3
üçüncü kategoriye yerleştirerek üçe ayırmaktadır.
5
Pan hareketler yerine, makro-
milliyetçilik terimini yeğleyen L.Leo Snyder, bu hareketleri, varolan milliyetçiliği
ortak dil, adetler, gelenekler, tarih, psikolojik karakterler ve zaman zaman din
temelinde daha geniş ölçekli bir milliyetçiliğe çevirme çabası olarak açıklar.
6
Snyder’ın tanımı, panslavizm, pancermenizm gibi akımlarla, panislamizm ve
panavrupacılık gibi farklı unsurlar üzerinde yükselen bütün pan hareketleri aynı
kategori içerisine sokması bakımından eleştirilebilirse de, varolan milliyetçiliğin
geniş ölçekte yeniden kurulması belirlemesi hemen bütün pan hareketler için
yerindedir.
Bu çalışma Hans Kohn’un pan-milliyetçi hareketler genel kategorisi
içerisinde değerlendirilen panturanizmi konu aldığından, yine bu kategori içerisinde
yer alan ve Ondokuzuncu yüzyılda ortaya çıkmış olan diğer iki pan-milliyetçi
hareketin kısaca incelenmesi konunun anlaşılabilmesi açısından gereklidir.
7
Panslavizm ve pancermenizm adlarını taşıyan bu iki hareket Orta ve Doğu
Avrupa’da ortaya çıkmışlar ve bu bölgelerde etkin olmuşlardır.
Hans Kohn, ünlü ayrımında, akılcı, siyasi, liberal Batı Avrupa tarzı
milliyetçiliğin karşısına, romantik, kültürel ve otoriter Doğu Avrupa tarzı
milliyetçiliği yerleştirir. Kohn, Avrupa’nın bu iki bölgesinde farklı tür
milliyetçiliklerin ortaya çıkışını, Batı Avrupa’da gelişkin bir orta sınıfın varlığına
5
a.g.e. s.545. 1917 gibi erken bir tarihte yazan Lothrop Stoddard ise pancermenizm, panslavizm,
pananglikanizm, panlatinism ve diğer pan hareketleri milliyetçiliğin “ırk” aşamasına bağlamaktadır.
(T. Lothrop Stoddard, “Pan-Turanism,” The American Political Science Review, Cilt: XI, Şubat 1917,
No:1, s.13.)
6
Louis Leo Snyder, “Macro-Nationalisms,” L.L. Snyder, Encyclopedia of Nationalism, New York,
Paragon House, 1990, s.200.
7
Bu çerçevede Hans Kohn’un pan-milliyetçi hareketleri üçe ayırması ve pancermenizmi, panslavizm
ve panturancılıktan ayrı değerlendirmesi, bu üç hareketin özellikleri dikkate alındığında, kanımca
uygun düşmemektedir.
4
rağmen, Doğu Avrupa’da yokluğuna bağlamaktadır.
8
Kohn’un ana çerçevesini
çizdiği Batı ve Doğu tarzı milliyetçilikler ayrımı, sivil/etnik,
teritoryal(mülkî)/jenealojik (soykütüksel), siyasi/kültürel, ilerici/gerici,
akılcı/romantik, liberal/otoriter, iyi/kötü kavram çiftleri ile de ifade edile
gelmişlerdir.
9
Antony Smith, Hans Kohn’un bu kategorileştirmesine bir takım itirazlar
yöneltmekle
10
ve her milliyetçiliğin değişen derecelerde ve farklı biçimlerde sivil ve
etnik unsurları barındırdığını, bazı zaman sivil ve teritoryal unsurların hakim
olduğunu, bazı zaman da etnik ve yerli unsurların geçerli olduğunu ortaya koymakla
birlikte
11
, yine de Kohn’un, daha rasyonel milliyetçilik türleri ile daha organik
milliyetçilikler arasında koyduğu ayrımın geçerliliğini koruduğu düşüncesindedir.
Smith, “Batılı” sivil-teritoryal ile “Doğulu” etnik-jenealojik milliyetçilik modelleri
arasında ayrımdan yanadır. Bununla birlikte Smith, “Batılı” veya “Doğulu”
biçimindeki jeopolitik yaftaların ihtiyatla karşılanmasından da yanadır.
12
Antony
Smith’in Kohn’un ayrımına yönelttiği burjuvazinin rasyonel milliyetçilik türlerine
bağlılıklarının da şüpheli bir varsayım olduğu yönlü eleştirisi ve Alman sanayi
burjuvazisinin pancermen hissiyatı veya zengin Rus tüccarların “ilkelci” Rus
8
Hans Kohn, Nationalism,Its Meaning and History, Princeton, D.Van Nostrand Company, 1955, s29-
30.
9
Ayhan Akman, “Etnik-Sivil Kuramsal İkileminin Ötesinde: Modernist Milliyetçilik, Milliyetçilik
Kuramında Etnik/Sivil Milliyetçilik Karşıtlığı,” Modern Türkiye’de Siyasî Düşünce, Cilt 4:
Milliyetçilik, ed.: Tanıl Bora, İstanbul, İletişim Yayınları, 2002, s.81.)
10
Antony D. Smith, Millî Kimlik, çev:: Bahadır Sina Şener, 2. Baskı, İstanbul, İletişim Yayınları,
1999, s.132-132.
11
a.g.e. s.30.
12
a.g.e., s. 133. George Schöpflin de her ulusun sivil ve etnik boyutları olduğunu belirttikten sonra,
Orta ve Doğu Avrupa’da etnik boyutun daha önde olmasını, Kohn gibi, orta sınıfların yokluğuna
bağlamakta; Batı Avrupa’nın üstünlüğü karşısında harekete geçme zorunluluğu duyan
entellektüellerin, kitlelerin mobilizasyonu için kültür ve tarihe dayanmak zorunda kaldıklarını
yazmaktadır. (George Schöpflin, “Ethnic and Civic Natioanlism (Hans Kohn’s Typology),”
Encyclopaedia of Nationalism, s.60-61.)
5
milliyetçiliğine verdikleri desteği hatırlatması da, özellikle pan-milliyetçilik söz
konusu olduğunda dikkate alınmalıdır.
13
Smith, etnik milliyetçiliğin ayırt edici özelliğini doğuştan, fıtrî bir topluluk
fikrini öne çıkarmasında bulmaktadır. Bu durumda bir milletin öncelikli olarak ortak
soydan gelen bir topluluk olarak tanımlanması söz konusudur.
14
Antony Smith Batılı
sivil modeldeki hukukun yerini etnik modelde yerli kültür, genellikle de dil ve
adetlerin aldığı belirlemesini yaparak, bu nedenle de Doğu Avrupa ve Asya
milliyetçiliklerinin ilk evrelerinde lügatçilerin, dilbilimcilerin ve halkbilimcilerin
merkezi bir rol oynadıklarını yazar.
15
Antony Smith, bu etnik milliyetçiliğin iki
düzeyini belirler: Bağımsızlık öncesi etnik milliyetçi hareketler ve bağımsızlık
sonrası etnik milliyetçi hareketler. Bağımsızlık öncesi etnik milliyetçi harekette, daha
büyük bir siyasi birimden ayrılma ve bunun yerine yeni bir siyasi “etno-millet”
kurma çabası görülmektedir ki, Smith bunları ayrılıkçı milliyetçilikler ve diaspora
milliyetçilikleri olarak tanımlar.
Smith’e göre, ikinci düzeyi oluşturan bağımsızlık sonrası etnik milliyetçi
hareketler, etnik temelde tanımlanmış olan milletin, sınırlar dışında kalmış olan
“kardeş”lerini ve onların yaşadıkları toprakları kendi devletinin içine almaya
çalışmak biçiminde ortaya çıkan irredantist
16
hareketlere ve kültürel veya etnik
bakımdan benzer olan etno-milli devletlerin birliği yoluyla daha geniş bir etnik
13
Antony D. Smith, Millî Kimlik, s.132.
14
a.g.e., s.28.
15
a.g.e., s.29. Hans Kohn Batı Avrupa’da modern milliyetçiliğin devlet adamları ve siyasal liderlerin
ürünü olduğunu; Orta ve Doğu Avrupa’da ise şair, dilbilimci ve tarihçilerin milliyetleri yarattığını
belirtmektedir. (Hans Kohn, Pan-Slavism, s.18.)
16
İrredantizm: İtalya kökenli terim. İtalya Krallığı’nın oluşumu sırasında, özellikle Avusturya
denetiminde yaşayan İtalyanca konuşan toplulukların, İtalya Krallığı içerisinde yer almasını
hedefleyen harekete verilen isimdir. Daha sonraları terim genelleşerek bir ülkenin başka bir ülkede
yaşayan dil ve etnik köken bakımından kendisinden saydığı topluluklar üzerinde hak iddia etmesi, bu
topluluğun yaşadığı toprakları kendi sınırlarına katmak istemesi anlamına gelmeye başlamıştır.
(Uluslararası İlişkiler Sözlüğü, der.: Faruk Sönmezoğlu, İstanbul, Der Yayınları, 2000, s.383.)
Dostları ilə paylaş: |