80
Bundan başka “Doğrusu onun (Davut’un), bizim katımızda büyük bir değeri ve
güzel bir yeri vardır.”
355
ayeti Hz. Davut’un Allah’a itaat etme hususunda sebatlı
olduğunu, “Ey Davut biz seni yeryüzünde bir halife yaptık”
356
ayeti Hz. Davut’un
insanların üzerinde otoriter ve hükmü geçen bir kimse olduğunu, “Onun mülkünü de
kuvvetlendirdik” ayeti onun mülkünün hem dini, hem de dünyevi hususlarda
kuvvetlendirildiğini, “Ona hikmet ve fasl-ı hitab verdik” ayeti onun güzel ve fasih
konuştuğunu ifade etmektedir.
Kur’an da olduğu gibi Kitab-ı Mukaddes’te de Rab, Davut’u müteaddit defa
“kulum Davut” şeklinde övücü ifadelerde bulunmuştur.
357
“O gece Rab Natan’a şöyle
seslendi: ‘Git kulum Davut’a şöyle de’…”
358
Rab burada Kur’an’dakine benzer şekilde
Hz. Davut hakkında “kulum Davut” ifadesini kullanmak suretiyle Hz. Davut’u
kendisinin kulu olmakla tavsif etmiştir.
Bunlardan başka Rab, peygamber Natan vasıtasıyla Davut’a şu övücü ifadelerde
bulunmuştur. “Adını dünyadaki büyük adamların adı gibi büyük kılacağım.”
359
“Sen
ölüp atalarına kavuşunca, senden sonra soyundan birini ortaya çıkarıp krallığını
pekiştireceğim.”
360
“Soyun ve krallığın sonsuza dek önümde duracak; tahtın sonsuza
dek sürecektir.”
361
Kur’an’da halife olduğu ifade edilen Hz. Davut’un Kitab-ı Mukaddes’te İsrail
Kralı olduğu anlatılır.
362
Halifelik ve krallık olgu olarak karşılaştırıldığında bu
kavramların Davut’un insanların üzerinde otoriter ve hükmü geçen bir kimse olduğunu
ifade noktasında benzerlik taşıdığı söylenebilir. Fakat Kur’an’dakinin aksine özellikle
adaletli bir hâkim/kadı olduğuna dair bir vurgu yoktur. Hatta bu farkı na’ce olayının
anlatılarında bile görmekteyiz.
355
Sâd, 38/40.
356
Sâd, 38/26.
357
Bkz. Kitab-ı Mukaddes, II. Samuel, 7/4-5, 8; I. Tarihler, 17/3-4, 7.
358
Kitab-ı Mukaddes, II. Samuel, 7/4-5.
359
Kitab-ı Mukaddes, II. Samuel, 7/9.
360
Kitab-ı Mukaddes, II. Samuel, 7/12.
361
Kitab-ı Mukaddes, II. Samuel, 7/16.
362
Kitab-ı Mukaddes, II. Samuel, 5/1-10; I. Tarihler, 11/1-9.
81
1.3.3. Hz. Davut’un Tenkit Edilmesi
Müslüman âlimlerden Hz. Davut’un günah işlediğini savunanlar vardır. Onlara
göre Kur’an’da Hz. Davut’un günah işlediğini gösteren şu dört ifade yer almaktadır:
“Davut, kendisini denediğimizi anladı”, “Rabbinden mağfiret diledi”, “Tevbe edip
Allah’a yöneldi”, “Sonra bu tutumundan dolayı onu bağışladık.”
363
Onlar, Hz. Davut
rabbinden mağfiret dileyip tövbe ettiği için onun günah işlediğini düşünmüşlerdir. Bir
diğer ifadeyle Hz. Davut günah işlediği için onun istiğfar ve tevbe ettiğini
söylemişlerdir. Bu görüşte olanlar
364
gibi biz de bir an için Hz. Davut’un kendisinden
sudur eden bir hata veya günahtan dolayı tövbe ettiğini farz ettiğimizde Kur’an’da yer
alan yukarıdaki ifadelerin tenkit içerdiğini kabul etmemiz gerekir.
Kitab-ı Mukaddes’te ise Davut açık ve net olarak tenkit ve tehdit edildiği gibi
hatta cezalandırılmıştır. Konunun açıklığa kavuşması için şu örneği veriyoruz:
“Natan Davut’a dedi ki: "İsrail'in Tanrısı RAB diyor ki, 'Ben seni İsrail'e kral
olarak meshettim ve Saul'un elinden kurtardım. Sana efendinin evini verdim,
karılarını da koynuna verdim. İsrail ve Yahuda halkını da sana verdim. Bu az
gelseydi, sana daha neler neler verirdim! Öyleyse neden RAB'bin gözünde
kötü olanı yaparak, onun sözünü küçümsedin? Hititli Uriya'yı kılıçla
öldürdün, Ammonlular'ın kılıcıyla canına kıydın. Karısını da kendine eş
olarak aldın. Bundan böyle, kılıç senin soyundan sonsuza dek eksik
olmayacak. Çünkü beni küçümsedin ve Hititli Uriya'nın karısını kendine eş
olarak aldın.' "RAB şöyle diyor: 'Sana kendi soyundan kötülük getireceğim.
Senin gözünün önünde karılarını alıp bir yakınına vereceğim; güpegündüz
karılarının koynuna girecek. Evet, sen o işi gizlice yaptın, ama ben bunu
bütün İsrail halkının gözü önünde güpegündüz yapacağım!'" Davut, "RAB'be
karşı günah işledim" dedi. Natan, "RAB günahını bağışladı, ölmeyeceksin"
diye karşılık verdi. "Ama sen bunu yapmakla, RAB'bin düşmanlarının O'nu
küçümsemesine neden oldun. Bu yüzden doğan çocuğun kesinlikle ölecek."
Bundan sonra Natan evine döndü. RAB Uriya'nın karısının Davut'tan doğan
çocuğunun hastalanmasına neden oldu. Davut çocuk için Tanrı'ya yalvarıp
363
Sâd, 38/24-25.
364
Bu hususta daha geniş bilgi için bkz. Taberî, Câmiu’l-Beyân fî Te’vili’l-Kur’an, XXI/186; Râzî, a.g.e.,
XXVI/380; Sa’lebî, a.g.e., VIII/190; Kurtubî, a.g.e., XV/168; Beydâvî, a.g.e., V/27; Nesefi, a.g.e.,
III/150; Suyûtî, a.g.e., VII/155; Ebu’s-Suûd Efendi, a.g.e., VII/222.
82
oruç tuttu; evine gidip gecelerini yerde yatarak geçirdi. Sarayın ileri gelenleri
onu yerden kaldırmaya geldiler. Ama Davut kalkmak istemedi, onlarla
yemek de yemedi. Yedinci gün çocuk öldü. Davut'un görevlileri çocuğun
öldüğünü Davut'a bildirmekten çekindiler. Çünkü "Çocuk daha yaşarken
onunla konuştuk ama bizi dinlemedi" diyorlardı, "Şimdi çocuğun öldüğünü
ona nasıl söyleriz? Kendisine zarar verebilir!" Davut görevlilerinin
fısıldaştığını görünce, çocuğun öldüğünü anladı. Onlara, "Çocuk öldü mü?"
diye sordu. "Evet, öldü" dediler.”
365
Yukarıdaki alıntıda görüldüğü gibi Davut, Kitab-ı Mukaddes’te çok ağır bir
şekilde tenkit edilmiştir. Davut’un Rabbin gözünde kötü olanı yaptığı, onun sözünü
küçümsediği, Uriya’yı kılıçla öldürüp karısını kendisine eş olarak aldığı bunun üzerine
Rabbin Davut’a kendi soyundan kötülük getireceği ve kendi gözü önünde karılarını alıp
bir yakınına vereceği ifade edilmiştir. Öyle ki Rab, Uriya’nın karısının Davut’tan doğan
çocuğunun hastalanmasına neden olmuş, bunun üzerine çocuk yedinci gün ölmüştür.
Davut’a yönelik eleştirel ifadelere Kitab-ı Mukaddes’in Ahd-i Cedid kısmında
da rastlıyoruz:
“O sıralarda bir Sept günü İsa ekinler arasından geçiyordu. Acıkmış olan
öğrencileri başakları koparıp yemeye başladılar. Bunu gören Ferisiler İsa'ya,
‘Bak, senin öğrencilerin Sept günü yapılması yasak olanı yapıyorlar’ dediler.
İsa onlara, ‘Davut'un, yanındakilerle birlikte acıkınca ne yaptığını
okumadınız mı?’ diye sordu. ‘Tanrı'nın evine girdi, kendisinin ve
yanındakilerin yemesi yasak olan, ancak kâhinlerin yiyebileceği adak
ekmeklerini yedi.”
366
İsa’nın öğrencileri Sebt günü başakları koparıp yemeye başlayınca Ferisiler
İsa’ya itiraz ediyorlar. Çünkü Ferisiler’e göre İsa’nın öğrencileri başakları koparıp
yemekle Sebt günü yasak olan bir şeyi yapmışlardır. İsa, öğrencilerini savunma adına
Ferisiler’e “Davut’un da yanındakilerle birlikte acıkınca Tanrı’nın evine girdiğini,
kendisinin ve yanındakilerin yemesi yasak olan ancak kâhinlerin yiyebileceği adak
ekmeklerini yediğini” söylemektedir. Anladığımız kadarıyla İsa, Davut örneği
365
Kitab-ı Mukaddes, II. Samuel, 12/7-19.
366
Kitab-ı Mukaddes, Matta, 12/1-4.
Dostları ilə paylaş: |