Nebevî Yöntem
72
bir şey konuşulmuyor. Bu asrın başında tecdid kendini açık-
ça dile getirmektedir. Bu tecdid seyrinin kesin sonuç verecek
hâlde olmasını Allah’tan dileriz. Aynı şekilde Rabbimizden,
kendileri vasıtasıyla bu ümmet için dinini yenileyeceği “men:
kimse(ler)”den olarak bizi istihdam etmesini de ümit ede-
riz. Böylelikle bizim görüşümüze göre, hadiste geçen “men:
kimse(ler)” lafzı, bazen belirli bir kişiyi anlatmakla birlikte,
kimi zaman da “Bâtılın ortadan kaldırılmasından sonra hak-
kın yerini bulması için birbirleriyle yardımlaşan bir topluluk
(cemaat)” anlamına gelir.
O hâlde geriye “Lâ ilahe illallah” sözüyle ilgili reçete kal-
maktadır. Bu sözü dil ile çokça söyleyip tekrar etmek… Evet,
önce dil ile söylemek… Şunu bilelim ki Rasûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem’e cevâmiu’l-kelim (geniş anlamlı özlü sözler)
verilmiştir. Onun sözü, ilim ve inceliklerle doludur. Burada
onun imanı yenilemek için dile getirdiği reçeteden daha açık
ve daha basit hiç birşey yoktur: “Lâ ilahe illallah sözünü çokça
söylemek…” Çünkü Allah erlerinin azığı “Lâ ilahe illallah”tır.
Bu, sürekli olarak dilde yenilenen bir sözdür. Bu erler bu sözü
çokça tekrar ederler. Çokça tekrar etmenin sınırı ise tayin edil-
memiştir. Bazen yüzlerce defa söylemenin de yeterli olmadı-
ğını görebiliyoruz. O hâlde “Lâ ilahe illallah” taraftarlarının,
bunu sabah-akşam ve gecenin ve gündüzün çeşitli vakitlerin-
de çokça tekrar etmeleri gerekir.
Şüphesiz ki bu Nebevî bir reçetedir. Önce dil ile söyle-
mek… Allah’ın erlerinin, bu reçeteyi yerine getirirken ve son-
rasında tağutu ortadan kaldırmak ve hakkın yerini bulma-
sını sağlamak için de programları “Lâ ilahe illallah”tır. Yani
O’ndan başka bir mabud yoktur. O’ndan başka bir egemen
yoktur. O’ndan başka şeriat koyucu yoktur. O’ndan başka rı-
zası arzu edilen, gazabından korkulan kimse yoktur.
Dinin ve Imanın Yenilenmesi
73
Şüphesiz Yüce Allah “Şunu bilin ki, kalpler Allah’ı
anmakla huzur bulur”
35
buyurmaktadır.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de “En üstün zikir
‘Lâ ilahe illallah,’ en üstün dua ‘Elhamdulillah’tır” bu-
yurmaktadır. Bu hadisi Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce, İbn Hibbân
ve Hâkim, Câbir’den sahih bir senetle rivayet etmişlerdir.
36
Allah’ın lütfu keremiyle “Lâ ilahe illallah”ın faziletine dair
yirmi yedi hadisi bir araya getirmiş bulunuyoruz. Elhamdulil-
lah ise öncelikle dil ile çokça söylemek suretiyle imanımızı ye-
nilemeye bir davettir. Onu çokça söylemek ise -Yüce Allah’ın
izniyle göreceğimiz gibi- eğitimde temel bir esastır.
35
Ra‘d 13/28.
36
Tirmizî, Daavât 9; Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrâ, VI, 208; İbn Mâce, Edeb 55;
İbn Hibbân, Sahîh, III, 126; Hâkim, Müstedrek, I, 676, 681.
ISLÂM, IMAN VE IHSAN
“İslâm” sözcüğünün, Yüce Allah’a ubudiyetin tüm an-
lamlarını kapsayan genel bir anlamı vardır. Bunun yanı sıra,
ubudiyetin basamaklarından herhangi birisi hakkında kullanı-
lacak olursa da özel bir anlamı vardır.
O hâlde her bir kimsenin İslâm, iman ve ihsan merte-
belerinde yükselen bu basamakların neresinde bulunduğunu
bilmek için İslâm toplumlarındaki insanları sınıflandırmak
bir kaçınılmazlıktır. Diğer taraftan eğitim sürecinde, eğitimin
semeresini de beklememiz bir zorunluluktur. Bu ise arkadaş-
larımızın, insanların genelinden kendisiyle ayrıcalıklı bir hâle
gelecekleri şekilde İslâm’dan imana doğru yükselmelerini
beklemektir. Bu tekâmül eden iman, onlara safın bünyesine
katılma yetkinliği kazandırır. Sonra bu daha da olgunlaşarak
onları safın içerisinde cihada ehil kılar. Daha sonra da safın
arasında buna istidadı olanlar için ihsan mertebesi diye bili-
nen üçüncü basamağa yükseliş söz konusu olur.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in, meclisleri, hut-
beleri, vaaz ve tavsiyeleri bize -rivayet yoluyla- gelmiş bulun-
maktadır. Fakat Buhârî ve Müslim ile Sünen sahiplerinin Hz.
Ömer’den rivayet ettikleri meşhur Cibril hadisi, bize, şevk ve-
recek, dikkat çekecek ve eğitim alanında gerekli detayları ihti-
va edecek şekilde gelmiştir. Cebrail aleyhisselâm geldi. Ashab
onu gördü, onun konuşmasını duydu. Rasûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem ile alışılmadık diyaloğuna tanık oldu. Bunun
Dinin ve Imanın Yenilenmesi
75
tek sebebi, başka bir hadiste bulamadığımız bu teferruatın ol-
dukça önemli olmasıdır.
Ömer radıyallahu anh dedi ki: Bizler bir gün Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda oturmaktayken an-
sızın elbiseleri oldukça beyaz, saçları oldukça siyah, üzerinde
yolculuğun etkisi bulunmayan ve bizden hiç kimsenin tanı-
madığı bir adam çıkageldi. İlerleyip Nebî sallallahu aleyhi
ve sellem’in önünde oturdu. Dizlerini onun dizlerine daya-
dı. Ellerini kendi dizlerine koydu ve “Ey Muhammed! Bana
İslâm’dan haber ver” dedi.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “İslâm, Allah’tan
başka hiçbir ilah olmadığına, Muhammed’in Allah’ın
Rasûlü olduğuna şehadet getirmen, namazı kılman,
zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman ve eğer oraya
gitmeye gücün yeterse Beyt’i haccetmendir” buyurdu.
Adam “Doğru söyledin” dedi. Biz ise hayret ettik. Ona
hem soru soruyor hem de onu tasdik ediyordu. Sonra adam
“Bana imandan haber ver” dedi. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi
ve sellem “Allah’a, meleklerine, kitaplarına, rasûllerine,
ahiret gününe iman etmen ve hayrıyla şerriyle kadere
iman etmendir” buyurdu.
Adam yine “Doğru söyledin” dedi. Ardından da “O hâlde
bana ihsandan haber ver” dedi. Allah Rasûlü sallallahu aley-
hi ve sellem “Allah’a, O’nu görüyormuşsun gibi ibadet
etmendir. Her ne kadar sen O’nu görmüyorsan da şüp-
hesiz O seni görür” buyurdu.
Bu sefer “O hâlde bana kıyametten haber ver” dedi. Al-
lah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem “Bu konuda kendisi-
ne soru sorulan kişi, soru sorandan daha bilgili değil-
dir” dedi. Bunun üzerine “O hâlde bana onun alametlerin-
den haber ver” dedi. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem
Dostları ilə paylaş: |