6
temelli devlet oluşturmak suretiyle genişleme çabası olarak ortaya çıkan pan
milliyetçi hareketlere dönüşebilir.
17
Pan-milliyetçi hareketlerin, hangi ad verilirse verilsin, ister etnik, ister
kültürel ya da romantik milliyetçilik, Orta ve Doğu Avrupa’da ağırlıklı olan işte bu
tarz bir milliyetçilik anlayışının
18
sonucu olduğu yargısına varılabilir.
Johann Gottfried von Herder (1744-1803), geliştirdiği volk kavramı ve bu
kavramın içeriğini dolduruş tarzıyla romantik veya kültürel milliyetçilik adı verilen
anlayışın babası sayılır. Volk, kendi dili, toprağı, adetleri ve diniyle sosyo-psikolojik
bir kimliğe sahip, organik bir bütünlük olarak tanımlanmıştır.
19
Böylelikle Volk,
“ulus-devlet” anlayışındaki “ulus” kavramı ile örtüşmeyen, etnik kimliğin ön plana
çıkarıldığı bir kategoriyi oluşturmuştur. Bu etnik kimliğin dışa vurumu olarak da
efsaneler ve destanlar gibi halk kültürünün unsurlarına dayalı, tarihsel kahramanların
öne çıkarıldığı bir tarih anlayışı gündeme gelmiştir. Herder’in izinden gidenler için
“ulus”un ayırdedici karakterinin arandığı alan tarih olarak şekillenmiştir.
20
Aynı
zamanda Volk kavramı liberal siyasal sistemler yerine, otoriter yönetimlerin
savunulmasını, bireyden daha çok Volk’a bir takım haklar tanıması ile gündeme
getirmiştir.
21
17
Antony D. Smith, Millî Kimlik, s.134.
18
Doğu Avrupa milliyetçiliklerinin Hans Kohn’un ayrımı çerçevesinde bir incelenmesi için bknz.:
Peter F. Sugar, “External and Domestic Roots of Eastern European Nationalism,” içinde, Nationalism
in Eastern Europe, der.: Peter F. Sugar ve Ivo Lederer, 2. baskı, Seattle and Londra, University of
Washington Press, 1971, s.7-54.
19
Steven Grossby, “Herder’s Theory of Nation,” Encyclopaedia of Nationalism, ed.: Athena S.
Leoussi, danışman editör: Anthony D. Smith, New Brunswick, Transaction Publisers, 2000,s.121.
Yazar, Volk kavramının karşılığı olarak nation sözcüğünü yeğlemiştir. Sugar ise Herder’in Volk
kavramını nation ile asla karıştırmadığını; bu ikinci anlamda olmak üzere Almanca Nation sözcüğünü
yeğlediğini belirtmektedir. Peter F Sugar, Nationalism in Eastern Europe, s.13.
20
John Hutchinson, “Cultural Nationalism,” Encyclopaedia of Nationalism, ed.: Athena S. Leoussi,
danışman editör: Anthony D. Smith, New Brunswick, Transaction Publisers, 2000,s.40.
21
Peter F. Sugar, Nationalism in Eastern Europe, der.: Peter F. Sugar ve Ivo Lederer, s.11.
7
Doğu ve Orta Avrupa’da gelişen etnik ya da kültürel milliyetçiliğin temelleri,
büyük ölçüde Herder’in bu görüşleri doğrultusunda şekillendi. Vatandaşlık bağı
yerine, etnik kimliğin öne çıkarılmasının doğal bir sonucu da farklı devletler altında
yaşayan, ama aynı Volk’a ait oldukları savlanan halkların birliği projelerinin de
gündeme gelmesi olmuştur.
Pan-milliyetçi hareketlerin en eskisi panslavizm olarak gösterilmektedir.
22
Herder, Doğu Avrupa milliyetçiliklerinin bütününü etkileyen ve yukarıda kısaca
özetlenen görüşlerinin yanı sıra, Slav halklarını tek bir ulus olarak değerlendirmesi;
bu tek ulus olarak gördüğü Slav halklarının parlak geleceğine vurgu yapması ile
panslav milliyetçiliğinin doğuşuna katkı sağlayan en önemli isim da olarak ortaya
çıkmaktadır.
23
Herder, Auch eine Philosophie der Geschicte zur Bildung der
Menschheit (1874) adlı eserinde Slavları, Avrupa’nın gelecekteki önderleri olarak
tanımlamaktan kaçınmamıştır.
24
Bu düşünceleriyle Herder, “Slav kavimlerinin
yeniden canlandırıcısı”[“der eigentliche Vater der Wiedergeburt der Slawischer
Völker”] olarak adlandırılmayı hak etmiştir.
25
Herder’in düşünceleri, Ondokuzuncu
yüzyılın başından itibaren Slav halklar arasında yankı bulmaya başlamıştır. Bu
dönemde Slav halklar, Osmanlı, Habsburg, Prusya ve Rus monarşilerinin uyrukları
olarak yaşıyorlardı. Slav halklar içerisinde Ruslar hariç, hepsi başka etnik grupların
egemenliği altında bulunuyordu. Alman akademisyenler Gerhard Friedrich Müller
(1705-1783) ve August Ludwig Schlözer(1735-1809)’in Rus tarihi ve Slavlar üzerine
22
Hans Kohn, Encyclopaedia of the Social Sciences, Volume:II, s.454.
23
Peter F. Sugar, Nationalism in Eastern Europe, s.16 ve “Pan-Slavism,” Encyclopedia of
Nationalism, Volume 2: Leaders, movements, and Concepts, Academic Press, 2001, s.401.
24
Hans Kohn, Pan-Slavism, Its History and Ideology, Indiana, University of Notre Dame Press, 1953,
s.1.
25
Akdes Nimet Kurat, Panslavizm, Ankara, Türk Tarik Kurumu, 1953 [Ankara Üniversitesi Dil ve
Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, Cilt:XI, Sayı 2-4 (Haziran-Eylül-Aralık 1953)’ten ayrı
basım],s.247. (Almanca ifadenin Türkçe çevirisi de Kurat’a aittir.)
8
çalışmaları, Herder’in etkisinin yanı sıra, Slav bilincinin gelişmesinde önemli yer
tutan Alman etkisinin diğer kaynaklarını oluşturmuşlardır.
26
Habsburg, 1867’den sonra Avusturya-Macaristan İmparatorluğu,
Ondokuzuncu yüzyılda, Almanlar, Macarlar, Lehler, İtalyanlar ve Hırvatların
“tarihsel uluslar” sayıldığı, Çekler, Slovaklar, Rutenler, Sırplar, Slovenler ve
Romenlerin “tarihsel-olmayan uluslar” kategorisinde değerlendirildiği on bir ana
ulusal gruptan oluşan yapısıyla, asimilasyoncu Alman, Macar, Leh milliyetçilikleri,
otonomist Hırvat, Çek, Ruten, Romen ve Slovak milliyetçilikleri ile irredantist
eğilimli İtalyan ve Sırp milliyetçiliklerinin arenası konumundaydı.
27
Bu unsurlar
arasında yer alan, Habsburg İmparatorluğuna dahil Macar Krallığı topraklarında
yaşayan bağımlı Slav halklar, milliyetçi düşünce ile tanışmalarından itibaren,
imparatorluk içerisindeki sosyal-siyasal konumlarının iyileştirilmesi yönlü
istemlerini gündeme getirmeye başlamışlardır. Bu istemler hem Habsburglara, hem
de Macarlara dönük nitelik taşımıştır. Bu Slav halklar içerisinde, Macar Krallığı
altında yaşayan ve Habsburg Monarşisi içerisinde en zayıf, en az hakka sahip olan
Slovaklar içerisinden iki isim, Ján Kollár(1793-1852) ve Pavel Jozsef Šafařík(1795-
1861), modern panslavizmin öncüleri olarak değerlendirilmektedirler.
28
Aslında bu
26
Hans Kohn, Pan-Slavism,s.2.
27
“Austro-Hungarian Empire,” Encyclopedia of Nationalism, Volume 2: Leaders, Movements, and
Concepts,ed. Alexander J. Motyl, San Diego, Academic Press, s.32-33. Bununla birlikte Lonnie R.
Johnson, bir krallık veya devlet biçiminde tarihte kökleri olan halklar olarak tanımlandığını belirttiği
“tarihsel uluslar”ın Lehler, Çekler, Hırvatlar, Macarlar, Sırplar ve Bulgarlar olarak görüldüğünü; bu
türden bir tarihleri ve tarihsel devamlılıkları bulunmayan “tarihsel-olmayan uluslar”kategorisinin ise
Slovaklar, Slovenler, Boşnaklar, Makedonlar gibi halkları kapsar biçimde kullanıldığını yazmaktadır.
Romenlerin ve Arnavutların ise bu iki kategori arasına yerleştirildiklerini kaydetmektedir. (Lonnie
R.Johnson, “Eastern Europe,” Encylopedia of Nationalism, Volume 1: Fundamental Themes, ed.
Alexander J. Motyl, s.170.) Bu kategoriler içerisinde yer alan halkların, milliyetçiliklerinin geliştiği
dönemde kendilerini ve diğerlerini bu ayrım çerçevesinde değerlendirirken, genelde kendilerini birinci
kategoriye, diğerlerini ise ikinci kategoriye yerleştirme eğilimi içerisinde olduklarını söylemek yanlış
olmayacaktır. Bu yolla kendi uluslarının diğerleri üzerindeki egemenliğine tarihsel bir kanıt
getirmeye çalışmaktadırlar.
28
Hans Kohn, Pan-Slavism, s.11. Bununla birlikte Hugh Seton-Watson, modern panslavizmin ilk
sözcüsünü Osmanlı egemenliğindeki Güney Slavları arasında bulmakta ve Çar Alexander’a yazdığı
Dostları ilə paylaş: |