Eker,
Avrupa Birliği’nin Yeni Mottosu ‘Farklılıkta Birlik’ ve Türkçenin ‘Farklılıkta Birlik’teki Yeri
51
12.
Çalışma dili; resmî dilden farklı olarak, ulusüstü, uluslararası bir
kuruluşun kendi
birimleri arasındaki iletişimde yaygın biçimde kullandığı dildir. Avrupa ve dünya
ölçeğindeki bu tür yapılanmalarda genellikle başta İngilizce olmak üzere; Fran-
sızca, Almanca, İspanyolca, Portekizce, Rusça, Arapça gibi ‘uluslararası diller’,
çalışma dilleri olarak kullanılır. Örneğin, NATO’nun resmî çalışma dilleri İngilizce
ve Fransızcadır (bk. www.nato.int). BM’nin 6 resmî dili bulunmasına karşın, BM
Genel Kurulunun çalışma dilleri
İngilizce,
Fransızca ve İ
spanyolcadır. BM Gü-
venlik konseyinin çalışma dilleri ise İngilizce ve Fransızcadır.
13. Hangi konuşma türünün dil sayılması gerektiği karmaşık ve tek bir açıklaması
bulunmayan bir konudur. Bu sebeple, dillerin sayısı ile
ilgili verilen rakamlar iti-
barî olarak değerlendirilmelidir.
14.
Official Journal of the European Union L 156/3, 16.6.2005. 1998’den beri elektro-
nik ortamda da yayımlanan resmî gazete için bk. http://europa.eu.int/eur-lex/lex
15. Almanca; Almanya, Avusturya, İsviçre, Belçika, Lüksemburg ve Lihtenşayn’da
ülke, Danimarka, Polonya ve İtalya’da bölge çapında resmî dildir, Çek Cumhu-
riyeti, Estonya, Fransa,
Macaristan, Letonya, Litvanya, Polonya, Romanya,
Slovakya’da ve üye adayı Hırvatistan’da ise azınlık dilidir.
16. 1960
tarihli
Anayasa’nın 3. maddesine göre Kıbrıs Cumhuriyeti’nin resmî dilleri,
eşit yasal yaptırıma sahip olan Rumca ve Türkçedir. Ancak İngilizce de kullanı-
labilmektedir. Türkçenin resmî dil niteliği hâlen yürürlüktedir.
17. Lüksemburg Büyük Dukalığı %92 ile AB üyesi ülkeler içinde en yüksek çokdilli
(en az iki dil) konuşur oranına sahip ülkedir. Fransızca entelektüel, idarî, adlî vb.
hayatın dili olarak kullanılmakta, gazeteler ise genellikle Almanca yayımlanmak-
ta, ancak günlük iletişim genellikle Lüksemburgca yapılmaktadır. Germen kö-
kenli Lüksemburgcanın, çağdaş Lüksemburg’un ihtiyaçlarını bütünüyle karşıla-
yabilecek yeterlikte bir yazı dili durumunda olmaması ve ülkede başka yerel dil-
lerin de bulunması sebebiyle, Lüksemburg hükûmeti AB’ye resmî dil olarak
Fransızcayı bildirmiştir, ancak AB’nin birçok faaliyetinde Lüksemburgca diğer
resmî dillerle birlikte değerlendirilmektedir.
18. İspanya’da
yardımcı resmî diller olarak
kabul edilen Katalan,
Bask ve
Galiç
dillerinin, 2005 yılından itibaren Konsey müzakereleri dahil olmak üzere, ABK
ve AP vd. AB kurumlarında resmî kullanımı garanti edilmiştir. AB vatandaşları-
nın bu dillerde yapacakları yazılı resmî müracaatlara yine bu dillerde cevap veri-
lecek, AB mevzuatı bu dillere tercüme edilecek, ancak metinlerin yasal geçerliği
bulunmayacaktır. Bu işlem daha önce İrlanda diline (Gaeilge) uygulanmış, İr-
landa dili 2007’den sonra AB’nin resmî dilleri arasında yerini almıştı.
19.
Devletsiz veya
biricik (İng.
Unique) diller:
Kıbrıs Arapçası, Karay (Türkçesi),
Kaşub, Romani, Tatar (Türkçesi),ve
Yidiş dilleridir (Euromosaic III 2004: 13).
20. BADAŞ, “m. 1 (a)
Bölge veya azınlık dillerinin
anlamı şu şekildedir: (i) Bir dev-
letin verilen bir bölgesinde o devletin sayıca geri kalan nüfusundan daha küçük
bir gurubun oluşturduğu uluslar tarafından geleneksel olarak kullanılan (ii) Dev-
letin resmî dil(ler)inden farklı dillerdir. Devletin resmî dil(ler)inin
diyalektleri ile
göçmenlerin dillerinin her ikisi de bu tanıma dâhil değildir. (b)
Bölge veya azın-
lık dilleri ifadesinde kullanılan ‘bölge’, muhtelif koruyucu ve destekleyici ölçüleri
bu Şart’ta ortaya konulan belirli bir sayıdaki halkın ifade aracı olan dilin konu-
şulduğu alan anlamındadır. (c)
Bölgesel olmayan diller, Devletin nüfusunun geri
bilig
, Bahar / 2009, sayı 49
52
kalan(lar)ının dil veya dillerden farklı olmak üzere, Devletin milliyetleri tarafın-
dan geleneksel olarak kullanılmasına rağmen, belirli bir bölge ile özdeşleştirile-
meyen diller’dir.” (bk.
Council of Europe,
European Charter for Regional or
Minority Languages, Strasbourg, 5.XI.1992).
21. bk.
http://www.unhchr.ch/html/menu3/b/a_ccpr.htm
22. bk. http://www.eblul.org ve http://www.eurolang.net. Euromosaic’in verilerinde
12 AB üyesi ülkede 48 ‘dil topluluğu’ listelenmiştir.
23. Bulgaristan’da 1986 sayımına göre 845,550 kişi tarafından konuşulan Türkçe
resmî bölgesel dildir. Ayrıca 6,000 Kırım Türkçesi (1990) ve 12,000 (1982)
Gagauz Türkçesi konuşuru bulunmaktadır (Raymond-Grimes 2005: 532). An-
cak Türk azınlığın dil ve kültür hakları bakımından gerçek durumu 1950’li yılla-
rın dahi gerisindedir.
24. Estonya, Fin-Ugor kavimlerinin yerleşim alanlarından biridir. 1991’de parla-
menter demokrasiye geçen Estonya’da 1.356,045 (2003) olan nüfusun
%0.2’sini teşkil eden 2,582 etnik Tatar vardır (1989’da 4,058).
Müslüman Ta-
tarlar ticaret veya Rus ordusunda askerlik amacıyla 1870’lerde Estonya’ya gel-
mişlerdir. Kendilerini Mişer ve Kazan Tatarlarının mirasçıları olarak gören
Estonya Tatarlarının, 1920’li yıllardan beri dinî ve sosyal örgütleri vardır.
1988’de başkent Tallinn’de ‘Tatar Kültür Topluluğu’, 1995’te kültür topluluğu
‘İdĕl’ ve 1990’da ‘Estonya Tatar Topluluğu’ kurulmuştur. Ayrıca, Tatar çocukları
ve yetişkinleri için Pazar okullarında Tatar ve Eston dillerinde kurslar düzenlen-
mektedir (bk. Euromosaic III 2004: 105).
25. MS 8. yüzyılda Musevilikten ayrılan küçük bir dinî grubun takipçileri olan Karay-
lar (Karaimler), bugün Baltık ülkeleri, Doğu Avrupa, Türkiye ve İsrail’de yaşa-
maktadırlar. Karaylar, 14. yüzyılda Kırım’dan Litvanya’ya ve Batı Ukrayna’ya
yani eski
Galicia’ya
göç etmiş, İbranî harfleri ile yazılan Karayca (Karay Türkçe-
si) tarihî dönemlerde önemli bir dil ve edebiyat olmuştur. Karayca, Indo-
German dilleriyle temas sonucunda özellikle sözdizimsel düzeyde önemli ölçüde
bu dillerin etkisi altında kalmıştır. Toplam 5000’i geçmeyen konuşur sayısıyla,
yüksek derecede tehlikedeki dillerden olan Karayca,
Trakai bölgesinde yedi yüz-
yıldır konuşulmaktadır.
1997’de, Karayların Litvanya’daki varlıklarının 600. yılı kutlanırken, aynı yılın istatis-
tiklerine göre sayıları 257’ye düşmüştür. 2002 sayımında ise yalnızca 45 kişi kimliği-
ni
Karay olarak bildirmiştir. 2004 yılı itibarıyla Karayca konuşabilenlerin sayısı 30–
50 arasındadır. 1988’de kurulan ‘Litvanya Karaimleri Topluluğu’ ve ‘Karaimler Dinî
Topluluğu’nun organizasyonları ile Pazar okullarında Karayca öğretilmeye çalışıl-
maktadır. Litvanya devleti, Türk dili uzmanları ile Karay çocuklarına
ana dillerini öğ-
retmek üzere işbirliği yapmaktadır (Euromosaic III 2004: 222, 274).
26. 2,071,210 bin nüfusa sahip Makedonya’da, Balkan Gagauz Türkçesi konuşuru
sayısı, Yunanistan Gagauzları dâhil olmak üzere 4,000; Türkçe (Osmanlı) konu-
şurlarının sayısı ise 200,000’dir (Raymond-Grimes 2005: 547).
27. Polonya’da
etnik
azınlık statüsünde, nüfusun 0.01’ini oluşturan 2000 Tatar ve 150
Karay yaşamaktadır. Ancak, 2002 nüfus sayımına göre, 495 kişi milliyetini
Tatar
olarak bildirmiştir. Yaklaşık 300 yıl önce Müslüman Tatarların bir bölümü dillerini
yitirmiş, Polonca ya da Polonca ile Beyaz Rusça karışımı bir dil kullanmaya başla-