T. C. Ankara üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ kamu yönetiMİ ve siyaset biLİMİ (Sİyaset biLİMİ) anabiLİm dali



Yüklə 2,97 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə7/166
tarix08.09.2018
ölçüsü2,97 Mb.
#67324
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   166

 

 

9



isimler Macaristan’a bağlı Gyartmat’da doğan Çek Katolik papaz Josef 

Dobrovský’nin açtığı yoldan yürüyorlardı. Josef Dobrovský (1753-1829), Slav dili, 

kültürü ve tarihi üzerine yaptığı çok sayıda çalışma ile Slavlık bilincinin doğuşunun 

da habercisi sayılabilir. Dobrovský’nin izinden giden Jan Kollár, Alman romantik 

düşüncesi ile tanıştığı Jena Üniversitesi’nde geçirdiği yıllardan sonra 1824 yılında 

Peşte


29

’de yayınlanan  Slávy Dcera[Slava’ın Kızı] adlı  şiir kitabı ile panslavizm 

düşüncesinin bayraktarlarından biri olmuştur. Kollár’ın Almanları; Slavların tarihsel 

düşmanları olarak gösterdiği  Slávy Dcera’sında yer alan aşağıdaki parça, panslav 

düşüncenin de temellerini sergilemektedir: 

Ana Slava çocuklarına sorar: 

Sen kimsin? Rus, ya sen? Sırp; sen? Çek; sen? Leh 

Çocuklarım: Birlik! Böyle konuşmayın, fakat şunu 

söyleyin: Ben bir Slavım

30

 



Pavel Jozsef Šafařík ise, Güney Macaristan’da Novi Sad’da bir Sırp lisesinin 

müdürlüğünü yaptığı  sırada 1826 yılında yayınladığı  Geschichte der Slavischen 



sprache und Literatur adlı çalışması ile ün kazandıktan sonra, 1833 yılında, Slav 

çalışmalarının merkezi olan Prag’a yerleşerek etkinliklerini burada sürdürmüştür.

31

 

Šafařík’in yukarıda anılan eserinin yayınlandığı  yıl panslavizm sözcüğü de ilk kez 



yine bir Slovak, Jan Herkel, tarafından kullanılmıştı. Herkel 1826’da Buda’da basılan 

Elemanta universalis linguae Slavicae e vivis dialectics eruta et suis logicae 

                                                                                                                                          

“Rusya’nın politikası” adlı çalışmada, altı Slav halkın (Ruslar, Lehler, Çekler, Bulgarlar, Sırplar ve 

Hırvatlar) Rusya’dan kendilerini Türk ve Alman egemenliğinden kurtarmasını beklediklerini ifade 

eden Hırvat Cizvit papaz Jurac Križanić’i göstermektedir. (Hugh Seton-Watson, Nations&States, an 

inquiry into the origins of nations and the politics of nationalism,Londra, Methuen&Co.Ltd., 1977, 

s.118.) 


29

 Bugünkü Macaristan’ın başkenti olan Budapeşte, 1873 yılında Peşte, Buda ve Obuda’nın tek bir 

kentsel yönetim altında birleştirilmesi ile ortaya çıkmıştır. Bu tarihten önce Buda ve Peşte ayrı kentler 

olarak değerlendiriliyorlardı. 

30

 Hans Kohn, Pan-Slavism, s.16. 



31

 a.g.e., s.12-13. 




 

 

10



principiis suffulta adlı eserinde ortak bir Slav edebiyat dilinin geliştirilmesini, 

panslavizme destek olarak sunmuştu.

32

 

Panslavizmin ilk dönemi sayılabilecek olan bu süreçte, Avusturya Slavlarının 



Rus Çarlığı ile bir siyasal birlik hedefi hemen hiç yoktur; daha çok edebiyat ve kültür 

alanlarında birlik öne çıkarılmıştır.

33

 Avusturya Slavlarına egemen olan düşünce, 



Avusturya  İmparatorluğu’nun federal bir devlete dönüşmesini sağlayarak, kendi 

sosyal ve siyasal konumlarını daha ileriye götürmekti. Ancak bu ulusal istemlerini 

Habsburglara ve Macarlara kabul ettirebilmeleri için yeterli güçlerinin olmadığının 

da bilincinde olarak yüzlerini dönemin tek bağımsız Slav devleti olarak görülen 

Rusya’ya dönmek zorunda kalmışlardır. Slav halkların  bu dönemdeki tehdit 

algılamasında Macar milliyetçiliğinin Macarlaştırma politikaları doğrudan, Alman 

milliyetçiliğinin Almanlaştırma çabaları dolaylı olarak etkide bulunmuştur.

34

 Temel 



sorunları kendi ulusal benliklerini korumak biçiminde şekillendiğinden, Rus 

Çarlığı’nın kendilerini yutmasından da endişe duyuyorlardı. Bu nedenle 1848 I. 

Panslav Kongresi’nde Avusturya Slavları, kendi milliyetleri açısından üç tehlikenin 

varlığına dikkat çekiyorlardı: Almanların güçlenmesi, Macar milliyetçiliği ve Rus 

yayılmacılığı.

35

 Buna karşılık, özellikle Osmanlı  İmparatorluğu içerisindeki Slav 



halkların hamiliğine Ondokuzuncu yüzyılın ilk yarısından itibaren soyunmuş olan 

Rus Çarlığı da, Habsburg monarşisine karşı mücadelesinde liberal istemler ileri süren 

panslavizme sempati ile yaklaşmıyordu. Çar I. Nikola devrimci bulduğu bu hareketi 

                                                 

32

 a.g.e., s.6 ve s.254, dn.:8. Ayrıca Akdes Nimet Kurat, Panslavizm, s.242. 



33

 Akdes Nimet Kurat, Panslavizm, s.248. Jan Kollár imzasını taşıyan, ilk kez bir Slovak gazetesinde 

yayınlandıktan sonra genişletilerek 1837’de Almanca olarak basılan kitabın adı dahi bu görüşü 

yansıtmaktadır.  Uber die Literarische Wechselseitigkeit zwischen den verschiedenen Stämmen und 



Mundarten der Slavischen Nation [Slav Ulusunun Çeşitli Halkları ve Dialektleri Arasındaki Kültürel 

Dayanışma Üzerine]. (Hans Kohn, Pan-Slavism, s.17.) 

34

 Lonnie R.Johnson, “Eastern Europe,” Encylopedia of Nationalism, Volume 1: Fundamental 



Themes, ed. Alexander J. Motyl, s.175. 

35

 Hans Kohn, Pan-Slavism, s.68. 




 

 

11



tehlikeli görüyor; bu nedenle de uzak duruyordu.

36

 Ayrıca 1833 yılında Rus Çarı ile 



Habsburg  İmparatoru arasında, iç ve dış tehlikeler karşısında karşılıklı olarak 

birbirlerine yardım sözü içeren bir antlaşma da imzalanmıştı. 

1848 yılında Prag’da toplanan I.Pan-Slav Kongresi, Avusturya Slavlarının 

özlemlerini gösterdiği gibi, Rus Çarlığı’nın bu dönemde panslavizme uzaklığını da 

kanıtlar. 

Kongre Çek František Palackỳ başkanlığında toplanmıştır. Palackỳ, siyasal 

eşitliğe sahip milliyetlerden oluşan federal bir Avusturya düşüncesinin 

savunucusuydu. Avusturya Slavları içerisinde özellikle Çeklerde, bu Austro-Slavizm 

düşüncesi yaygındı.

37

 Çek yazar Karel Havlícék, 1846’da kaleme aldığı bir 



makalesinde bu düşünceyi bütün açıklığı ile ortaya koyuyor, “...biz ne Alman, ne 

Macar, ne Rus olmak istiyoruz...” sözlerinin ardından Slavların varlıklarını devam 

ettirmesinin koşulu olarak Habsburg İmparatorluğunu’nun varlığının gerekliliğini 

gösteriyordu.

38

 

Kongreye katılan 342 delegenin büyük çoğunluğu Avusturya Slavlarından 



oluşmaktaydı.

39

 Prusya Polonyasından gelen az sayıda delegenin yanı  sıra, 



Rusya’dan birinin Bakunin olduğu, toplam iki delegenin katılması

40

, Polonya ve 



özellikle Rusya’nın bu dönemde panslav harekete ilgisizliğinin göstergesini 

oluşturmuştur. 

                                                 

36

 a.g.e., s.254. 



37

 Büyük Sovyet Ansiklopedisi, bu hareketi Avusturya-Macaristan imparatorluğu içerisinde yer alan 

genç Slav, özellikle Çek burjuvazisinin Avusturya-Macaristan pazarlarına girme çabası ile 

açıklamaktadır. (N.D. Ratner, “Pan-Slavism in Austria-Hungary,” Great Soviet Encyclopedia, Volume 



I, New York ve Londra,  MacMillan INC. ve Collier MacMillan Publishers, 1970, s.655.)  

38

 Hans Kohn, Pan-Slavism, s.28. Havlícék’in bu makalesinin bir kısmının  İngilizce çevirisi için 



bknz.: Hans Kohn, Nationalism, Its Meaning and History, Princeton, D. Van Nostrand Company, 

1955, s.155-159. 

39

 Hans Kohn, Pan-Slavism, s.70. 



40

 Bir başka kaynakta Kongre’ye toplam 340 delegenin katıldığı, bunlardan 237’sinin Çek ve Slovak

42’sinin Güney Slavlarından olduğu ve geri kalan 61’inin Polonya, Ukrayna ve Rusya’dan geldikleri 

belirtilmektedir. ( Kálmán Rátz, A pánslávizmus története, Athenaeum, [1941], s.132 




Yüklə 2,97 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   166




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə