194 | OSMANLI TOPLUMUNDA KUR'AN KÜLTÜRÜ VE TEFSİR ÇALIŞMALARI -II-
sıkıntılı günler anlatılmıştır. Bir derleme ve antoloji mahiyetindeki bir diğer
mecmûa,
42
Mısrî’nin ne tür eserler okuduğunu, kimlerden etkilendiğini gös-
termesi bakımından önemlidir.
4- Risâle-i Es’ile ve Ecvibe-i Mutasavvıfâne: Sual-cevap yoluyla tasavvuf ıstılâh-
larından bazılarını açıklayan, Ehl-i sünnet ile mutasavvıfların görüşlerini telif
etmeye çalışan bir risâledir. Sadece Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki yazma
nüshalarının sayısının elliden fazla olduğu dikkate alınırsa, bu eserin oldukça
çok okunduğu ve yayıldığı anlaşılmaktadır. Bu risâle, çeşitli kişiler tarafın-
dan, latinize edilmiş ya da sadeleştirilmiş haliyle yayımlanıştır.
43
5- Risâle-i Devriye: Tasavvuftaki devir nazariyesiyle ilgili mensur bir eserdir.
Abdurrahmahman Güzel tarafından özensiz bir şekilde yayımlanmıştır.
44
6- Ta’bîrâtu’l-Vâkıât: Tabirnâme olarak da geçen ve tasavvufî küçük bir rüya
tabirnâmesi olup sâlikin nefs mertebelerinde hangi rüyaları göreceğinden ve
sıfatlarından bahseden bu küçük risâle de neşredilmiştir.
45
7- Şerh-i Esmâu’l-Husnâ: Halvetîlerin seyr u sülûk esnasında zikrettikleri on iki
ism-i ilâhînin tasavvufî şerhidir ve neşredilmiştir.
46
8- Şerh-i Nutk-ı Yûnus Emre: Şathiye türünün en güzel örneklerinden biri olup
Yunus Emre’ye atfedilen “Çıktım erik dalına…” diye başlayan şiirinin şerhidir.
Eski ve yeni harflerle çeşitli yayımları bulunmaktadır.
47
Bu eserlerin dışında çoğu birkaç varaktan ibâret olan
Haseneyn,
İâde,
Nokta,
Eşrâtu’s-Sâat
, Hızriyye, Nefîse adlı risâleleri, genellikle diğer eserlerinde geçen
transkıribe edilerek yayınlanmıştır. Bkz. Halil Çeçen, Niyâzî-i Mısrî’nin Hatıraları,
Dergah Yay., İstanbul 2006. Bu Mecmûa, Mısrî’nin sürgün zamanında yaşadığı
ruhî bunalımlar ve psikolojik rahatsızlıklarını göstermesi bakımından çok ilginç
ve dikkate değer bir eserdir.
42
Bkz. Süleymaniye Ktp., Reşid Efendi, no. 1218.
43
Erdoğan, bu risâleyi yayınlayanları zikrederken ilk sırada, Mehmet Ali Aynî’nin
adını vermektedir. (Bkz. Erdoğan, Niyâzî-i Mısrî Divanı, s. CLIII). Ancak bu bilgi
yanlıştır. Bu risâleyi yayınlayan Mehmet Ali Aynî değildir. Onun İslam Tasavvuf
Tarihi
adlı kitabını sadeleştiren Hüseyin Rahmi Yananlı, bu eserin sonuna ek ola-
rak bu risâlenin sadeleştirilmiş halini yayınlamıştır. Bkz. “Tarikatın Usûlü ve
Hakîkatin Rumuzu”, Mehmet Ali Aynî, İslam Tasavvuf Tarihi, (sad. H. R. Yananlı),
Kitabevi Yay., İstanbul 2000, s. 304-313.
44
Bkz. Abdurrahmahman Güzel, “Niyâzî-i Mısrî’nin Gözden Kaçan Bir Eseri:
Risâle-i Devriyye”,
Türk Kültürü Araştırmaları, XVII-XXI/1-2 (Ankara 1983), s. 121-
137.
45
Bkz. Mustafa Tatçı, “N. Mısrî’nin Tasavvufî Bir Rüya Tabirnâmesi”, Türk Folklor
Araştırmaları
, Ankara 1989, s. 85-96.
46
Bkz. Baha Doğramacı, Niyâzî-yi Mısrî: Hayatı ve Eserleri, Ankara 1988, s. 68-75.
47
Mesela bkz. Yûnus Emre Şerhleri, haz. Emine Sevim-Neclâ Pekolcay, Ankara 1991,
s. 137-152.
M. AY · NİYÂZÎ-İ MISRÎ’NİN KUR’AN VE TEFSİR ANLAYIŞI | 195
yorum ve düşüncelerinin tekrar edidiği beş adet âyet tefsiri
48
ve II. Ahmed,
Köprülüzâde Mustafa Paşa,
kardeşi Ahmed Efendi, Celvetî Selâmî Ali Efendi ve
Karabaş Ali Efendi’ye gönderdiği mektupları mevcuttur.
49
2
2. Arapça Eserleri:
1- Mevâidu’l-İrfân: Mısrî’nin en son ve en hacimli eseridir.
50
“Mâide” adlı yetmiş
bir bölümden oluşan eserin altmış sekizinci bölümü Türkçe’dir. Bazı âyet ve
hadislerin yorumuyla Ehl-i Beyt’in faziletinden, Hz. Hasan ve Hüseyin’in
peygamberliğinden bahseden bu eser, Mısrî’nin en önemli eseri kabul edil-
mektedir. Süleyman Ateş tarafından Türkçe’ye tercüme edilmiştir.
51
2- ed-Devratu’l-Arşiyye fî Ahkâmi’l-Ferşiyye: Üç bölüm ve bir hâtimeden mey-
dana gelen bu eser; burçlar, kıyâmet ve kıyâmet alâmetleri, haşir gibi konuları
ihtiva etmektedir. Mehmed Nurullah bu eseri 1323 (1905) yılında Türkçe’ye
tercüme etmiştir.
3- Tesbî-i Kasîde-i Bürde: Busayrî’nin yazdığı meşhur kasideye, Mısrî’nin her
beytin önüne beş mısra eklemek suretiyle yaptığı tesbî‘dir.
4- Tefsîru Fâtihati’l-Kitâb: Fâtiha sûresinin bu işârî tefsiri, sûrenin faziletiyle
ilgili hadislerden başka cifr hesaplarından oluşan küçük bir risâledir.
5- Mecâlis: Nisâ, Mâide, En’âm ve Kadir sûrelerinin özet bir tefsiridir. Bu eser-
den ilk defa Kenan Erdoğan bahsetmiştir.
52
Her ne kadar Erdoğan bu eserin
“işârî tefsirleri ve bazı cifir hesaplarını ihtiva ettiğini” söylemekteyse de biz
bu tespiti ihtiyatla karşılıyoruz. Zira ilk üçte birlik kısmını incelediğimiz bu
eserde hiçbir cifr hesabına rastlamadık. Ayrıca –incelediğimiz kısımdan anla-
şıldığı kadarıyla- bu eserde zâhirî tefsirler işârî yorumlardan daha fazladır.
II- Kur’an ve Tefsirle İlgili Görüşleri
A. Kur’an Anlayışı
1. Kur’an-İnsan-Kâinât Bütünlüğü
Mısrî’ye göre Kur’an ve insan, hatta Kur’an ve kâinât bir bütündür. Kur’an,
eşyadan ve insandan kopuk mücerred bir metin değildir. O, kâinâttaki “Kur’ân-ı
Kebîr”in kağıda, mürekkebe bürünmüş şeklidir. Dolayısıyla onun bakış açısına
göre her bir varlık, özellikle de insan, okunmayı, üzerinde düşünülmeyi hak
48
Detaylı bilgi için bkz. Erdoğan, Niyâzî-i Mısrî Divanı, s. CLXIII.
49
Bkz. Aşkar, “Niyâzî-i Mısrî”, DİA, XXXIII, 168.
50
Son eseri olduğu, bu kitapta 1103 ve 1104 (1692-1693) tarihlerinden bahsetmesin-
den ve 76 yaşında olduğunu söylemesinden anlaşılmaktadır.
51
Bkz. Niyâzî-i Mısrî, Mawâidu’l-İrfân İrfan Sofraları, çev. Süleyman Ateş, Yeni
Ufuklar Neşriyat, İstanbul ts. (İlk baskısı Ankara’da 1971’de yapılmıştır).
52
Bkz. Erdoğan, Niyâzî-i Mısrî Divanı, s. CLXVIII.