1
1. G R Ş
Tavukçuluk sektöründe üretim maliyetlerinin yaklaşık % 70-80’i karma yemden
kaynaklanmaktadır. Karma yemi oluşturan hammaddeler içerisinde, enerji grubunda
mısır, protein grubunda ise soya küspesi en çok kullanılan yem hammaddeleridir. Mısır
üretimimiz son yıllarda artmış olmasına rağmen (2008 yılında 3.8 milyon ton) hayvan
beslemek için ihtiyacı karşılamada yetersizdir ve ciddi miktarda ithalat yapılmaktadır.
2009 yılında 464.478 ton mısır ve yaklaşık 379.000 ton mısır ürünleri ithalat yapılmış
ve bu ithalat için 173 milyon dolar harcanmıştır (Anonim 2010b).
Kanatlı yemlerinde % 60 civarlarında yer alan tahıllar, karma yem maliyetinde en
önemli kısmı oluşturmaktadır. Mısır üretiminde ve fiyatlarında ortaya çıkan sıkıntıları
azaltmak amacıyla yıllardan beri kanatlı yemlerinin üretiminde alternatif yem
hammaddeleri olarak arpa, buğday, sorgum, çavdar ve tritikale üzerinde durulmaktadır.
Türkiye’nin değişik yörelerinin arpa ve buğday tarımına elverişli olması bu ürünlerin
geleneksel olarak üretimine neden olmuştur. Ülkemizde tarımsal üretim içinde buğday
ve arpa birinci sırada yer almaktadır. Bu ürünlerden özellikle buğday insan tüketimine
yönelik olarak üretiliyor ise de bir bölümü kalite düşüklüğü veya stok fazlası nedenleri
ile hayvan yemlerinde kullanılmaktadır. Buğday ve arpa büyük ve küçükbaş hayvan
yemlerinde genellikle sorunsuz olarak yeterli miktarlarda kullanılabilirken, kanatlılarda
arpa ve buğdayın fazla miktarda katılması sindirim bozukluklarına ve performans
problemlerine yol açması nedeniyle kanatlı yemlerinde kullanımı sınırlı kalmaktadır
(Hesselman vd. 1982). Bu problemlerin çözümü ve bahsedilen tahıl yemlerinin kanatlı
beslemede etkisi ve başarılı bir şekilde kullanımı için çeşitli uygulamalar üzerinde
çalışılmaktadır. Kanatlı besleme alanında yemlere enzim katılarak arpa ve buğday gibi
yem ham maddelerinin kullanımında ilerlemeler sağlanmış ve Türkiye’de de bu
uygulamalar pratiğe aktarılmaya başlanmıştır.
Eksojen enzim preparatlarının geliştirilmesi yem sektöründe gittikçe yaygınlaşan bir
uygulama alanı bulmuştur. Bununla birlikte ülkemizde enzim üretim teknolojisinin
geliştirilmemesi enzimlere olan yurtdışı bağımlılığımızı da önemli ölçüde artırmıştır.
2008 yılında ülkemize 7,818 ton enzim ithal edilmiş ve 75.776.000 dolar döviz
harcanmıştır (Anonim 2010b).
2
Kanatlı beslemede enzim dışında tahılların yarayışlılığını artırmaya yönelik çalışmaların
yapılması önem kazanmaktadır. Bu bakımdan potansiyel olabilecek uygulalamalardan
biri
de
gama
ışınlamasıdır.
Yıllardır
özellikle
gıdaların
mikrobiyolojik
kontaminasyonunun engellenmesi ve sterilazasyonu amacıyla başarılı bir şekilde
kullanılan gama ışınlama uygulamasının tahılların kanatlı besleme açısından
kullanabilirliğini geliştirilebileceği yönünde görüşler ve sınırlı sayıda araştırmalar
bulunmaktadır.
Mevcut araştırmada ülkemiz açısından üretimi bol olan arpa ve buğdayın farklı dozlarda
gama ışınlama ile yumurta tavuğu rasyonlarında mısıra alternatif olup olamayacağı ve
gama ışınlamanın güvenli gıda üretimi açısından risk oluşturup oluşturmayacağı
üzerinde durularak, ülkemiz yem hammadde sıkıntısına çözüm üretebilecek
uygulamaların geliştirilmesi hedeflenmiştir.
Araştırmada ayrıca günümüzde kanatlı üretiminde yaygın olarak kullanılan enzim
ilavesi ile gama ışınlama uygulamasının karşılaştırılarak, gama ışınlamanın enzime
karşı etkinliğinin de ortaya konulması amaçlanmıştır.
3
2. KAYNAK ÖZETLER
2.1 Nişasta Tabiatında Olmayan Polisakkaritler ve Kanatlı Besleme Üzerine
Etkileri
2.1.1 Nişasta tabiatında olmayan polisakkaritler (NOP)
Kanatlı yemlerinde tahılların kullanımını sınırlayan çeşitli antibesinsel ögeler
bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi nişasta tabiatında olmayan polisakkaritler
(NOP)’dir.
Nişasta olmayan polisakkaritler (NOP) karbonhitratlar grubunda yer alan
polisakkakkaritlerdir. Karbonhitratlar, polihidroksialkollerin aktif aldehit ya da keton
grubu içeren ya da hidroliz edildiklerinde bu tür bileşikleri veren türevleridirler.
Karbonhitratlar doğada yaygın olarak bulunurlar. Bunlar basit şekerler veya organik ya
da inorganik bileşiğe bağlanarak karmaşık yapılarda olabilirler. Basit şekerler
birbirlerine veya diğer basit şekerlere bağlanarak nişasta, selüloz, glikojen ve inulin gibi
polisakkaritleri oluştururlar. Basit şekerler, aynı zamvea purin, pirimidin ve fosfatlara
bağlanarak nükleik asitleri, proteinlere bağlanarak glikoproteinleri, lipidlere bağlananak
glikolipidleri diğer organik gruplara ve sülfatlara bağlanarak mukopolisakkaritleri ve
diğer karbonhitrat türevlerini meydana getirirler.
Karbonhitratlar, karbon hidrojen ve oksijenden oluşurlar. Karbonhitratlar genel olarak
C
n
H
2n
O
n
olarak formüle edilirler.
Basit karbonhitratlar, genel anlamda şekerler olarak adlveırılır. Bunlar suda
çözünebilen, kristal ve tatlı bileşiklerdir. Daha basit şekere hidrolize edilemeyen
karbonhitratlara monosakkarit, birkaç monokakaritin glikozidik bağlarla birbirine
bağlanarak polimerize olmasından meydana gelen karbonhitratlara oligosakkaritler
denir. Aynı tür monosakkaritlerden oluşanlar homopolisakkarit, farklı tür monosakkarit
molekülllerinden oluşanlarda heteropolisakkarit olarak adlveırılır (Şekil 2.1)(Anonim,
2010a).