18
hissetme duygusuna bir üstünlük anlayışı eşlik etmiştir.
63
Üstünlük anlayışına temel
de, Ondokuzuncu yüzyılın ırkçılık akımlarından bulunur. Gobineau ve
Chamberlain’ın ortaya attıkları ve pancermenizme destek olan ırkların eşitsizliği
düşüncesi, başka pan-milliyetçi hareketler tarafından, Aryan veya Töton ırkının
yerine kendi “ırk”ları geçirilerek benimsenmiştir.Irkçılık öğretilerinin ortak
unsurlarını dört noktada toplamak olanaklıdır:
1.
Fizik niteliklerin yanında psikolojik, düşünsel hatta kültürel niteliklerin de
kalıtımla geçtikleri savı.
2.
Kalıtımsal niteliklerin bazı topluluklarda bulunduğu; diğerlerinde
bulunmadığı ya da bazılarında az, bazılarında çok bulundukları savı.
3.
Bu kalıtımsal niteliklere göre bazı ırkların üstün, bazılarının aşağı fizik,
psikolojik, düşünsel ve kültürel yeteneklere sahip oldukları savı
4.
Bütün bu savların sonucu olarak da üstün ırkların aşağı ırklar üzerinde, onları
yok
etmekten yönetmeye, çalıştırmaktan sömürmeye dek doğal hakları
olduğu düşüncesi.
64
Pancermenizm, panslavizm, panturanizm akımlarının hepsinde, düşüncenin
kurucu unsurlarının başında ırk kavramı gelmekle birlikte , bu her zaman “saf kan”
anlayışa dayalı dışlayıcı bir yaklaşımı beraberinde getirmemiştir. Irk vurgusuna bazı
durumlarda, öteki etnik grupların asimilasyonu bağlamında kapsayıcı bir anlayış
eşlik etmiştir.
65
Bu ayrımın ortaya çıkışına pan-milliyetçiliğin ortaya çıktığı devletin,
63
aynı yerde.
64
Alâeddin Şenel, Irk ve Irkçılık Düşüncesi, Ankara, Bilim ve Sanat, 1993, s.33.
65
Etienne Balibar sömürgeci ırkçılık ya da ABD’deki ayrımcılığı toplumu hiyerarşize etmeyi ve
bölümlemeyi amaçlayan bir baskı ve sömürü ırkçılığı bağlamında, “kapsayıcı” olarak
tanımlamaktadır. Etienne Balibar- Immanuel Wallerstein, Irk, Ulus, Sınıf, Belirsiz Kimlikler, 2. Baskı,
İstanbul, Metis Yayınları, Ekim 1995, s.53. Bu çalışmada kapsayıcılık, bu türden bir ayrımcılıktan
daha çok, farklı “etnik” kökenlere ya da “ırk”lara ait olduğu düşünülen unsurların, ana “ırk” ya da
“ulus” içerisinde eritilmeleri, eritilmeleri tamamlandıktan sonra da herhangi bir ayrımcılığın ya da
dışlayıcı bir tutumun bu kökü farklı olanlara karşı gündeme gelmemesi anlamında kullanılmıştır.
19
pan-milliyetçiliğe sahip çıkan toplumsal katman veya sınıfların özlemlerinin
farklılığı neden olmuştur. “Öteki”lerin kültürel olduğu kadar kuşaklar sürecek bir
uygulamaya ile “kan”ca da eritilmelerini gündeme getiren değişik bir tür kapsayıcılık
da, dışlayıcı ırkçılık ile asimilasyona dayalı anlayış arasında ilginç bir “orta yol”
olarak şeklenmiştir.
Pan-milliyetçi hareketler için ırk ne kadar önemli ise, belki de ondan da
önemli olan dil unsurudur. Herder için dil, duyguların deposu, Volk’un tarihin içsel
deneyimi ve dışa vurumu, belirli bir kültürün mirasıdır.
66
Bu nitelikleriyle de dil,
Volk’u yaratan unsurdu ve dilin işlevi kültür mirasını eğitim süreci yoluyla gelecek
kuşaklara aktarmaktı.
67
Pancermenizm, panslavizm ve panturancılığın her iki türünde
de ya aynı dili konuşan, ya yakın ilişki içerisinde olan ya da dönemin dilbilim
çalışmalarında aynı dil ailesi içerisinde değerlendirilmeleri gündeme gelmiş olan
halklar arası birlik söz konusu olmaktadır. Hatta bu “dilsel” yakınlık “ırk”ın
kuruluşunda da belirleyici bir öneme sahiptir. Bu noktada, belirli bir ırkın varlığına
kanıt oluşturmak diller arasında kurulan benzerlik üzerinden yürümektedir. Kuşkusuz
bu noktada genetik bir kavram olan ırkın kalıtımsal olarak geçmeyen dilden
türetilemeyeceği yönlü itirazlar gerçeği yansıtmaktadırlar.
68
Bu çerçevede bu
çalışmanın konusu olan Macar ve Türk Turancılıklarının yapısının daha iyi
anlaşılabilmesi açısından dil ailelerine bugünkü dilbilimin verileri ışığında kısaca
bakmakta yarar vardır. Dilbilim verilerine göre bugün beş ana dil ailesi vardır:
66
Hugh Poulton, Top Hat, Grey Wolf and Crescent, New York, New York University Press, 1997,
s.10.
67
Günay Göksu Özdoğan, “Turan”dan “Bozkurt”a, s.74.
68
E.J. Hobsbawm, Milletler ve Milliyetçilik, çev.: Osman Akınhay, 2. basım, İstanbul, Ayrıntı
Yayınları, Nisan 1995, s.133. Hobsbawm, bu itirazın Max Müller’den geldiğini yazmaktadır. Max
Müller Turan dil ailesi sınıflamasının fikir babası olduğundan bu giriş bölümün üçüncü bölümünde
değerlendirilecektir.
20
Bunlar Hint-Avrupa, Ural-Altay, Sami, Bantu ve Çin-Tibet
dil aileleri olarak
sınıflandırılmaktadırlar.
69
HİNT-AVRUPA
ASYA AVRUPA
70
Hint ve İran dilleri
Cermen
Roman Slav
(Almanca, Flemenkçe, Doğu Slav: Rusça, Ukraynaca
İngilizce, İskandinav dilleri) Batı Slav: Çekçe, Slovakça; Lehçe
Güney Slav:Sırpça, Hırvatça,
Bulgarca, Slovence
URAL-ALTAY DİLLERİ
URAL
ALTAY
Fin Ugor
Türk Dilleri
71
Moğolca Mançu-Tunguz
•
Fin dilleri: Fince-Estonca
•
Perm
•
Laponca Macarca Vogul(Marsi) ve Ostyak(Hani)
•
Çeremiş
•
Mordvin
Japon ve Kore dillerinin Ural-Altay grubuna ait olup olmadığı dilbilimin
tartıştığı noktalar arasındadır.
Pan-milliyetçi hareketler içerisinde yalnızca pancermenizm, birbirlerinin
konuştukları dili anlayabilen halkların birlikteliğini hedefler. Oysa ki farklı Türk
69
Dil aileleri sınıflandırmasında Muharrem Ergin, Türk Dil Bilgisi, 20.baskı, İstanbul, Bayrak
Basım/Yayım/Tanıtım, 1993, s.5-8 arasından yararlanılmıştır. Bu beş dil ailesi içerisinde
sınıflandırılamayan diller de bulunmaktadır.
70
Ayrıca Yunanca, Arnavutça, Keltçe, Litvanca gibi yaşayan diller ile Hititçe de bu dil grubuna aittir.
71
“Türk dilleri” ibaresi Ergin’de “Türkçe” olarak yer almaktadır. Bu konuda bir sonraki dipnota
bakınız.