunların ulus-devlet sistemini belirleyen 
önderler olduklarını kanıtlamaz. Zaten sistem 
bu kişiliklerin ulus-devlet inşasındaki rollerini 
tersyüz etmede de beceriklidir. Tersyüz etmiş-
tir de. Hatta Lenin ve Stalin gibi Rus ulus-devlet 
sistemini sosyalizme dayalı olarak inşa etmek 
isteyen sosyalist önderlerin rolünü bile, üzerin-
den yetmiş yıl geçse de tersyüz etmekte beceri 
sahibidir. Aynı hususlar Mao’nun Çin’i için de 
belirtilebilir. Burada önemle belirtmek istedi-
ğimiz, kapitalist modernite paradigması bütün 
boyutlarıyla aşılmadıkça, belirleyici esas gücün 
o modernite ve hegemon güçleri olacağıdır. 
Gecikmeli de olsa Kürt ulus-devlet çekirde-
ğinin kurgulanıp tesis edilmesi ancak kapita-
list modernite bağlamında doğru kavranabilir. 
Özellikle İsrail’in bölgedeki hegemonik hesap-
ları içinde Kürdistan ve Kürt ulus-devlet çekir-
deği çok önemli rol oynar. Nasıl Anadolu’daki 
Türk ulus-devleti İsrail’in ortaya çıkışında öncü 
(Proto-İsrail) rol oynamışsa, Kürt ulus-devleti 
de İsrail’in İran, Irak, Suriye ve Türkiye’ye yö-
nelik hegemonik hesaplarında çok önemli bir 
rol oynamaktadır…
 2000’lerdeki İkinci Körfez Savaşı hamlesi-
nin en önemli amaçlarından biri de Irak’ta Kürt 
ulus-devlet çekirdeğinin kalıcı olarak tesis edil-
mesidir. Bu kararı verip uygulayanlarla son yüz-
yılda Kürdistan’ı parçalayıp Kürtleri katliam 
sınırlarında tutanlar aynı güçlerdir. Sistemin 
hesapları neyi gerektiriyorsa o yapılmaktadır. 
Günümüzde çekirdek Kürt ulus-devleti kapita-
list sistem açısından en az İsrail kadar gerekli 
bir unsurdur. Güçler ve ulus-devletler dengesin-
de Ortadoğu son derece vazgeçilmez stratejik 
bir role sahiptir. Genelde sistemin güvenliği ve 
petrol ihtiyacı, özelde İsrail’in güvenliği ve he-
gemonyası için Kürt ulus-devlet çekirdeğinden 
vazgeçilemeyeceği gibi, güçlendirilmesi için 
ne gerekliyse o yapılmaya çalışılacaktır. Böyle-
ce sisteme 1920’lerde tasarlanan en önemli bir 
halka daha eklenmektedir. Sistemin başlangıcı 
için Beyaz Türk ulus-devletinin önemi ne ise, 
tamamlanması için de Beyaz Kürt ulus-devleti-
nin önemi de odur. 
Bu konuda yanlış bir anlamayı önlemek için 
şu hususları da önemle belirtmeliyiz. Ulus-dev-
letler sistem mantığınca inşa edildi diye halk-
Ulusal Kurtuluş Savaşı öyle 
iddia edildiği gibi Sevr’i 
tümüyle ortadan 
kaldırmadı; kısmen etkisiz 
kılınmasına yol açtı. Anlaşma 
önemli oranda uygulandı


Yüklə 26,73 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   89




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə