Turkish Studies International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011, p. 1925-1949 turkey



Yüklə 0,53 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə2/9
tarix12.10.2018
ölçüsü0,53 Mb.
#73222
1   2   3   4   5   6   7   8   9

Gülten Dayıoğlu’nun Çocuk Öykülerinin…                                                                          1927 

 

 



Turkish Studies 

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic 

Volume 6/3 Summer 2011 

(2000:  522-534)‟nun  1.  Ulusal  Çocuk  Kitapları  Sempozyumu’nda  sunduğu  “Çocuk  Kitaplarında 



Eğitsellik” adlı bildirisinden özetlenen Ģu bölüm, çocuk kitaplarının dile katkısını ortaya koymaktadır: 

 “Ailede  başlayan  ve  yaşam  boyu  sürecek  olan  dil  öğrenimi;  yaşamın  içinde  konuşulan, 

soluyan, nabzı atan, güncel, çağdaş, canlı, çok renkli, zengin bir dilin uygulama alanı bulduğu roman, 

öykü  ve  şiirlerle  sağlanabilir.  Çocuğa  dilsel  eğitimle  dil  disiplini  veren  kitaplar,  çocuğun  sözcük 

dağarcığını  geliştirir.  Çocuğa  zengin  içerikli  bir  dil  dağarcığı  sunan  yazar,  okuyucuyu  yaşama  ve 

topluma  bağlar.  Çocuğun  yaşam  boyu  başarılı  ve  mutlu  olmasının  altın  anahtarı,  zengin  bir  dil 

dağarcığıdır.  Çocuk  kitapları;  çocukta  düzgün  tümce  kurma,  düşünme  eğitimi,  düşünceyi  üretme, 

değişik  insan  tiplerini,  davranışlarını,  düşüncelerini  tanıma,  yaşanmış  ya  da  yaşanma  olasılığı 

bulunan sorunları çözme gibi çok yönlü kazanımlar oluşturur. Okuduğu kitaplar aracılığıyla yaşamı 

zihin süzgecinden geçirme eğitimini alan çocuk, kendine özgü görüş ve yorumlar üretebilir.” 

Çocuk  öyküleri;  çocukların  gerçek  yaĢamlarından  alınan  konuları  iĢlemesi,  duyarlık  ve 

gerçeklik  ilkelerine  uyması,  çocuğa  göre  canlı,  devingen,  renkli  ve  Ģiirsel  bir  anlatım  üzerine 

kurulması, onların beklentilerine ve gerçekliklerine yanıt aramaları gibi nedenlerle çocuğu etkiler. 

Çocukta  anlama  becerisi;  olayları  gözlem,  izleyerek,  uygulama,  dinleme  ve  okuma  yoluyla 

geliĢme  olanağı  bulur.  Anlatma  becerisi  ise  çocuğun  yaĢamın  içinde  karĢılaĢtığı  sorunları  çözerek, 

konuĢarak  ve  yazarak  geliĢir.  Ana  dilinin  tadına  varan  çocukların  anlama  ve  anlatma  becerilerini 

geliĢtirmelerinde  masal,  öykü,  Ģiir  gibi  sanatsal  metinlerin  payı  büyüktür.  Bu  nedenlerle  okuma 

alıĢkanlığı ve sevgisi kazanmada çocuklar için yazılmıĢ öyküler temel araçlardandır. 

 

Çocuk Öykülerinde Bulunması Gereken Özellikler 

Çocuk öyküsü yazmak, tam anlamıyla uzmanlık ister. Çocuğu ve onun dünyasını tanımayan; 

biliĢsel, duyuĢsal, deviniĢsel ve dil geliĢimini bilmeyen; anlama ve kavrama biçimine, hayal gücüne 

yabancı  kalan  biri,  çocuk  öyküsü  yazamaz.  Çocuk  öykücüsü,  çocuğu  her  yönüyle  tanıyan,  çocuk 

gerçekliğini bilen kiĢidir.  

Oğuzkan‟a  (2001:  98)  göre  “hikâye  ve  romanlar,  çocukların  sınırlı  hayat  tecrübelerini 

zenginleştirir, türlü insan tipleri üzerinde düşünmelerine imkân sağlar, geliştirmekte oldukları değer 

yargılarının daha açıklık kazanmasına yardımcı olur; böylece çocuklar içinde yaşadıkları toplumsal 

ve kültürel ortama daha kolay uyum sağlar.” 

TanınmıĢ  eğitimci  ve  yazarlardan  (Demiray, 1958:  26;  Oğuzkan,  2001:  109;  Kıbrıs,  2000: 

124;  Bozdağ,  2000:  372)  aktarılarak  çocuk  öykülerinde  bulunması  gereken  özellikler  Ģöyle 

sıralanabilir: 

Hikâye  çocukta  gerçek  hissi  uyandırmalı,  Ģahısların  karakterleri  iyi  belirtilmelidir.  Bu 

karakterlerin çocuğu olumlu etkilemesi son derece önemlidir.  

ĠĢlenen tema ve konu çocuğun ilgili bulunduğu unsur, obje ve varlıklardan seçilmeli; kavrama 

düzeyine uygunluk taĢımalıdır. 

Öyküde olay basit, anlaĢılabilir, hareketli ve sürükleyici olmalıdır. 

Zaman ve mekân geçiĢleri kopukluk göstermemelidir.  

Kısa cümle ve paragraflardan oluĢan, bol konuĢmalı, canlı bir dil ve anlatım tercih edilmelidir. 

GiriĢ, geliĢme ve sonuç bölümleri mantığa uygun biçimde planlanmalıdır. 

Uzun, karmaĢık tasvirlere, ayrıntılı ruh çözümlemelerine yer verilmemelidir. Tasvirle çocuğun 

anlayabileceği seviyeye indirgenmelidir. 




1928                                                                                                                         Bekir GÖKÇE

 

Turkish Studies

 

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic 

Volume 6/3 Summer 2011 

AĢırılığa kaçmamak kaydıyla güldürü ögesinden de yararlanılmalıdır. 

Metinler çocuğun yaĢ ve ilgi alanları doğrultusunda biçimlendirilmeli; aĢırı politik, ideolojik 

ve cinsel çağrıĢımlara meydan verilmemelidir. 

Öyküyü  süslemek,  açıklamak  ya  da  tamamlamak  üzere  çizilen  resimlerin,  çocuğun  yaĢ 

düzeyine uygun nitelikte ve miktarda olmasına özen gösterilmelidir. 

Anlatılan  kiĢi,  olay  ve  durumlar,  çocuğun  iç  dünyasında  çeliĢkilere  neden  olmamalı; 

karamsarlığa, ümitsizliğe ve yılgınlığa yol açmamalıdır. 

Metnin sağlam yapısı kadar, uygun kelime seçimi de metin örgüsü bakımından önemlidir. 

Metne yönelik heyecanı ve ilgiyi canlı tutan ayrıntılara da yer verilmiĢ olmalıdır. 



 

Öykü Çözümlemelerinde Yeni Bir Yöntem: Hikâye Haritası Yöntemi 

Hikâye,  yüzyıllardan  beri  varlığını  sürdüren,  köklü,  belli  geleneği  olan,  olay  ya  da  durum 

eksenli  bir  metindir.  “Zaman  ve  kültürlere  göre  birtakım  değişiklikler  gösterse  de  hikâye,  metin 

elementleri en somut biçimde tespit edilebilen ve metin yapısı bakımından insanlarda ortak beklentiler 

oluşturan bir türdür” (Coşkun, 2007: 54).  

 “Çocuklar dinleme yoluyla ilk yaşlardan itibaren öğrendikleri hikâye türünü, sözlü ve yazılı 

biçimde anlatarak geliştirmektedir. Pellegnni ve Galda’ya göre çocuklar 8 yaşına geldiğinde  hikâye 

elementlerinin tamamını hatırlayabilmektedir” (Aktaran: Akyol, 2006: 142).  

Coşkun (2007: 256-257), farklı bilim adamlarından (Barlett, Labov, Rumelhart, Longacre, 

Stein ve Glenn, Van Dijk, Hoey, Özmen ve Akyol) aktararak bir hikâyeyi oluĢturan elementleri Ģu 

Ģekilde sıralamaktadır: 

 “1. Dekor: Bu bölümde hikâyedeki zaman ve mekân belirtilir. Hikâyede ev, saray, hapishane, 

mağara, okul gibi kapalı mekânlar kullanılabildiği gibi; tarla, bahçe, yol, orman vb. açık mekânlar da 

kullanılabilir. 

2.  Kahramanların  Tanıtılması:  Hikâyedeki  kahramanlar  ana  hatlarıyla  tanıtılır  veya 

alışkanlık hâlindeki durum ve etkinlikleri betimlenir. İnsanlar, hayvanlar veya diğer varlıklar hikâye 

kahramanı  olabilir.  Bu  kahramanlardan  bir  tanesi  ana  karakter  olur.  Ana  karakter  hikâyedeki 

problemin  oluşmasında  ve  çözüme  kavuşturulmasında  en  önemli  görevi  üstlenir.  Hikâyede  ana 

karakter kadar etkin olmayan bununla birlikte olaylar zincirinin oluşmasına katkıda bulunan kişilere 

yardımcı karakter denilir. 

3. Başlatıcı Olay: Hikâyedeki olaylar dizisini başlatan olaydır. Başlatıcı olay, bir doğal olay 

veya  açlık,  acı  veya  hastalık  gibi  fiziksel  bir  sebebe  dayanan  bir  olay  olabilir. Başlatıcı  olayın  ana 

işlevi,  hikâyede  çözülmesi  gereken  bir  problemi  ortaya  çıkarmaktır.  Başlatıcı  olay,  doğal  bir  olay 

(heyelan),  bir  içsel  tepki  (yalnızlık)  veya  dışa  dönük  bir  davranış  hareket  (hizmetçinin  mücevheri 

çalması) olabilir. 

4. Problem: Hikâyedeki olayın merkezinde yer alan çatışma durumudur. Bu çatışma, başlatıcı 

olaydan  sonra  ortaya  çıkar  ve  ana  karakterin  hikâyedeki  diğer  karakterlerle  veya  doğal  engellerle 

mücadelesi  şeklinde  ortaya  çıkabilir.  Okuyucu  hikâye  boyunca  problemin  çözüme  kavuşup 

kavuşmayacağını ve çözüme kavuşacaksa bunun nasıl gerçekleşeceğini merak eder. 

5.  Girişim:  Karakterin  bir  hedefe  ulaşmak  için  gösterdiği  gözlenebilir  eylem  ifadeleridir. 

Girişim bölümü çoğunlukla problemin çözülmesini sağlar. Fakat bazen çözüm kahramanın girişimleri 



Yüklə 0,53 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə