32
birini oluşturmaya devam etmiştir. Almanya, bir yandan I. ve II. Dünya Savaşları
sırasında bu bölge halklarını savaştaki rakibi Rusya’ya karşı kullanmak eğiliminde
olurken, diğer yandan da bu bölge üzerinden İngilizlerin en önemli sömürgesi
Hindistan yollarına hakim olmak amacını gütmüştür. “Büyük Oyun”a, özellikle Rus
Çarlığı’nın çöküşü sonrası dönemde, Asya’da doğan güç boşluğunu, kendi lehine
çevirmeye çalışan Japonya’da dahil olmak istemiştir.
104
I. Dünya Savaşı ertesinde
pan-turancılığın bayraktarlığını üstlenmeye çalışan Japonya, bu ideolojiyi, Asya’da
hegemonya mücadelesinde baş rakibi olarak değerlendirmeye devam ettiği Rusya’ya
karşı kullanabileceği silahlardan biri olarak görmüştür.
105
Böylelikle
Orta Asya
devletlerarası rekabet ve çatışmaların alanlarından biri haline gelmiş; Ruslar bölgenin
kontrolünü kaybetmemek için çabalarken, karşısındakiler bölge üzerinden Ruslara
yönelik bir takım hareketler örgütlemenin yollarını aramışlardır.
104
Laurie Barber, “Chekmate at the Russian Frontier: The Russia- Japanese
Conflict Before Pearl
Harbor,” ‹http://www.waikato.ac.nz/wfass/subjects/history/waimilhist/1997/wmh3.html› [18.07.2003]
105
Philip Snow, “Nomonhan, The Unknown Victory,” History Today, July 1990, s.23.
33
3. TURAN: COĞRAFİ KAVRAMDAN IRK ADINA
Turan sözcüğünün kökeni İran efsanesi Avesta’da bulunmaktadır.
106
Efsanede
yer alan “Tura” sözcüğü olasılıkla göçebe bir halkı tanımlamakta kullanılmaktadır.
Efsanede Turyanların, İran halkının düşmanı olarak gösterildiği görülmektedir.
Avesta’ya dayanarak Şehname adlı eserini oluşturan Firdevsi’de “Tura” kavramı,
“Turan”a dönüşmüştür. Şehname’de Hükümdar Feridun üç oğlundan ikincisine Tur
adını verir. Ülkesini üç oğlu arasında paylaştıran Feridun “Tur’a Turan ülkesini verdi
ve onu Türklerle Çin’in padişahı yaptı.”
107
Firdevsi’nin eserinde İran’ın hükümdarı
Keyhüsrev ile Turan’ın hakimi Afrasiyap arasında meydana gelen savaşlar hikaye
edilmektedir. Şehname’de “ Ceyhun’dan Tur sınırlarına ve buradan da Çin ve
Hoten’e kadar uzayıp giden kısmındaki uzak, yakın bütün yerleri Turan milletine
verdiler.”
108
ifadesi Turan’ın bir anlamda coğrafi olarak tanımlanması anlamına da
gelmektedir. Efsanede Turan ve İran, Ahuramazda ve Ehrimen’in
ülkeleri olarak
değerlendirilirler. Yani biri iyiliğin, diğeri kötülüğün sembolüdür.
Şehname’de yer alan İran- Turan ayrımının etnik bir ayrılık olduğu ileri
sürülmekle beraber, bazı yazarlar bu ayrımın yerleşik ve göçebe İranlıları
simgelediğini düşünmektedirler.
109
Dolayısıyla
Şehname üzerinden bir İran-Turan
etnik ayrımının ortaya konulamayacağı düşünülmektedir.
106
Maria Antonina Czaplicka,
The Turks of Central Asia in History and the Present Day,s.18-19.
Vlademir Minorsky, “Tūrān,” The Encyclopaedia of Islam,Volume IV, 1934, s.878-879.
Talat Tekin, “Enver Celaletin Paşa’nın etimolojileri,” Tarih ve Toplum, Cilt:2, s.66-67.
107
Firdevsi,
Şehname I, İstanbul, Milli Eğitim Basımevi, 1945, s.120.
108
Firdevsi,
Şehname II, İstanbul, Milli Eğitim Basımevi, 1947, s.4.
109
İslam Ansiklopedi’sinde “Firdevsi” maddesinin yazarı H. Ritter, Şehname’de
sözü edilen
muharebelerin Şarki İranlılar arasında olduğu görüşündedir. ( H.Ritter, “Firdevsî,” İslam
Ansiklopedisi, Cilt:4, İstanbul, Milli Eğitim Basımevi,1945, s.646. ) Ritter’i kaynak gösteren Talat
Tekin de aynı görüştedir. (Talat Tekin, “Enver Celalettin Paşa’nın Etimolojileri,” Tarih ve Toplum,
Cilt:2, s.66.) Ayrıca Macar doğu bilimcisi Gyula Germanus’un görüşleri için bu çalışmanın 74-75. ve
Pál Teleki’nin görüşleri için de 79. sayfalarına bakılabilir.
34
Osmanlı Devleti’nde Turan kavramının ne zaman kullanılmaya başlandığı
konusunda net bir yanıt vermek zor olmakla beraber, bunun 1786’ya kadar geri
götürülebileceği görülmektedir. Aslında daha öncesinde de Iran-Turan karşıtlığı
şeklinde şiirsel bir tema olarak XV. Yüzyıl’da Zafer-Name’de yer almıştır.
110
1786 tarihinde Osmanlı Devleti’nden Buhara hükümdarına gönderilen ve
Ruslara karşı birlikte hareket edilmesi istenilen mektupta , Buhara hükümdarı Seyyid
Ebülgazi Han’a “Turan hakimi” olarak hitap edildiği görülmektedir. “Taraf-ı
hümâyûn-ı hazret-i cihân-dâriden ferman-fermâyi Turan-zemîn celâdetlü Esseyid
Gâzi Han cenâblarına yazılacak nâme-i hümâyûnun müsveddesidir.26 Evâ Ca 1201”
ifadeleri bulunmaktadır. Buhara Hükümdarı da Sadarete gönderdiği mektubunda
“Sizden rica ederim ki Padişah Hazretlerinin boş bir zamanında Turan
memleketlerinin durumunu izah buyurunuz. Bilgi ve dirayet ve dinî tarafı kuvvetli
bir Şehzâde’yi Turan’a padişâh tâyin etsin, ben de hutbeyi onun namına okutur ve
sikkeyi de onun adına bastırırım.”
111
Bu teklif bir
anlamda ilk kez pantürkist
özlemlerin dile getirilmesi anlamına da gelmektedir.
112
110
Vlademir Minorsky, The Encyclopaedia of Islam, Volume:IV, s.880.
Nef’inin bir şiirinde de
“ Saadetle otağını kurmadan serhadd-i İran’a
Düşe Turan-zemine saye-i tuğ-i ser-efrazı”
dizelerinde ve İran-Turan karşıtlığı içerisinde yer almaktadır. (Nef’î Divanı, haz.: Metin Akkuş,
Ankara, Akçağ Yayınları, 1993, s.117.)
111
Mehmet Saray,
Rus İşgali Devrinde Osmanlı Devleti ile Türkistan Hanlıkları Arasındaki Siyasi
Münasebetler (1775-1875), Ankara,
Türk Tarih Kurumu, 1994, s.25. 1800-1801 olarak
tarihlendirilebilecek bir başka belgede de Haydar Şah’tan “Tûrân Hâkimi” olarak söz edilmektedir.
(Osmanlı Devleti ile Kafkasya, Türkistan ve Kırım Hanlıkları Arasındaki Münâsebetlere Dâir Arşiv
Belgeleri, T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı
Yayın Nu:3, ankara, Haziran 1992, s.102’de yer alan 45 sayılı transkripsiyon metin. Kitapta ayrıca
orijinal belgenin fotokopisi de yer almaktadır.)
112
Mehmet Saray, bu mektupta ifade edilen Türkistan müslümanlarının bir tür Osmanlı yönetimine
dahil olması biçimindeki teklifin bir ilk olduğunu belirtmektedir. (a.g.e., s.26.)