T. C. Ankara üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ antropoloji (SOSYAL antropoloji) anabiLİm dali



Yüklə 1,25 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə14/80
tarix22.07.2018
ölçüsü1,25 Mb.
#58208
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   80
    Bu səhifədəki naviqasiya:
  • A.g. e.

40 
 
kökü  orta  Asya’nın  geçmişinde  olan  özgün  kültürel  bir  mitos  vaat  ediyor  ve 
Anadolu’dan  orta  Asya’ya  uzanan  alana  referans  vererek  imparatorluk 
topraklarının  eski  güzel  günlerini  çağrıştırıyordu.  Bu  nedenle  de,  ayrılıkçı 
hareketlerle özdeşleşmeyen, eski düzene iyi kötü bağlılığını muhafaza eden 
19. yüzyıl Osmanlı aydın tabakasını hızla etkiledi ve mobilize etti. Türkçülük, 
Türk  diline  ve  Türk  kültürünün  temellerine  duyulan  ilgiyi  arttırdı,  son  dönem 
Osmanlı aydınları arasında ve kurumları içinde gelişti ve yirminci yüzyılın ilk 
yarısındaki Cumhuriyet dönemine ayak uydurmaya çalıştı… farklı toplulukları 
barındıran  bölgelerde,  Helenizm,  Slavizm  ya  da  Türkçülük  gibi  kültürel 
akımların  birbiriyle  nasıl  rekabet  ettikleri  hakkında  da  çok  kısıtlı  bir  bilgiye 
sahibiz.  Diğer  yandan,  Eric  Hobsbawn’ın  önemle  altını  çizdiği  gibi,  farklı 
milliyetçilik hikâyeleri çoğunlukla aydınların, bürokratların ve resmi kurumların 
bakış açısından yazılmış olup belli bir iktidar ilişkisi içinde anlatıldılar. “Halkın” 
milliyetçi  fikirlere  nasıl  muhatap  olduğu,  onları  nasıl  ve  hangi  kurumlar 
aracılığıyla özümsediği ve nasıl bir karşılık verdiği hala araştırılması gereken 
bir alan. 
Öztürkmen  eserinin  ilerleyen  bölümlerinde  yeni  bir  dil  ve  millet  oluşturma 
çabalarını  anlatmıştır.  Bu  çabaları  gerçekleştirmeye  çalışan  Osmanlı  aydınları 
arasındaki 
düşünsel 
farklılıkları 
da 
eserinde 
detaylarıyla 
açıklamıştır. 
Öztürkmen’eserinin  ilerleyen  bölümlerinde,  yine  çok  kültürlü  ve  çok  dilli  Osmanlı 
toplumundan  yeni  bir  Cumhuriyet  oluşturma  sürecinde  önemli  işlevler  gören 
sırasıyla Türk Ocakları, Halk Evleri, Köy Enstitüleri gibi kurumların Türk halkbilimi 
ile  olan  ilişkilerini  de  detaylarıyla  açıklamaktadır.  Cumhuriyetin  ilk  dönemlerinde 
ülke  sınırları  içinde  kalan  halk  kitlelerini  ortak  bir  dil  ve  ülkü  içinde  birleştirmeye 


41 
 
çalışan  bu  kurumların,  Türk  halkbilimine  olan  katkıları  da  eserde  açıklanmaktadır. 
Bu  kurumların  kendi  aralarında  ideolojik,  siyasi  ve  sosyal  anlaşmazlıklardan  ötürü 
nasıl zaman içerisinde trajik bir şekilde ortadan kalktıkları ya da çeşitli siyasi klikler 
tarafından 
ortadan 
kaldırıldıkları 
da 
kitabın 
dikkate 
değer 
bölümlerini 
oluşturmaktadır. 
Öztürkmen’in  Osmanlıdan  kalan  Türk  Ocakları  Kurumu  hakkında  yaptığı 
tespitler ise önemlidir. Buna göre: 
Cumhuriyetin  ilk  yılları,  temelleri  Osmanlı  döneminde  atılan  birçok 
kurum  için  yeni  bir  süreci  de  beraberinde  getirdi.  Türk  ocakları,  Cumhuriyet 
döneminin  ilk  kongresini  1924  Nisanında  topladılar.  İlk  toplantıda  bir 
konuşma yapan Hamdullah Suphi’ye göre, Türk Ocakları’nın iki temel görevi, 
lisan  hudutlarını istilalara  karşı  koruyarak  hem  “manevi  Türk  vatanının”  hem 
de “yeni Türk devriminin” bekçiliğini yapmaktı. Ne var ki, Türklüğün tanımı o 
kadar  da  kolay  değildi.  Kimin  Türk  olup  olmadığı  sorusu  1924  kongresinde 
ateşli  tartışmalara  yol  açan  bir  kavram  oldu.  Türk  Ocaklarına  katılırken 
Abhaz,  Çerkez,  Boşnak  ve  Gürcü  kökenli  mültecilerin  maruz  kaldığı 
ayrımcılığa  karşı  üyelerini  uyaran  Hamdullah  Suphi,  “burada  Anadolu’da 
tekrar  toplanıyoruz,  burada  yeni  bir  tahammür  devri  geçireceğiz.  Burada 
lehçeler birleşecek, sima farkları ortadan kalkacak. Yeniden tarihin kaydettiği 
o değişmez Türk kudretini kendi ruhlarımızın içinde biriktireceğiz” ve “ya ırkı 
kabul  edeceksiniz  ya  harsı”  demekle  birlikte  tartışmalar  tam  bir  uzlaşmayla 
sonuçlanmadı.  François  Georgeon’  da,  1926  ve  1927  kurultaylarında, 
Müslüman  olsun  veya  olmasın  Türkçeden  başka  dil  konuşan  ve  kendi  yerel 
geleneklerini yaşatan yerleşik ve göçmen azınlık topluluklarının durumlarıyla 


42 
 
ilgili tartışmalara dikkat çeker.
29
 
Yazının  ilerleyen  bölümlerinde  Öztürkmen,  Georgeon’un  bu  ocaklar 
hakkındaki  tespitlerini  detaylarıyla  açıklar.  Ne  var  ki  bu  ocakların  yazı  ve  kılık 
kıyafet  inkılâplarına  karşı  olan  tutumları,  1930’larda  meydana  gelen  türlü  dini 
eksenli  ayaklanmalarla  olan  ilişkileri  bu  ocakların  M.  Kemal  tarafından  da 
eleştirilmesine  ve  1931’de  olağan  büyük  kongrelerinin  ertesinde  “ironik  olarak” 
feshedilmesine  sebep  olmuştur.  Bu  karar  Öztürkmen’de  şu  şekilde  yer  almaktadır: 
Yine  de  Türk  Ocakları’nı  kapatma  kararı  bir  yerde  şaşırtıcıydı.  Walter  F. 
Weiker’in  belirttiği  gibi,  fesih  kararına  kadar,  Cumhuriyet  Halk  Fırkası’yla 
aralarında  yükselen  gerilime  rağmen,  ocakların  resmi  kanatla  ilişkilerinin 
normal seyrinde devam ettiği yolunda da işaretler vardı. Atatürk’ün en yakın 
meslektaşları, kurumun dergisi olarak faaliyet gösteren Türk Yurdu’na katkıda 
bulunmaya  devam  etmekteydiler.  1930  raporları,  şube  sayılarını  ve  faaliyet 
alanlarını geliştirme yönünde plan taslaklarını içermekteydi. Bu görünümüne 
rağmen,  1910’lu  yılların  Jön  Türk  geleneği  içinde  yapılanmış  olan  Türk 
Ocakları’nın, Cumhuriyetin ilk yıllarında millileşme çabalarını perçinleştirici bir 
rolü  tam  da  üstlenemedikleri  gerekçesiyle  kapatılmaları,  devletin  kültür 
kurumları üzerinde giderek artacak olan etkisinin ilk sinyallerini veriyordu.
30
  
Gümüşoğlu’nun  Kemalist  Milliyetçilik  ve  Irkçı  Milliyetçilik  başlıklı  bir 
makalesinde ise Türk Ocaklarının durumu; Türk Yurdu Dergisi ve Türk Ocaklarında 
güçlenen Pantürkist eğilimler alt başlığında şu şekilde açıklanmaktadır: 
Türkiye’de  milliyetçilik  olgusu;  Osmanlı’nın  son  dönemlerinde  içine 
                                                             
29
 A.g. e. s.46–47 
30
 A.g. e. s.52–53 


Yüklə 1,25 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə