Demokratik Modernite



Yüklə 26,73 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə4/89
tarix21.06.2018
ölçüsü26,73 Kb.
#50576
növüYazı
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   89

10
lar açısından önemsizdir veya mutlak düş-
mandır sonucu çıkarılmamalıdır. Tam tersine, 
ulus-devletleri çok önemli kuruluşlar olarak 
görmek ve halkın demokratik toplum progra-
mıyla ilişki ve çelişkilerini düzenlemek gerekir. 
Demokratik toplum programları ulus-devletleri 
yıkıp kendilerinin devlet olmasını hedeflemez-
ler. Ulus-devletlerden kendi demokratik toplum 
projelerine anayasal uzlaşma temelinde saygılı 
olmalarını beklerler. Birlikte barış içinde ortak 
yaşamın temel şartı olarak, demokratik toplum 
projeleri ve uygulamalarının temel anayasal bir 
hak olarak kabulünü isterler. Birbirlerinin var-
lıklarını karşılıklı olarak tanımayı, bunu anaya-
sal hüküm haline getirmeyi esas alırlar. 
Açık ki, Kürdistan ve Kürtler, 2000’ler Or-
tadoğu’sunun hem ulus-devlet hem de demok-
ratik toplum dengesinde etkin ve dinamik bir 
realite olarak yerlerini almışlardır. Türkiye 
Cumhuriyeti önderliğinde İran ve Suriye ile 
girişilen anti-Kürt ittifakının fazla başarı şansı 
yoktur. Çünkü kapitalist sistemin hesaplarına 
terstir. Bu yöndeki ittifak çabasının temelinde 
Kürtsüz ve Kürdistansız bir sistem işbirlikçiliği 
yatmaktadır. Ama özellikle İsrail ve ABD’nin 
bu yaklaşımı kabul etmesi artık mümkün de-
ğildir. 1920-2000 yılları arasında uygulanan bu 
Kürtsüz ve Kürdistansız emperyalizm işbirlik-
çiliği artık uygulanabilir bir politika olmaktan 
çıkmıştır. Irak’la zaten ittifak içinde inşa edilen 
Kürt ulus-devletinin yakında İran, Suriye ve 
Türkiye tarafından tanınması güçlü bir olasılık 
dahilindedir. Fakat güçlük, bu tanınma karşılı-
ğında PKK ve KCK’nin tasfiyesinin dayatılma-
sından kaynaklanmaktadır. Bu da boş bir ta-
leptir. Bundan sonra Kürdistan’ın ve Kürtlerin 
kaderini hem KCK’ nin demokratik toplum ger-
çeği, hem de Kürt burjuva ittifakın ulus-devlet 
gerçeği iç içe ve belli bir yasal uzlaşma temelin-
de belirlemeye çalışacaklardır. Ortadoğu mo-
dern tarihinde ilk defa demokratik toplum erki 
ile ulus-devlet erki birlikte rol oynamaktadır. 
Özellikle Irak, Afganistan ve İsrail-Filistin’de, 
hatta Türkiye’de yaşanan savaşlar ve yol açtık-
ları derin çıkmazlar Kürtler için önemli dersler 
içermektedir. Katı sınırlara sahip ulus-devletçi 
politikaların kanlı geçmişlerini tekrarlamamak 
için ikili bir sistemi, yani demokratik moder-
niteyi esas alan KCK ile kapitalist moderniteyi 
esas alan Irak Kürt ulus-devletinin uzlaşmasına 
dayalı bir sistemi esas alacaklardır. Böylece reel 
sosyalizmin ulus-devletçiliğinden de ders alın-
mış olacaktır. Kürtler ve Kürdistan ne ikinci bir 
İsrail ne de diğer ulus-devletler gibi olacaktır. 
Hepsinin de içinde boğuştuğu temel sorunları 
aşan yeni bir modernite sentezinin öncü güçleri 
ve mekânı olacaktır. 
Türk İktidar ve Sermaye 
Tekelleriyle Müttefiklerinin 
Hegemonyası Altındaki Çağdaş 
Kürt Kimliği
Geleneksel Osmanlı iktidar ve sömürü tekeli 
çöktüğünde, bürokratik gelenek içinde şekille-
nen İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin özne rolü-
nü oynadığı elit bir zümre, çeşitli darbeler ve 
komplolarla İkinci Meşrutiyet’te, 31 Mart 1909 
ayaklanması sonrasında Abdülhamit’in tahttan 
indirilmesinde, 23 Ocak 1913’teki Babıali baskı-
nında, 1914-1918 Birinci Dünya Savaşında ve en 
son 1919-1922 Ulusal Kurtuluş Savaşında en ör-
gütlü bürokratik burjuva bir güç olarak iktidar 
tekelini gasp ediyor. Hem ideolojik hem de eko-
nomik olarak tekelci hegemonyaya damgasını 
vuruyor. 1923’ten itibaren Cumhuriyet yöneti-
minin gaspını gerçekleştiriyor. İktidar aygıtı et-
rafında yapay bir Türk ulusçuluğu ideolojisiyle 
oluşturulan Beyaz Türklük temelinde, bir züm-
re olarak, Ulusal Kurtuluş Savaşının temel müt-
tefikleri olan Sosyalistleri, İslâmî Ümmetçileri 
ve Kürt Milli Güçlerini komplocu yöntemlerle 
tasfiye ederek, günümüze kadar kesintisiz de-
vam eden bir ‘oligarşik diktatörlük’ kuruyor. Bu 
iç hegemonik diktatörlük, dışta dünya hegemo-
nik güçlerinin başını çeken İngiltere’nin yakın 
denetimi ve perspektifi altında rolünü oynuyor. 
Özellikle M. Kemal Atatürk’ün kişiliğini (ba-
ğımsız ulus kişiliği) sembolleştirip (özünde çok 
sert uygulamalarla güçten düşürüp), Atatürk-
çülük veya zaman zaman Kemalizm adı altında 
ortaçağ taassubundan daha ağır olan faşist bir 
ideolojik kimlikle (etnik-Sünni Türkçülükle) 
Sistemin başlangıcı için 
Beyaz Türk ulus-devletinin 
önemi ne ise, tamamlanması 
için de Beyaz Kürt
 ulus-devletinin önemi de odur


11
sınırları kapsamındaki tüm toplumsal kültür-
lerin asimilasyonunu ve soykırımını program-
laştırıp uyguluyor. Ekonomik olarak devlet te-
kelciliğiyle toplumu iliklerine kadar sömürüp 
kurutuyor. Kendi içlerinde çok sert rekabetleri 
ve savaşları olsa da, hegemonik ilişkiler içindeki 
tekeller (ideolojik, ekonomik ve iktidar olarak), 
toplumsal kültürlerin (maddi ve manevi yönle-
riyle) istismarı ve tasfiyesinde tam bir birlik ha-
linde hareket ediyorlar. Esas olarak Beyaz Türk 
kliği komplo, darbe ve kontrgerilla (NATO gizli 
örgütü Gladio’nun Türkiye parçası) yöntemle-
riyle kurduğu diktatörlüğünü 2000’li yılların 
başlarına kadar sürdürüyor. 
Anadolu’da Birinci Dünya Savaşı sonrasın-
da kurulan hegemonik yapı herhangi bir yapıya 
benzemez. Görünüşte çok katı Türkçü bir ege-
menlik söz konusudur; özde ise çok dar komp-
locu bir grubun manipülasyonuyla yürütülen 
bir sistem vardır. Devlet sistemleri olan monar-
şi, cumhuriyet ve demokrasilerle pek alakalı de-
ğildir. Kendine özgü bir despotizmdir. Çok gizli 
ve falsifikasyonlarla yürütülen bir mekanizması 
vardır. Şüphesiz bunda Türk bürokratik burju-
valaşmasının, Proto-İsrail’in Ermeni, Süryani, 
Pontus ve diğer Helenistik Hıristiyan unsur-
ların tasfiyesiyle yürütmekte olduğu Kürtlüğü 
imha etme harekâtının belirleyici payı bulun-
maktadır. Soykırımlara kadar varan uygulama-
larda bulunan bir rejim açıktan ve meşru yön-
temlerle sürdürülemez. Sadece güncel olarak 
yürütülen Kürt kültürel soykırımındaki gizli-
lik, rejimin içyüzünü tümüyle açıklamaya yeter. 
Ama hiç kimse bunu açıklama cesaretini göste-
remez. Eleştirmek ve karşı çıkmak ise bilinmez 
biçimlerde ‘fail-i meçhul’ lerle kurban olmaya 
götürür. Şeffaflık dünyada belki de en çok bu 
yapılanma için gereklidir. 
Beyaz Türk faşizmi olarak adlandırabilece-
ğimiz bu sistemin kurucu olma özelliği vardır. 
İşin tuhaf yanı, sistemde rol oynayanlar veya 
alet olanların ezici çoğunluğunun oynadıkları 
rolle neye hizmet ettiklerinin farkında olmama-
larıdır. Çok azı, o da dışarıda sistemle yakından 
ilgilenenler rollerinin ne anlama geldiğini fark 
edebilirler. Başta M. Kemal Paşa olmak üzere 
isyanın beş ünlü generalinin anıları iyi okun-
duğunda, inşa etmek istedikleri eserin çok dı-
şında, hatta karşıtı oluşumlara tanıklık etmiş 
olmaktan ötürü çok öfkeli ve rahatsız oldukları 
açıkça anlaşılır. En vahimi de, Beyaz Türk fa-
şizminin adını aldığı Türklükle çok az alakalı 
olması, Türk toplumunun ezici çoğunluğu-
nun ise bu gerçeğin farkında olmaması, hatta 
kara cahili olmasıdır. ‘Etrak-ı bi idrak’ deyimi 
bu gerçeği ifade etse gerek. Gerçi tarih boyun-
ca tüm iktidar inşalarında benzer argümanlar 
vardır, ama hiçbiri Anadolu’nun çağdaş iktidar 
yapılanmasındaki argümanlarla boy ölçüşemez 
ve bu argümanlara benzemez.
İkinci Dünya Savaşından sonra sistemin 
hegemonik önderliğini devralan ABD, Beyaz 
Türk faşizmini daha da tahkim ederek Türkiye 
Cumhuriyeti’ni denetlemeye devam etti. Daha 
sonra 27 Mayıs darbesini yapacak olan bir grup 
subayı 1945 ve 1950’lerde Gladio örgütlenmesi 
temelinde eğittiği ve sistemin kompase edil-
mesinde bunları kullandığı bilinmektedir. İn-
giltere’nin daha önce 1940’larda bir grup Türk 
pilotunu savaşta bu çerçevede kullandığı da 
bilinmektedir. Özellikle bu subaylar içinde öne 
çıkan Alparslan Türkeş ve grubu 1960’lar son-
rasında yine Türkiye sol ve emekçi hareketlerini 
bu çerçevede işlemez kılmakta kullanılmıştır. 
Bu noktada Beyaz Türk faşizmiyle ilişkili olsa 
da, bu grupların değişik bir versiyonunun da bu 
arada hep devrede olduğu bilinmek durumun-
dadır. Bunlar anti-Siyonist olup, daha çok Hit-
lercilik paralelinde faaliyet yürüten ırkçı Türk 
faşistleridir. Siyah Türk faşizmi diye adlandı-
rabileceğimiz eğilimi temsil eden bu kesimler, 
Anadolu’da Proto-İsrail varlıklarını tasfiye ede-
rek, saf Türklükten ibaret bir Anadolu Türk he-
gemonik sistemi inşa etmek isterler. Bu kesim-
ler Birinci Dünya Savaşında gasp ettikleri ve ilk 
defa Ermenilere karşı uyguladıkları sistemi bir 
daha tam olarak ele geçiremediler. Kısmen, o da 
Beyaz Türk faşizmi ihtiyaç duyduğunda, mev-
cut yapılanmaya eklendiler. Özellikle Türkiye 
demokratik ve sosyalist hareketlerine karşı çok 
acımasızca, hukuk dışı ve komplocu tarzda kul-
lanıldılar. İşin tuhaf yanı, Kürt kimliğinin tasfi-
yesi söz konusu olduğunda, ulus-devletçi sol ve 
Beyaz Türk faşizminin adını 
aldığı Türklükle çok az alakalı 
olması, Türk toplumunun ezici 
çoğunluğunun ise bu gerçeğin 
farkında olmaması, 
hatta kara cahili olmasıdır


Yüklə 26,73 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   89




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə