Erich fromm psikanaliz ve



Yüklə 136,65 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə27/34
tarix14.05.2018
ölçüsü136,65 Kb.
#43828
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   34

içinde  dayanaklarının  böylece  elinden  alınması  çoğu 
zaman  hastanın  büyük  oranda  kaygıya  kapılmasına 
neden  olabilir.  Eğer  analistin  yanında  oluşunun  has­
taya  sağladığı  güven  duygusu  olmasa  bu  kaygılar,  ya­
nılgıları  yenmesini  engelleyebilir.  Bu  güveni  sağlayan 
şeyse  analistin  hastanın  yanında  oluşudur,  yoksa  ana­
listin  hastanın  yaşantıya  dönüştürebileceği  şeyleri  ya- 
şantılaştırmasma  engel  olabilecek  sözleri  değildir.
Buraya  kadar  yaptığımız  karşılaştırmalarda  Zen 
Budizmle  psikanaliz  arasındaki  benzer  yanlara  değin­
dik,  ama  temelde,  kökte  olan  asıl  sorun  konusunda  kar­
şılaştırma  yapılmadıkça  benzerlik  tam,  yeterli  ve  inan­
dırıcı  olamayacaktır.  Zen’in  temel  sorunu  aydınlan­
ma,  psikanalizinkiyse  baskının  yok  edilmesi,  bilinçdı- 
şının  bilince  dönüştürülmesidir.
Psikanaliz  bakımından  bu  konuyla  ilgili  olarak 
daha  önce  söylemiş  olduğumuz  şeyleri  özetleyelim. 
Psikanalizin  amacı  bilinçdışını  bilince  çıkarmaktır.  As­
lında  «bilinçden»  ve  «bilinçdışından»  söz  ettiğimiz  za­
man  gerçekler  yerine  sözcükler  koymuş  oluyoruz.  Bilinç 
ve  bilinçdışını  sanki  bir  içerikmiş  ya  da  insanın  ruhu­
nun  belirli  bir  yeriymiş  gibi  ele  alacağımıza  yalnız  iş­
levleri  bakımından  ele  almalıyız.  Tam  olarak  gerçeği 
dile  getirmek  için,  çeşitli  baskı  altında  tutulma  dere­
celemelerinden,  yani  dil,  mantık  ve  içerik  bakımından 
süzgeçten  geçebilipte  bilince  ulaşılmasına  izin  veril­
me  durumlarından  söz  etmeliyiz.  Kendimi  bu  süzgeç­
ten  kurtarabilip  de  evrensel  insan  olduğumu  yaşan- 
tılaştırabileceğim  derece,  baskının  hafiîletilebileceği, 
kendi  içimdeki  insanlığın  en  derin  kaynağıyla  yani 
tüm  insanlıkla  ilişki  kurabileceğim  derece...  Eğer  bü­
tünüyle  baskı  kalkarsa  o  zaman  bilince  karşı  duran 
bir  bilinçdışı  da  kalmaz:  O  zaman  doğrudan,  dolaysız
91


yaşantı  oluşur.  Artık  kendim  kendime  yabancı  olmı- 
yacağımdan  hiç  bir  şey,  hiç  bir  kimsede  bana  yabancı 
kalmaz.  Dahası  da  var,  benim  bir  parçam  benden  ne 
derecede  yabancılaşırsa,  benim  bilinçdışım,  bilincim­
den  ne  derece  ayrılırsa  (yani  ben  bütünlüğü  olan  in­
san,  toplumsal  insan  olan  benden  ne  derece  ayrılırsam) 
benim  görüp  kavradığım  dünya  da  bir  çok  bakımdan 
gerçekliğini  yitirir,  düzme,  gerçek  dışı  bir  görünüm 
alır.  Öncelikle  ilintisiz  çarpıtma  (parataxic  distortion, 
«transference»)  bakımından,  başka  kimseleri  varlığı­
mın  bütünlüğüyle  algılayamıyorum,  varlığımın  bütün­
lüğünden  bölünmüş  çocuksu  bir  benlikle  tanıyorum,  o 
zaman  da  o  kimseleri  gerçek  kimlikleriyle  değil  de  ço­
cukluğumda  önemsediğim  kimseleri  onlara  yansıtmak 
yoluyla  yaşantılaştırabiliyorum.
Bundan  başka,  insan  baskı  altındayken  dünyayı 
düzmece  bir  bilinçle  tanıyor,  gerçek  olanları  değil  de 
düşünsel  imgeleri,  kuruntuları  gerçekler  yerine  koyu­
yor  ve  gerçekleri  olduğu  gibi  göreceğine,  düşünsel  im­
geleri,  kuruntuları  yansıttığı  ışın  demetinden  gerçeği 
görüyor.  İste  bu  düşünsel  imge,  bu  gerçeği  çarpıtan 
perde,  tutkularının,  kaygılarının  nedeni  oluyor.  Bunun 
sonucunda  da  baskı  altında  kalan  kimse  gerçek  şeyleri, 
gerçek  insanları  yaşantılaştıracağma,  yaşantıların  ye­
rine  düşünceleri,  düşünselliği  koyuyor.  Dünyayla  iliş­
kisini  sürdürdüğü  yanılsaması  içindedir.  Aslında  ilişki­
sini  sürdürdüğü  tek  şey  sözcüklerdir.  İlintisiz  çarpıtma 
(parataxic  distortion),  düzmece  bilinç  ve  düşünsellik 
gerçeğe  uygun  olmamanın  kesin  çizgilerle  ayrıştığı  çe­
şitli  yollar  değildir.  Bunlar  daha  çok,  evrensel  insan, 
toplumsal  insandan  ayrık,  kopuk  kaldıkça  ortaya  çı­
kan,  gerçeğe uygun düşmeme olgusunun çeşitli,  ama  ge­
ne  de  birbirleri  üzerine  taşan  görünümlerdir.  Biz  aynı 
olguyu  baskılardan  kendini  kurtaramamış  kimse,  ya­
92


bancılaşmış  kimsedir  sözleriyle  başka  bir  biçimde  dile 
getirmiş  oluyoruz.  O  kimse  duygularım  .düşüncelerini, 
kararlarını  nesnelere  yansıtıyor.  Ondan  sonra  da  kendi 
duygularının  öznesi  olarak  kendini  yaşantılaştırmıyor 
da,  kendi  duygularıyla  yüklü  nesneler  tarafından  yöne­
tiliyor.
Yabancılaşmış,  bozulmuş,  çarpıtılmış,  düzme,  dü­
şünsel  yaşantının  karşıtıysa  tıpkı  bebeklerde  ve  çocuk­
larda  öğretim  ve  eğitimin  gücüyle  değişime  uğramadan 
önce  varolduğunu  gözlediğimiz  dünyanın  dolaysız,  doğ­
rudan  eksiksiz  olarak  kavranışıdır.  Yeni  doğmuş  çocuk­
ta  daha  «ben»le  «ben  olmayan»  arasında  ayrışma  olma­
mıştır.  Bu  ayrışma  azar  azar  oluşur.  Çocuk  «ben»  diye- 
bildiği  zaman  bu  ayrışmanın  sonuçlandırılmış  olduğu 
açığa  vurulmuş  olur.  Ama  gene  de  çocuğun  dünyayı 
kavrayışı  göreli  olarak  dolaysızlığını  ve  doğrudanlığını 
korur.  Çocuk  bir  topla  oynadığı  zaman  gerçekten  topun 
yuvarlandığını  görür,  tam  olarak  bunu  yaşantılaştırır, 
bu  nedenle  de  doymak  bilmeden,  sevincinde,  kıvancında 
hiç  azalma  olmadan  topla  oynamayı  sürdürür  durur. 
Yetişkin  kimse  de  topun  yuvarlandığını  gördüğü  kanı­
sındadır.  Kuşkusuz  nesnel  topun  nesnel  döşeme  üzerin­
de  yuvarlanmasını  görmesi  bakımından  bu  doğrudur. 
Ama  gerçekten  yuvarlanma  olayını  görmez.  Topun  yer­
de  yuvarlanması  olayını  düşünür.  «Top  yuvarlanıyor» 
dediği  zaman  onayladığı  şey  a)  oradaki  yuvarlak  nes­
neye  top  adı  verilmekte  olduğu,  b)  yuvarlak  bir  nesne 
şöyle  bir  itilecek  olursa  düz  bir  yüzeyde  yuvarlanacağı 
konularındaki  bilgileridir.  Gözleri  bu  konulardaki  bilgi­
lerini  kanıtlamak  amacıyla  topu  izler,  böylelikle  de 
kendini  bildiği  bir  dünyada  güvenli  hisseder.
Baskıdan  kurtulmuşluk  durumu  gene  insanın  bir 
çocuğun  doğallığı,  içtenliği,  zorlamasızlığı,  yalınlığıyla
•3


Yüklə 136,65 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   34




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə