Demokratik Modernite



Yüklə 26,73 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə5/89
tarix21.06.2018
ölçüsü26,73 Kb.
#50576
növüYazı
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   89

12
demokratik yapılanmaların da istisnalar dışın-
da Beyaz Türk faşizminin çekirdek yapılanma-
sına dahil olmaktan geri durmamalarıdır. Hem 
de sözde karşı çıktıkları emperyalistler tarafın-
dan nasıl kullanıldıklarını fark etmeden! 
Saf ırk yaratma peşinde olanlar, gerektiğinde 
tüm Anadolu’yu (Buna Kürdistan da dahildir) 
yeniden fethedip, daha dar bir etnik temele da-
yalı bir Türk ulus-devleti kurmayı temel ütop-
yaları sayarlar. Çelişkileri çeşitli azınlık kültür-
lerinden olanlar ve İsrail yandaşlarıyladır. Fakat 
İsrail olmaksızın (hem içteki, hem dıştaki İsra-
il) yapamayacaklarını iyi bildiklerinden açıktan 
tavır alamazlar. Parti olarak varlık nedenleri, en 
ırkçı Türk etnik milliyetçiliği ve ulus-devletçi-
liğidir. Hem Beyaz hem de Siyah Türk faşizmi-
nin Kürt kimliğine ilişkin politikası ya fiziksel 
ya da kültürel olarak tamamen tasfiye etmedir, 
Kürtlerin varlık olmaktan çıkarılmasıdır. Be-
yaz Türkler kendilerini Türk sayanların Türk 
olarak kabul edilmelerini uygun görürken, Si-
yah Türkler (Bozkurt Türkleri de denilebilir) 
buna pek yanaşmazlar. Bunun yerine ırk arılığı 
peşinde koşarlar. Er ya da geç fiziki soykırımla 
Kürtlüğü ortadan kaldırmak temel hedefleri-
dir. Hegemonik güçler tarafından demokratik 
ve sosyalist hareketlerin tasfiyesinde kullanılan 
Siyah Türkler, günümüzde artık eskisi kadar 
gözde değiller. 
12 Eylül darbesinin Türk-İslâm sentezi-
ni benimsemesi, üçüncü kuşak faşist hareketi 
gündeme taşıdı. Yeşil Türk faşizmi diyebilece-
ğimiz bu akım, 1970’lerden itibaren Sovyetler 
Birliği’nin Ortadoğu’da yayılmasını önlemek, 
Sovyet Rusya’yı Afganistan’dan atmak ve Orta 
Asya’da sorunlarla uğraştırmak, İslâm ülke-
lerinin demokrasiye ve sosyalizme kayışını 
önlemek isteyen ABD’nin ırkçı milliyetçiliğe 
göre daha kullanılır görmesi ve desteklemesi 
sonucunda gelişim sağlamıştır. İslâmcı Hare-
ket ağırlıklı olarak İngiliz hegemonyacılığına 
hizmet temelinde ortaya çıkmıştır. Kapitalist 
moderniteden bağımsız değildir. Sanıldığı ka-
dar millici ve özgürlükçü de değildir. Kapitalist 
milliyetçiliğin bir versiyonu olarak geliştiril-
miştir. Temel hedefi, İslâmî kültürün yaygın 
yaşandığı toplumların demokratikleştirilme-
sini ve sosyalistleştirilmesini barajlamak, İs-
lâm kültürünü kapitalizme entegre etmektir. 
Osmanlı İmparatorluğu’nda... İslâmcılık, 
daha doğuşunda İslâm kültürünü istismar eden 
işbirlikçilerin, hegemonik güçlerin sömürüsün-
deki paylarını geliştirip arttırmaları için kulla-
nıma girmiştir. Dinsel milliyetçilik biçiminde 
kapitalist hegemonyacılığa eklemlenir. Yurtse-
ver İslâmî unsurları siyasi İslâmcılardan ayırt 
etmek gerekir. Nitekim bu yönlü anti-hegemo-
nik önderler ortaya çıkmıştır. İslâm kültürünün 
homojen olmadığı, sınıfsal ve sosyal durumlara 
göre farklı tavırların geliştirilmesine açık ol-
duğu anlaşılır bir durumdur. Ulusal Kurtuluş 
Savaşında bir güç olarak İslâmcılar anti-hege-
monik tavır göstermişlerdir. Sosyalist ve Kürt 
yurtsever unsurlar gibi, yurtsever İslâmî güçler 
de Beyaz Türk faşizmi tarafından tasfiye edil-
miştir... ABD’nin hegemonik önderliği altında 
tıpkı diğer anti-komünist kanatlar gibi siyasi 
İslâmcılık da yeniden canlandırılmaya çalışıldı. 
Irkçı Türk faşizmi gibi bu akım da demokratik 
ve sosyalist hareketin sıçrama yaptığı 1960’lar-
dan sonra partileşti. Diğer faşist kanatlarla çe-
lişkileri olsa da, hepsi ana hedefte birleşiyorlar-
dı. Onlar da 1970’lerden itibaren iktidarda yer 
edinmeye başladılar. 
Bunda devrimci hareketin yükselişinin açık 
etkisi vardır. Fakat 12 Eylül 1980 darbesini ya-
pan güçlerle ittifaka girebilecek kadar önem ka-
zanmalarında, Afganistan’ın Sovyetlerce işgali 
ve İran’da yaşanan Şii devriminin önemli payı 
vardır. Hem Sovyetler Birliği hegemonyasının 
kırılmasında hem de İran Devriminin önüne 
set çekilmesinde yeniden inşa edilecek bir İs-
lâmî harekete şiddetle ihtiyaç vardı. Türkiye’de 
bu model için radikal sayılan Necmettin Erba-
kan önderliğindeki Milli Görüş Hareketi’nden 
daha ılımlı görülen unsurlar ayıklanarak ve 
değişik cemaatlerden kadro derlenerek bir ik-
tidarcı elit grubun devşirildiği anlaşılmaktadır. 
Turgut Özal’la yapılmaya çalışılan buydu. Fakat 
hâlâ nasıl ve niçin tasfiye edildiği bir sır olarak 
duran Turgut Özal’ın Nisan 1993’te fiziksel ve 
siyasal olarak tasfiye edilmesi ve Necmettin 
Erbakan’ın 28 Şubat 1997’de Başbakanlıktan 
düşürülmesinin ardından, daha sonra kendi-
ni AKP olarak şekillendirecek model üzerinde 
çalışıldığı anlaşılmaktadır. ABD Cumhurbaş-
kanı G. W. Bush döneminde BOP’ un (Büyük 
Ortadoğu Projesi) gündeme girmesi, Afganis-
tan ve Irak işgalleri Türkiye’deki Ilımlı İslâm 
projesini yeni bir alternatif haline getirdi. Beyaz 
Türk faşizmi laikçi ve eskimiş yapısı nedeniyle 
kitlelerden tecrit olmuştu. Ayrıca içe kapan-


13
macıydı. Küresel kapitalizme pek açık değildi. 
Karşısında ciddi bir sosyalist ve demokratik ha-
reket olmadığı için, ABD bir ırkçı faşizme pek 
ihtiyaç duymuyordu. Daha da önemlisi, Kürdis-
tan genelinde olduğu gibi Türk egemenliğinde-
ki Kürdistan’da da büyük gelişme sağlamış olan 
Kürt Demokratik Özgürlük Hareketi gelişimini 
sürdürüyordu. Dolayısıyla beyaz ve ırkçı tonlar-
daki faşist ideolojilerin tecrit olmuş durumu göz 
önüne getirildiğinde, bir yeşil faşist Türk elitine 
ihtiyaç duyulduğu kendiliğinden anlaşılır. 
İslâmî kültürün Kürt kültürel kimliğinde 
önemli rol oynaması da bunda etkili olmuştur. 
Kürt toplumunda tarikatçı eğilimlerin yüzyıl-
lardan beri etkili olması, Yeşil Türk faşist seçe-
neğini daha kullanılabilir bir argüman haline 
getiriyordu. Diğer iki kanat faşizminin ordu 
içinde ve siyasi partilerdeki (CHP ve MHP 
başta olmak üzere) temsilcileri içteki bu ikti-
dar kaymasına şiddetle karşı çıktılar. 2001’den 
2007’ye kadar dört darbe denemesine giriştiler. 
Fakat ABD ve AB desteğinden yoksun olmala-
rı başarılı olmalarına imkân tanımadı. Ayrıca 
AKP’nin aşırı küresel finans sermaye yandaşlı-
ğı tek seçenek olmasını, hatta tek partili iktidar 
olarak kalmasını pekiştirdi. AKP’nin iktidara 
gelmesi, devlette yeni hegemonik dönemi ifade 
eder. Ankara merkezli Beyaz Türk faşizmi yeri-
ne, Konya-Kayseri merkezli Yeşil Türk faşizmi 
yavaş yavaş fakat emin adımlarla Cumhuri-
yet’in yeni hegemonik gücü olma yolundadır. 
Cumhuriyet’in 100. yılı olacak 2023 yılının bu 
hegemonya altında karşılanması daha şimdiden 
açıkça planlanmaktadır.
Bu yeni hegemonik dönemde Türk kimliği 
ulus-devletçi niteliğini olduğu gibi korumakla 
birlikte, Sünni İslâmcı ideolojik aygıtlarla daha 
da pekiştirilecektir. Asıl kimlik problemini ya-
şayanlar Kürtler olacaktır. Ordunun bir kanadı-
nın yeni hegemonik güçle ittifak kurması, Kürt 
kimliğinin bastırılıp tasfiye edilmesinde İslâm-
cı ideolojik aygıtların önemli rol oynayacakları-
na inanmasından ileri gelmektedir. Diğer iki fa-
şist ideolojik aygıtın sıfırlanması, ordunun yeni 
komuta kademesini buna ikna etmede etkili 
olmuştur. ... Önemli olan diğer bir husus, yeni 
hegemonik gücün Yahudi sermayesi ve ideolojik 
versiyonlarıyla olan ilişkisidir. Yeni hegemonik 
gücün ılımlı İslâmî yapısı ve benzer İslâmî güç-
ler ve iktidarlarla ilişkisinin İsrail Siyonizm’iyle 
(katı milliyetçilik) çelişkiye yol açması kaçınıl-
mazdı. Fakat bu durum AKP’nin Yahudi ser-
mayesi ve diğer ideolojik aygıtlarıyla bağının 
olmadığını göstermez. Tersine, AKP, Yahudi 
sermayesinin Siyonist olmayan evrenselci-küre-
selci finans kanadıyla ve evrenselci Karaim Ya-
hudi ideolojisiyle en sıkı bağlara sahiptir; daha 
doğrusu... Anadolu’daki, Türkiye Cumhuriye-
ti’ndeki temsilcisi, acentesi konumundadır. 
Unutmamak gerekir ki, bu köklü Yahudi 
sermayesi ve ideolojik aygıtı son dört yüz yıl-
dan beri kapitalist modernitenin küresel hege-
monyasını geliştiren ve yürüten temel güçlerin 
başında gelmektedir. Yüzlerce devlet iktidarı 
ve sermaye tekelinin oluşumunda, dolayısıy-
la çatışma ve savaşların çıkmasında belirleyi-
ci rolü vardır. Kapitalist modernitenin dünya 
hegemonyasında ideolojik ve ekonomik olarak 
bu denli etkili olan bir gücün, kendisi için en 
stratejik alan saydığı bir coğrafyada, Anadolu 
ve Mezopotamya’daki iktidar oluşumunda ve 
modernite tesisinde etkisiz kalacağını varsay-
mak rasyonel değildir. Nasıl ki Cumhuriyet’in 
kuruluş yıllarında laik-milliyetçi bir ulus-devlet 
inşa ettiyse ve çıkarlarına (Proto-İsrail; Sovyet 
hegemonyacılığına karşıt ve bölgeden izole edil-
miş kapalı bir iktidar yapılanması) en uygun 
modernite modeli saydıysa, 2000’li yıllarda da 
benzer amaçlar temelinde ama tersine araçlarla 
(yeniden düzenlenmiş Türkçü-Sünni ulus-dev-
let, dışa açılan sınırlar, bölgeye daha çok karışan 
ve küresel sermaye ile bütünleşen bir Türkiye 
Cumhuriyeti) hegemonik güç düzenlemesine 
gitti. Bilinmesi gereken en önemli husus, bu 
yeni hegemonyanın tesis edilmesinde dünya 
hegemonik gücünün belirleyici rol oynadığıdır.
Kürt kimliğinin bu yeni hegemonik güç dö-
neminde tasfiyesi için yeni komplo yöntemleri 
denenmektedir, denenecektir. Bunun prova-
ları ilk defa açıkça Türkiye Hizbullah’ı (Kür-
distan halkının Hizbul-Kontra dediği oluşum) 
adıyla 1990’larda yapıldı. JİTEM’ in kurucu-
Hegemonik güçler tarafından 
demokratik ve sosyalist 
hareketlerin tasfiyesinde 
kullanılan Siyah Türkler, 
günümüzde artık 
eskisi kadar gözde değiller


Yüklə 26,73 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   89




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə