502
Doğum Analjezisi
16
Doğum
Analjezisi
sezaryen anestezisinde kullanıldığında gözlenenden daha azdır (1). Bu nedenle eğer
hipotansiyondan kaçınılırsa nöraksiyel analjeziye bağlı bulantı-kusma sıklığı artmaz
(10).
d. Ateş ve Titreme
Altı saatten uzun süren epidural analjezi sırasında annede ateş gözlenir. Mekanizma-
sı tam olarak bilinmemesine rağmen titremeye bağlı artan ısı üretimi, ısı kaybı (nö-
ral bloğa bağlı terlemenin baskılanması ya da hiperventilasyon olmadığı için respira-
tuar ısı kaybının azalması) veya epidural analjeziyle indüklenen ısı regülasyonundaki
değişiklikler sorumlu olabilir (10).
e. İdrar retansiyonu
Gözlemsel araştırmalara göre intrapartum veya postpartum idrar retansiyonu riski
yüksek olmasına rağmen genellikle postpartum bir günde düzelir. Gebenin kontraksi-
yonlar sırasında suprapubik ağrı duyması idrar retansiyonunun klinik bir göstergesi-
dir (10). Bu duruma izin verilmeden servikal açıklığın 6 cm’i geçtiği durumlarda idra-
rın sondayla boşaltılması önerilir (17).
f. Herpes Simpleks Virüsünün Alevlenmesi
Sezaryende nöraksiyel opioid uygulamasına bağlı postpartum dönemde HSV enfek-
siyonun alevlenmesi bugüne kadar klinik olarak ne annede ne de yenidoğanda bir
komplikasyonla sonuçlanmadığı için oral herpes öyküsü olan gebelerin doğum anal-
jezisinde nöraksiyel opioid uygulamasına devam edildiği bildirilmiştir (1).
g. Mide Boşalmasının Gecikmesi
İntratekal 25 µg fentanil ile epidural bolus fentanil (50-100 µg) veya uzun süreli in-
füzyonlardan sonra mide boşalması gecikebilir. Bu durum bulantı-kusmaya neden
olabileceği gibi acil sezaryen için genel anestezi gerektiğinde aspirasyon riski açısın-
dan problem yaratabilir (1).
VIII. Nöraksiyel Analjezinin Komplikasyonları
a. Yetersiz Analjezi
Epidural analjezide başarısızlık insidansı hasta faktörleri (obezite, lomber bölgede
anatomik anormallik, epidural aralığın derinliği) ve anesteziyoloğun becerisine bağ-
lı olarak %1. 5-5 arasında değişir. Düşük doz lokal anestezikler kullanıldığı için blok
ya asimetrik olabilir veya bazı segmentleri tutmayabilir. Annenin pozisyonu asimet-
rik bloğa neden olabilir. Epidural kateterin içinde bulunduğu yapılar, analjezinin da-
ğılımını ve kalitesini etkileyebilir. Ligamentum flavum ile dura arasında longitudinal
bantlar gibi anatomik bariyerler, kateter ucunun epidural aralığın önüne veya para-
vertebral aralığa yerleşmesi asimetrik ya da unilateral bloğu açıklayabilir. Kateter tı-
kanması, kink yapması, düğümlenmesi veya kateterin intervetebral foramene, epi-
dural vene, subdural ya da subaraknoid aralığa girmesi söz konusu olabilir. Katete-
rin tipi ve yerleştirilen derinlik başarıyı etkiler. Çok delikli kateterlerle blok simetrik
ve tatminkardır. Tek delikli kateterler unilateral bloğa neden olurlar. Yandan 3 delik-
li kateterlerle daha çok intravasküler yerleşim gözlenir. Kuvvetli aspirasyonda yalan-
cı negatif sonuçlara neden olabilirler. Yedi ile 8 cm’ye yerleştirilen kateterlerde int-
ravenöz yerleşim ve başarısızlık daha fazladır. Unilateral ve asimetrik blok varsa di-
lüe yüksek volüm (10 mL %0. 125) uygulanarak simetrik blok elde edilir. Ayrıca fe-
tus oksiput-posterior pozisyondaysa ise annenin ağrısı gidermede yardımcı olur (1).
503
Doğum Analjezisi
17
Doğum
Analjezisi
Epidural kateterin bir vene migrasyonu ya da epidural aralıktan çıkması da yeter-
siz analjeziyle sonuçlanabilir. Kateterin subaraknoid aralığa migrasyonu ise çok teh-
likelidir. Bu nedenle bolus doz öncesi subaraknoid ve intravenöz kateter migrasyonu
ekarte edilmelidir. Eğer intravenöz yerleşim ekarte edilemezse hastanın izni alınarak
bir daha kateter takılmalıdır.
b. Kazara Dura Ponksiyonu
Epidural iğneyle kazara dura ponksiyonu olursa BOS kaçağına bağlı meninkslerde
traksiyon sonucu başağrısı olur. İskandinav ülkelerinde ve Kuzey Amerika’da yapılan
anket çalışmalarına göre kazara dura ponksiyonu insidansı sırasıyla %1 ve %2’dir
(34,35). Retrospektif olarak taradığımız epidural anestezi yapılmış 972 gebede ise
bu oran %1. 2 olarak tespit edilmiştir (36). Epidural iğneyle (16G veya 18G) yapılan
kazara dura ponksiyonu sonrası başağrısı insidansı yaklaşık %75’tir. Eğer başağrısı
şiddetliyse postpartum 24 saatten sonra yapılan epidural kan yaması %70 etkinlik-
tedir. Bazen 2. bir kez epidural kan yaması yapılması da gerekebilir (17).
Kazara dura ponksiyonu sırasında epidural kateter, subaraknoid aralığa yerleştirile-
rek sürekli spinal analjezi yapılır. Bu kateterin 36 saat tutulmasıyla oluşan inflama-
tuar yanıt duradaki deliğin daha hızla kapanmasına neden olur.
c. Solunum Depresyonu
Lipidde çözünen opioid BOS’ye geçtiği zaman önce lipofilik dokulara absorbe olur.
Sonra da aynen bir iv ilaç enjeksiyonuna benzer şekilde klirens ve eliminasyona uğ-
rar. Bu nedenle spinal ya da epidural yolla uygulanan fentanil veya sufentanilden
sonra 2 saat içinde solunum depresyonu gözlenir. Bu nedenle kısa bir süre önce sis-
temik opioid analjezisi uygulanmışsa bolus epidural veya spinal opioidden kaçınılır
(1). Nöraksiyel opioid uygulamasına bağlı solunum depresyonunun önlenmesi, tanın-
ması ve yönetimi Amerikan Anesteziyologlar Derneği üyeleri ve konsültanlar tarafın-
dan yayınlanan kılavuza göre yapılır (37). Güvenli bir doğum analjezisi için tek doz
nöraksiyel opioid uygulandıktan sonraki ilk 20 dk içinde sürekli ve uygulamadan en az
2 saat sonra saatte bir kez monitörizasyon (klinik belirtiler, puls oksimetre, end-tidal
karbondioksit) gerekir. Eğer sürekli infüzyon veya HKEA uygulanıyorsa monitörizas-
yon aşağıda belirtildiği şekilde yapılır:
1) tüm infüzyon boyunca
2)infüzyon başladıktan sonra ilk 20 dk sürekli ve 12 saat boyunca en az saatte bir kez
3) 12-24 saat boyunca her 2 saatte bir
4) 24 saatten sonra en az her 4 saatte bir
5) sürekli infüzyon ya da HKEA durdurulduktan sonra hastanın klinik durumu ve aldı-
ğı ilaçlara göre ayarlama yapılır (37).
d. İntravasküler Lokal Anestezik Enjeksiyonu
Test doz uygulamasından sonra ağızda metalik tad, görmede bulanıklık, başdönme-
si, uyku hali ve deliryum gözlenirken tam doz uygulandığında grand mal nöbet, bi-
linç kaybı metabolik/respiratuar asidoz, asfiksi, kardiyak arrest, hatta ölüm olabi-
lir (1, 10). İlk kez 1979 yılında rejyonal anestezi kullanılan bupivakaine bağlı gözle-
nen kardiyak arrest sonrası lokal anestezik sistemik toksisitesi (LAST) gözlenmiştir
(38). Epidural anesteziye bağlı LAST insidansı 10000’de 1. 2-1. 1 olarak bildirilmiş-
tir (39). Tedavisi ise Amerikan Rejyonal Anestezi Derneği’nin aşağıda belirttiği şekil-
de yapılır (40).
• Öncelikle yardım çağrılır ve hemen tedaviye odaklanılır