disi de geçmiş olan bir yol göstericiye gereksinme var
dır. Bunun anlamı öğrencinin bir ustaya (ya da ana
liste) bağımlı olması ve bu nedenle de ustanın sözleri
nin tartışma götürmeyecek gerçek yerine geçmesi mi
dir? Kuşkusuz psikanaliz böyle bir bağımlılık olgusuy
la (transference) uğraşır ve bu bağımlılığın güçlü et
kisini de iyice tanır. Ama psikanalizin amacı bunu an
lamak ve hastanın bilinç dışındaki yaşantılarını bilin
ciyle bütünleştirmesini sağlayarak, sonunda bu ba
ğımlılığı yok etmek, bu bağımlılık yerine hastayı ana
liste karşı tam özgürlüğünü kazanacağı noktaya ge
tirmektir. Zen ustasına gelince, psikanalist için söyle
nenler onun içinde söylenebilir. Zen utası öğrenci
sinden daha çok bildiği için kendi yargılarının doğ
ruluğuna inanmış olabilir ama bu Zen ustasının kendi
görüşlerini, kendi kanılarını zorla öğrencisine kabul
ettirmek çabası içinde olması demek değildir. Zen us
tası öğrencinin peşinde koşmaz, dilediği zaman öğren
cinin kendisini bırakıp gitmesini engellemez, eğer öğ
renci kendiliğinden gelir de aydınlanmaya götüren dik
ve sarp keçi yolunda kendisine yol göstericilik yapma
sını isterse bu isteği geri çevirmez. Yalnız bir koşulu
vardır: usta kendisine yardım etmek isteyecektir ama
öğrencinin bu yolda kendi kendine yürümesi gerekli
dir. Başka bir kimsenin ruhunu kurtarabilmek hiç
kimsenin elinden gelmez. İnsan ancak kendisi kendini
kurtarabilir, ustanın yapabileceği tek şey ebenin ya da
dağa tırmananlara yol göstericilik yapan kimsenin gö
revini üstlenmektir. Bir ustanın dediği gibi «Gerçek
ten sana aktarabileceğim bir şey yok. Uğraşsam bile
kendimi sana karşı gülünç duruma düşürmekten faz
la bir şey yapamam, zaten ne söylesem benim anla-
yışımm ürünü olarak kalacak, senin anlayışının ye
rini tutamaz.»
88
Zen ustasının davranışının çok somut ve belirle
yici bir biçimde açıklanışmı Herrigel’in Okçuluk sa
natıyla ilgili yapıtında görüyoruz (4S). Zen ustası akıl
cı bir otoriteyi yürütmekte ısrarlı bir tutum izliyor. Us
ta okçuluk sanatında nasıl başarıya ulaşılacağını öğ
rencisinden daha iyi bildiği için sanatın öğretimi konu
sunda kesin ve kararlı bir tutumu sürdürüyor ama öğ
renci üzerinde nedeni akla dayanmayan, öğrencinin
sürekli kendisine bağımlı kalmasını gerektiren bir ege
menlik, akıl dışı bir otorite kurmaya da çalışmıyor.
Tam tersine öğrenci de bir kere usta oldu mu, o da
kendi yolunda gidiyor, ustanın öğrencisinden beklediği
tek şey ustanın şöyle bir bakıp öğrencisinin nereye var
mış olduğunu anlamasına yarayacak bir fotoğrafını
göndermesidir. Zen ustasının öğrencilerini sevdiğinden
kuşku duyulmamalıdır, ama onun Sevgisi gerçekçi ve
olgun bir sevgidir; öğrencinin amacına ulaşmasına
yardımcı olmak için hiç bir çabayı esirgemez; gene de
öğrencinin yerini alıp öğrencinin sorununa çözüm bul
manın elinden gelmeyeceğini bilir. Zen ustasının bu
sevgisi duygusallıktan uzak, insanın yazgısı gereği kim
senin kimseyi kurtaramayacağını kabullenen bunun
la birlikte başkalarının kendi kendilerini kurtarabil
meleri için elinden geleni esirgemeyen gerçekçi bir sev
gidir. Bu sınırların dışına çıkan ve başka birini kurta
rabileceğini sanan her tür sevgi büyüklük yanılsama
sından ve gerçek dışı tutkulardan kendini kurtarama-
mış demektir.
Zen ustası için söylenen bu sözlerin ilke olarak psik
(43)
Eugen Herrigel, Zen in the A rt of Archery, (New York,
Pantheon Books, 1953). (Bu kitap «Zen Budizmi Yolu> adı altında
Sedat Umran’m çevirisiyle Türkçe yayınlanmıştır. Ruh ve Madde
Yayınları, 1978, İstanbul) (Çevirenin notu)
88
analist için geçerli olduğuna (ya da geçerli olması ge- "
rektiğine) başkaca kanıtlar bulmaya gerek yok. Freud’- T
un kanısına göre hastanın analiste karşı özgürlüğü en
güzel biçimde analistin kişisellikten uzak (impersonal),
ayna örneği davranışıyla sağlanabilir, Ferenezi, Sullivan
ve ben ve bazı başka ruhbilimciler hastayla analist ara
sındaki bağlantıyı analistin hastayı anlamasının ka
çınılmaz bir koşulu olarak değerlendiriyoruz, ama bu
bağlantı her türlü duygusallıktan, gerçeğe uymayan
çarpıtılmış, bozulmuş duygulardan uzak tutulmalıdır,
hele amacı ille iyileştirmek bile olsa hastanın hayatına
kurnazca dolaylı yollardan el atıp onu düzenlemeye
kalkmaktan analist kesinlikle kaçınmalıdır. Eğer has
ta iyileşmek, kendini değiştirmek istiyorsa pekala, ana
list yardım etmeye hazırdır. Eğer hastanın değişmeye
karşı direnci çok fazlaysa bunun böyle olması analistin
sorumluluğuna girmez. Analistin bütün sorumluluğu,
hasta bir çıkış yolu ararken, hastaya elinden geldiğince
yardımcı olmak için kendini, tüm bilgisini ve çabala
rını ortaya koymaktan öteye geçemez.
Analistin tutumu bakımından Zen Budizmle psik
analiz arasında bir yakınlık daha var. Zen öğretim yön
temi öğrenciyi sanki bir köşeye sıkıştırmaya benzetile
bilir. Koan’m çözümünde öğrenci akıldan, zekâdan bir
yarar sağlayamaz. Koan, akim daha ötelere gitmesine
olanak vermeyen bir engel gibidir. Analist de benzer
bir şey yapar, ya da yapmalıdır. Hastanın düşün
mek yerine yaşantılaştırmaya atlamasını engelleyecek
yorumlar, açıklamalar yapmak gibi bir yanlıştan ke
sinlikle kaçınmalıdır. Bunun tersine gerçek yerine uy
durulmuş nedenleri (rationalization) birer birer orta
ya çıkarmalı, koltuk değneklerini hastanın elinden al
malıdır ki en sonunda hastaya kaçacak yer kalmasın
ve kafasını dolduran yanılgıları yenebilsin. Bu süreç
90
Dostları ilə paylaş: |