T. C. Ankara üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ antropoloji (SOSYAL antropoloji) anabiLİm dali



Yüklə 1,25 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə11/80
tarix22.07.2018
ölçüsü1,25 Mb.
#58208
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   80

28 
 
Halkbiliminin  kapsadığı  alan  ise  oldukça  geniştir.  Halkbiliminin  araştırma 
alanını da S.V. Örnek aşağıdaki şekilde tanımlanmıştır: 
Bir  ülkenin,  bir  yöre  halkının,  bir  etnik  gurubun  yaşamının  bütününü 
kapsayan ve temelinde o halkı oluşturan insanların ortak ve yaygın davranış 
kalıplarını,  yaşama  biçimini,  belirli  olaylar  ve  durumlar  karşısındaki  tavrını, 
çevresini ve dünyayı algılayışını açıklamada; geleneksel ve törensel yaşamı 
düzenleyen,  zenginleştiren,  renklendiren  bir  dizi  beceriyi,  beğeniyi,  yaratıyı, 
töreyi,  kurumu,  kurumlaşmayı  göz  önüne  sermede;  bir  ucuyla  geçmişe,  bir 
ucuyla  zamanımıza  uzanan  gelenekler,  görenekler,  adetler  zincirini 
saptamada;  bu  zincirin  köstekleyici  ya  da  destekleyici  halkalarını  tek  tek 
belirlemede;  halk  kültürünün  atar  damarlarını  yakalayarak  bunlardan  özgün 
ve  çağdaş  yaratmalar  çıkarmada  halkbiliminin  rolü  ve  önemi  birinci 
derecededir.
18
  
Nail Tan’da ise daha basit bir tanım yer almaktadır: 
Folklorun  inceleme  alanı  halk  kültürüdür.  Halk  kavramı,  siyasi  ve 
ideolojik  görüşlere  göre  farklı  değerlendirilmektedir.  Folklorculara  göre  halk 
ortak  sosyal  ve  kültürel  özellikleri  bulunan insan  topluluğudur.  Halk  yalnızca 
köyde  değil,  şehirde  de  yaşamaktadır.  Çiftçi,  işçi,  memur,  esnaf,  profesör, 
cumhurbaşkanı halk kültürünün taşıyıcısı olarak halkı oluşturmaktadır. Çiftçi, 
halk kültürünü en çok taşıyan, yaşatandır. Öğrenim görmüş kişiler, gördükleri 
öğrenimin  derecesine  göre  halk  kültürünün  yanında  evrensel  kültür 
değerlerinin bir bölümüne de sahip olurlar. Milletleri diğer milletlerden ayıran 
                                                             
18
 S. V. Örnek, Türk Halkbilimi, Ankara 2000., s. 15-16 


29 
 
kültürel  özelliklerin  esası  halk  kültürüdür,  başka  bir  deyişle  folklordur.  Milli 
kültür denilen kültür değerleri de folklordan kaynaklanmaktadır. 
Genellikle  bir olayın  veya kültürel ürünün  folklor  malzemesi olabilmesi  için 
şu özellikler sahip bulunması gerektiği belirtilmektedir: 
 Halka ait olması 
 Anonim olması 
 Sözlü geleneğe dayalı olması, yazılı bir kaynağın tekrarı bulunmaması 
 Nesilden nesle, toplumdan topluma geçerek yayılmış olması 
Çağımız  folklorcuları,  bu  kuralları  geliştirerek;  yazılı  kaynaklarda  da 
folklorik  malzemenin  bulunduğunu,  ayrıca  yazılı  kaynaklardaki  bilgilerin  halk 
arasında  yayılırken  değişerek  yeni  folklor  ürünlerinin  oluştuğunu  kabul 
etmektedirler. Halk şairlerinin, halk sanatçılarının, zanaatkârların halk kültürü 
tarzında yarattıkları ürünlerinde anonim olmasına rağmen folklor ürünü kabul 
edilmeleri  de  yeni  folklor  yaklaşımının  bir  sonucudur.  Folklor  ürünleri  statik, 
durağan,  müzelik  değerler  olmayıp  dinamik,  hareketli,  yaşayan,  durmadan 
yeni  ürünler  doğuran  bir  yapıya  sahiptir.  Her  nesil,  folklor  değerlerine  yeni 
değerler  katar.  Bir  bölüm  folklor  değerleri  de  unutulur.  Toplumlar  ne  kadar 
sanayileşirse  sanayileşsin,  fert  toplumun  önüne  ne  kadar  geçmeye  çalışırsa 
çalışsın folklor ürünleri de daima var olacaktır.
19
 
Sait  Evliyaoğlu  ve  Şerif  Baykurt’un  Türk  “Halkbilimi”  adlı  kitabında  ise 
halkbiliminin çalışma alanı yabancı bir uzmanın görüşüyle dile getirilmektedir: 
                                                             
19
 
Nail Tan, Folklor Genel Bilgiler, İstanbul, 1995, s. 5 


30 
 
Ünlü  halkbilimci  Paul  Saintyves  halkbilim  alanıyla  ilgili  olarak  şunları 
söylüyor: 
“Halkbilim,  alanının  genişliği  itibariyle  insanın  gözünü  yıldıran  bir 
bilimdir. Bununla ilk uğraşanlar, incelemelerinin alanını masallar ve efsaneler, 
rondlar  ve  türküler,  atasözleri,  bilmeceler  ve  tekerlemeler  gibi  halk 
edebiyatıyla  sınırlandırıyorlardı.  Gelenekçiler,  yavaş  yavaş  araştırmalarını 
ağızdan  ağza  nakledilir  şeylere,  okul  dışında  öğrenilen,  özellikle  hayatta 
geçmekte olan her şeye doğru genişletmeye başladılar.” 
“…yaratıldığı zamandan beri halkbilim (folklor) dediğimiz bilim, alanını 
genişletmekten  bir  an  geri  kalmamıştır.  Önceleri  ancak  sözlü  edebiyat  ile, 
halk  gelenek  ve  görenekleriyle  ilgilenir  gibi  gözüken  halkbilimciler  yavaş 
yavaş  meraklarını,  ilgilerini  doğal  bilimlerle  ve  bütün  halk  güzel  sanatlarına 
karşılık  olan  her  şeylerle  ilgilenir  oldular.  Halkbilimin  alanı  giderek  o  kadar 
genişledi ki bütün kavramları, bütün gelenek ve görenekleri, bir kelimeyle tüm 
halk kültürünü oluşturan bütün olayları kucaklamaya başladı.”
20
 
Yukarıdaki  alıntılardan  da  anlaşılacağı  üzere  halkbiliminin  kapsadığı  alan 
oldukça  geniştir.  Bu  konuda  son  sözü  ise  ülkemizdeki  halkbiliminin  kurucu  babası 
P.N. Boratav’a vermek yerinde olacaktır: 
Halkbilimi oldukça genç bir bilimdir. Batı ülkelerinde 1846’dan bu yana 
İngilizce folk (halk) ve lore (bilim) kelimelerinden meydana gelmiş olan folklor 
deyimiyle, o tarihten önce bir bilim konusu sayılmayan, ya da başka bilimlerin 
                                                             
20
 
Sait Evliyaoğlu-Şerif Baykurt, Türk Halkbilimi, Ankara, 1988. s. 24 


31 
 
alanı  içinde  kalan  bir  takım  olguları,  kendine  özgü  yöntemlerle  incelemeyi 
üzerine alan bağımsız bir bilim olarak tanınmaya başladı. 
P.N. Boratav halkbiliminin araştırma alanı hakkında ise şunları söylüyor: 
Halkbilimi,  bir  bakıma  bir  toplumun  tarihini  inceler;  ama  tarih  değildir. 
O,  tarih  belgelerinden,  kendi  konusuna  giren  olayları,  kurumları,  v.b. 
incelemek  için  yararlanır.  Ama,  onu  ilgilendiren  açıklamalar  tarihin  ilgisini 
aşar.  Tarihin  amacı,  görevi,  bir  olayı  gerçekte  nasıl  geçmişse,  öylece 
öğrenmek  ve  bildirmektir;  o,  olayı  gerçeğe  uymayan  öğelerinden  arıttığı 
ölçüde  başarmıştır.  Halkbilimi  için  bir  olayın  gerçekteki  biçimi  ne  olursa 
olsun, gerçeğe uyan veya uymayan bütün yönleri önemlidir: gerçeğin gerçek-
dışına doğru oluşması; ya da gerçek dışından kalkılarak gerçeğe ulaşma; her 
iki  yönde  olayların  dönüşümünü  izleyerek  onların  toplum  ya  da  bireyler  için, 
her  aşamada  değişen  anlamlarını  belirtmek;  toplumun  ya  da  bireylerin  bu 
dönüşümlerdeki  etki  paylarını  meydana  koymak…  İşte  aynı  bir  tür  konuda 
tarihçi  ile  halkbilimcisini  ayırt  eden  yöntem  ve  görev  niteliklerinden  bir  kaçı. 
Efsanelerin,  tarihçiyi  tedirgin  eden,  elinden  geldiğince  yolunun  üstünden 
kovmayı iş edindiği bu ürünlerin her ayrı anlatma çeşidi halkbilimcisi için ayrı 
değer taşır.
21
 
Yukarıdaki tanımlamalarda ve içeriklerde de görüldüğü gibi soysal bilimlerin 
diğer alanlarında da bulunan çeşitli kavram kargaşaları ve tartışmalar halkbilimini de 
oldukça etkilemektedir.  
                                                             
21
 P. N. Boratav, 100 Soruda Halk Edebiyatı, İstanbul 1982, s. 5, s. 11–12 


Yüklə 1,25 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə