Niyâzî-i Mısrî’nin Kur’an ve Tefsir Anlayışı



Yüklə 340,96 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə3/18
tarix23.08.2018
ölçüsü340,96 Kb.
#63931
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   18

188 | OSMANLI TOPLUMUNDA KUR'AN KÜLTÜRÜ VE TEFSİR ÇALIŞMALARI -II- 

olmanız ensebdir. Mahallinizden harekete rızây-ı hümâyûnum yoktur. 

Huzûr-ı hâtır ile zâviyenizde oturup asâkîr-i İslâmiyye ve guzât-ı 

mücâhidîne teveccüh-i tâm ile Mansûr ve muzaffer olmaları duasında olma-

nız me’mûldur.”

21

 



Mısrî ise padişahın bu isteiğini kabul edemeyeceğini şu mukâbil mektubuyla 

bildiri: 

“Padişahım! ‘İnnemesele îsa kemeseli Âdem’ buyuruldu. Mümâsili ilmu’l-

esmâda kıldı. Kabul edene melek dendi, kabul etmeyene şeytan denildi. Padi-

şahım! Muhâle ferman vermek âkıl işi değildir. Bir kevkebe tulû etmesin deyu 

ferman vermek, yahut ağrısı tutmuş avret doğursa padişaha âsî olur mu? Pa-

dişahım ben seni esirgerim, senin hayırhâhınım. Senin dostun, beni sana yan-

lış bildirir. Bu dahi malum ola ki enbiyâ ve evliyâda kizb ve hilâf ve müdâhene 

olmaz. El-hâsıl, enbiyâya muhâlefette olmakdan men ederim. Nasihatımı ka-

bul edersen, tahtında sâbit-kadem olursun. İsa aleyhisselâm, kendi hakkında 

alâ melei’n-nâs ‘hazâ mehdiyyu’z-zaman’ diye şehâdet eder.  Şehâdetini Allah 

Teâlâ kabul eder. Cümle halk dahi kabul eder. Ve illâ muhâlefetin zararı ken-

düye âid olur. Bilürsen nasihatım budur. Bu mektubu kendi şeyhine gösterme 

ve reyi ile âmil olma. Şeyhulislâm ve ulemâya göster . Onların reyi ile âmil ol. 

Vesselâmu alâ men ittebaa’l-hudâ.”

22

 



Mısrî, padişahın emrine kulak asmayarak Tekfur dağı’na kadar gitmiştir. Pa-

dişah, şeyhi iskelede karşılamak üzere Arap Beşir Ağa’yı şeyhe mahsus bir koçu 

araba ve müridlerine de mîrîden epeyce parayla birlikte gönderir. Ancak sinirli 

biriolan Mısrî, hediyeleri kabul etmediği gibi “Bizi seferden alıkomağa sebeb 

olan kendi kâfir, avradı boş. Ben mîrîden bir şey istemem ve azimetten dahi 

dönmem” der.

23

 

Mısrî’nin Edirne’ye yaklaşması ve padişaha, iş başında bulunan hâinleri 



kerâmet ile birer birer haber vereceği şâyiası, pek çok kimsenin de şeyhi sabır-

sızlıkla beklemeleri devlet adamları arasında telaş uyandırmıştır. Sadrazam 

Bozoklu Mustafa Paşa, Mısrî Efendi’nin duasını almak isteyen ve sonra sefere 

çıkılmasını uygun gören II. Ahmed’i bu zat geldiği takdirde büyük fitne çıkacağı 

telkinleriyle fikrinden vazgeçirmiştir. Padişah, bu sefer Dilâver Ağa’yı Mısrî’yi 

                                                                    

21

   Aşkar,  Niyâzî-i Mısrî, s. 129; Mısrî, Mawâidu’l-İrfân, (S. Ateş’in önsözü), s. 11; 



Erdoğan, Niyâzî-i Mısrî Divanı, s. LXXXIV. 

22

   Aşkar,  Niyâzî-i Mısrî, s. 129; Mısrî, Mawâidu’l-İrfân, (S. Ateş’in önsözü), s. 11-12; 



Erdoğan, Niyâzî-i Mısrî Divanı, s. LXXXV. 

23

   Mısrî, Mawâidu’l-İrfân, (S. Ateş’in önsözü), s. 12-13; Erdoğan, Niyâzî-i Mısrî Divanı



s. LXXXV. 


 

M. AY · NİYÂZÎ-İ MISRÎ’NİN KUR’AN VE TEFSİR ANLAYIŞI | 189 

geri döndürmesi için bir fermanla göndermiştir. Ancak Mısrî, bu fermanı da 

dinlememiş ve yoluna devam etmiştir. Bütün bu olayları duyan ve muhtemelen 

Mısrî’nin cesaretinden etkilenerek onu merak eden halk ve ehl-i tarikat, onu 

şehir dışında karşılayıp Edirne’ye 26 Şevval 1104’te (30 Haziran 1693) beraberce 

girmişlerdir. Mısrî, halkla birlikte doğruca Selimiye Camii’ne gidip orada mih-

rap kenarında bir süre oturmuş ve öğle namazından sonra vaaz edeceğini bil-

dirmiştir. Mısrî’yi görmek isteyen ve diyeceklerini merak eden Edirneliler, 

Selimiye Câmii’nin avlusunu dahi doldurmuştu. Bu durumdan rahatsız olan 

sadrazam, önce vezîr-i sânî Osman Paşa’yı gönderip, padişahın kendisini bekle-

diğini söyleyrek camiden çıkarmasını istemiştir. Ancak Mısrî, camiden, öğle 

namazından sonra çıkacağını bildirmiştir. Bu sefer bazı yeniçeri ağaları bizzat 

gelerek padişahın kendisini görmek istediği bahanesiyle onu câmiden zorla 

çıkarmışlar, çıkışta da Limni’ye sürgün edildiğini kendisine tebliğ etmişlerdir. 

Aceleyle taht-ı revâna bindirilen Mısrî, otuz kadar müridiyle birlikte Limni’ye 

kalebend olarak sürgün etmiştir.

24

 Bu sürgüne çok sinirlenen Mısrî, padişaha 



zehir zemberek bir mektub yazmıştır.

25

 



Epeyce yaşlanmış olan ve cihad için çıktığı yolculuğun yeni bir sürgünle so-

nuçlanması dolayısıyla moral açısından iyice çökmüş bulunan Mısrî, bu son 

sürgününde yaklaşık 7-8 ay yaşamış ve Limni’de 78 yaşındayken 20 Receb 

1105’te (16 Mart 1694) vefat etmiş ve Limni’de defnedilmiştir.

26

 

B



B. Şahsiyeti ve Fikirleri 

Hayatından anlaşılacağı üzere Mısrî, kendisini ilmî ve manevî açıdan geliş-

tirmek için sürekli bir arayış içinde olan ve bu uğurda diyar diyar dolaşmaktan 

erinmeyen bir zattır. O, doğru bildiği şeyleri kimseden çekinmeden söyleyen 

cesur bir düşünür, siyâsî hasımlarına karşı yılmadan amansız mücadeleler veren 

ve onları çok sert bir dille eleştiren, hatta onlara ğaliz küfürler eden gözü kara 

bir muhâliftir. Öyle ki hâtırâtında Osmanlı padişahlarını Yahudilikle itham 

etmekte


27

 ve Osmanlı Hânedânı’nın yerine Tatar Hânedânı’nın geçmesi gerekti-

                                                                    

24

   Bkz.  Erdoğan,  Niyâzî-i Mısrî Divanı, s. LXXXV-LXXXVI; Aşkar, Niyâzî-i Mısrî, s. 



130-135; a.g.mlf., “Niyâzî-i Mısrî”, DİA, XXXIII, 167. 

25

   Bkz. Erdoğan, Niyâzî-i Mısrî Divanı, s. LXXXVIII-LXXXIX. 



26

   Bkz. Erdoğan, Niyâzî-i Mısrî Divanı, s. XC; Wensinck, “Niyâzî”, İA, IX, 306. 

27

   “Sultan İbrahim de Sultan Muhammed de bu tahtta oturan da Yahudidür. Ben 



bunların elinde ölürüm, lâkin taht Tatarundur…Peygamber oldugum gerçek 

olunca tahkîk bilün Sultan İbrahim, Sultan Muhammed, şeyhzâde Mustafa ya-

hudilerdür…bunlar zâhiren Yahudi soyundan olmak ile Yahudi gayretin çekerler, 



Yüklə 340,96 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   18




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə