Erich fromm psikanaliz ve



Yüklə 136,65 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə29/34
tarix14.05.2018
ölçüsü136,65 Kb.
#43828
1   ...   26   27   28   29   30   31   32   33   34

dışını  bilince  dönüştürmekle,  aydınlama  kavramı  ara­
sındaki  ilişkiyi  daha  kolaylıkla  görüp  tanıyabilmemizin 
olanak  içine  gireceğini  sanıyorum.
«Zen’in  yaklaşımı  doğruca  o  nesnenin  içine  girmek 
ve  sanki  o  nesneyi  içinden  görmektir»  (46).  Gerçeğin 
bu  dolaysız  kavranışı  «ön  kararların,  ön  yargıların,  ko­
şullanmaların  bağımlılığından  sıyrılmış,  yeni  çözümle­
re,  yaratıcılığa  dönük»  (4T)  kavrayış  olarak  da  adlan­
dırılabilir.  Suzuki  bu  yaratıcılığın  kaynağı  olarak  Zen’­
in  bilinçdışını  görüyor  ve  sözü  şöyle  sürdürüyor,  «Bi- 
linçdışı,  duyulması  hissedilmesi  gerekli  olan  bir  şeydir, 
elbet  alışılagelmiş  anlamda  böyle  bir  şey  olanaksızdır, 
ama  en  temel,  en  köklü  anlamda  bilinçdışı  duyulup 
hissedilmelidir»  (48).  Bu  anlatım  biçiminde  bilinçdışı 
kişiliğimizin  içinde  ayrı,  egemen  bir  ülke,  kişiliğimizi 
aşan  bir  şeymiş  gibi  ele  alınmış  oluyor.  Suzuki sözü  sür­
dürerek  «Bilinçdışımn  hissedilmesi...  Temel  ve  en  önde 
gelen  sorundur»  (40)  diyor.  Bu  durumu  işlevsel  deyim­
lere  çevirerek  anlatmaya  çalışırsak  bilinçdışını  hisset­
mekten  söz  etmemek  gerekli,  daha  çok  alışageldiğimiz 
yaşantıların  bulunduğu  alandan  değil  de  daha  derin­
lerde  olan  şeylerin  ayırdmda  olmaktan  ya  da  başka 
türlü  açıklamak  gerekirse,  baskının  derecesini  yani  ilin- 
tisiz  çarpıtmayı  (parataxic  distortion),  imge  yansıtma­
sını  (image  projection)  ve  gerçeğin  dolaysız  olarak  de­
ğil  de  düşünceyle,  çıplak  gözle  değil  de  kafanın  gözüyle 
görülmeye  çalışılması  durumlarını  azaltmaktan,  hafif­
letmekten  söz  etmek  gerekli.  Suzuki  Zen’de  yol  almış
(46)  D.  T.  Suzuki,  «Lectures  on  Zen  Buddhisms  (Zen  Buddhism 
and  Psychoanalysis,  New  York,  Harper  and  Row,  1970),  S.  11.
(47)  Aynı  yazı,  S.  12.
(48)  Aynı  yazı,  S.  14.
(49)  Aynı  yazı,  aynı  sayfa.
97


kimseden  «büyük  bilinçdışıyla  doğrudan  bağlantı  için­
de  olan  kimse»  (50)  diye  söz  etmeyi  seçerken  ben  «ken­
di  iç  gerçeğinden  de,  dünyanın  gerçek  böylesiliğinden 
de  araya  bizi  gerçekten  ayıran  bir  peçe  koymadan  ayır- 
dmda  olma  durumuna  ulaşmış  kimse  diye  söz  etmeyi 
daha  uygun  buluyorum.  Biraz  ötede  Suzuki  «gerçekten 
bize  en  yakın,  en  içrek  olan  şey  odur  (bilinçdışı),  ya­
kınlığından  içrekliğinden  dolayı  da  tıpkı  gözün  kendi 
kendini  görememesi  gibi  onu  istediğimiz  gibi  evirip  çe­
virmek  elimizde  değildir.  Onun  için  bilincin  bilinçdışını 
bilinçleştirebilmesi  bilincin  özel  bir  eğitimden  geçmesini 
gerektirir.»  (51)  diyor.  Burada  Suzuki’nin  seçtiği  yol 
psikanaliz  açısından  da  seçilmesi  gerekli  olan  yolun  ay­
nısı  :  Amaç  bilinçdışını  bilince  çıkarmaktır.  Bu  amaca 
ulaşmak  için  de  bilinci  özel  bir  eğitimden  geçirmek  zo­
runludur.  Acaba  bunun  anlamı  Zen  ve  psikanalizin 
amaçlarının  aynı  olduğu,  bir  tek,  bilinci  eğitmek  konu­
sunda  geliştirdikleri  uygulamalarda  farklılaştıkları  m ı­
dır?
Bu  noktaya  dönmeden  önce  açıklanmasında  yarar 
umduğum  birkaç  noktaya  değinmek  istiyorum.
Dr.  Suzuki  görüşlerini  açıklarken  benim  yukarda 
psikanaliz  görüşlerini  incelerken  sözünü  ettiğim  bil- 
mişliğe  karşı  çocuksu  saflık,  temizlik  konusuna  değini­
yor.  Kutsal  Kitapta  bu  saflık  ve  temizliğin  bilmişlikle 
yitirilişi  diye  adlandırılan  olgu,  Zen’de  ve  genel  olarak 
Budizm’de  duygusal  birikimlerin  bulaşıklığı  (klesha
ya  da  akla  vurmaya,  yargıya  dayalı  anlayış  yetisinin 
egemenliğini  kurduğu  «bilinçli  zihnin»  (vijnana)  işe ka­
rışması  olarak  tanımlanıyor.  Anlayış  deyimi  ortaya
(50)  Aynı  yazı,  S.  16.
(51)  Aynı  yazı,  S.  18  (italikle  belirtilmesi  benim  katkım.  E.  F.).
93


önemli  bir  sorun  çıkartıyor.  Anlayışla  bilinç  aynı  şey 
mi?  Eğer  öyleyse  bilinçdışım  bilince  çıkarmak,  anlayışı 
geliştirmekle  varılabilecek  bir  şey  olmalı.  O  zaman  da 
Zen’in  amacına  tam  anlamıyla  ters  düşen  bir  sonuca 
varmış  oluyoruz.  Eğer  durum  böyle  olsaydı  psikanali­
zin amacıyla  Zen’in  amacı  taban  tabana  karşıt  olacaktı, 
biri  anlayışı  arttırmaya  çalışırken  öteki  akla  vurmaya, 
yargılamaya  dayalı  anlayışın  egemenliğini  bozmaya  ça­
lışıyor  olacaktı.
Freud’un  çalışmalarının  ilk  yıllarında,  henüz  has­
talığı  konusunda  gereken  bilgileri  vermenin  hastanın 
iyileşmesi  için  yeterli  olduğunu  sandığı  dönemlerde, 
psikanalizin  hedefinin  yalnızca  anlayışı  geliştirmekle 
bir  tutulduğunu  kabul  etmek  zorundayız;  pek  çok  uy­
gulamacı  analist  bugün  bile  hâlâ  anlayış  görüşünün 
üzerine  çıkamamıştır.  Freud’un  da  hiç  bir  zaman  an­
layışla  «tam  bir  dönüşümle»  sonuçlanan,  duygularımda 
içeren,  bütünlüğü  olan  yaşantı  arasındaki  fark  konu­
sundaki  görüşlerini  açıkça  ortaya  koyamamış  olduğu 
bir  gerçek.  Ama  psikanalizin  hedefini  oluşturan  kesin­
likle  bu  yaşam  deneysel,  anlayışı  aşan  içgörüdür.  Daha 
önce  de  söylediğim  gibi  nefes  alıp  verdiğimin  ayırdmda 
olmam,  nefes  alıp  verdiğimi  düşünmemle  aynı  şey  de­
ğildir.  Elimi  oynattığımın  ayırdmda  olmam  başka  şey, 
elimi  oynattığımı  düşünmem  başka  şeydir.  Bunun  ter­
sine  bir  kere  nefes  alıp  vermem  ya  da  elimi  oynatmam 
konusunda  düşünmeye  haşlayınca  artık  nefes  alıp  ver­
diğimi  ya  da  elimi  oynattığımı  farketmemeye  başlarım. 
Benim  bir  çiçeğin,  bir  kimsenin,  bir  sevincin,  bir  sev­
ginin  ya  da  içbarışm  ayırdmda  olmamda  da  durum  ay­
nıdır.  Psikanalizde  her  gerçek  içgörünün  özelliği  bir  dü­
şünce  kalıbı  içinde  açıklanamamasındadır.  Buna  karşın 
bütün  kötü  analizlerin  özelliği,  «içgörü»nün,  dolaysız 
yaşantıyla  ilişkisi  olmayan  karmaşık  kuram  kalıplarına
99


Yüklə 136,65 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   26   27   28   29   30   31   32   33   34




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə